Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Şubat 2009'dan Şubat 2012'ye kadar Obama döneminde Pentagon'a seçilen, ABD Savunma bakanları Robert Gates ve Leon Panetta'ya baş danışman ve ABD Politika Savunma Müsteşarı (Pentagon'daki en yüksek rütbeli kadın) olarak hizmet eden stratejik danışmanlık firması WestExec Advisors(*)'ın kurucu ve yönetici ortağı Michèle A. Flournoy'e aittir ve Çin'e karşı ABD'nin caydırıcılığına odaklanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon 03-04 Temmuz 2020 tarihinde, Çin'in egemenlik hakkı iddia ettiği Güney Çin Denizi'nde Çin donanmasının tatbikat yaptığı bölgeye yakın bir noktaya Amerikan donanmasına ait Nimitz ve USS Ronald Reagan uçak gemilerinin gönderildiğini açıkladı: "Söz konusu gemilerimiz Güney Çin Denizi'nde tatbikat yaparak Hint-Pasifik bölgesinin serbest ve açık olmasına destek olmaktadır." Pekin yönetiminin tavrının son derece kışkırtıcı ve Çin'in egemenlik iddialarını yasa dışı olduğunu söyleyerek tepki gösteren ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, tüm ülkelerin Güney Çin Denizi'nde ve başka yerlerde, güçlerinden bağımsız olarak egemenlik haklarını destekleyen özgür ve açık kurallara dayalı bir düzeni desteklemesi gerektiğini söyledi. Pentagon'un son hamlesinin zamanlaması ve analizin diğer önerilerinin adım adım uygulandığı düşünülürse, 18 Haziran 2020 tarihli bu analizin kapsamlı ve kendi içinde tutarlı-gerçekçi içeriğinin ve önerilerinin Trump yönetimi tarafından dikkate alındığını ve etkili ve acil bir şekilde uygulandığını göstermektedir. Trump yönetiminin bir süredir geleneksel satanist-neocon-siyonist felsefeye sahip düşünce kuruluşlarının ve danışmanlık şirketlerinin saldırgan yaklaşımlarını eskisi kadar ciddiye almadığı görülmekle birlikte, Obama döneminin bürokratları ile çalışmaya devam ederek 'Satanist Hegemon Güç' olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin saldırgan yaklaşımlarını korumaktadır. Türkiye'nin, Çin'in Güney Çin Denizi'nde kapıldığı heyecanı ve ABD'nin verdiği karşılığı dikkatle izlemesi gerekmektedir. İç kaos ve ekonomik çöküş yaşayan, ahlakî liderliğini kaybeden ABD'nin dünyanın bütün bölgelerinde gerilediği ve çuvalladığı açıktır, ancak küresel dengelerin yeni dengelere doğru evrildiği bu çağda Türkiye olası bir doğrudan çatışma ihtimalinden ısrarla uzakta durmalıdır. ABD, Suriye, Irak, Yemen, Mısır, Lübnan başta olmak üzere Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Libya'da uzun yıllardır oluşturduğu kaosa müdahale eden Türkiye ile DAEŞ-YPG (PKK)-Suud (MbZ)- BAE (MbZ)-Mısır (Sisi) aracılığı ile mücadele etmektedir. ABD, bu mücadelede Türkiye'ye karşı kendisine destek veren Rusya, Çin ve Fransa ile de çok sıkı işbirliği yapmaktadır. Türkiye yerel liderlerle yaptığı sıcak ve güvenilir anlaşmaların verdiği güçle ilerlerken, kendisine kurulan kumpasları kolaylıkla aşabilecek potansiyele ulaşmışsa da yeterince güçlü bir pozisyonda değildir. Michèle A. Flournoy'un analizin 'satanist küresel çete' arka planını görmemizi sağlayan önerisi nettir: "Washington, Çin'i caydırma kapasitesini arttırsa bile, Pekin'le de sürekli olarak işleyecek üst düzey bir stratejik diyaloğu yeniden başlatmalıdır; bu Richard Nixon’dan bu yana her yönetimin şimdiye dek kabul ettiği bir uygulamadır. Çin ve ABD'nin kendi çıkarlarını ve bakış açılarını düzenli olarak tartışabileceği, potansiyel işbirliği alanlarını (nükleer silahların yayılmasını önleme ve iklim değişikliği gibi) belirleyebileceği ve farklılıklarını çatışmadan ve kısa sürede yönetebilecekleri bir forumun yeniden kurulması esastır; ticaret meseleleri üzerine taktiksel tartışmalar yeterli değildir." Washington'un Rusya ile ABD arasında Şubat ayında sona erecek olan nükleer silah anlaşması New START'ı genişletmek için birçok defa Çin'e müzakerelere katılması çağrısında bulunmaktadır. 