Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, İsveçli bir araştırmacı, yazar ve müzisyen Jacob Nordangård'a aittir ve Coronavirus-Covid-19 Salgını'nın Teknokratik bir ajandanın bir parçası olduğunu kanıtlamaya odaklanmaktadır. Jacob Nordangård insanların geneli için çok fazla anlam ifade etmeyen gelişmelerin birbirleri ile ilgisini araştırarak ortaya bir fotoğraf koymaktadır. Fotoğraf, Rockefeller, Kissinger, Bill-Gates ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO), Dünya Ekonomik Forumu (DEF-WEF) gibi kurumlar ve ABD ve Çin devletleri ile Avrupa Birliği gibi devletlerin adlarını kalın harflerle göstermekte ve bunların ortak organizasyonuyla dünyada ciddi bir korku temeli oluşturarak tam kontrollü bir Teknokratik-Faşist Dünya Devleti-Küresel Hükümet kurulmasına çalışıldığını kanıtlamaktadır: "İnsanlar karantinaya alındı ve birçok sosyal toplantı, iş ve eğitim dijital alana aktarıldı. Herkesin sürekli olarak kontrolü ve takibi artık masadaydı." Küresel Hükümet tarafından yönetilecek bir Dünya Devleti fikri konudan uzakta olanlara uçuk-kaçık gelebilir, ancak durum tam olarak şöyle: Covid-19 salgını bahanesi ile İngiltere eski Başbakanı Gordon Brown'un "küresel hükümet kurulsun" çağrısının (26 Mart 2020) ardından Brown’un öncülüğünde hem salgınla hem de ekonomik krizle mücadele için önlem paketi hazırlandı. G-20 bünyesinde özel bir görev gücü kurulması istendi. Bu kapsamda sağlık ve ekonomi başlıklarında dünya genelindeki bütün ülkelere çağrıda bulunuldu. Sağlık ve ekonomide harcanmak üzere iki ayrı uluslararası fon oluşturulması istendi. Fonda toplanması planlanan miktar ise 193 milyar dolar olarak belirlendi. Gordon Brown’un küresel çağrısına dünya genelinde 205 önemli isim destek verdi. Listede eski devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar ve milyarder iş adamları var. George Soros, Gordon Brown, Tony Blair ve John Major, Ehut Barak,Tzipi Livni, BM’nin eski genel sekreteri Ban Ki Moon ile Yunanistan’ın eski başbakanlarından Papandreu ile birlikte, Türkiye'den eski cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu, eski bakanlar Kemal Derviş ve Hikmet Çetin destek verdi. (Lütfen, 15 Nisan 2020'de yayınladığımız 'SA8512/TG286: Sahte Salgın Coronavirüs Covid-19: Zaman Çizelgesi ve Analiz' başlıklı çevirimize bakınız)
Seçkin Deniz, 17.04.2020
Technocratic Agenda Dominates COVID-19 Panic
Covid-19, “akıllı” çözümleri ve sıkı gözetim önlemleriyle “Büyük Dijital Dönüşümü” başlatmak için mükemmel bir tetikleyici olay haline geldi.
Virüs krizi ile birlikte Küresel Hükümet, ekonomik sistemin yeniden yapılandırılması ve Avrupa Yeşil Anlaşmasının teşvik paketine dahil edilmesi için bir “fırsat” doğmuş oldu. Bu, rekor süre içinde küresel bir Teknokrasi'ye yol açabilecek bir krizdi.
2019'daki haberler arasında çokça yer alan ve Ocak 2020’de gerçekleşen 2020 Dünya Ekonomik Forumu'nda yüksek önceliğe sahip İklim Değişikliği anlatısı, yerini başka bir görünmez tehdit olan Corona krizine bıraktı. Bununla birlikte, bu yeni düşmana karşı savaşı kazanmak için alınması tartışılan önlemler, iklim değişikliğine karşı önerilenlere oldukça benziyor. Bu rastlantı her ikisinin de “küresel ölçekte değişikliklere yol açacak yararlı tehditler” olarak görülüyor olmalarından kaynaklanabilir.
