"Şiddeti sadece kadına uygulanan bir eylem olarak görmek, şiddeti besleyen toplumsal olguları gözden kaçırmak, şiddetin devamına davetiye çıkarmak demek."
Yeni bir kadın cinayetiyle birlikte kadınlara uygulanan şiddet konusu yeniden gündeme oturdu. Şiddeti kabul eden toplumsal tutumlarımız, şiddeti önlemede yetersiz kalan yasalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tetikleyen söylemler ve toplumdaki orantısız güç ilişkileri, çoğu zaman şiddetin mağdur tarafının kadın olmasına sebebiyet vermektedir.
Kadına yönelik şiddetin toplum nezdinde görünür kılınması, güç ilişkisinin meşru zeminden kurtarılması ve özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla çeşitli mücadele yöntemleri geliştirilmiş olsa da istenilen sonuçlar elde edilemiyor..
Öncelikle; Fiziksel şiddetin başlı başına toplumsal bağlamdan uzak olduğunu düşünmemek gerek. Toplum, eğer kişilerin ruhsal bütünlüğüne yönelik beyin yıkama, yalan söyleme, endoktrinasyon, tehdit yöntemlerinin baskısı altında şekilleniyorsa, burada yaygın bir şiddet dalgası ve ciddi bir şiddet potansiyelinin olması söz konusudur. Bu potansiyel zaman zaman vahşete dönüşür şekilde kimi bireyler üzerinden kendini açığa vurur.
Şiddeti sadece kadına uygulanan bir eylem olarak görmek, şiddeti besleyen toplumsal olguları gözden kaçırmak, şiddetin devamına davetiye çıkarmak demek.
İnsana yabancı toplumsal yapılanma, devletten başlayarak toplumun her kademesine yaygınlaşmışsa, öncelikle sağlıklı bir toplumsal düzen için çaba sarf etmek gerek.
Çağdaş örgütlenmelere kapalı, yerel değerlerle evrensel değerleri barıştıramayan, baskıcı toplumsal yapılar sürdükçe şiddet de sürecektir.
Asıl şiddeti, medyanın ilgisini çekmeyen şiddet alanlarında aramak gerek.
Adnan ONAY, 25.08.2019, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem'in Düşündürdükleri
Takip et: @adnanonay
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.