Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız yorum İranlı gazeteci Kourosh Ziabari'ye aittir ve İranlı film yapımcısı ve yönetmen Hassan Fethi'nin çekeceğini ilan ettiği Rumî ve Şems Tebrizî'nin aşkını anlatan 'Aşk Sarhoşu' filmine karşı İran dinî liderlerinin yayınladığı fetvaları eleştirmektedir. İranlı gazetecinin 1979 devrimi ile İslamcı bir bakış açısının İran'ın Milli Kültürünü ve Pers Medeniyeti'ni baskı altına alarak dönüştürmeye çalıştığını ileri sürerek, Sufizm'in temsilcileri olarak görüldükleri için Rumi-Şems ikilisinin aşkını anlatacak olan filmin çekimine karşı fetva verdiğini iddia etmesi ve bu filmin de İran'ın ulusal kimliğine ait unsurlar içerdiği için çekileceğini söylemesi tuhaftır. Kourosh Ziabari, 'Geçmişte de, İslami mistisizm ilkelerine bağlılıklarından dolayı Rumi ve Şems'i reddetmişlerdi.' diyerek İran velayetinde hakim olduğunu iddia ettiği İslamcı perspektifi dışlamakta ve "Günümüzdeki destekçileri, dini aşırılık yanlılarının rahatsızlığına karşı hoşgörü ve çoğulculuk yanlısıdır." diyerek Sufizmi-Tasavvufu aklamaktadır. Daha da ilginç olan gazetecinin, "İran'da Mowlana olarak bilinen Rumi, kuşkusuz, tüm zamanların en ünlü ve evrensel olarak sevilen şairlerinden biridir. 1997'de, Christian Science Monitor onu ABD'de en çok satan şair ilan etmiştir." cümlesi ile Hristiyanların Rumi'ye olan ilgisinin 'şâir' niteliğine yönelik olduğunu vurgulamakta, ancak birkaç paragraf önce şöyle söylediğini unutmaktadır: "Müslüman dünyasında mistik düşünce ve edebiyat etkileyen ve genellikle “Farsça Kuran” olarak adlandırılan didaktik epik Mesnevi-yi Maʿnevi (Spiritual Couplets) yazarı Celal-Eddin Muhammed Rumi adlı ünlü bir Fars şairi, ilahiyatçısı ve İslam alimidir." Rumi bir şair midir, yoksa 'Farsça Kur'an Mesnevi-yi Maʿnevi (Spiritual Couplets)' yazarı olarak dinin ana kaynağı olan Kur'an'a yönelik açık bir saldırı düzenleyerek Kur'an'ın ana mesajlarını tahrif eden bir Kur'an karşıtı mıdır? Yoksa her ikisi olarak politik, ideolojik, stratejik bir hedefe doğru ilerleyen şeytanî bir yapının aktörü müdür? Gazetecinin diğer benzerleri gibi konuyu İslamcılık-Sufizm karşıtlığına indirgemesi, açık bir manipülasyon olduğu gibi, iki erkek ya da iki kadın arasındaki aşkların ve resmen kıyılan eşcinsel nikahların yaygınlaştığı günümüzde Müslüman dünyasında başından beri sapkın olarak görülen iki erkek arasındaki aşk ilişkisinin normalleştirilmesine hizmet etmekte ve eşcinsel ilişkilerin yaygınlaşmasına karşı dinî engelleri ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Kaldı ki gazetecinin karşı olduğu İslamcılık da, taraftarı olduğu Sufizm gibi masonik kökleri olan ve Kur'an'ı ve İslam'ı tahrif etmek üzere tasarlanan iki ideolojik yaklaşımdır. Bu filme karşı fetva veren dini otoriteleri inşa eden İran Velayet Sistemi'nin de kurucuları masonlardır. Şiddete meyyâl bir İslamcılık ile iki erkek arasındaki aşkı normlaştıran Sufizm arasında sıkıştırılmış bir İslam ve Müslüman olgusuna karşı durmalıyız. Film'in eleştirilere karşı İran yerine Türkiye'de çekilecek olması da ilginçtir; Türkiye'nin, 'sanat-aşk-sufizm' cenderesinde üretilen kültürel çöplüklerinde, özenle, benzerleri ile birlikte, (özellikle Pers kültürüne ait bir unsur olarak iki erkek arasındaki aşkın) yer alacak olan bir filmi bu kadar ciddiye alması beklenmemekle birlikte, filmin ana mesajı olan 'iki erkek arasındaki aşk' pedagojik riskler ve değersizleşmeye yönelik tehditler taşımaktadır. Türkiye'nin yeni nesilleri susmamakta ve iki hemcins arasındaki ilişkilerin 'ilahî aşk' diye pazarlanmasını sorgulamaktadır. Otoritelerin bu sorumluluğu ciddiyetle tartışması gerekmektedir. Her biri birer masonik amaç olan liberal sapkınlıklara yönelik hoşgörünün sınırsızlaşması politikacıların bulundukları zemini kayganlaştırmaktadır.