Bu raporda, küresel sağlık sorunlarının, oşinografi ve meteoroloji ile birlikte, uluslararası boyutları ve dünya çapında birbirine bağlı sorunlar nedeniyle desteklenmesi gereken önemli alanlar olduğu belirtilmiştir. Projenin ana mimarlarından biri de Henry Kissinger’dır. 1948'de Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) kurulmasında da yer alan Rockefeller'lar, o zamandan beri küresel sağlık ve iklim sorunları hakkında alarm çanları çalan oluşumlar içinde bulunmaya ve bu sorunlara yönelik küresel çözümlere destek olmaya yoğun bir şekilde devam etmektedir.
Bir diğer önemli oyuncu ise büyük şirketler, bankalar ve vakıfların üye olduğu, Kamu-Özel Ortaklıkları için önde gelen forum olan Dünya Ekonomik Forumu (DEF-WEF)’dur. DEF'in Küresel Risk Programı 2004 yılında başlatılmıştır. 2006 yılında DEF, küresel sorunlar ve Büyük Sermaye’nin yardımıyla bu sorunların nasıl çözüleceklerine ilişkin önerileri ve uyarıları içeren ilk Küresel Riskler Raporunu yayınladı. Amaç, "küresel risklerin daha etkili bir şekilde azaltılmasına yönelik düşünceyi ilerletmek" idi. İlk raporda terörizm, iklim değişikliği ve pandemiler olmak üzere üç ana tehdit tespit edildi. (Rapora göre) ölümcül bir gribin sonuçları şiddetli olabilir ve sonunda dünyayı yeniden şekillendirebilirdi.
Küresel seyahat bağlantıları nedeniyle yayılımı kolaylaşan ve yetersiz uyarı mekanizmaları tarafından kontrol altına alınamayan ölümcül bir grip akut bir tehdit oluşturur. Bu durumun kısa vadeli ekonomik sonuçları arasında; seyahat, turizm ve diğer hizmet sektörlerinin yanı sıra, imalat ve perakende tedarik zincirlerinde ciddi bozulmalar yer alacaktır. Küresel ticaret, yatırımcı risk iştahı ve tüketim talebi daha uzun vadede zarar görebilir. Sosyal, ekonomik ve siyasi ilişkilerde derin değişimlerin gerçekleşmesi mümkündür. (Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Risk Raporu, 2006)
WEF, “toplum üzerindeki etkinin, 1348'de Avrupa'daki Kara Ölümü (veba) takip eden kadar derin olabileceği” sonucuna vardı. Tavsiye, bu riskleri azaltmak için bir strateji geliştirmekti:
• Küresel düzeyde tehditlerin yukarıdan-aşağıya gözetimi (çevrenin uydu tarafından izlenmesi gibi);
• Aşağıdan-yukarıya doğru bilgilerin etkili bir şekilde yayılması (şeffaflık, örneğin SARS veya kuş gribini yönelik hızlı yanıtlara izin verecek şekilde);
• Erken uyarı mekanizmaları (örneğin, Hint Okyanusunda deprem kaynaklı tsunamilere yönelik erken uyarı sağlamak için);
• “Bilgi Kirliliğini” önlemek ve uygun risk beklentileri oluşturmak için halkı risk hakkında (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri gibi) bilgilendirmeye yönelik uygun mekanizmalar;
• Küresel en iyi uygulama değişimleri (ticaret birlikleri yoluyla elde edilenler de dahil olmak üzere) ve borsalar ile işletmeler arasında risk değerlendirmeleri ve bunları azaltma stratejileri hakkında paylaşılabilecek tavsiyeler.
Küresel Risk Raporunun yayınlanmasından kısa bir süre sonra, Kuş Gribi (H5N1) hakkındaki raporlar manşet yapılmaya ve halkı korkutmaya başladı. Ancak kısa bir süre sonra halk üzerinde derin bir etki bırakmadan sona erdi. Yaptığı şey, hükümetlerin iş dünyasıyla işbirliği içinde ihtiyati önlemler almasını sağlamaktı.
Bu 2009 Domuz Gribi salgını ile aşikar hale geldi. Bazı hükümetler, gribin yayılmasını önlemek için vatandaşlarını toplu aşılamak amacıyla DEF partneri GlaxoSmithKlein'dan kötü test edilmiş aşı stokları satın aldığında bazı tartışmalara yol açan küresel bir dram ortaya çıktı. Avrupa'da uygulanan Pandemrix aşısının beklenmeyen bir yan etkisi, yüzlerce çocuk ve ergenin narkolepsi geliştirmesine neden olmuştu.