8 Temmuz 2020'de nükleer silahları sınırlandıracak ABD ve Rusya'nın dahil olduğu bir anlaşmaya katılmaktan "memnuniyet" duyacağını açıklayan Çin, ancak bunun için ABD'nin nükleer silahlarını Çin ile aynı seviyeye indirmesini şart koştu. Çin Dışişleri Bakanlığı'nda silah kontrol dairesinin başında bulunan Fu Cong yaptığı açıklamada 'ABD'nin nükleer cephaneliği Çin'in yaklaşık 20 katı büyüklükte iken Soğuk Savaş döneminden kalma süper güçlerle müzakerelere katılmakla ilgilenmediğini' yineledi: "Sizi temin ederim ki eğer ABD Çin'in seviyesine inmeye hazır olduğunu söylerse, Çin hemen ertesi gün müzakerelere katılmaktan memnuniyet duyacaktır. Ancak, bunun olmayacağını biliyoruz." Fu, ABD'nin Çin'den üçlü müzakerelere katılmasını istemesinin "dikkatleri başka yöne çekmek adına bir oyundan" başka bir şey olmadığını ve ABD'nin New START anlaşmasından kurtulmak için bir bahane olduğunu ileri sürdü: "Gerçek amaç tüm kısıtlamalardan kurtulmak ve herhangi bir düşman, gerçek ya da hayali tüm tehditler üzerinde özgürce askeri üstünlük sağlayabilmektir."
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, Şubat 2009'dan Şubat 2012'ye kadar Obama döneminde Pentagon'a seçilen, ABD Savunma bakanları Robert Gates ve Leon Panetta'ya baş danışman ve ABD Politika Savunma Müsteşarı (Pentagon'daki en yüksek rütbeli kadın) olarak hizmet eden stratejik danışmanlık firması WestExec Advisors(*)'ın kurucu ve yönetici ortağı Michèle A. Flournoy'e aittir ve Çin'e karşı ABD'nin caydırıcılığına odaklanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon 03-04 Temmuz 2020 tarihinde, Çin'in egemenlik hakkı iddia ettiği Güney Çin Denizi'nde Çin donanmasının tatbikat yaptığı bölgeye yakın bir noktaya Amerikan donanmasına ait Nimitz ve USS Ronald Reagan uçak gemilerinin gönderildiğini açıkladı: "Söz konusu gemilerimiz Güney Çin Denizi'nde tatbikat yaparak Hint-Pasifik bölgesinin serbest ve açık olmasına destek olmaktadır." Pekin yönetiminin tavrının son derece kışkırtıcı ve Çin'in egemenlik iddialarını yasa dışı olduğunu söyleyerek tepki gösteren ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, tüm ülkelerin Güney Çin Denizi'nde ve başka yerlerde, güçlerinden bağımsız olarak egemenlik haklarını destekleyen özgür ve açık kurallara dayalı bir düzeni desteklemesi gerektiğini söyledi. Pentagon'un son hamlesinin zamanlaması ve analizin diğer önerilerinin adım adım uygulandığı düşünülürse, 18 Haziran 2020 tarihli bu analizin kapsamlı ve kendi içinde tutarlı-gerçekçi içeriğinin ve önerilerinin Trump yönetimi tarafından dikkate alındığını ve etkili ve acil bir şekilde uygulandığını göstermektedir. Trump yönetiminin bir süredir geleneksel satanist-neocon-siyonist felsefeye sahip düşünce kuruluşlarının ve danışmanlık şirketlerinin saldırgan yaklaşımlarını eskisi kadar ciddiye almadığı görülmekle birlikte, Obama döneminin bürokratları ile çalışmaya devam ederek 'Satanist Hegemon Güç' olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin saldırgan yaklaşımlarını korumaktadır. Türkiye'nin, Çin'in Güney Çin Denizi'nde kapıldığı heyecanı ve ABD'nin verdiği karşılığı dikkatle izlemesi gerekmektedir. İç kaos ve ekonomik çöküş yaşayan, ahlakî liderliğini kaybeden ABD'nin