"Her biriniz düşün dünyasının nekrofilisiniz. Ölülerin sırtından geçinmekten hiç tiksinmediniz. Geçiminiz ölülerin üzerinden. Maişetiniz, düşün dünyanız ölülerden ibaret. Hüzünleriniz leş kokuyor. Tazeymiş gibi sunsanız da savlarınızı. Leş kokuyorsunuz."
'Bu da nereden çıktı şimdi?' demeyin. Şaşırdığınızın, apıştığınızın farkındayım. Dünyanıza aykırı bir ses olduğunun bilincindeyim. Afalladığınızın ayrımındayım. Böyle bir çağrıyı hiç duymadığınızın farkındayım. Benim de sizin gerçekliğinizin farkında olduğumu bilin isterim. Bu yüzden seslendim.
Bir daha sesleneyim;
Hüznünüzü anlatın!
Anlatın ki anlayabileyim kendiniz misiniz? Yoksa sıradan bir taklit, önceden bir başkasının attığı imzada bir çizik, bir çentik misiniz? Bir öykünüşten ibaret misiniz? Anlayabileyim! Anlayabilsin anlama yetisi henüz dumura uğramamışlar tarafından.
Haykırışlarınız pek kavi! Efelenmeleriniz, meydan okumalarınız pek görkemli. Savlarınız pek iri. Ya hüznünüz? Hüznünüzden söz edin bileyim söylediklerinizde bir gerçeklik var mı? Savım pek naif, kabul ediyorum. Pek incelikli değil, tersine oldukça hoyrat, oldukça kaba, oldukça yontulmamış, kabul; kişiyi ele veren, olduğu gibi olan olmadığını gösteren hüznüdür! Sav bu!
Şimdi bakın bakalım hüznünüze! Varsa eğer gün yüzüne çıkartacak bir hüznünüz, bakın bakalım hüznünüze ve gözlerinizi yere indirmeden söyleyin “İşte budur benim hüznüm!” diyebiliyor musunuz? Söyleyebiliyor musunuz? Gücünüz yetiyor mu? O ortalığı velveleye veren güçlü sesinizle diyebiliyor musunuz: “Evet, budur benim hüznüm!”
Nedir sizi hüzünlendiren? İşte bak daha açık sordum soruyu. Daha anlaşılır kıldım. Anlaşılmazlık gerekçenizi bir çırpıda alıverdim elinizden. Hadi karşı durun, karşı çıkın bu haykırdığım size ait bir gerçeklik değilse! Aldım elinizden anlaşılmazlık gerekçenizi de. Çırılçıplak kaldınız varlık arenasında. Şaşkınlığınızı gizleyemezsiniz. Apışıp kaldınız işte.
Hadi anlatın hüznünüzü değilse! Hak vereyim kendiniz olduğunuza. Savlarınızın sahibi olduğunuza tanık kılın kendinizden bir başkasını! Gösterin basit bir öykünmeden ibaret olmadığınızı! Basit bir öykünmenin nesnesi olmadığınızı kanıtlayın!
Özlemlerinizi sormuş değilim. Özlemleriniz gün gibi ortada. Geçmiş -hem kendi geçmişiniz de değil- için çırpınmaktasınız. Bir başkasının imzasında bir çizgi, bir çentik olmanın özlemiyle tükenmektesiniz. Hayaletlere inanmışsınız, benim de ölülerden, ölüden korktuğumu kuruyorsunuz.
Korkuyorsunuz! Görüyor, seziyor, duyumsuyorum: KORKUYORSUNUZ! Kendiniz olmadığını kendiniz de biliyorsunuz. Kendiniz olmaktan korktuğunuzu çok iyi bilmektesiniz. Kendiniz olmak zor geldi. Bir başkasını yaşatma hevesiyle doldunuz. Korkunuz başkası olmaya yönlendirdi sizi. Olmak korkusu bilincinizi köreltti. Bilinciniz dumura uğradı. Başkası olmanın yolunu seçtiniz ister istemez. Başkalarını da olmak istediğinize çağırmakla yükümlü saydınız kendinizi. Başkası olmak kolay geldi. Kendi varlığınızı inkârı seçtiniz. Meşakkatsiz, kolay sandınız başkası olmayı. Başkasında nefes almayı. Kolay göründü gözünüze bu ahmakça edim. Kendi olmanın zorluğunu göze alamadınız.
Ödlek yüreklere kendine giden yol kapalıdır elbet. Ödlekliğinizi fark etmediniz. Edemediniz. Kendi olmak ağır bir yüktü. Dev bir iradeyi gerektiren, sırtı pek kişiler içindi kendi olmak. Korkak, pısırıklar için değil. Kendinizi güçlendirmek yerine kolaya sapıp bir başkasında yaşamayı koştunuz. Böylece kendinize ihanet seçtiniz.
Başkasının özlemlerini, başkasının heveslerini, başkasının hüznünü kuşandınız. Bir başkasının kahramanlık öykülerinde figüran olmayı marifet bellediniz.
Kolaydır! Hem pek kolaydır başkasının öyküsünde figüran olmak. Başkasının imzasında bir çizgi olmak, bir çentik olmak! Kolaydır! Hem pek kolaydır. Siz kolay olanı seçtiniz. Bu yüzden yüksünmediniz ölü sevici olmaktan.
Her biriniz düşün dünyasının nekrofilisiniz. Ölülerin sırtından geçinmekten hiç tiksinmediniz. Geçiminiz ölülerin üzerinden. Maişetiniz, düşün dünyanız ölülerden ibaret. Hüzünleriniz leş kokuyor. Tazeymiş gibi sunsanız da savlarınızı. Leş kokuyorsunuz. Ölmüşsünüz. Diri olmayı hiç istememişsiniz. Hiç istemediniz!
Cemal Çalık, 08.06.2020, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.