Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Bu çelişki neden ortaya çıkıyordu, bu insanlar hangi sebebe binaen kendilerini ve geçmişlerini inkâr ederek insanları yönetmeye talip oluyorlardı ya da onları bu işe sevk eden, icbar eden güç nasıl bir güçtü?"
Zamanın sakinleştirici etkisini kullanmak gerekiyordu, sağlıklı değerlendirmeler yapmak için. Roma uçağı bulutların arasında süzülürken o yılları düşünüyordum. On dokuz yaşında üniversite öğrencisi bir gençtim, ilk oyumu kullanmıştım 2002 genel seçimlerinde. Doğrudan Allah'a bağlı olduğumu ilan ettiğim, bilimin, aklın, özgür düşüncenin yok edildiği, sağcı, solcu, cemaatçi veya tarikatçı güçlerin ele geçirdiği, birilerinin kanatlarının altına sığınan kifayetsiz gençlerin akademisyen olduğu üniversitelerin birinde okuyordum. Baş kaldırmıştım bu sefalete, ancak tek başıma yapabileceğim fazla bir şey yoktu. Bu böyle gitmeyecekti, gitmemeliydi.
3
Kasım 2002 seçimleri bir devrin sona erişinin başlangıcıydı; halk sandıklarda
ayaklanmıştı. Doğal olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın kurduğu ve komik
gerekçelerle siyasî yasaklı hale getirildiği için Genel Başkan olarak meclise
giremediği Adalet ve Kalkınma Partisinin seçimlerde birinci parti olması ve
hükümet kuracak büyük çoğunluğu elde etmesi en çok NATO Medyasını ve NATO
zenginlerini rahatsız edecekti.
NATO'nun
bütün yerel unsurları Erdoğan'a karşı harekete geçmişti, medya ve zenginler
kulübü yeni bir askerî darbe peşindeydi 2003-2004 yıllarında... güç
kaybediyorlardı ve her yerel genel seçim sonrası Erdoğan halkın arttırarak
verdiği destekle yokluğa ve yoksulluğa karşı adım adım zafere yol alıyordu.
NATO'nun
kurduğu ağ ve işlettiği sistem gittikçe tıkanıyordu ki NATO yedek kuvvet olarak
(dünyanın bütün benzer ülkelerinde) tasarladığı ve inşâ ettiği din kisveli
FETÖ'yü devreye soktu. FETÖ din karşıtı NATO unsurlarının devlet içinde
yerleştiği her yeri din taraftarı maskesiyle ele geçirmişti ve NATO'nun tüm
unsurları birbirleriyle savaşır görünseler de merkezde ve merkeze yakın
yerlerde kim kimdir sorusunun cevabı herkesçe biliniyordu.
NATO
zenginlerini ve medyasını FETÖ formatına uygun olarak yeniden inşâ ediyordu.
Halk yokluğu ve yoksulluğu yenmeye devam ederken, FETÖ bu kez kurduğu başka
sistemlerle hem halkı hem de devleti NATO yararına sömürmeye devam ediyordu.
Geçmiş yıllara göre farklı bir formattı bu ve FETÖ halkın çocuklarına sahibi
olmadıkları bir serveti kullanmayı ve güce dönüştürmeyi öğretiyordu. Halk da
gelişen ekonominin yararlarını eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, kentsel dönüşümde
artan hizmet ve kalite ile, maaşlarda, gelirlerde iyileşme ile görüyordu.
2012,
7 Şubat Mit Müsteşarını tutuklama girişimi ile başlayan ve 2013 Gezi terörü,
17-25 Aralık suikastleri ve emniyet yargı darbeleriyle devam eden NATO
operasyonları Erdoğan'ın ve halkın direnişiyle başarısızlığa uğradı. NATO
zenginleri ve NATO medyası son bir hamle ile FETÖ ile aynı kulvara girmek
zorunda kalmışlar ve böylece elli yıllık gizli işbirlikleri halkın görebildiği
alana taşmıştı.
15
Temmuz 2016'da bütün NATO unsurları bu kez NATO ülkelerini de deşifre edecek
bir şekilde saldırdılar ve halkın direnişi, Erdoğan'ın liderliği ile anlamlı
bir zafer elde etti. Halk yokluğu ve yoksulluğu reddediyordu.
15
Temmuz bir milat olmuştu. NATO medyası ve NATO zenginleri, NATO askerleri,
bürokratları, akademisyenleri, yargıçları, savcıları gibi tasfiye
edileceklerini anlayınca teker teker varlıklarını yurt dışına çıkardılar, aile
şirketlerindeki hisse senetlerini sattılar...