Tıpkı şimdiki gibi, pandemi medyanın en önemli odağıydı.
2010 yılında Rockefeller Vakfı ve danışmanlık şirketi Global Business Network, ‘Teknolojinin Geleceği ve Uluslararası Kalkınma için Senaryolar’ raporunu yayınladı.
Rapor dünyada gerçekleşecek dört gelecek senaryosunu [Clever Together (Kolektif Akıl); Hack Attack (Saldırı Kesme); Smart Scramble (Akıllı Karıştırma); Lock Step (Kilit Adım)] araştırmak üzere yazılmıştı.
Senaryolardan biri olan Kilit Adım; yukarıdan aşağıya daha sıkı bir hükümet kontrolü ve daha otoriter liderliğin olduğu, inovasyonun sınırlandığı ve vatandaşların tepkisinin gittikçe arttığı, devam eden Corona Krizinin gelişim ve tepkisine oldukça benzeyen ciddi bir Pandemi ile uğraşan bir dünya senaryosu idi.
Rapordan:
"Salgın aynı zamanda ekonomiler üzerinde de ölümcül bir etki yarattı: hem insanların hem de malların uluslararası hareketliliği durma noktasına geldi, turizm gibi endüstrileri zayıflattı ve küresel tedarik zincirlerinin kırılmasına sebep oldu. Hatta yerelde, normalde hareketli olan mağazalar ve ofis binaları hem çalışanlar hem de müşterilerinden yoksun aylarca boş kaldı."
Raporda salgının kontrol altına alınması için vatandaşlar üzerinde sıkı kontrol öngörüsü yapılmıştı.
"Çin hükümetinin tüm vatandaşlar için zorunlu karantinayı hızlı bir şekilde dayatması ve bunu uygulamasının yanı sıra, tüm sınırların anında ve neredeyse kimsenin geçişine izin vermeyecek şekilde mühürlenmesi milyonlarca insanın hayatını kurtardı; virüsün yayılmasını diğer ülkelerden çok daha erken bir şekilde durdurdu ve salgın sonrası iyileşmenin daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağladı."
Çin, bir rol modeli olarak görüldü ve kısa süre sonra diğer uluslar tarafından uygulamaları örnek olarak alındı.
"Salgın sırasında, dünyanın dört bir yanındaki ulusal liderler yetkilerini artırarak, yüz maskelerinin zorunlu olarak takılmasından, tren istasyonları ve süpermarketler gibi ortak alanlara girişlerde vücut ısısı kontrollerine kadar çok sıkı kurallar ve kısıtlamalar getirdiler. Salgın söndükten sonra bile, vatandaşların ve faaliyetlerinin üzerindeki bu daha otoriter kontrol ve denetim devam etti ve hatta yoğunlaştı."
Rapordaki teknolojik çözümler bile mevcut durumla belli ölçüde örtüşüyordu.
Gelişmiş fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) teknolojisini kullanan tarayıcılar, "antisosyal niyet" gösterebilen anormal davranışları tespit etmek için havaalanlarında ve diğer ortak alanlarda norm haline gelir.
• Bulaşıcı hastalıkları tespit etmek için yeni tanılar geliştirilir. Sağlık taraması uygulaması da değişir; başarılı bir şekilde birçok hastalığın yayılmasını yavaşlatan tarama, bir hastane veya hapishaneden serbest bırakılmanın bir ön koşulu haline gelir.
• Video konferans teknolojileri, seyahati kısıtlı olan popülasyonlar için daha ucuz, daha düşük bant genişliği, gelişmiş iletişim sistemlerine olan talebe yanıt verir.
• Korumacılık ve ulusal güvenlik kaygılarıyla hareket eden ülkeler, Çin'in güvenlik duvarlarını taklit ederek kendi bağımsız, bölgesel olarak tanımlanmış Enformasyon Teknoloji Ağlarını oluştururlar. Hükümetler internet trafiğini denetlemede farklı derecelerde başarı elde etmektedir, ancak bu çabalar yine de "World Wide" Web'de çatlak oluşumunu engelleyemez.
