Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Uçak Adana Havaalanı'na indiğinde saat 19:50’ydi. Giderken kazandığım bir saati yeniden kaybetmiştim. Her zamanki gibi yorgun hissediyordum. İki güne çok şey sığmıştı, hatta bir haftaya. Pazartesi akşamından bugüne dek geçen süre sadece yedi gündü, oysa bir asır geçmiş gibi geliyordu bana."
Lyon’dan İstanbul’a ve oradan da Adana’ya Türk Hava Yolları’nın modern uçakları ve birinci sınıf hizmet anlayışıyla uçuyordum. Star Alliance üyesi olan THY Türkiye'nin bayrak taşıyıcı şirketiydi, ilk uluslararası uçuşunu 12 Şubat 1947’de Atina'ya gerçekleştirmişti ve Avrupa, Orta Doğu, Uzak Doğu, Kuzey Afrika, Orta Afrika, Güney Afrika, Kuzey ve Güney Amerika'ya kadar uzanıyordu şirketin uçakları; 127 ülkede toplam 323 farklı havaalanına uçuyordu.
Bu geniş uçuş ağı sayesinde dünyanın en çok ülkesine sefer düzenleyen şirket unvanına sahipti. 2018 yılında 75,2 milyon yolcu taşımıştı, üst üste altı kez Avrupa'nın en iyi hava yolu şirketi seçilmişti ve dünyanın en iyi dördüncü havayolu şirketiydi.
Erdoğan 2002’de 24 olan havaalanı sayısını 56’ye çıkarmıştı ve havayolunu Türkiye’nin iç ve dış politika satrancında ciddi bir değişken olarak kullanıyordu. Kazan-kazan yaklaşımı ile bütün mazlum ülkelere sıcak dost elini uzatan Erdoğan’a göre, ulaşım yoksa hiçbir şey yoktu; ulaştığınız yere, kendinizi, düşüncenizi, ilkelerinizi, kültürünüzü, ahlâkınızı, ticaretinizi, eğitim felsefenizi, dininizi ve stratejik çıkarlarınızı da taşıyabiliyordunuz.
Venedik, Osmanlı (Sömürgecilik zihniyetine sahip değildi), İngiltere, İspanya, Portekiz, Fransa, Hollanda, ABD güçlü deniz yolları ile sömürgeler elde ederek dünyaya hükmetmişler, Çin’in karadan yürüyen İpek yolunu tarihe gömmüşlerdi. Havayolları geliştikçe, deniz yollarının etkisi azalmış ve nihayetinde havayollarında güçlü olan ülkeler ayakta kalmaya devam etmiş, yatırım yapamayan, gelişemeyen ülkeler gerilemeye başlamıştı. Türkiye üçüncü binyıla çok iyi başlamıştı ve onu durdurmak isteyenler birlikte çalışıyorlardı. Biz de birlik olmalıydık, bunu başarmalıydık.
Uçak Adana Havaalanı'na indiğinde saat 19:50’ydi. Giderken kazandığım bir saati yeniden kaybetmiştim. Her zamanki gibi yorgun hissediyordum. İki güne çok şey sığmıştı, hatta bir haftaya. Pazartesi akşamından bugüne dek geçen süre sadece yedi gündü, oysa bir asır geçmiş gibi geliyordu bana.
Telefonu uçak modundan çıkarır çıkarmaz bir mesaj uyarısı gördüm. Baktım, İD’dendi: ‘Eze’deyim, düsünüyordum. Bir seyler sormak istediğim zaman sizi rahatsız edebilir miyim?’ Kısa bir cevap yazdım: ‘Elbette, rahatsızlık ne demek; iyi tatiller.’ Çok daha kısa bir mesaj geldi: ‘Tsk.’ İngilizce klavyesinde È ve ş harfleri yoktu.
Hemen ardından telefonum çaldı. Eşim ve çocuklar beni almaya gelmişlerdi ve dışarıda bekliyorlardı. Çok sevinmiştim, bütün yorgunluğumu unutmuş, heyecanla valizimi bekliyordum. Sıkışık iki günde benden hediye beklemeyeceklerini biliyorlardı çocuklar, ama ben yine de İstanbul havaalanında iki metal yolcu uçağı ve iki de metal araba almıştım ikisine; Eşim’e de porselen bir takı kutusu.
Ben Gelen Yolcu Çıkış Kapısı’ndan çıkar çıkmaz küçük oğlum kucağıma atladı: “Baba bana ne aldın?” Çocuklar hayatın neşesiydi, sürprizleriydi. Büyük oğlum annesinin yanında ayakta durmuş, yüzünde utangaç bir gülümsemeyle sakin sakin bize bakıyordu. Arabaya biner binmez üçünün de hediyelerini verdim. Eve kadar sohbet ettik; güneş henüz batmıştı. Duş aldım ve akşam namazını kıldım. Yemeğe oturduk.
Eşim çok sevdiğim kuzu etli patlıcan tava yapmıştı, pirinç pilavı ve cacık olmazsa olmazlardandı ve yanında buz gibi bol acılı şalgam. Bu akşamı ailemle geçirecektim, ama ertesi gün erkenden romanı yazmaya başlayacaktım. Zihnimdeki sesler durulmamıştı, roman bitene kadar da durulacak gibi görünmüyordu.
Seçkin Deniz, 06.07.2020, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman
Sıkıntı
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Sonsuz Ark'tan
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.