Bugün
halkın NATO'yu kesin bir yenilgiye uğrattığı bir gün değil henüz, ancak
NATO'nun yerel unsurlarının devlete hâkim olmalarını, hükümetlere emir
vermelerini engellediği, ülkeden gitmek zorunda bıraktığı bir gün; halkın kesin
bir kararlılıkla NATO tasarımı olan hükümet sistemini değiştirdiği ve geleceğe
açıldığı bir dönemdi.
Rusya
parlamentosu alt kanadı Duma Savunma Komisyonu Başkanı Birinci Yardımcısı
Aleksandr Şerin'in, "Eğer Erdoğan gibi mücadele etmezsek ABD’yi devre dışı
bırakmamız zor olacak. Erdoğan darbe girişimini yapanlara karşı sert şekilde
mücadele ediyor. Çıkarlarımızı korumamız için Erdoğan’ın bu sert mücadelesini
örnek almamız lazım. Eğer biz de ABD ve onun işbirlikçilerine karşı böyle bir
mücadele edersek Washington sakinleşir" dediği bir dönem...
ABD
liderliğinde dünyaya kan kusturan Küresel Emperyalizm'in bütün kurumsal
direktörlerinin yas tuttuğu bugünde ABD ve ürettiği küresel ağ çöküyordu, bu
artık bütün çıplaklığıyla görünüyordu.
Yeni
Türkiye NATO ve karşıtı gibi konumlanan Sovyet Rusya arasında ezilme dönemini
geride bırakmıştı, artık seçeneklerini kendi belirleyen bir devlet olarak hızla
yol alıyordu. Halkının zenginleşmesinin önündeki engelleri birer birer
kaldırmaya kararlı Cumhurbaşkanları olduğu sürece de bu hız eksilmeden, aksine
artarak devam edecekti.
İyi
ki akıl vardı; bugün insanlar kendilerini yönetmeye talip olanları bu imkanla
sorgulayabiliyorlardı ve halkın çoğunluğu 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve
milletvekili seçimlerinde de ortak payda olan akılla bakmıştı. Cumhurbaşkanı
adaylarının politik kökenlerini ve söylemlerini kıyaslarken ortaya çıkan
çelişkileri bu ortak akılla sorgularken düştükleri şaşkınlık insanların asla
yok edemeyeceği bu değişmez-ortak akla mahkumiyetten dolayı zorunluydu.
Ancak;
köken ve söylem çelişkisinin ortak akla düşen izlerinin sebeplerini irdelemek
analitik akla ihtiyaç duyuruyordu. Bu çelişki neden ortaya çıkıyordu, bu
insanlar hangi sebebe binaen kendilerini ve geçmişlerini inkâr ederek insanları
yönetmeye talip oluyorlardı ya da onları bu işe sevk eden, icbar eden güç nasıl
bir güçtü?
Sadece
Refah Partisi'nin devamı olan ve temel özelliği din sömürüsü olan Saadet
Partisi (SP) genel başkanı Temel Karamollaoğlu'nun akıl dışı söylemleri ya da
CHP ile girdiği ittifak çalışmaları değildi mesele; ya da laik-solcu- din
karşıtı CHP'nin ezeli düşman olarak tanımladığı, irticanın kaynağı olarak
suçladığı siyasi gelenek olan Milli Görüş'ün temsilcisi olduğunu iddia eden
Saadet Partisi ile ortak Cumhurbaşkanı adayı göstermeye çalışması veya terör
örgütü PKK ile ideolojik ve siyasi yol arkadaşlığı yapan ateist-solcu HDP'nin,
kendisini bu ittifakın dışında bırakan FETÖ ile ilişkili olduğu iddia edilen
milliyetçilik sömürüsü yapan İP, CHP ve SP'ye sitem etmesi de.
Birbirine düşman
dört ayrı politik eksenin kardeşçesine, 16 yıldır Türkiye'ye ve müslümanlara
hizmet uğruna her türlü saldırıya maruz kalan Erdoğan'a karşı ittifak
görüşmeleri yapmalarının kökenine inmekten başka çaremiz yoktu.
Ki; bu kökende Erdoğan'ın 2001'de kurduğu Ak Parti'nin kurucuları arasına da giren,
bakan ve milletvekili düzeyinde siyaset yapan, bürokrat olarak sisteme dahil
olanların da var olduğu gerçeğine artık herkes şahitti. Türkiye'de eğer her
türlü politik-dinî alan tarla olarak sürülmüş ve tohumlar başkaları tarafından
atılmışsa en başa dönerek bu sorgulamayı yapmak zorundaydık.
[(27.01.2020,
(1/35 (59))]
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök]
Sıkıntı
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.