"Eğer, demokrasiyi ideal bir model olarak görüyorsak, bu ideal yapıyı nasıl oluşturacağımız sorusuna da cevap bulmamız gerek.."
Bu soruların cevabı yüzyıllardır bulunmaya çalışılıyor olsa da, demokrasi, günümüzde ideal bir yönetim tarzı olma özelliğini sürdürüyor. Ancak, bu durum demokrasiyle yönetilen ülkelerin dört dörtlük bir yönetsel sisteme sahip olduğu anlamına gelmiyor. Zira demokrasinin çok farklı uygulamaları var. Bu farklı uygulamalar demokrasinin kendisine çeşitli eleştiriler yönetilmesine yol açmakta.
Demokrasinin süreç içerinde eksiklerinin giderileceği öngörüsü ise (günümüz uygulamaları dikkate alındığında) pek de gerçekleşeceğe benzemiyor. Zira, geliştirilen modeller yeni sorunlar doğuruyor ve bu nedenle demokrasiye yapılan eleştiriler zaman ilerledikçe azalmıyor aksine artıyor.
Üstelik, demokrasinin gelişmesi için günümüzde ona iliştirilen ‘katılımcılık’ sosu da işe yaramıyor.
‘Katılımcı Demokrasi’ denilen şey sisteme çeşitli katmanların eklenmesini, çoğulcu bir uygulamayı öngörse de, sonuçta ortaya çıkan tabloya baktığımızda ‘çoğulculuk’ içine girdiği çarpık yapının niteliğini değiştirmiyor, aksine, o yapının şeklini alarak onu meşrulaştırıyor, ona güç katıyor.
Bunun ana nedeni; yapıların yönetim modellerinin demokrasiyi güçlendiren iç denetim mekanizmalarından uzak olmaları ve bu mekanizmayı demokrasinin gelişmesi için kullanmak isteyenlerin işlevsiz hale getirilmeleri..
Demokrasi üzerinden gettolaşan kurgusal yapılarda her durumda kendini koruyan bir çekirdek güç var. Bu yapılar, elde ettikleri bu kurgusal güç sayesinde yapı içinde yer alan çoğunluğu dolgu malzemesi olarak kullanmakta ve onların temsillerini yönetsel güce güç katan şekli bir temsille sınırlandırmakta.
Böylece karşımıza çoğulcu görünümlü, güçlü bir dar kadro yapılanması çıkmakta.. Bunun en somut örneği; şeffaf, katılımcı, çoğulcu, sınıfsız bir toplum/sistem vaadiyle ortaya çıkan bolşevik ihtilalinin politbüro otokrasisine dönüşmesidir..
Eğer, demokrasiyi ideal bir model olarak görüyorsak, bu ideal yapıyı nasıl oluşturacağımız sorusuna da cevap bulmamız gerek..
Türkiye ölçeğinde duruma baktığımızda; yüzümüzü nereye dönüyorsak her yapı içerisinde bir avuç insanın demokrasi kurgusu içerisinde bulundukları yeri birer Politbüro’ya dönüştürdüklerini görürüz..
Bu tablonun değişmesi için aşağıdan yukarıya doğru liyâkati, ehliyeti ve şeffaflığı esas alan bir yapısal modeli kalıcı hale getirmek durumundayız. Aksi halde katılımcı ve çoğulcu görüntülerle demokratik kurgular üzerinden çıkar örgütlerine dönüşen yapılara güç aktaran etkisiz birer eleman olmanın ötesine geçemeyiz..
‘Bu konuda umutlu muyum?’ diye sorulduğunda, maalesef hiç de umutlu olmadığımı söylemek durumundayım..
Adnan ONAY, 09.11.2019, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem'in Düşündürdükleri
Takip et: @adnanonay
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.