"Müfsitleri, yalancıları, müfritleri ve müfterileri böylesine pervasız yapan bizim tavrımız. Bizim tutumumuz. Biz besliyoruz o iblisin yoldaşlarını."
Sabah akşam kara çalıyorlar. Sabah akşam yalanlar haykırıyorlar. Kulaktan kulağa fısıldamayı çoktan aştılar. Aleni haykırıyorlar yalanlarını. Onlardaki utanmazlığın, vurdumduymazlığın, pişkinliğin, aldırmazlığın sebebi ne ola? Nasıl oluyor da bir an olsun durmak, düşünmek akıllarının ucundan geçmiyor? Nasıl oluyor da mini minnacık bir ‘acaba’ hali karanlık dünyalarında belirmiyor?
Senin, benim, bizim, hepimizin yalanlara, iftiralara kolayca kapılışımız değil midir onları böylesine cesaretlendiren? Kendi nefsimize hoş gelen, kendi mezhebimize, mektebimize, meşrebimize, kliğimize uygun, bizi ululayıcı yalanlar karşısında sessiz kaldığımız için değil mi yalancıları, müfsitleri, müfrit ve müfterileri böyle cesaretlendiren? El hak onlardaki cesaretin kaynağı biziz.
Rakibimizin, düşmanımızın hakkında ortaya atılan bir yalan, bir iftira karşısında ‘Yalan bu! Apaçık iftira!’ diye haykırmadığımız, haykıramadığımız için yalancılar, müfteriler böyle kolayca yalanlara, iftiralara sarılabiliyor. ‘O mu? Yapmamış da olsa, dememiş de olsa yapar, der!’ dediğimizi, diyeceğimizi bildikleri için yalancılar, fasıklar, müfritler ve müfteriler böyle yüzleri kızarmadan insan içinde dolaşabiliyorlar savurdukları yalanlar ve iftiralarıyla. Üstelik gayet pişkin pişkin sırıtıyorlar. Kendi lehimize uydurulmuş yalanları alkışladığımız için böyle pervasızlar. Rakibimiz, düşmanımız, hasmımızda da durum aynı. Yalana, iftiraya, mübalağaya dünden teşneyiz her birimiz.
Mertliği, onurlu olmayı, her koşulda doğruyu söylemenin gereğini unuttuk. Bu yüzden düşmanımız, hasmımız, rakibimiz arasında da artık mert yok. Biz mertliği unuttuk düşman nereden bilecek mertliği? Fasıklar, yalancılar, müfritler, müfteriler öğretmenimiz olmuş, kim hakikat uğruna başını verecek? Fasıklar, yalancılar, müfteriler ne diye gizlenecek dehliz arasınlar? Biz şımarttık, biz yol verdik bu uğrulara. Bir tekinin suratına tüküremedik, tükürmedik lehimize uydurulmuş yalan, iftira karşısında. Öfkemiz, aleyhimizde olan yalana. Kızgınlığımız aleyhimizde olan iftiraya. Yalancıya, müfteriye, müfride öfkemiz, bizim aleyhimizde olanda imzası olması. Lehimizde olsa alkışlardık, tıpkı o yalanı alkışlayanlar olduğu gibi. Öfkemiz yalana, iftiraya değil, bize yönelik olması.
Müfsitleri, yalancıları, müfritleri ve müfterileri böylesine pervasız yapan bizim tavrımız. Bizim tutumumuz. Biz besliyoruz o iblisin yoldaşlarını. Bizim kolay teşne oluşumuz onların gıdaları. Keşke saflıktan, keşke bilgisizlikten, bilgiye ulaşamamaktan kaynaklanan bir durum olmuş olsaydı bu hal. Heyhat değil! Ey vah ki değil!
Cemal Çalık, 14.10.2019, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.