Seçkin Deniz, 23.11.2019
Iran’s most famous Sufi faces fatwa at home
"İran’ın En Ünlü Sufisi Anavatanında Fetvaya Maruz Kaldı"
"İran’ın En Ünlü Sufisi Anavatanında Fetvaya Maruz Kaldı"
"Yazıları ABD’de en çok satanlar arasında olan 13. yüzyıl şairi, İran’daki muhaliflerin taze kınamalarıyla karşı karşıya."
İran’daki iki yüksek rütbeli din adamı, 13. yüzyıldan kalma İranlı şair ve mistik Rumi ve onun akıl hocası Şems Tebrizi’nin hayatını anlatan bir filmin prodüksiyonuna karşı bir fetva vererek İran kamuoyunda dinsel otoritelerin rolüyle ilgili uzun süredir gündeme gelmeyen, bölücü bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Sema dervişleri bir tören sırasında "Sema" ritüelini gerçekleştiriyor, 13. yüzyılda yaşayan Sufizm'in babası Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölümünün 744. yıldönümününde 19 Aralık 2017'de Konya'daki Mevlana Kültür Merkezi'nde yapılan gösterilerden. Fotoğraf: Adem Altan / AFP
1207 doğumlu, 25.000 dize 50.000 satırdan oluşan altı şiir kitabı içeren, Müslüman dünyasında mistik düşünce ve edebiyat etkileyen ve genellikle “Farsça Kuran” olarak adlandırılan didaktik epik Mesnevi-yi Maʿnevi (Spiritual Couplets) yazarı Celal-Eddin Muhammed Rumi adlı ünlü bir Fars şairi, ilahiyatçısı ve İslam alimidir.
İran'da Mowlana olarak bilinen Rumi, kuşkusuz, tüm zamanların en ünlü ve evrensel olarak sevilen şairlerinden biridir. 1997'de, Christian Science Monitor onu ABD'de en çok satan şair ilan etmiştir.
Kısa süre önce, popüler bir İranlı film yapımcısı ve yönetmeni olan Hassan Fethi'nin Rumi'nin hayatını ve Rumi'yi büyük ölçüde etkileyen ve Rumi'nin kendisine adamış olduğu Divan-ı Şems-ı Tebrizi adlı ünlü bir şaheser de bulunan, 13. yüzyıldan kalma bir İran şairi olan Şems Tebrizi ile arkadaşlığını anlatan bir film yapmayı planladığı açıklandı.
Duyuru İranlıların sosyal medyada bu kararı alkışlayıp onaylamasını sağlarken, kıdemli bir dinî otorite olan Ayetullah Naser Makarem Şirazi, filmin yapımını yasaklayan bir fetva veya dini kararname yayınladı.
Ayetullah Makarem’in fetvasını, böyle bir filmin çekilmemesi gerektiğini belirten bir başka üst düzey İran Şii din adamı olan Ayetullah Hüseyin Nuri-Hamedani’nin verdiği benzer bir fetva izledi.
İran'da binlerce takipçisi olan iki büyük ayetullah, Rumi ve Şems Tebrizi'nin Sufizm'e tabi olmalarını filme karşı çıkmalarının gerekçesi olarak gösterdi. Geçmişte de, İslami mistisizm ilkelerine bağlılıklarından dolayı Rumi ve Şems'i reddetmişlerdi.
Altıncı Şii İmam Cafer El Sadık’ın ifadelerini hatırlatan Nuri-Hamedani, filmin yapımı hakkındaki görüşlerini soran bir grup öğrenciye, Sufizmin taraftarlarının İslam’ın “düşmanı” olduğunu ve bunların herhangi bir şekilde tanıtılmasının yasak olduğunu söyledi.
İran’ın Yüksek Lideri Ayetullah Ali Hameney’in 21 Mart 2019’da verdiği resim, kuzeydoğudaki Mashhad şehrinde, Pers Yeni Yılı’nın Nevruz’u kutlamak için toplanan İranlı kalabalıklara hitap ettiğini gösteriyor. Fotoğraf: Handout
Tasavvuf, Tanrı'nın içsel arayışı vurgulayan, materyalizmi reddeden ve dinin ve dini metinlerin kozmetik okunmasına bağlı olarak çelişen İslam'ın mistik bir şeklidir. Günümüzdeki destekçileri, dini aşırılık yanlılarının rahatsızlığına karşı hoşgörü ve çoğulculuk yanlısıdır.
Sufiler, Tunus, Libya, Mısır, Mali, Somali, Pakistan ve İran da dahil olmak üzere, Müslüman dünyasında zulüm gördü ve taciz edildi.
Bununla birlikte, İranlı yönetmen Hassan Fethi, Rumi'nin ve ona eşlik eden Şems’in hayatını yeni bir filmde yansıtmaya karar verdi. Alkolün yasaklandığı bir ülkede, Fethi, Rumi’nin şiirinde bir sembol olarak şarabın kullanımını vurguladığını belirterek “Aşk Sarhoşu” ismini seçti.
