"Yaşamak kendini kandırmaktır.."
İnsan bir şeye sıkı sıkıya sarılarak, bir şeye iyiden iyiye sahip çıkarak hayata tutunmak ister..
Yaşamak için ulvi değerler üretir insanoğlu. O değerler uğruna, ölmeyi ve öldürmeyi göze alacak kadar yüksek tutar duygularını. Belki de insanı, insan kılan bu özelliğidir.. Kendini bir sahte duyguya perçinleyerek yol almak fıtratında olmasaydı, katlanılabilinir miydi bu kısa ömürde bunca hengameye?..
Yaşamak, aslında deliliği yüceltmektir. Eğer delilikler olmasaydı, öykünecek ne kalırdı, sadece kendi iç dünyasına dönmüş olan duygularımız nasıl şahlanırdı?
Veliler, Deliler, Dâhiler.. Hepsi de aynı yolun yolcusu ve hepsi de insanlığı hayata tutunduran insanlık öncüsü.. Tanrı, onları normal dediğimiz insanlar için, insanlık için yarattı. İnsanlar onlara tutunarak varlıklarını besleyebiliyorlar ancak...
Yaşamak; sadece bedenin bir oyunu. Oyuncaklar bedenlere yüklendiği için insan var oldu.. Yaşamak bedene değil, oyuncağa bağlı.. Herkes içindeki oyuncakla, kendine bir oyun seçiyor ve onunla oyalanıyor işte..
Yaşamak kendini kandırmaktır..
“Yılanı deliğinden çıkaran” o şey, bu oyunu tılsımlandıran şey. Tanrı, dili insanlar oyunlarını kolayca oynayabilsin, birbirini hayata tutundursun diye yarattı.
Bizi hayatla kandırıyor dil.. Öylesine kandırıyor ki, suskunluk anlamını yitiriyor karşısında.
Hayat duracak diye korktuğu için susmuyor insan..
Adnan ONAY, 21.12.2019, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem'in Düşündürdükleri
Takip et: @adnanonay
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.