dünyanın bütün bölgelerinde gerilediği ve çuvalladığı açıktır, ancak küresel dengelerin yeni dengelere doğru evrildiği bu çağda Türkiye olası bir doğrudan çatışma ihtimalinden ısrarla uzakta durmalıdır. ABD, Suriye, Irak, Yemen, Mısır, Lübnan başta olmak üzere Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Libya'da uzun yıllardır oluşturduğu kaosa müdahale eden Türkiye ile DAEŞ-YPG (PKK)-Suud (MbZ)- BAE (MbZ)-Mısır (Sisi) aracılığı ile mücadele etmektedir. ABD, bu mücadelede Türkiye'ye karşı kendisine destek veren Rusya, Çin ve Fransa ile de çok sıkı işbirliği yapmaktadır. Türkiye yerel liderlerle yaptığı sıcak ve güvenilir anlaşmaların verdiği güçle ilerlerken, kendisine kurulan kumpasları kolaylıkla aşabilecek potansiyele ulaşmışsa da yeterince güçlü bir pozisyonda değildir. Michèle A. Flournoy'un analizin 'satanist küresel çete' arka planını görmemizi sağlayan önerisi nettir: "Washington, Çin'i caydırma kapasitesini arttırsa bile, Pekin'le de sürekli olarak işleyecek üst düzey bir stratejik diyaloğu yeniden başlatmalıdır; bu Richard Nixon’dan bu yana her yönetimin şimdiye dek kabul ettiği bir uygulamadır. Çin ve ABD'nin kendi çıkarlarını ve bakış açılarını düzenli olarak tartışabileceği, potansiyel işbirliği alanlarını (nükleer silahların yayılmasını önleme ve iklim değişikliği gibi) belirleyebileceği ve farklılıklarını çatışmadan ve kısa sürede yönetebilecekleri bir forumun yeniden kurulması esastır; ticaret meseleleri üzerine taktiksel tartışmalar yeterli değildir." Washington'un Rusya ile ABD arasında Şubat ayında sona erecek olan nükleer silah anlaşması New START'ı genişletmek için birçok defa Çin'e müzakerelere katılması çağrısında bulunmaktadır. 8 Temmuz 2020'de nükleer silahları sınırlandıracak ABD ve Rusya'nın dahil olduğu bir anlaşmaya katılmaktan "memnuniyet" duyacağını açıklayan Çin, ancak bunun için ABD'nin nükleer silahlarını Çin ile aynı seviyeye indirmesini şart koştu. Çin Dışişleri Bakanlığı'nda silah kontrol dairesinin başında bulunan Fu Cong yaptığı açıklamada 'ABD'nin nükleer cephaneliği Çin'in yaklaşık 20 katı büyüklükte iken Soğuk Savaş döneminden kalma süper güçlerle müzakerelere katılmakla ilgilenmediğini' yineledi: "Sizi temin ederim ki eğer ABD Çin'in seviyesine inmeye hazır olduğunu söylerse, Çin hemen ertesi gün müzakerelere katılmaktan memnuniyet duyacaktır. Ancak, bunun olmayacağını biliyoruz." Fu, ABD'nin Çin'den üçlü müzakerelere katılmasını istemesinin "dikkatleri başka yöne çekmek adına bir oyundan" başka bir şey olmadığını ve ABD'nin New START anlaşmasından kurtulmak için bir bahane olduğunu ileri sürdü: "Gerçek amaç tüm kısıtlamalardan kurtulmak ve herhangi bir düşman, gerçek ya da hayali tüm tehditler üzerinde özgürce askeri üstünlük sağlayabilmektir."
Seçkin Deniz, 11.07.2020
How to Prevent a War in Asia
"Amerikan caydırıcılığındaki erozyon Çin'in yanlış hesap yapma riskini arttırıyor."
Pandemi sonrası dünya hakkındaki tüm belirsizliklerin ortasında, bir şeyin olacağı neredeyse kesin: ABD ve Çin arasındaki gerilimler, koronavirüs salgını öncesinde olduğundan daha keskin olacak. ABD-Çin rekabetinin yeniden canlanması, politika yapıcılar için - ticaret ve ekonomi, teknoloji, küresel etki ve daha fazlası ile ilgili - birtakım zorluklar doğuruyor, ancak hiçbiri savaş riskini azaltmaktan daha fazla sonuç vermiyor. Ne yazık ki, günümüzün artan Çin atılganlığı ve askeri gücü ile ABD'nin caydırıcılığını yıpratan benzersiz tehlikeli karışım nedeniyle bu risk on yıllardır olduğundan daha fazla ve büyüyor.