Rumi, hayatının son yıllarını günümüz Türkiye'sinde geçirdi ve Konya kentinde gömüldü. Her yıl binlerce yabancı ziyaretçi Konya'daki türbesini ziyaret etmekte ve Sema dans törenlerinde dönen dervişlere katılmaktadır.
1979 devriminden sonra yoğunlaştırılan din ve milliyetçilik arasında uzun zamandır devam eden bir ikilem, devlet televizyonu, kültür bakanlığı ve bağımsız yatırımcıların da dahil olduğu kültürel karar vericileri İran’ın ulusal figürlerinin yaşamına ışık tutan sanatsal üretimlere öncelik vermeye yöneltti.
İran'da üretilen tarihi filmlerin çoğunun dini temelleri ve temaları var. Eleştirmenler, dini motifler üzerindeki bu aşırı vurgunun ve şairler, akademisyenler ve bilim insanları da dahil olmak üzere önemli ulusal simgelerin göz ardı edilmesinin, gençleri geçmişlerine yabancılaştırıp kimliklerini koparacakları konusunda uyardılar.
Fars edebiyatının en belirgin ağırlığı olan isimlerden biri ile ilgili bir filmin yapımına karşı iki üst düzey iki din adamının karşıt sesler çıkarmasının, dincilerin devrim sonrası İran'da baskın siyasi ideolojiyle İran kültürünü ve Pers medeniyetini dönüştürmek için durmaksızın çalıştıkları, hor gördükleri vatanseverlik ve milliyetçilik tezahürlerine karşı İslamcılığın, kırk yıl süren antipatinin perde arkası olarak görülmesi gerekir.
Aynı sebepten, İran'daki İslam'ın ortaya çıkmasının çok ötesinde en az 3,000 yıl öncesindeki Pers Yeni Yıl Nevruz kutlamaları, ülkenin dini muhafazakarları ve üst düzey otoriteleri tarafından marjinalleşmeye yönelik sürekli müdahalelerle karşı karşıya kaldı.
Kadınlar Ekim ayında Tahran'daki Azadi Stadyumu'nda İran ile Bolivya arasındaki dostluk maçı sırasında tezahürat yapıyor. Fotoğraf: AFP
Tartışmalı Fetvalar
İran’lı dini otoriteler tarafından verilen sosyal, kültürel ve sanatsal konularda açıkça taraf tutan fetvaların eşi benzeri yoktur. İran'daki şiî hukukçular siyaset, kültür, ekonomi ve sosyal meseleler hakkında yorum yapmanın ve onların görüşüne göre, İslam'ın ilkeleri tehlikede olduğunda her zaman fetva vermenin sorumlulukları olduğuna inanıyorlar.
Bu hukuki görüşlerin belki de en meşhur örneği, İslam Devrimi'nin kurucusu Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin yayınladığı fetva örnek olmuştur. 1989'da, önde gelen İngiliz-Hintli romancı Salman Rüşdü'nün, Müslümanlara ve Hz. Muhammed'e küfür ettiği düşünülen tartışmalı romanı The Satanic Verses'i (Şeytan Ayetleri) yayınladığı için öldürülmesi gerektiğine dair bir fetva yayınladı. Rüşdü birçok ölüm tehdidi aldı ve fetva sonucu hayatına birçok defa kastedildi.
2017 yılında, Ayetullah Makarem Şirazi, stadyumlarda erkek futbol maçlarına katılan İranlı kadınlara karşı bir fetva dile getirdi. Diğer bazı din adamları, fetvanın kendi görüşlerini yansıttığını belirtti. Bununla birlikte, İranlı kadın aktivistlerin yıllarca süren kampanyalarından ve uluslararası futbol yönetim organı FIFA'nın baskısından sonra, İran hükümeti kısa süre önce kadınların stadyumlara seyirci olarak girme yasağını kaldırdı.
Rumi ve Şems'le ilgili film hakkındaki fetvalar bağlayıcı değildir ve aynı zamanda Şii bir hukukçu olan ve İran’daki tüm meseleler üzerinde son söz sahibi olan Yüksek Lider Ayetullah Ali Hamaney’in açıkça onaylamaması durumunda filmin planlandığı gibi çekilmesi yüksek ihtimal dahilinde.
Ünlü bir Türk aktör olan İbrahim Çelikkol, filmin oyuncu kadrosuna eklendi ve daha önce Şems Tebrizi ve Rumi'yi oynamak için seçilmiş olan popüler İranlı yıldızlar Şahap Hüseyni ve Parsa Pirouzfar'a katılacak.
Film İran’da değil, Türkiye-Konya’da çekilecek.
Kourosh Ziabari, Rasht, 9 Kasım 2019, Asia Times
Derya Beyaz, 23.11.2019, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.