Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız metin, 'Kıyamet Asla; Neden Çevresel Alarmizm Hepimizi İncitiyor' kitabının yazarı, çevreci, Time Dergisi'nin “Çevre Kahramanı” ve Green Book Ödülü Sahibi Michael Shellenberger'e aittir ve Küresel Çevre Örgütlerinin kontrollü propagandasına katılarak 'İklim korkusu' yaydığı için özür dilemeye odaklanmaktadır. "Her yerdeki çevreciler adına, son 30 yılda yarattığımız iklim korkusundan dolayı resmen özür dilemek istiyorum." diyerek analizine başlayan Michael Shellenberger, sözlerinin etkisini daha da derinleştirmektedir: "Uzman Hakemlik için davet edilmiş bir enerji uzmanı olarak; biz çevrecilerin halkı yanlış yönlendirmesinden dolayı özür dileme sorumluluğu hissediyorum." Satanizmin küresel şirketler ve vakıflar eliyle nasıl yaygınlaştığını, çocukların gelecek umutlarını yok etmeyi kısmen nasıl başardığını görebileceğimiz metnin en önemli cümlelerinden biri de şudur: "Çevreci gruplar, fosil yakıt sektöründen yüz milyonlarca dolar kabul ettiler. Anti-hümanist inançlar tarafından motive edilen gruplar, Dünya Bankası'nı yoksulluğu sona erdirmeye çalışmak yerine yoksulluğu 'sürdürülebilir' yapmaya zorladı. Bu arada statü kaygısı, depresyon ve modern uygarlığa düşmanlık iklim alarmizminin gerisinde bulunuyor." Her şey yeterince açık gibi görünse de bu 'ifşâ'nın ya da özrün, herkesin artık açıkça fark ettiği, anladığı gerçekleri duyurmaktan daha çok, deşifre edilenlerin kötülenerek sistem dışına itilmeleri ve küresel satanist kuruluşların bu türden insanlık düşmanı faaliyetler yüzünden kaybettiği itibarın yeniden kazanılmasının sağlanması ve etki alanının korunması gibi organize bir faaliyet olarak da algılanabilmektedir. Her ne kadar böyle olsa bile, Bill Gates gibi teknoloji şirketlerinin sahiplerinin çevre duyarlılığını öne sürerek doğal ete ve süte karşı kara propaganda yaptığı bir dönemde yapay et ve süt üretme çabalarına karşı et tüketimini öneren yazarın, Gates ve ortaklarının Covid-19 salgını ve Kuantum aşısı ile ilgili organize faaliyetleri bütünleştirilerek düşünüldüğünde "Yüksek enerjili uygarlığımızın insanlar ve doğa için, iklim alarmistlerinin bizi geri götüreceği düşük enerjili uygarlıktan daha iyi olduğuna dair karşı konulamaz kanıtlar var." şeklindeki kanaati dikkat çekicidir. Çünkü Küresel Çevreci yapılar ile yüksek enerji gerektiren Küresel Teknoloji Şirketleri aynı isimler tarafından finanse edilmekte ve yönetilmektedir... Yazarın özrünün 'gerekçesi'nin arka planını herkesin merak etmeye hakkı vardır; herkes çevre felaketi ile korkutulan insanlık yapay bir salgınla kıskaca alınarak seyahat etme, özgürce nefes alma, iletişim kurma, sosyalleşme gibi temel insanî hakları kısıtlanmış olarak satanistlerin açık hedefinde olduğunu net bir şekilde görebilme imkanına artık sahiptir.
Seçkin Deniz, 22.07.2020
An environmentalist’s apology: ‘I was guilty of alarmism’
"Bu makale ilk olarak Forbes’in web sitesinde yayınlandı, ancak daha sonra kaldırıldı."
Her yerdeki çevreciler adına, son 30 yılda yarattığımız iklim korkusundan dolayı resmen özür dilemek istiyorum. İklim değişikliği oluyor, ancak bu dünyanın sonu değil. En ciddi çevre sorunumuz bile değil. 20 yıldır iklim aktivisti, 30 yıldır da çevreciyim, bu yüzden bunları söylerken garip bir insan gibi görünebilirim.