Ancak raporda her nasılsa, sıkı düzenlemelerin uzun vadede halk tarafından kabul edilmeyeceği öngörülüyor.
Ertesi yıl Contagion (Salgın) filmi piyasaya sürüldü. Senaryo, hastalık uzmanlarıyla işbirliği içinde yazılmış ve Domuz Gribi salgınından esinlenmişti. Filmde yer alan ünlü aktörler mikroba maruz kaldıktan kısa bir süre sonra ölüyordu; bu durum kesinlikle, ne olacağına dair ciddi bir korku temeli oluşturmaya yardımcı oldu.
"Küresel toplumun gelecekte salgın ve epidemilere nasıl tepki vereceklerine ilişkin bir değişim gündeminin arkasında da bir ivme bulunmaktadır. Buradaki zorluk, bu tutku ve bağlılığı, bir sonraki krize topluca dâhil etmeye daha hazırlıklı olan kamu-özel işbirliği modellerine dönüştürmektir."
Dünya Sağlık Örgütü Finansörleri, Ekleyen Tamer Güner
Aynı yıl DEF (WEF) ortağı Bill Gates, bir TED Talk konuşmasında, yeni bir salgın ve bu salgına yeterli yanıt verme kapasitesine sahip olamayabileceğimiz noktasında uyarıda bulunuyordu. Ama daha umut verici bir ifadeyle, şimdi fark yaratabilecek bir teknolojiye sahip olduğumuzu da sözlerine ekledi. Akıllı telefonlar ve uydular, bilgilendirme ve insanların hareketlerini ve özel olarak uyarlanmış yeni aşıları takip etmek için kullanılabilirdi. Ona göre, eksik olan tek şey, küresel bir sağlık sistemi ve daha iyi bir küresel koordinasyondu.
DEF, "özel sektör, uluslararası toplum ve ileriye dönük işbirliklerini oluşturacak liderler arasında diyalog başlatmak" amacıyla; DSÖ, UNICEF, Bill & Melinda Gates Vakfı, Henry Schein, Inc., GlaxoSmithKlein ve Johnson & Johnson'ın tavsiyeleriyle çalışmalarını sürdürdü. 2019'da sunuş belgesi yayınlandı: “Salgına Hazırlılık ve İş Etkisi: Küresel Ekonomide Yaşamların ve Geçim Kaynaklarının Korunması”.
Belgede şu sonuç yer alıyordu:
"... artan ticaret, seyahat, nüfus yoğunluğu, yerinden etme, göç ve ormansızlaşmanın yanı sıra iklim değişikliği nedeni ile salgın riskinde yeni bir dönem başlamıştır. Salgın olaylarının sayısı ve çeşitliliği son 30 yıldır artmakta ve bu eğilimin daha da artması beklenmektedir."
Eylem çağrısında ise şu maddeler vardı:
1. Ülke içi operatörler ve kamu sektörü arasında bağlantıların kurulması
2. Uzmanlık temelli gruplar oluşturulması
3. Bilgi akışının ve daha büyük özel sektör katılımcılarının sorumluluk alma yeteneğinin geliştirilmesi
Artık iş dünyasının gezegeni hastalıklardan korumak için adım atması için zaman belirlenmişti. Dünya Ekonomik Forumu, Ekim 2019'da bir salgının canlı simülasyonunu gerçekleştirmek için, Johns Hopkins Üniversitesi ve Bill & Melinda Gates Vakfı (ve sağlık tedarikçisi Henry Schein gibi çok çeşitli paydaşlar) ile güçlerini birleştirdi. Hem Amerikan hem de Çin hastalık kontrol merkezleri bu simülasyona katıldı.
Sonuç, toplumun tamamen kapanması ve ardından gelen ekonomik durgunluk ve sonraki aylarda benzer şekilde devam eden durum ile şok ediciydi. Egzersiz, Etkinlik 201, yakında bir gerçeklik haline gelecekti. (Çin Hükümeti Aralık ayına kadar bir kriz olduğunu kabul etmemesine rağmen) İlk COVID-19 vakalarının aynı zaman zarfında Çin'de görüldüğü bildirilmiştir.