Ne Washington ne de Pekin diğeriyle askeri bir çatışma aramıyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve ABD Başkanı Donald Trump, kuşkusuz bir savaşın felaket olacağının farkındalar. Yine de, Çin'in ABD'nin tartışmalı bölgelerdeki provokasyonlara yanıt verme istekliliğinin veya kapasitesinin yanlış hesaplanması ve Güney Çin Denizi veya Tayvan'a veya bölgedeki başka bir ABD güvenlik ortağına karşı doğrudan saldırgan tutumu nedeniyle ABD ve Çin, kolayca çatışmaya girebilirler,
Filipin Denizi'ndeki bir tatbikat sırasında bir ABD Donanması uçak gemisi, Nisan 2017/Reuters
Dahası, Washington vaat edilen “pivotunu” Asya'ya teslim etmedi. Bölgedeki ABD birlik seviyeleri on yıl önceki seviyelerine benzer durumda. Mevcut yönetim, selefinin bu kadar titizlikle müzakere ettiği Trans-Pasifik Ortaklığı ticaret anlaşmasını reddetti. Bölgedeki üst düzey diplomatik pozisyonlar boş kalıyor ve ABD genellikle bölgenin büyük diplomatik forumlarında yeterince temsil edilmiyor veya tamamen AWOL (Kaçak). Etkisi Asya'da ve ötesinde genişlemesine rağmen, Pekin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ne ABD'nin bir cevabı yoktu. Çatışma seviyesinin altındaki “gri bölge” deki Çin faaliyetleri (militarize “adalar” inşa etmek ve Güney Çin Denizi'ndeki tartışmalı egemenlik iddialarını uygulamak için zorlayıcı önlemler kullanmak gibi) Amerika Birleşik Devletleri tarafından ara sıra diplomatik démarche veya navigasyon özgürlüğü operasyonunun dışında büyük ölçüde cevapsız kaldı.
Bütün bunlar caydırıcılık sorununa yol açıyor. Çin liderlerinin kendi yeteneklerine güvenleri arttıkça ve ABD'nin yeteneklerinden ve çözümlerinden çekinmedikçe, yanlış hesap yapma ihtimalleri o kadar artıyor; bu iki nükleer güç arasında doğrudan çatışma yaratabilecek caydırıcı bir bozulma demektir. Gerginlikler artmaya devam ettikçe ve Çin'in bölgedeki atılganlığı arttıkça, iki tarafın istemeyeceği bir savaş riskini azaltmak için ABD caydırıcılığının güvenilirliğini yeniden inşa etmek için birlikte çaba gösterilecektir.
BAŞLANGIÇ AVANTAJI, ARTAN RİSK
1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana, PLA Amerikan savaş yoluna yoğunlaştı ve ABD askeri güçlerini zayıflatmak ve ABD güvenlik açıklarından yararlanmak için genişleyen asimetrik yaklaşımlar geliştirdi. En büyük endişe kaynağı Pekin'in “anti-erişim / alan inkar” (A2 / AD) yeteneklerine yaptığı önemli yatırımdır. ABD lojistiği, kuvvetleri ve üslerine yönelik sürekli hassas saldırılarından, ABD savaş yönetimi ağlarındaki dijital bağlantılara ve sistemlere elektronik, kinetik ve siber saldırılara kadar, bu yetenekler ABD'nin sırayla çıkarlarını veya müttefiklerini savunmak için askeri gücünü Doğu Asya'ya yansıtmasını önlemek için tasarlanmıştır. Sonuç olarak, çatışmanın başlaması durumunda Birleşik Devletler artık hızla hava, uzay veya deniz üstünlüğüne ulaşmayı bekleyemez; ABD ordusu, savaş yönetimi ağlarını bozmak ve kullanılamaz hale getirmek için Çin'in sürekli çabaları karşısında avantaj elde etmek ve daha sonra bu avantajını korumak için savaşmak zorunda kalacaktır.
Çin ordusu siber ve yapay zekâda da hızlı ilerlemeler kaydetti; Çin'in büyük Batı teknolojisi hırsızlığı, önde gelen teknoloji şirketlerine devlet desteği ve herhangi bir ticari veya akademik teknolojik gerektiren “sivil-askeri füzyon” doktrini sayesinde askeri imalarla ilgili ilerleme PLA (ÜLR) ile paylaşılmaktadır. Teknolojik yatırımlar doktrinel yeniliklerle birlikte geldi.