Ancak, ABD Kongresi tarafından nesnel uzman ifadesi sunması istenen ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından bir sonraki Değerlendirme Raporu’na yönelik Uzman Hakemlik için davet edilmiş bir enerji uzmanı olarak; biz çevrecilerin halkı yanlış yönlendirmesinden dolayı özür dileme sorumluluğu hissediyorum. Aşağıda çok az insanın farkında olduğu bazı gerçekler yer alıyor:
- İnsanlar 'altıncı kitlesel yok oluşa’ [Çev: Holosen yok oluşu(**)] neden olmuyor
- Amazonlar 'dünyanın akciğerleri' değildir
- İklim değişikliği doğal afetleri daha da kötüleştirmiyor
- 2003 yılından bu yana dünya çapında yangınlar % 25 azalmıştır
- Et için kullandığımız toprak miktarı - insanlığın en büyük arazi kullanımı - Alaska kadar büyük bir alan miktarında azalmıştır
- 1970'lerin ortalarından itibaren İngiltere, Almanya ve Fransa'da azalmakta olan karbon emisyonları çoğu zengin ülkede de azalmaktadır
- Hollanda deniz seviyesinin altındaki yaşama uyum sağlarken daha da zenginleşiyor, daha fakir hale gelmiyor
- İhtiyacımızdan yüzde 25 daha fazla gıda üretiyoruz ve dünya ısındıkça gıda fazlası artmaya devam edecektir
- Habitat kaybı ve vahşi hayvanların doğrudan öldürülmesinin türlere yönelik sergilediği tehdit, iklim değişikliğinden kaynaklanan tehditten daha büyüktür
- Odun yakıtı, insanlar ve vahşi yaşam için fosil yakıtlardan çok daha kötüdür
- Gelecekteki salgın hastalıkların önlenmesi için daha az değil daha fazla 'endüstriyel' tarım gerekmektedir
Yukarıdaki gerçeklerin çoğu kişiye 'iklim inkârcılığı’ gibi geleceğini biliyorum ama bunlar sadece iklim için oluşturulan gereksiz ikaz ortamının gücünü gösteriyor.
Aslında yukarıdaki gerçekler, IPCC, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) ve diğer önde gelen bilimsel kurumlar tarafından gerçekleştirilen veya onlar tarafından kabul edilmiş, hâlihazırda en iyi bilimsel çalışmalara dayanmaktadır.
Bazı insanlar bunu okuduğunda, sağcı bir anti-çevreci olduğumu hayal edecekler. Değilim. 17 yaşında Sandinista sosyalist devrimi ile dayanışma göstermek için Nikaragua'da yaşadım. 23 yaşında Guatemala kadın kooperatifleri için para topladım. 20'li yaşların başlarında, Amazon'da, toprak istilalarıyla savaşan küçük çiftçilerle birlikte, araştırma yaparak yaşadım. 26 yaşında, Asya'daki Nike fabrikalarındaki kötü koşulların ortaya çıkmasına yardımcı oldum.
Yağmur Ormanları Eylem Ağı için bağış topladığım dönemde, 16 yaşında çevreci oldum. 27 yaşında, Kaliforniya'daki son antik kızılağaçların korunmasına yardımcı oldum. 30'lu yaşlarda yenilenebilir enerjileri savundum ve Obama yönetimini bu konuda 90 milyar dolar yatırım yapmaya ikna ettim. Son birkaç yılda, nükleer santrallerin yerine fosil yakıtlı sistemlerin yapılmasını engelleyerek emisyonlarda keskin bir artışı engelledim.
Ama geçen yıla kadar, iklim korkusuna karşı konuşmaktan kaçındım. Kısmen utandığım için.
Sonuçta, diğer herhangi bir çevreci kadar iklimle ilgili gereksiz ikazcılıktan suçluyum. Yıllarca iklim değişikliğini insan uygarlığına 'varoluşsal' bir tehdit olarak tanımladım ve buna 'kriz' dedim.
