- Senden başka kimse kalmadı.. kimseye ulaşamadık.. artık şu üstünü örttüğünüz gerçeği söylesen..
- Evet, 70’li yıllarda 'Sinema'nın Gençlik Üzerindeki Etkisi’ni araştırıyorum..
- Çok geç kalmışsın sen?
- Niye öyle söylüyorsun?
- Nerede bulacaksın 70’li yıllardaki gençleri?
- Sizi buldum ya..
- Ben genç miyim? Hem yalan söyleyip söylemediğimi nereden bileceksin?
- Niye yalan söyleyesiniz ki?
- Neden? Ben insan değil miyim? İnsan yalan söyler.. kendini aklamak için bin takla atar, kendisi dışındakileri suçlamak, eciş bücüş göstermek için de ne kadar kusur varsa üstüne boca eder..
- Size güveniyorum.. hakkınızda oldukça olumlu şeyler söyledi çevreniz.. hakkaniyetliymişsiniz.. adilmişsiniz.. hem de can sıkacak kadar..
- Ya sizi kekledilerse?
- Yok canım.. niye hep olumsuz bakıyorsunuz? Mustafa Usta’yı tanıdınız mı?
- Öldü O! Yakın zamanda öldü, marangoz Mustafa Usta'yı soruyorsun değil mi?
- Yok ya, onu sormuyorum.. şu nakkaş olan.. hani hakkında kitap bile yazılmıştı.. kitabın adı da Mustafa Usta idi.. Dergah Yayınları'ndan çıkmıştı sanırım.. seksenli yılların başı olmalı.. yanlış anımsamıyorsam..
- Ha O’nu soruyorsun.. yok tanımadım.. son nakkaşlardandı.. kitaba da şöyle bir göz gezdirmiştim.. tarih hakkında çok bilgili olduklarını söylerlerdi. Nakkaşlığı yanında tarihte oldukça yetkin biri.. niye sordun?
- Hemşehriniz ya o yüzden..
- Daha nice hemşehrilerim var.. niye o da başkası değil?
- Başkasını sorsam bu kere de ‘niye onu değil de falanı sordun?’ diyecektin.
- Nereden biliyorsun..
- Sinemayı konuşsak!
- Sinemayı konuşalım.. konuşalım tabi.. biz ki henüz çocukları leyleklerin getirdiğine inanan çocuklardık. Öyle bir furya ile karşılaştık ki..
- Erotik filmlerden önceyi soruyorum..
- Madem öyle ne diye yetmişli yıllar diyorsun? Altmışlı yıllardan yetmişli yılların ortasına kadar, demelisin.. gençliğim o furyanın içinde geçti.. çocukluğum senin sorduğun filmlerde geçti.. bizden bir öncekiler -yani yaşı bizden beş altı yaş büyükler- kovboy filmleriyle büyüdü dense, abartılmaz.. Pazar günleri sabah on matinesine sinema.. sonra mahalleye avdet ediş.. ve sinemada gördüklerini sahnelemek.. vay be.. kovboyculuk oynardı abilerimiz. Ağızlarıyla ateş ederlerdi. Öldün derdi hakem.. kabul edilirdi. Düşünsene.. hani şimdi savaşçılık oynuyorsunuz. Üzerinize boya fışkırtılıyor.. işareti var vurulup vurulmadığınızın. Abilerimiz ağızlarıyla ‘dıkşınya -aynen bu sesi çıkarırlardı-‘ derlerdi ve hakem seçtikleri de ölüp ölmediğini söylerdi. Kabul ederlerdi. Ha arkadan vurmak yoktu. Öyle bir şey yapan -yani arkadan ateş eden- oyun dışı edilirdi. Ölen de ölürdü. Oyundan düşerdi. Ve vuran da öyle.. o da oyun dışı. Ne günlerdi.
- Ya siz.. erotik filmlerden önce yani..
- Karate filmleri.. daha sinemadan çıkar çıkmaz – ki bir mahalle sinemaya giderdik, tek gitmezdik.. en az altı yedi kişi- ikiye bölünür başlardık filmde gördüğümüz figürleri birbirimizin üzerinde uygulamaya.. ellerini paralayanlar mı dersin -düşün filmde esasoğlan (bak bu esasoğlan tabirini sinemaya benim şehrimin insanları soktu, denir, kimi sinema tarihçileri bunun altını çizer) kum dolu tenekeler ellerini sert biçimde sokar çıkarır.. biz de yapardık.. yok ben hiç yapmadım.. ha bir ara ayaklarımı harç yapılmış tenekeye sokmayı aklımdan geçirmedim değil, ama yapmadım..
