Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Türkiye bağırsaklarında gezinen çelişkileri, doğru bir yöntemle ve güçlü bir irade ile temizlemeden sağlıklı ve güçlü bir ülke olamayacaktı."
Renk
renk insanların sürekli hareket ettiği havaalanında geçen süre zarfında bir
şeyler atıştırmış ve öğle namazını kılabilme arayışına girmiştim. Hiçbir şeyi
güvenle alamamak ve yiyememek ne kadar zordu.
Uçak Roma’dan Torino’ya doğru yol alırken yakın geçmişle ilgili derin uçlara doğru dokunmaya devam ediyordum. Hiç de acımasız değildim, aksine herkesin hakkını maskelerin ve perdelerin arkasından çıkarıp alnına yapıştırıyordum. Herkes yaptıklarını çok iyi biliyordu ve internet gibi açık kaynaklarda yer alan bilgiler herhangi bir mahkeme kararı ya da açıklama ile yalanlanmıyordu.
Uçak Roma’dan Torino’ya doğru yol alırken yakın geçmişle ilgili derin uçlara doğru dokunmaya devam ediyordum. Hiç de acımasız değildim, aksine herkesin hakkını maskelerin ve perdelerin arkasından çıkarıp alnına yapıştırıyordum. Herkes yaptıklarını çok iyi biliyordu ve internet gibi açık kaynaklarda yer alan bilgiler herhangi bir mahkeme kararı ya da açıklama ile yalanlanmıyordu.
1960'lı
yıllar Türkiye'de mason olduğu iddia edilen ve bu iddia yüzünden masonların
ikiye ayrıldığı isim olarak duran Süleyman Demirel'in idam edilen Menderes
sonrası Demokrat Parti'nin mirasına konması, Erbakan'ın çağrılarak dini politika
yapacak olan Milli Selamet Partisi'nin kurulması, 60 darbesinin kudretli
albaylarından Türkeş'in 1 Ağustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük
Kurultay’ında Genel Başkanlığına seçilmesi (1969'da Cumhuriyetçi Köylü Millet
Partisi'nin adı Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak
değiştirilmişti), FETÖ lideri F. Gülen'in Özel Harp Dairesi-NATO-masonik yapı
tarafından sisteme dahil edilmesi, okullarda Darvinizmin ve dinsizliğin
yaygınlaştırılması gibi birçok ABD tasarımı olduğu sonradan anlaşılan
gelişmelerle doluydu...
Ünlü
68 kuşağı da Amerikan 6. Filosuna karşı sol yumruğunu havaya kaldırarak
meydanları doldururken de ABD tarafından kendilerine verilen rolü oynuyorlardı.
1970'li
yıllar Ankara ve İstanbul şubelerinden Fulbright Bursu ile ABD, Fransa, Almanya
ve İngiltere'ye gönderilen Anadolu'nun esmer çocuklarının devşirilmeleri ile
geçilmişti. Bazıları da Rockefeller Foundation Fellowship (Ecevit, 1957, Baykal
1963-65) ve Eisenhower Exchange Fellowship (EEF) (Demirel, 1955) bursları ile. Bugün
gözlenen birçok çelişkinin temeli o yıllarda atılmıştı. PKK o yıllarda kurulmuştu.
Şeyhler-tarikatler-cemaatler rüyalarında (!) aldıkları ulvî(!) mesajlarla
siyasete müdahale ediyorlar, halkın damarlarına kadar inmenin yollarını
açıyorlardı.
Dernekler,
örgütler yine ABD'nin gizli elleri tarafından finanse ediliyor, matbuat tamamen
ABD'nin hedeflerine uygun içerikler basıyordu. İslamcılar, Akıncılar, Nurcular,
Nakşibendiler, Süleymancılar, Menzilciler, Mevleviler ve diğerleri harıl harıl
çalışırken ve etki alanlarını genişletirken müslüman genç kızlar
başörtülerinden tutulup sürükleniyorlardı, irtica diye bir şey papağanlar
tarafından tekrar ediliyordu.