Diğer yandan bu dönem, Yeşil Anlaşma paketinin Avrupa Komisyonu tarafından sunulduğu zamandı. Birleşmiş Milletler 2030 Ajanda’sını, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni gerçekleştirmek ve 2050'ye kadar karbon nötralitesine ulaşmak için dairesel bir ekonomi uygulanması ve toplumun dijital teknoloji ile dönüştürülmesine yönelik iddialı bir plandı bu. Dijital dönüşüm , "Yeşil Anlaşma hedeflerine ulaşmak için anahtar bir etkinleştirici" olarak görülmekteydi.
Kasım 2019 sonlarında Avrupa Parlamentosu tarafından ‘iklim acil durumu’ ilan edildi. Evin yanmakta olduğu ve Avrupa Birliği'nin artık "varoluşsal tehdide" karşı mücadeleye liderlik edeceği söyleniyordu. Ancak bazı muhalif sesler ortaya çıkmıştı ve bütün Avrupa ülkeleri bu politikaları onaylamıyordu. Şüpheci sesler, "zamanımız yok" ve "harekete geçme zamanı şimdi” şeklindeki iklim retoriğini sorgulamaktaydı.
“Ben sizin umudunuzu istemiyorum. Ben sizin ümitvar olmanızı da istemiyorum. Ben sizin paniklemenizi… ve eviniz yanıyormuşçasına davranmanızı istiyorum.”
Greta Thunberg-Dünya Ekonomik Forumu
Ancak, tanrıların müdahalesi gibi, işler dramatik bir şekilde değişecektir.
İnsanlar karantinaya alındı ve birçok sosyal toplantı, iş ve eğitim dijital alana aktarıldı. Herkesin sürekli olarak kontrolü ve takibi artık masadaydı.
Çekirdek fonlar, Bill Gates GAVI-Aşı İttifakı ve Microsoft gibi partnerler ile Rockefeller Vakfı tarafından desteklenen yeni bir Dijital Kimlik, dünya çapında tanıtılmaya başlandı. Aşılanmamış kişiler kısıtlamalarla yaşarken, aşılı insanların daha özgürce hareket etmesine izin verilen bir geleceğin kapıları açılıyordu.
Bu Dünya Ekonomik Forumu, teknoloji devleri ve dördüncü sanayi devrimi için bir zaferdir.
Coronavirüs’ün önlenmesi için gerçekleştirilen arka planında totaliter bir toplum oluşturma projesi bulunmaktadır.
Diğer bir deyişle, Prof. Dirk Helbing’in uyardığı ve aşağıda yer alan özellikleri ile bu bir dijital faşizmdir:
* Kitlesel gözetim
* İnsanlar üzerinde etik olmayan deneyler
* Sosyal mühendislik
* Zorunlu uygunluk ("Gleichschaltung")
* Propaganda ve sansür
* Koruyucu diktatörlük
*( Niyet okumaya dayanan) Polislik
* İnsanlara farklı değerler atfedilmesi
* İnsan haklarının göreliliği
* Ve öyle görünüyor ki muhtemelen, sürdürülemez dünyamızda beklenen kriz zamanları için ötenazi hakkının tanınması.
Sağcı milliyetçilerin sınırların daha sıkı kontrolü ve mültecilerin gözetimiyle ilgili rüyaları ile Sol kanadın soluduğumuz havayı kontrol etme ve vergilendirme emellerini birleştirecek bu önlemler gündeme gelirken çok az muhalif ses duyuldu.
BM Genel Sekreteri António Guterres ve İsveç İklim Çarı Johan Rockström gibi bazı nüfuzlu oyuncular, şimdi Corona krizini arzu ettikleri sürdürülebilir teknokratik geleceğe ulaşmak için altın bir fırsat olarak görüyorlar.
Rockström’ün Svenska Dagbladet’de yazdığı gibi:
"Burada, AB Yeşil Anlaşması ile AB'yi Corona Krizinden kurtarmaya yönelik eylemleri bir araya getirme fırsatı yatıyor. İkisi de aynı gündem." (Johan Rockström, 28 Mart 2020)
Ekonomik kısıtlamalardan kurtulabilmek için yeşil gündeme bağlı kalmalısınız. Bunlar birbirine bağlı olarak sunulur. Kriz aynı zamanda Dünya Ekonomik Forumu ve uluslararası kuruluşlar (bu yıl Suudi Arabistan liderliğindeki) yakın bağlantıları ile önde gelen küresel yönetim forumu G20 için de bir ilgi odağı haline gelmiştir. Corona Krizi’ne yönelik sağlam bir küresel tepki ve koordinasyon sağlamak için şimdi planlar yapılmaktadır (tam da Bill Gates’in çağrıda bulunduğu gibi).
