Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"İD müziği değiştirip değiştiremeyeceğini sordu; dilediği müziği açabileceğini söyledim. Bu onun hakkıydı. İngilizce çağıldayan bir kadın sesi doldurdu arabanın içini; çaresizliğin yakıp kavurduğu acılı bir sesti bu."
Bilmiyorduk. Bir masalda bunu bildiğinizi söyleyebilirdik oysa. Söyleyebildiğimiz için masallar gerçek değildi, o yüzden de binlerce hikâyeden oluşan zihnimizin hikâyesi gerçeğin bizzat kendisiydi.
Zihnimizdeki kaostan kaçınmamızın, düzenli, sağlıklı işleyen bir zihne sahip olmamızın ölçüsü tekti. Allah, Ra’d Suresi 28. ayette, ‘Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’ diyordu ve Felak Suresi-1-5 ayetlerde, gösterdiği yolu açıklıyordu: ‘De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”’
Nâs Suresi-1-6 ayetler de tamamlayıcı huzurun Allah’a sığınmakla mümkün olduğunu gösteriyordu: ‘De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melikine, insanların İlahına sığınırım.”’
İD’in beni sessizce dinlediğini ve söylediklerimi düşündüğünü biliyordum. Ben de sözlerim bitince sustum. Bir vâiz gibi göründüğümün farkındaydım, ama yapabileceğim bir şey yoktu. Bana soru sormuştu ve ben de bildiklerimi, düşündüklerimi anlatmıştım. Bu sıkıcı olabilirdi. Sıkıcı bir insandım belki bu anlamda. Ama bu sadece bana ait olan bir şey değildi, yaşadığımız sıkıcılık içinde yaşadığımız büyük ve devredilemez sıkıntının büyüklüğü ile ilgiliydi; insanlığın topluca yaşadığı bu sıkıntının nasıl aşılabileceğini anlatan çağdaş tanrısız ve dinsiz felsefî akımlar çökmüştü.
Yeryüzünde başıboş bir şekilde yaşayan milyarlarca insan vardı ve birbirlerine kötülük yapmaktan vazgeçmiyorlardı. Bu kötülüklerin failleri ve kurbanları olarak hepimiz sorumluyduk. Biri bizi durdurmalıydı; kesin doğrularla uyarmalıydı. Öyle biri de yoktu; hepsi tek tek bizdik, uyaran ve uyarılan. Kıyâme Suresi 36. ayette Allah soruyordu: ‘İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?’
Her an yeni insanlar yaratan, onların rızkını ve sayısız nimetler veren, koruyan, gözeten Allah elbette bildirdiği çerçeve içinde Zuhruf Suresi 44. ayette belirtildiği gibi insana hesap da soracaktı: ‘Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.’
İD Allah’ı çok sevdiğini söyledi derin bir teslimiyetle; ama o kadar. Sonra kendisine kahve yapacağını, benim de isteyip istemediğimi sordu. Keyifle ona eşlik edeceğimi söyledim. Arabanın ceplerinden malzemeleri çıkardı ve kahvelerimizi yaptı. Yolculuk kısa bir süre sonra bitecekti, Lyon’a 150 kilometre kalmıştı.
İD müziği değiştirip değiştiremeyeceğini sordu; dilediği müziği açabileceğini söyledim. Bu onun hakkıydı. İngilizce çağıldayan bir kadın sesi doldurdu arabanın içini; çaresizliğin yakıp kavurduğu acılı bir sesti bu. Kahvelerimizi yudumlarken ikimiz de bugüne dek taşıdığımız kendimizin bizi bıraktığı bu yerde düşünüyorduk.
[(10.05.2020, (1/55 (79))]
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök]
Seçkin Deniz, 18.05.2020, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman
Sıkıntı
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Sonsuz Ark'tan
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.