"..artık ürkütücü boyutlara vardı.. karıncaların yuvasını bozuyor, örümceklerin ağlarını parçalıyor, çeşme burmalarını koparıyor, su kaplarını deviriyor.."
- Hocam, demişti, sadece dertleşmek istiyorum.. bir yol göstermeniz, rehberlik etmeniz için söyleyecek değilim söyleyeceklerimi.. öyle anlarsanız hepten boğulurum.
- Yani, sen söyleyeceksin, ben sadece dinleyeceğim öyle mi? diye karşılık vermişti hoca dediği yaşlı adam.
- Hayır, hayır, demişti genç adam, niye’sini bulmamda yardımcı olabilirsiniz.. şöyle yap, böyle yap, değil de ‘Şöyle mi? Böyle mi?’ türünden sorularla..
- Anlıyorum, dedi yaşlı adam.
Ve gencin konuşması için sustu. Bir yerlerden başlayacaktı genç adam elbet. Fırsat vermeliydi. Hep vermiyor muydu?
- Öteki, dedi genç adam yutkunarak, artık ürkütücü boyutlara vardı.. karıncaların yuvasını bozuyor, örümceklerin ağlarını parçalıyor, çeşme burmalarını koparıyor, su kaplarını deviriyor.. ve bütün bu yapıp ettiklerinden vahşice bir haz alıyor. Çiçeklere düşman, böceklere düşman, kendinden güçsüz neye rastlasa ona dünyayı dar etmenin yolunu arıyor, buluyor da hayın! Niye böyle?
- Belki kötü bir çocukluk geçirmiştir, bir tür intikam peşinde koşuyordur, yanıtını verdi hoca. Genç adam başını olumsuz anlamda salladı.
- İntikam peşinde koştuğu doğru, ancak kötü bir çocukluk geçirmediğinin tanığıyım. Hem çocukken de böyleydi. Acımasızdı. Sanki doğuştan acımasız, zalimdi.
- Dünyada kabul etmem.. insan dünyasında hiçbir acımasızlık doğuştan olamaz. tamam insanda türlü türlü eğilimler vardır. Zalimlik –siz buna sadizm diyorsunuz, ben zalimlik diyorum ve daha nice eğilimler vardır insanın içinde. Ve fakat bütün bu eğilimler öğrenilerek su yüzüne çıkar. Acımasızlık da öğrenilendir. Acımasızlığı öğrenmiştir.
- İyi ama aynı ortamda büyüdük? Ben niye öğrenmedim? Yoksa ben de mi acımasız zalim biriyim?
- Doğrusu rastlamış değilim senin her hangi bir acımasızlığına, zalimliğine, bencilliğine.. ne bir kuş yuvasını bozduğuna tanığım, ne her hangi bir zayıfa yardımdan kaçtığını gördüm ne her hangi bir hoyratlığına ilişkin iz..
- Bak iyi söyledin.. mesela kuş yuvaları.. kaç kez engel olmaya kalkışmışımdır serçe yuvalarını bozmaya yeltendiğinde.. benden güçlüdür.. benden iri cüsselidir.. kaç kez dayağını yemişimdir bu yüzden.. engel olduğum için.. engel olmaya çalıştığım için.. ne zaman denk gelsem ağaçlardaki kuş yuvalarına saldırısına engel oldum dayak yiyeceğimi, ağzımı burnumu kanatacağını bile bile.. doğuştan diyorum ben yine.
- Sende de aynı genler yok mu? Aynı ebeveynlerin çocuğu değil misin? Sözünü ettiğin ikizin değil mi? Madem o doğuştan kötüdür sen niye değilsin? Sen niye kuş yuvalarını korumak için dayağı göze alıyorsun da o bozmak için, yıkmak için yırtınıyor?
- Aslında öyle.. nihayetinde evet ikizim.. belki ben ebeveynlerimin tüm iyi yönlerini alırken ona kötüleri kalmıştır.. bilemiyorum.
- Hayır, iyi ve kötü öğrenilendir.. genlerimiz öğrenme yetisiyle donanıktır, öğrendiklerini geliştirme yetisiyle.. kodlanmış bir şey varsa genlerde o da öğrenme, merak yetisidir, yapabilme becerisidir, yapılanlar değil.. başkacası değil..
- Öyle olup olmadığını bilebilir miyiz? Ya kodlanmışsa..
- O vakit insan bir adım yol alamazdı. Tavuk gibi, arı gibi kodlanmış olsaydık ne kendimizi ne çevremizi dönüştürebilirdik.. ya hepimiz birer tiran olurduk ya melek..
- Kararsızım..
- Ne de?
- Ne yapmalıyım hocam? Kardeşim şimdi daha ürkütücü daha korkutucu.. elinde bıçakla ekmek dilimlerken korkudan bayılacak gibi oluyorum.. sanırım annem-babamda da aynı tedirginlik var.. belki de evhamdır, bilemiyorum..
- Doğrusu ne yapman gerektiğine ilişkin bir şey gelmiyor aklıma.. konuşmalısın, desem yeter mi? Bilmiyorum. Eğilimlerini törpülemesini öğretmelisin.. bunun bir yolunu bulmalısın..
Cemal Çalık, 09.08.2019, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Öykü
Cemal Çalık Yazıları
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.