Ama çoğu zaman korktum. İklim dezenformasyon kampanyası hakkında sessiz kaldım; çünkü arkadaş ve finansman kaybından korkuyordum. Birkaç kez iklim bilimini, yanlış tanıtanlara karşı korumak için cesaretimi topladım ancak acımasız tepkilerle karşılaştım. Ve böylece çevreci arkadaşlarım halkı dehşete düşürürken çoğunlukla seyirci kaldım ve neredeyse hiçbir şey yapmadım.
Hatta Beyaz Saray ve haber medyasındaki birçok kişi, seçkin bilim adamı, iyi bir insan ve arkadaşım olan; yaşam boyu ilerici bir Demokrat ve çevreci olmuş, karbon düzenlemeleri lehine ifade vermiş Roger Pielke, Jr.’ın itibarını ve kariyerini yok etmeye çalışırken de sessiz kaldım. Neden bunu yaptılar? Çünkü araştırmaları doğal afetlerin daha da kötüleşmediğini kanıtlamaktaydı.
Ama sonra, geçen yıl, işler kontrolden çıktı.
Alexandria Ocasio-Cortez, 'İklim değişikliğine değinmezsek dünya on iki yıl içinde sona erecek' dedi. İngiltere'nin en yüksek profilli çevre grubu olan Extinction Rebellion ise, 'İklim Değişikliği Çocukları Öldürüyor' iddiasında bulundu.
Dünyanın en etkili yeşil gazetecisi Bill McKibben, iklim değişikliğini ‘insanlığın bugüne dek gördüğü en büyük sorun’ olarak tanımlarken; 'medeniyetleri ortadan kaldıracağını' söyledi.
Ana akım gazetecileri, Amazon'u sürekli olarak 'dünyanın ciğerleri' olarak sunarken, ormansızlaşmayı patlamaya hazır bir nükleer bombaya benzettiler.
Sonuç olarak, geçen yıl dünyada anket yapılan kişilerin yarısı, iklim değişikliğinin insanlığı yok edeceğini düşündüklerini söyledi. Ocak ayında, beş İngiliz çocuktan biri ise anketörlere iklim değişikliği hakkında kâbuslar gördüğünü ifade etti.
Çocuğunuz olsun ya da olmasın, bunun ne kadar yanlış olduğunu görmelisiniz. Hassas olabileceğimi itiraf ediyorum çünkü genç bir kızım var; konu hakkında konuştuktan sonra kendini yeniden güvende hissetti. Ancak arkadaşları derinden yanlış bilgilendiriliyor ve bu nedenle anlaşılır bir şekilde korkmuş haldeler.
Böylece, konuşmam gerektiğine karar verdim. Birkaç makale yazmanın yeterli olmayacağını biliyordum; Tüm kanıtları düzgün bir şekilde ortaya koymak için bir kitaba ihtiyacım vardı. Yaptığımız korku tüccarlığına yönelik resmi özür böylece bir kitap şeklinde ortaya çıktı: Kıyamet Asla: Çevresel Alarmizm Neden Hepimizi İncitiyor.-Apocalypse Never: Why Environmental Alarmism Hurts Us All.
Kitaptan bazı önemli noktalar:
- Fabrikalar ve modern tarım, insan özgürlüğü ve çevresel ilerlemenin anahtarıdır
- Çevreyi korumak için en önemli şey, daha kısıtlı mekânda daha çok gıda, özellikle et üretimidir
- Hava kirliliğini ve karbon emisyonlarını azaltmak için en önemli şey; odundan kömüre, kömürden petrole, petrolden doğalgaza ve ondan da uranyuma geçmektir
- Yüzde 100 yenilenebilir enerji için kullanılan arazi büyüklüğünün bugünkü miktar olan yüzde 0,5'den yüzde 50'ye yükseltilmesi gerekecektir
- Şehirler, çiftlikler ve enerji santrallerinin daha düşük değil daha yüksek güç yoğunluklarına sahip olmasını istemeliyiz
- Vejetaryenlik, kişinin emisyon miktarını yüzde 4’ten daha düşük miktarda azaltır
- Greenpeace balinaları kurtarmadı ancak balina yağından petrole ve petrolden palm yağına geçiş bunu başardı
- 'Serbest dolaşan’ sığır eti, 20 kat daha fazla arazi gerektirecek ve yüzde 300’den daha fazla emisyon üretecektir
- Greenpeace dogmatizmi, Amazon ormanlarının parçalanmasını kötüleştirdi
- Kongo'daki goril korumasına yönelik sömürgeci yaklaşım, 250 filin öldürülmesine yol açabilecek bir ters tepki yarattı
Neden hepimiz bu kadar yanıldık?