Çin askeri doktrini artık savaş alanı kararlarını en hızlı şekilde verebilen ve uygulayabilen tarafın her çatışmada belirleyici bir avantaj sağlayacağını savunuyor. Çin'in zafer teorisi gittikçe artan bir şekilde C4ISR ağlarını(komuta, kontrol, iletişim, bilgisayarlar, istihbarat, gözetim ve keşif) yok eden “sistem imha savaşı”na dayanıyor ve böylece güç projeksiyonunu engelliyor ve karşı çözümü baltalıyor. Diğer şeylerin yanı sıra, bu, Amerika Birleşik Devletleri'nin artık navigasyon, iletişim, erken uyarı, hedefleme ve çok daha fazlası için gerekli olan uydularının bir çatışma sırasında saldırıdan kaçacağını varsayamayacağı anlamına geliyor. Çin’in ABD uydularına müdahale etme, taklit etme, hasar verme veya yok etme yeteneği düşünüldüğünde, Washington artık savaş sırasında tartışmasız bir alan hakimiyetine sahip olamaz.
Gelişmelerin sonucu, ABD'nin Çinli liderlerin risk alacağı çeşitli Çin hareketlerini kontrol etme yeteneği hakkında tehlikeli yeni bir belirsizlik. Stratejik veya taktik yanlış hesaplamalar nedeniyle bozulma yaşanabilir. Stratejik bir yanlış hesaplama, Çinli liderler, ABD'yi azalan-gerileyen bir güç olarak kabul edip Tayvan'ı ablukaya almayı veya saldırıya uğratmayı seçebilir. Bölgede diplomatik olarak ortaya çıkıyor; biri iç siyasi bölünmelerden etkilenmezken diğeri iç krizlerle uğraşıyor, A2 / AD karşısında etkili olabilecek askeri yeteneklerden yoksun ve Tayvan'ı savunmak için belirsiz bir taahhütte bulunuyor. Çin'in Tayvan'ı daha sonra değil daha erken ele geçirmesi gerektiği sonucuna varabilirler.
Alternatif olarak, taktik bir yanlış hesaplamanın stratejik sonuçları olabilir. Örneğin, Tayvan'ı zorla almaya yönelik Çin askeri planlaması, ABD kuvvetlerinin bölgeye konuşlanmasını önlemek için ABD'deki kilit askeri üsler arasındaki elektrik şebekelerine karşı erken siber saldırılar öngörüyor. Ancak aynı güç şebekeleri, hastaneler, acil servisler ve kamu güvenliği için kritik önem taşıyan diğer işlevler de dahil olmak üzere çevre sivil nüfusu da desteklemektedir. Böyle bir saldırının Amerikan vatandaşlarını öldürme riski yüksektir. Dolayısıyla, ABD eylemini caydırmak yerine, öngörülen siber saldırılar aslında ABD'nin yanıt verme kararlılığını artırabilir.
YENİDEN KURULUM DETERRANSI (Caydırıcılık)
ABD inandırıcı caydırıcılığını, PLA'nın amaçlarına ulaşma yeteneğini inkar ederek veya Çinli liderlerin nihayetinde yasaya onların çıkarına olmadığını söyleyerek yeniden tesis edemez. Xi ve danışmanları, Amerika Birleşik Devletleri'nin sadece caydırma tehdidinin üstesinden gelme yeteneğine değil aynı zamanda kararlılığa sahip olduğuna da inanmalıdır.
Çin’in A2 / AD ağları ve kendi arka bahçesinde ABD’nin yapabileceğinden çok daha büyük bir güç sağlayabilme yeteneği göz önüne alındığında, ABD'li politika yapıcıların Pekin’in hesabını nasıl şekillendireceklerini daha yaratıcı bir şekilde düşünmeye başlaması gerekiyor. Örneğin, ABD ordusu 72 saat içinde Çin'in tüm askeri gemilerini, denizaltılarını ve ticaret gemilerini Güney Çin Denizi'nde batırma tehlikesiyle karşı karşıya bırakma gücüne sahip olsaydı, Çinli liderler bunu yapmadan önce Tayvan'ın tüm filolarını riske atmaya değip değmeyeceğini iki kez merak etmek zorunda kalacaklardı.