"Eşi görülmemiş COVID-19 salgını, birbirine bağlılığımızın ve güvenlik açıklarımızın güçlü bir hatırlatıcısıdır. Virüs sınır tanımamaktadır. Bu salgınla mücadele, dayanışma ruhu içinde şeffaf, sağlam, eşgüdümlü, büyük ölçekli ve bilime dayalı küresel bir tepki gerektiriyor. Bu ortak tehdide karşı birleşik bir cephe sunmaya kararlıyız." (G20 Acil Durum Video Konferans Zirvesi-Mart 2020)
G20’de bazı acil eylemlerin geliştirmesine karar verildi.
1-DSÖ'nün Corona'ya karşı uluslararası mücadeleyi koordine etme yetkisini güçlendirilmesi
2-Gönüllü olarak DSÖ'nün COVID-19 Dayanışma Müdahale Fonu'na, Salgın Hazırlık ve Yenilik Koalisyonu (CEPI) ve GAVI, Aşı İttifakı’na (Bill & Melinda Gates Vakfı tarafından yaratılmıştır) kaynak taahhüt edilmesi
3- Aşı ve ilaçlar hakkındaki araştırmaları artırılması, dijital teknolojilerden yararlanılması ve uluslararası bilimsel işbirliğinin güçlendirilmesi.
4- Merkez Bankası Başkanlarından COVID-19'a yanıt olarak bir G20 eylem planı geliştirmelerinin istenmesi. Uluslararası finansal yardım sağlamak için uluslararası kuruluşlarla yakından çalışılması.
5- ILO ve OECD'den salgının istihdam üzerindeki etkilerini izlemelerinin istenilmesi.
6- DSÖ, IMF, Dünya Bankası Grubu ve çok taraflı ve bölgesel bankalar gibi cephe örgütleri aracılığıyla küresel işbirliğinin geliştirilmesi.
7- Üst düzey ilgili yetkililerden, sınır yönetimi önlemleri ve (eğer gerekliyse) vatandaşların ülkelerine geri gönderilmesi için yardım sağlanması da dâhil olmak üzere, salgının etkisinin koordine edilmesinin istenmesi.
Dünya virüse karşı savaşta. Ama devletler işleri daha kaotik hale getirecek şekilde hareket ediyor.
Eski İngiliz Milletvekili Gordon Brown, G20'nin daha fazla söz sahibi olmasını, BM Güvenlik Konseyi'ni de kapsayacak şekilde bir yürütme kurulu olarak hareket etmesini istiyor. Benzer görüş, Yeni Uluslararası Ekonomik Düzeni ve 4. Sanayi Devrimi'ni uygulayan güçlü bir dünya hükümeti isteyen Rockström tarafından da paylaşılıyor.
Tün bunlar, barışçıl ama güçlü bir şekilde bu önlemlere HAYIR demedikçe, gerçek bir politik-ekonomik Teknokrasinin hemen yanı başımızda olduğu anlamına gelmektedir.
“Komplo teorileri” kendi kapılarına doğru ilerledikçe insanlar uyanmaya başlıyor.
Aslında, Derin Devlet tarafından organize edilen suç çetesinin soykırım yeteneğini akamete uğratmak için, sağlık hizmetlerinden faydalanırken Büyük İlaç Endüstrisini kesin bir şekilde boykot ederek bu yöndeki küresel çabalara katılabilirsiniz.
Jacob Nordangård, 4 Nisan 2020, Geopolitics
(Jacob Nordangård , İsveçli bir araştırmacı, yazar ve müzisyendir. Gazeteci ve politikacı Magnus Nordangård'ın oğlu ve yazar Folke Nordangård'ın torunu dur. Nordangård, "Tema Teknolojisi ve Sosyal Değişim" alanında doktora yapmakta olup Coğrafya ve Linköping Üniversitesi'nde "Kültür, Toplum ve Medya Yönetimi" alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.)
Tamer Güner, 17.04.2020, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.