Kıyamet Asla’nın son üç bölümünde finansal, politik ve ideolojik motivasyonları ifşa ediyorum. Çevreci gruplar, fosil yakıt sektöründen yüz milyonlarca dolar kabul ettiler. Anti-hümanist inançlar tarafından motive edilen gruplar, Dünya Bankası'nı yoksulluğu sona erdirmeye çalışmak yerine yoksulluğu 'sürdürülebilir' yapmaya zorladı. Bu arada statü kaygısı, depresyon ve modern uygarlığa düşmanlık iklim alarmizminin gerisinde bulunuyor.
Çoğu zaman açıkça hoş olmayan veya sağlıksız motivasyonlara sahip insanlar tarafından ne kadar kötü bir şekilde yanlış bilgilendirildiğimizi anladıktan sonra, kandırılmış hissetmemek zordur.
Kıyamet Asla kitabı herhangi bir fark yaratacak mı? Bundan şüphelenmek için kesinlikle nedenler var.
İklim değişikliği ile ilgili kıyamet duyuruları 1980'lerin sonlarından bu yana haberlerde yer alıyor ve duracak gibi de görünmüyor.
Çevresel alarmizmin arkasındaki ideoloji - Maltusyanizm – [Çev: Malthusçuluk, 1766-1834 yılları arasında yaşayan İngiliz ekonomisti Thomas Malthus tarafından ortaya atılan ekonomik doktrin] 200 yıldır sürekli olarak çürütülmesine rağmen her zamankinden daha güçlü. Ancak çevresel alarmizmin, eğer sona ermezse, kültürel gücünün azalacağına inanmak için de nedenler var.
Coronavirüs pandemisi, iklim 'krizini' perspektif haline getiren güncel bir krizdir. Aşırı tepki verdiğimizi düşünseniz bile, Covid-19 dünya çapında yaklaşık 500.000 insanın ölümüne yol açtı ve küresel çapta ekonomilerin parçalanmasına neden oldu.
DSÖ ve IPCC de dâhil olmak üzere bilimsel kurumlar, bilimin tekraren siyasallaştırılması yoluyla güvenilirliklerini baltaladılar; gelecekteki varlıkları ve anlamlılıkları yeni liderliğe ve ciddi reformlara bağlıdır.
Gerçekler hala önemli ve sosyal medya, eski yayınlarda yer alan alarmist çevre gazeteciliğini yenmek için daha geniş bir yelpazede yeni ve bağımsız seslere izin veriyor.
İnsanlar açıkça kişisel menfaatlerine geri dönerek asileşiyor; bu, nükleer enerji için iyi, yenilenebilir kaynaklar için ise kötü bir durum.
Yüksek enerjili uygarlığımızın insanlar ve doğa için, iklim alarmistlerinin bizi geri götüreceği düşük enerjili uygarlıktan daha iyi olduğuna dair karşı konulamaz kanıtlar var.
IPCC ve Kongre’den bana gelen davetler, iklim değişikliği ve çevre hakkındaki yeni düşünceye yönelik artan açık görüşlülüğün işaretleridir. Bir diğer işaret ise kitabıma iklim bilimcileri, yeşilciler ve çevreci bilim insanlarının vermiş olduğu tepkilerdir. Atom Bombasının Yapımı adını taşıyan kitabın Pulitzer ödüllü yazarı Richard Rhodes, “Kıyamet Asla, son derece önemli bir kitap” derken; modern iklim biliminin kurucularından biri olan Tom Wigley “Bu, şimdiye kadar çevre hakkında yazılmış en önemli kitap olabilir” ifadelerini kullanıyor.