- Bunlar erkek çocuklar.. kızlar.. kızlar yok muydu?
- Kızların sinema dünyasına ilişkin hiçbir şey bilmiyorum.. aslında hem biliyor hem bilmiyorum.. mesela Pakize..
- Pakize’yi geç.. onu anlattın ya?
- Ne zaman?
- Geçen buluşmamızda.. gerçi pek anlatmak da sayılmaz.. içine etmiştin..
- Pakize Abla iyi biriydi.. arada sırada bana -her zaman değil, bazen- karşılaştığımızda kahverengi meltem sakızlarından verirdi.. sanırım yalnız bana verirdi. Öyle hatırlıyorum..
- Ya Nurhayat?
- Geç O’nu..
- Neden?
- Boş ver.. bak mesela Aynur.. sahi Aynur Abla'ya hep Türkân Şoray kirpikli derlerdi.. onun gibi gözlerini kırpıştırmalarını isterlerdi konu komşu..
- Nurhayat hangi aktrise özenirdi?
- Taktın Nurhayat’a? Kimden duydun? Ne duydun..
- Pakize Abla, Nurhayat Abla ve Aynur Abla.. üçü arkadaşmış.. bugünün deyimiyle kanka.. aralarından su sızmazmış..
- Tamam işte Aynur Abla'yı anlatayım.. dedim ya.. kirpikleri gerçekten Türkân Şoray kirpiği.. Allah vergisi yani.. oynama falan yok.. öyle de şirin gülerdi ki.. gülüşünü Türkân Şoray’a benzetmeye çalışmasa hepsinden hoş olurdu ya..
- Nurhayat’a gelince..
- Bela mısın? Nurhayat yok.. Nurhayat diye biri olmadı..
- Niye inkâr ediyorsunuz?
- Benden başkaları da mı var?
- Evet.. birkaç kişi daha buldum.. hepiniz sözleşmiş gibi Nurhayat’a gelince suspus oluyorsunuz? Neden?
- Merakını gıdıklıyor he mi?
- He..
- İyi.. gıdıklanmanla kal..
- Gerçekten kayıp mı oldu? Kaçtı mı?
- Bilmiyoruz.. ne ölüsünü ne dirisini bir daha görmedik.. Kıbrıs harekatının ilk günü kayboldu.. kaçtı dediler.. ailesi yıkıldı.. yıkılır elbet.. Kerim Amca -Nurhayat’ın babası- birkaç ay insan içine çıkamadı. Yani kahveye falan gidemedi.. gündüz vakti sokaktan geçmedi.. ne evine giren gördü, ne evinden çıktığına gün ışığında kimse tanık olmadı.. birkaç ay.. hoş ondan sonra da bir daha kendine gelemedi ya..
- Kaçtı mı?
- Bilmiyoruz.. her kafadan bir ses.. öldürülüp bir çukura atıldığını söyleyenler oldu.. kötü yola düştüğünü söyleyenler oldu.. Genelevlerden birine sermaye olmuş diyen mi olmadı.. her neyse Nurhayat diye biri hiç olmadı.. inan olmadı.. o mahallemizdeki, sokağımızdaki her evin ortak düşüydü..
- Yoktu öyle bir yani?
- Hiç olmadı..
- Ya Kerim Amca?
- Kerime Amca, Nesrin Teyze – Nurhayat’ın annesi- de düş ürünüydü.. bir anne bir baba bulmalıydık..
- Yani içtimaî bir yalan öyle mi? Buna inanmamı mı istiyorsun?
- Neye inanırsan inan.. öyle biri yoktu..
- Kirpikleri.. gözlerini Türkân Şoray gibi kırpıştırması.. hepsi yalan ha!
- Hepsi..
- Nurhayat mahallenin namusunu kirletti o yüzden cezasını verdik, diyemiyorsun değil mi?
- Bunu da nereden çıkardın? Manyak mısın?
- Ya kemiklerini bulduğumuzu söylersem?
- Kafayı sıyırmışsın, derim..
- Ya bu yüksek lisans tezi falan yalandı, senin ağzından laf almak için bunları uydurduk dersem..
- Ekip işi yani..
- Kim bilir?
- Ben bilmem..
- Senden başka kimse kalmadı.. kimseye ulaşamadık.. artık şu üstünü örttüğünüz gerçeği söylesen..
- Ben çocuktum.. daha beş ya da altı yaşında.. ne bilebilirim ki?
- Gördüklerin olmuştur..
- Adam geç git.. git başkasıyla eğlen..
Cemal Çalık, 10.01.2020, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Öykü
Cemal Çalık Yazıları
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.