ABD’li
Yahudi bankacı iş adamı David Rockefeller, "İslamiyeti yıkmak istiyorsak
önce Türkiye’den başlamalıyız." demişti. İslamcılık ve Rockefeller
arasında ilginç bir ilişki vardı. Sebilürreşad dergisi 1961'deki Cilt 13 sayı:
321'de kapaktan neocon siyonist Rockefeller'ın İslam çalışmalarına yapmış
olduğu bağışı "Rokfellerin Teberruu" başlığıyla duyurmuş,
Pakistan'daki Kuran tefsiri için bağışlanan binlerce dolar için takdir içeren
bir not yayımlamıştı.
Sebilürreşad
dergisi (Sırat-ı Müstakim 1908) Mehmet Akif’in (Ersoy) ismi ve fikir
babalığıyla birlikte öne çıkan derginin başyazarlığı H. Eşref Edip tarafından
yürütülmüştü ve kurucuları Ebu'lula Zeynel Âbidin, H. Eşref Edip’ti. Çok
partili dönemin getirdiği göreceli özgürlük ortamında Eşref Edip,
Sebilürreşad'ı 1948-1966 yıllarında 362 sayı daha neşretmişti.
Türkiye
Kemalizm'in zulmü ile inim inim inlerken bu İslamcılar nasıl diyanet işleri
başkanı, profesör bediüzzaman, istiklal şairi, ilmihal yazarı olabilmişlerdi? Kemalizm
İslamcıları da içeriyor olmalıydı ki bu mümkün olabilsin. 1945 öncesine de
bakmak gerekiyordu. Ben de bakacaktım...
Bu
döngü 40 yıl sürüyor ve bu dörtlü kırk yıl ecelleri gelene kadar siyasetin
tepesinden çekilmiyorlardı, araya giren Özal'ı da bir şekilde sistem dışına
itiyorlar ve parçalanmışlık derinleştikçe derinleşiyordu. Türkiye, bütün
değerlerinden uzaklaştırıldığını fark ediyor ve evladına daha fazla
sarılıyordu, ancak siyasi arenada halkı gerçekten temsil eden hiç kimse yoktu.
14
Ağustos 2001'de 70 yıllardan itibaren MSP-RP'de siyaset yapan 1994'te seçildiği
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken 28 Şubat darbesi sonrası okuduğu bir
şiir yüzünden hapse atılan siyasi yasaklı Recep Tayyip Erdoğan Adalet ve
Kalkınma Partisi adında bir parti kuruyor ve girdiği ilk seçimde 2002'de
iktidar oluyor ve halka hizmet etmeye başlıyordu.
Halkın
%34 ile siyasete girişine izin verdiği Cumhurbaşkanı seçildiği 2014'te %52 ile
destek verdiği Erdoğan'ın darbe ve terör tehditleri geçirdiği 16 yıl sonra
bugün karşısına çıkanlar 1946'dan beri ekilen tarlalarda yetişenlerdi;
Erdoğan'la ittifak yapan ilk milliyetçi Türkeş'ten geçmişte yollarını ayıran
BBP genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu öldürülmüştü; Erdoğan'ın öldürülmek
istendiği 15 Temmuz FETÖ-NATO-ABD-AB askeri darbesine karşı çıkan MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçeli geçmişten ayrışmıştı.
Türkiye
2018 yılında 72 yıllık bu kölelik ve kaos düzenine karşı mücadele ediyordu.
İşte bugün halkın ortak akılla gördüğü çelişkileri sergileyenlerin köklerinde
yaptığım kısa gezintide görebildiklerim bunlardı, ancak çok daha fazlasını
araştırmak zorundaydık. Türkiye
bağırsaklarında gezinen çelişkileri, doğru bir yöntemle ve güçlü bir irade ile
temizlemeden sağlıklı ve güçlü bir ülke olamayacaktı.
Halk,
daha doğrusu halkın etkin çoğunluğu 3 Kasım 2002'den beri Distopya'dan Çıkış'ın
destanını yazıyordu, ABD gibi tarihin gördüğü en vahşi, en acımasız özelliklere
sahip güçlü bir emperyal satanist imparatorluğun kurduğu korku devletini yok
ediyor ve o korku devletinin yerel figüranlarını sistem dışına itmeden önce
kararlı duruşuyla karşısına diziyor ve asil bir şekilde etkisiz hale getirerek
tarihe gömüyordu. Düşünen ve yazan insanlara da araştırmak ve Türkiye'nin
bağırsaklarındaki çelişkileri açığa çıkarmak düşüyordu.
[(27.01.2020,
(1/41 (65))]
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök]
Sıkıntı
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.