"15 Temmuz Zaferi’miz daha çok anlatılacak, analiz edilecek ve bütün dünyaya yayılarak bütün kurumları ve kuruluşlarıyla derinden sarstığımız Satanizmin kuşatmalarıyla inim inim inleyen her dinden ve her ırktan insanın zaferine dönüşecektir yavaş yavaş."
‘Önemli olan sonuçtur her zaman olduğu gibi’, diye düşünürsünüz 15-16 Temmuz 2016 gecesinin sabahında Boğaziçi Köprüsü’nde silahlarını bırakıp elleri yukarıda halka teslim olan darbeci FETÖ teröristlerini görünce, ‘Zafer’dir önemli olan' dersiniz, ama yetmez.
O sokakta gördüğünüzde önemsemeyip geçtiğiniz sıradan erkeklerin, kadınların, gençlerin ve yaşlıların FETÖ darbesini durdurmaya çalışan çıplak ellerini tarih yazmaktan kaçamayacak. Tankın üstüne çıkıp elleriyle giriş kapaklarını açmaya çalışan üç dört tane hafif göbekli adamı, tankın önüne geçip elleriyle tankı durdurmaya çalışan ya da 360 derece dönerek kendisini tanktan aşağı atmaya çalışan tankın namlusu ile saklambaç oynar gibi oynayan o kahramanları hiç kimse unutamayacak.
Bir dağ gibi hissederek hain tank sürüsünün hızla geldiği yolda tek başına karşılarına dikilen o adamın aslında hiç kimsenin önemsemediği sıradan bir insan olduğunu bildiğinizde gözünüzde daha da büyüyecek bu zafer. Şehit olma ihtimallerini düşünerek belediyenin süs havuzlarından abdest alanların yanında, ‘Köprü altında içiyorduk, darbe oluyor dediler, koştuk geldik’ diyen ideolojik-sosyolojik kurbanların tüm kalıpları yıkıp geçtiği o gecede, bir apartmanın tepesine çıkarak, elindeki levyeyle kokpitin camlarını kırmayı ve halkı bombalayan F16 savaş uçaklarının üstüne atlamayı mantıklı bir sonuçla süsleyen, ama ihtimalleri umursamayan, arkadaşları tarafından durdurulmanın öfkesini yaşayan o genç adamın inancını hatırladığınızda ise bütün yarım yüzyıllık sinsi hesapların çöpe gidiş hızını hesaplamak isteyeceksiniz.
Demokrasi nöbetlerinden birinde çimlerin üstünde yatırılmış bir bebeğin bir gözü açık bir şekilde uyuduğu o gecelerden altı ay sonrasına kadar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘Bildiklerimizi bilseniz sabaha kadar uyuyamazdınız’ dediği günlere kadar her uçak sesini bir darbe habercisi olarak algılayan ve ayaklanan bu toplumun ne kadar büyük bir iş yaptığını daha iyi anlardınız.
Ya da belki de 16 Temmuz sabahı darbeyi durdurduktan sonra dükkanını açan bakkala, manava, kasaba, mefruşatçıya uğrayıp o geceyi değerlendirirken sanki bin yıl önce yaşanmış bitmiş gibi stratejik analizlerin yapıldığına şahit olacak ve bütün satılık profların yorumlamakta âciz kaldığı o anları tarihi, dini, politik her türlü açıdan yorumlayan büyük bir ruhun farkına varacaktınız.
Bir gün ‘15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ olarak yeni ismiyle şereflenen Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu yakasında, darbeye direnilen yerin hemen yanında inşâ edilen ‘Hâfıza 15 Temmuz Müzesi’ni ziyaret ettiğinizde olan bitenin ne kadar büyük bir olgu-olay olduğunu fark edersiniz. O sıradan insanlar Erdoğan’ın liderliğinde bir çağ kapatıp yeni bir çağ açmışlardır ataları gibi…
Kapatılan çağ, 1789’da Fransa’da başlayan ‘Satanist Çağ’dır bütün inançları yok ederek 2016’ya kadar gelen; başlayan da, o kahramanların açtığı ve Türkiye’nin liderliğinde en az 500 yıl sürecek olan Adalet Çağı’dır.
Adalet Çağı, Müslüman katliamını sona erdiren Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile Suriye’de ve sonra Kuzey Irak’ta, Libya’da, Doğu Akdeniz’de yaptığımız operasyonların temel hedeflerini nasıl belirlediğimizin ölçeğiydi.
15 Temmuz Zaferi’miz daha çok anlatılacak, analiz edilecek ve bütün dünyaya yayılarak bütün kurumları ve kuruluşlarıyla derinden sarstığımız Satanizmin kuşatmalarıyla inim inim inleyen her dinden ve her ırktan insanın zaferine dönüşecektir yavaş yavaş.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz 2020’deki ifadesi ile, “15 Temmuz asla sıradan bir darbe girişimi değildir. 15 Temmuz, bu topraklarda yaşadığımız, asırlar boyunca verdiğimiz varlık yokluk mücadeleleri zincirinin en son halkasıdır. Arkasında çok büyük hesapların olduğu, gerçekleştiğinde tarihi bir kırılma noktasıdır. Malazgirt'te ne olmuşsa 15 Temmuz'da o olmuştur. Çanakkale'de İstiklal harbinde ne olmuşsa 15 Temmuz'da o olmuştur. Terörle mücadelede ne olmuşsa 15 Temmuz'da o olmuştur.
Her kim 15 Temmuz'u küçümsemeye, önemsizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya, karikatürleştirmeye çalışıyorsa bilin ki amacı, işte bu derin tarihi anlamı gölgelemek, gözlerden kaçırmaktır. Bazen tek bir kahraman koskoca bir milletin kaderini değiştirir. Ülkemizin 4 bir yanında milyonlarca kahraman çıkmış, kendileri ile birlikte tüm milletin geleceğine damga vurmuştur. Darbecilere meydan okuyan milletvekilleri dahi tek başına 15 Temmuz'u tarihimizin en önemli destanlarından biri yapmaya yeterlidir.”
Allah’a şükürler olsun.
Seçkin Deniz, 15.07.2020, Sonsuz Ark, Ağacın Çürümüş Yaprakları-53, Sorgulamalar
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.