Kısmen, Birleşik Devletler yeni yöntemler kullanarak mevcut yetenekleri caydırmaya yönelik değişiklikler sağlayacak şekilde geliştirebilir. Yine de yeni yetenekler de gerekli olacak ve burada, özellikle, Pentagon'un mevcut çabaları, bazı umut verici istisnalara rağmen, gecikiyor. Savunma Bakanlığı, eski platformlara ve silah sistemlerine yatırım yapmaya devam ederken, gelecekte kimin avantajı olacağını belirleyen yeni teknolojilere yatırım yapmayı sürdürüyor. Savunma İnovasyon Birimi, Özel Harekat Komutanlığı ve çeşitli askeri hizmet kuruluşları yeni, dönüştürücü teknolojiler için iyi bir iş bulsalar da, konuşlandırılan operatörlerin eline yeni bir kapasitenin prototipini vererek ölçeklendirmek arasında bir “ölüm vadisi” var. Pentagon hala ihtiyaç duyduğu teknoloji yeteneğinden yoksun - her düzeyde, sivil ve askeri - ve iktisap edilen işgücüne yapay zeka ve insansız sistemler gibi en yeni teknolojileri hızlı ve ölçekli olarak öğretmek için doğru teşvikleri veremedi.
Savunma Bakanlığı'nın caydırıcılıkla ilgili yenilikleri hızlandırmak için atabileceği birkaç adım vardır. Salgının ardından, diğer öncelikler finansman için rekabet ettiği için, savunma harcamaları üzerinde önemli bir aşağı yönlü baskı olacaktır. Sabit veya azalan bir savunma bütçesi, yalnızca ABD ordusunun üstünlüğünü korumak için yeterli olmayan eski programlar ile nihayetinde askeri başarıyı belirleyecek yeni yetenekler (esnek savaş alanı ağları, daha hızlı kararları desteklemek için yapay zeka) yapımı, insansız sistem filoları ve hipersonik ve uzun menzilli hassas füzeler arasında zorlu ödünleşmeler gerektirecektir.
Ortaya çıkan bu yeteneklere yetersiz yatırım yapmaya devam etmek, nihayetinde ABD'nin caydırıcılığı için korkunç maliyetlere neden olacaktır. Mevcut her büyük program için, hem savunma yetkililerinin hem de Kongre'nin, ABD güçlerini çok daha tartışmalı ve ölümcül bir ortamda etkili hale getirmenin anahtarı olan yeni teknolojilere ve yeteneklere bir ek birim veya platform satın almanın gerçekten yatırım yapmaya değip değmeyeceğini sormaları gerekir. Savunma bakanı zorlu seçenekler önermek için her servis şefine baskı yapmalı ve Kongre bu seçimleri yaparken Pentagon'u desteklemelidir.
ABD ordusu, müttefiklerin ve ortakların yeteneklerini desteklerken kendi denizaşırı duruşunu da canlandırmalıdır. Çin'in, ABD'nin ileri kuvvetlerini, çatışmanın başlangıcından, hava, deniz, denizaltı, uzay, siber alanın başlangıcından itibaren yeniden güçlendirme yeteneğini bozmaya çalışması beklenmektedir. Buna göre, ABD kuvvetleri, üsleri, lojistik ağları ve C4ISR ağları daha sağlam ve dayanıklı hale getirilmelidir. Bu, daha güçlü siber yatırımlar gerektirecektir; ve füze savunmaları; daha coğrafi olarak dağınık tabanlar ve kuvvetler; insanlı platformları güçlendirmek için daha insansız sistemler; ve saldırı altında çalışmaya devam edebilecek esnek ağlar.
Çin’in A2 / AD yeteneklerinin genellikle ilk ada zincirine (Doğu Asya kıtasının doğusundaki Kuril Adaları'ndan Japonya ve Tayvan'a, ardından kuzey Filipinler ve Borneo'ya uzanan takımadaların ilk yayı) ve ikinci ada zincirine (Bonin Adaları, Japonya Volkan Adaları ve Mariana Adaları'nın daha doğusu) karşılık gelen farklı tehdit yoğunluğu halkalarına sahip olduğu düşünülebilir; Çin saldırısına karşı iç halka içindeki herhangi bir şey dış halka içindeki ve ötesindeki herhangi bir şey gibi oldukça savunmasız .