The Nature Conservancy (Doğayı Koruma) kuruluşunun eski başkanı Steve McCormick ise şöyle diyor:
"Biz çevreciler, bilimden habersiz ve sabit fikirli olma gibi antitetik görüşlere sahip olan insanları kınıyoruz. Ama çoğu zaman aynı suçu biz de işliyoruz. Shellenberger 'zorlu sevgi'yi öneriyor: Köklü ortodoksilere ve katı, başarısızlığa neden olan zihniyetlere karşı bir meydan okuma. ‘Kıyamet Asla’, sadece ümit verici değil, aynı zamanda ulaşılabilir bir geleceği öngörmek ve tasarlamak için ihtiyaç duyduğumuz “zihinsel kas” ı geliştirmeye yardımcı olacak, ara sıra iğneleyici ama her zaman iyi hazırlanmış, kanıta dayalı bakış açıları sunuyor.”
Yazarken umduğum tek şey buydu. Şimdiye kadar bu sizin için gerçekleştiyse, bütün yaşamı boyunca çevreci, ilerici ve iklim aktivisti olan birinin, iklim için verilen gereksiz alarma karşı konuşmasının çok garip bir şey olmadığını umarım kabul edersiniz.
Ayrıca umarım özrümü de kabul edersiniz.
Michael Shellenberger 7 Temmuz 2020, Spectator
(Michael Shellenberger Amerikalı bir yazar ve çevre politikası yazarıdır. Apocalypse Never'in yazarı: Neden Çevresel Alarmizm Hepimizi İncitiyor (Harper Collins, 30 Haziran 2020), “Çevre Kahramanı” Time Dergisi ve Green Book Ödülü Sahibi.)
Tamer Güner, 15.07.2020, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri
Çevirenin Notu:
*Yazar alarmizm terimini, iklim ve çevre konusunda gereksiz yere sürekli yapılan ikazları ve oluşturulan alarm ortamını ifade etmek için kullanıyor.
**Holosen yok oluşu, MÖ 10.000'den beri süregelen günümüz Holosen çağındaki yok oluş ve soy tükenmeleri olaylarını tanımlar. Çok sayıda görülen Holosen yok oluşunun genişliği, memeliler, kuşlar, amfibiler, sürüngenler ve eklembacaklılar dahil olmak üzere birçok bitki ve hayvan ailelerini kapsadığı gibi bu yok oluşların büyük bir kısmı yağmur ormanlarında meydana gelmektedir. 1500 ve 2009 yılları arasında meydana gelen 875 farklı soy tükenmesi olayının gözlemlenmiş olup bu yok oluşlar Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından da belgelenmiştir.[1] Ancak, çoğu yok oluşlar herhangi bir şekilde belgelenmeden gerçekleşir. Türlerin alan teorisine ve buna dair yapılan üst sınır tahminlerine göre, her yıl 140.000 tür günümüzde yok olmaktadır.[2]
Geniş anlamda Holosen yok oluşu, son Buzul Çağı'ndaki ani bir iklim değişikliği nedeniyle, yaklaşık 11.500 yıl önce başlayan ve megafauna olarak bilinen büyük memelilerin ortadan kalktığı dönemi içerir. Canlı türlerinde, özellikle büyük memelilerde görülen bu yok oluşların genellikle iklim değişiklerinin bir sonucu ya da modern insanın dünyaya yayılarak aşırı çoğalması nedeniyle (veya her ikisi birden) meydana geldikleri kabul edilir, ancak buna dair 2007 yılında kozmik çarpışma hipotezi öne sürülmüşse de bu hipotez genel olarak kabul görmemiştir. Pleistosen-Holosen sınırı yakınlarında meydana gelen bu soy tükenmeleri bazen Kuvaterner yok oluşu veya Buz Çağı yok oluşu olarak da adlandırılır. Ancak, Holosen yok oluşunun 21. yüzyılda da devam ettiği kabul edilir.
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.