Dış halkanın ötesinde, Amerika Birleşik Devletleri büyük olasılıkla evreleme ve lojistik için tehditlere karşı güçlendirilmiş üsleri korumak isteyecektir. Ancak genel çalışma prensibi “üslere değil, yerlere” dayanmalıdır: ABD ordusu, Çin planlamasını zorlaştırmak için, geçici üsler arasında sert hareket edebilen ordu birimlerine, iç halka içinde, daha fazla denizaltı ve insansız sualtı araçları, hava keşif birimleri ve son derece hareketli deniz araçları gibi daha küçük, daha çevik kuvvet paketlerine güvenmelidir. Ayrıca güvenlik işbirliği ile ilgili daha stratejik bir yaklaşım benimsemek, her bir ABD müttefiki ve ortağının caydırıcılığa ne katkıda bulunabileceğini değerlendirmek ve her biri için çok yıllı güvenlik işbirliği planları geliştirmek demek olacaktır.
Güney Çin Denizi'ndeki bir Çin balistik füze denizaltısı, Nisan 2018, Reuters / Çin Stringer Ağı
Pentagon'un ayrıca bir dizi satın alma, yatırım ve işgücü geliştirme reformu uygulaması gerekecektir. Satın alma yetkilileri, yazılım ve yeni teknolojiler edinirken en iyi uygulamalarla ilgili eğitim almalıdır. Başarılı prototipleri başarılı programlara dönüştürmek için daha fazla fon ayrılmalıdır. Ve teknik işgücünü güçlendirmek için departman, devlet hizmetine karşılık geniş bir teknoloji alanında öğrencilere burs veya borç tahsisi sunan programları genişletmek ve bursları genişleterek orta ve üst düzey yetenekleri ve özel sektör teknoloji uzmanlarını işe almak için Kongre ile birlikte çalışmalıdır. Her seviyedeki çalışan için, özel sektördeki rotasyonlar da dahil olmak üzere, hem tanıtım hem de sürekli teknik gelişmeye olanak tanıyan teknik yetenek için beceri geliştirme ve uygulanabilir kariyer yolları için fırsatlar yaratmalıdır.
Son olarak, savunma görevlilerinin, hangi yeteneklerin gerekli olacağını ve hatta hangi oyunun değişeceğini açıklığa kavuşturmak ve hizmetin ele edilmesini ve teslimini hızlandırmak için yeni operasyonel konseptler (ordunun savaşacağı yeni yollar) geliştirme çabalarını hızlandırması gerekiyor. Çok Alanlı Operasyonlar gibi “ortak” (yani farklı askeri servislere uygulanabilir) operasyonel konseptlerin yanı sıra rakiplerin çeşitli avantajlarını aşındırmayı amaçlayan hizmete özel operasyonel konseptler geliştirmek ve test etmek için süregelen çabalar vardır. Bunlar için hangi teknolojilerin gerekli olacağını belirlemek, Kongre'den tahsis edilmiş fonlarla tekrarlı, sürekli gelişme ve çeşitli deneyler gerektirecektir.
BİR İRADENİN OLDUĞU YERDE
Etkili caydırıcılık yalnızca ABD'nin herhangi bir saldırgan eylemini engelleyebileceğine inanan Çinli liderlere bağlı değildir; onlar da bunu yapma isteğine sahip olduğuna inanmalıdırlar. Bugün, Pekin'in iki muhtemel sonuçla da ilgili şüphesi var. Buna göre, askeri yeteneklere yapılan yatırımlarla birlikte, Washington'un Hint-Pasifik bölgesine olan bağlılığını açıklığa kavuşturması ve sürekli olarak göstermesi, kimi ve neyi savunmaya istekli olduğunu netleştirmesi gerekiyor. Kalıcı varlığının altını çizmek, ilişkilerini güçlendirmek ve Çin'in etkisini dengelemek için bölgeye daha üst düzey yetkililer ve ek askeri güçler yerleştirmek zorunda. Bölgedeki müttefikler ve ortaklarla hem zaten sahip olduğu yetenekleri göstermek hem de yenilerinin gelişimini hızlandırmak için daha düzenli askeri tatbikatlar yapmalıdır.
Nihayetinde, Çin ile rekabet askeri bir rekabetten çok daha fazlasıdır ve bu rekabetin ekonomik, teknolojik, politik ve ideolojik unsurları ihmal edilemez. Amerika Birleşik Devletleri'nin yapabileceği en önemli şey, özellikle mevcut krizden çıktığı için, ülke içinde rekabet gücünün itici güçlerine yatırım yapmaktır. STEM ve yüksek öğrenimden kritik teknolojiye ve 5G gibi yirmi birinci yüzyıl altyapısına kadar her şeye yatırım yapma zamanıdır. Aynı zamanda akıllıca bir yaklaşımla göçmen politikasını restore etme, ulusal güvenlik için hiçbir risk oluşturmayan yabancı doğumlu yetenekleri kabul etme ve ABD'de kalmaya ve yenilikçi işletmeler kurmaya teşvik etme zamanıdır.
Amerika Birleşik Devletleri, dünya çapında rakipsiz bir müttefik ve ortak ağına sahip olma avantajından da yararlanmalıdır. Çin'in haksız ticaret uygulamaları ya da oryantasyonlu dezenformasyon kampanyaları gibi zorluklarla başa çıkmanın en iyi yolu, mümkün olduğunca müttefiklerle ve ortaklarla ortak bir neden oluşturmak, kurallara dayalı düzene yönelik ihlalleri, benzer düşünen ortak bir normlar kümesine sahip devletlerin oluşturduğu koalisyon olarak ele almaktır.
Amerika Birleşik Devletleri, her ülkenin bölgeyi istikrara kavuşturmak ve gittikçe daha agresifleşen davranışları caydırmak için nelere katkıda bulunabileceğine dair net bir değerlendirme yapmak için müttefikleri ve ortaklarıyla yakın işbirliği içinde çalışmalıdır. Bu aynı zamanda onları, Pekin'le anlaşmazlıklarda Amerika Birleşik Devletleri'ne güvenebilecekleri ve nihayetinde gri bölge baskısına veya doğrudan saldırılara karşı savunmaya yardımcı olmak için ABD'ye güvenebilecekleri açıklamalar ve eylemlerle güvence altına almayı gerektirecektir.
Washington, Pekin tarafından şekillendirilen, uluslararası kuralların ve normların özellikle de navigasyon özgürlüğü ve anlaşmazlıklarda oluşturacağı görüntü ile bugüne kadar sorunsuz yaşayan bölgeler arasındaki keskin kontrastı düşünmelidir. Otoriter, revizyonist bir Çin'in egemen olduğu bir Asya'da, bugün denizlerde serbestçe dolaşabilen gemiler olası tacize karşı savunmasız olacaktır. Bugün bağımsız hükümetler tarafından alınan kararlar giderek daha farklı kararlar almaya zorlanabilir. Ve bu zorlayıcı önlemlere direnememek, sırayla, ABD ve müttefiklerinin saldırganlığı caydırma veya saldırganlık gerçekleşirse, tersine çevirme yeteneğini sınırlayacaktır.
Washington, Çin'i caydırma kapasitesini arttırsa bile, Pekin'le de sürekli olarak işleyecek üst düzey bir stratejik diyaloğu yeniden başlatmalıdır; bu Richard Nixon’dan bu yana her yönetimin şimdiye dek kabul ettiği bir uygulamadır. Çin ve ABD'nin kendi çıkarlarını ve bakış açılarını düzenli olarak tartışabileceği, potansiyel işbirliği alanlarını (nükleer silahların yayılmasını önleme ve iklim değişikliği gibi) belirleyebileceği ve farklılıklarını çatışmadan ve kısa sürede yönetebilecekleri bir forumun yeniden kurulması esastır; ticaret meseleleri üzerine taktiksel tartışmalar yeterli değildir.
Sonuçta, caydırıcılık, yanlış hesaplama riskini en aza indirgemek için çıkarların ve niyetin açık ve tutarlı iletişimine bağlıdır. Pekin'in ABD'nin meşgul olduğu ve gerilediği varsayımı göz önüne alındığında, Çinli liderlerin Tayvan veya Güney Çin Denizi gibi alanlardaki sınırları test etme eğilimi ve Çin askeri doktrinine yerleştirilmiş hatalı, potansiyel olarak artan varsayımlar, böyle bir diyaloğun başlaması için çok erken olduğunu gösteriyor.
Michèle A. Flournoy, 18 Haziran 2020, Foreign Affairs
(Michèle A. Flournoy, WestExec Advisors'ın Kurucu Ortağı ve Yönetici Ortağıdır. 2009-2012 yılları arasında ABD Politika Savunma Müsteşarı olarak görev yapmıştır.)
(*) WestExec Advisors, iş liderlerinin karmaşık ve değişken bir uluslararası ortamda en iyi kararları vermelerine yardımcı olmak için benzersiz jeopolitik uzmanlık sunan stratejik bir danışmanlık firmasıdır.
Seçkin Deniz, 11.07.2020, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.