"kim bilir nefte ilân-ı aşk eden şairin
göklere çıkarılma hevesi neydi"
Fotoğraf: Hatice Köken
Dedem bilmemiş babasını
Gidilip dönülmeyen seferberliklerden birinde
Kalmış bir râvinin hüzünlü sesinde yankılanmış
Yetimken henüz henüz öksüzlük pâyesi
Verilmemişken ki annesi yani büyük ninem
Hayattayken kuzukulağı, eşkin toplayarak kırlarda
Ve bir ateşte toprak tencerede kaynatarak
Öğle ve akşam yemeği yenirken dedeme anlatırmış
Sonu olmayan bir masal gibi anlatırmış
Erini diğer dönmeyenler gibi dönenlerinse
Bir şeyleri eksik döndüklerini fısıldarmış
Henüz beş altı yaşındaki kulağa
Fısıltılarına ne çok şey katarmış
Böyle derdi dedem anlatırken anasını
“hiç unutmam son anlatışını” derdi dolarak gözleri
Bir damla yaş düştü düşecek o yorgun gözlere
Merakla asılırdım düşmesini beklerdim
O bir damla yaşın
O bir damlanın o bir damla yaş düşse
Düşebilse her şey farklı olacak sanırdım
Düşmediğine hayıflanırdım her keresinde
Bir soyluluk bulamazdım
o bir tek damla gözyaşının direnişini
anlamsız gelirdi
saçma bulurdum geç kalan
yahut yanlış durakta yanlış saatte duran
yahut geciken tren seferini anlatırken
anlamsız gelirdi kolayca ağlaması dedemin
anasını anarken ağlamalıydı
diye kurardım içimin derinliklerinde
bilmesini umarak ya da dileyerek bu kurgumun
sanki bilirdi ya da sezerdi ve gülerdi
anlamıştım saklayışıma, saklanışıma gülerdi
bu sırrı ikimizden başka kimse bilmedi
bilemezdi yan gönül yan yana gönül
sözünden haykırışından kimsenin
haberi olmadığı gibi
bu sırdan da haberi olmadı kimselerin
anam bana dört aylık gebe iken
düşmüş yola babam derdi dedem
düşman şedit yol uzunmuş
düşman vuramasa da yol vururmuş
ve fakat dedemin anası kimi zaman
iyi ki dönmedi ağam dermiş
öyle dediğinde gözleri dolarmış ninemin
olan biten şeyler hiç şek yok ki
fena dokunmuş anama
iyi ki dönmedi deyip yutkunurmuş
ninem her keresinde
neydi dokunan nineme diye sormadım dedeme
bilirim sorsam da söylemezdi
az mı yanıtsız bıraktı
tinercinin kendisini niçin öldürdüğünü
soran kardeşim Ahmet’i
hem tinercinin kendisini niçin öldürdüğünü
nefte ilân-ı aşk eden müflis şairin
kendisi dahi bilmezdi
bilse söylemez miydi
kilo ile şiir yazan müflis bilse söylemez miydi
kim bilir o şairi
göklere çıkaranların hevesi neydi
o ki ilân-ı aşk etmişti nefte
nefte yani petrole
dedem bilse ağız dolusu küfretmez miydi
hadi anlardı diyelim ilân-ı aşkı olsaydı börtü böceğe
gözü açılmamış yavru kedilere
ve yavru kuşlara ki henüz yeme düşmemiş
neft şu bildiğimiz neft
nicesinin kahrı olmuş nicesini kahırlara gark etmiş
yalın ayaklıların
toprağın yüzüne çalınmış toprağı boğmuş
kıyımın öldürüşün borazanı olmuş
o ilân-ı aşk hiç olmamış
hepsi bu kadar mı
değil elbet elbet değil iki gözüm
söyledikleri eften püften şeylerdi
ve kuruntular üzerineydi
söyledikleri kuruntudan öte miydi
dedem kuruntulardan hazzetmezdi
tıpkı ninem gibi
ninem de hazzetmezdi kuruntulardan
hazzetmezdi kantara vurulanlardan
dedem ki Sümmani sevdalısıydı
az biraz Emrah
ya yazdıkları kantara vurulanlar
kitapları yüz okkayı bulanlar
kilo ile şiir mi olur ulan
dediği üzerinden kaç uzun yıl geçti
kim bilir nefte ilân-ı aşk eden şairin
göklere çıkarılma hevesi neydi
umurunda mıydı dedemin
hayır
ne ninemin ne de dedemin umurundaydı
esâmesi bile okunmadı
seferberlikten dönmeyen babanın
şiir derdi dedem her şiir ezberlenmelidir
ve ezberlenecektir her şiir olan
bir şiir ki ezberlenmemiştir
kimse ezberlemeye heves etmemiştir
kimseler yeltenmemiştir
o şiir yazılmış söylenmiş olsa bile
yazılmamış söylenmemiş demektir
dedem şair değildi besbelli
ve fakat olmayan şiir yok gibiydi ezberinde
biri yorgunluktan söz etse
dudaklarından dökülürdü yorgunlukla ilgili bir dize
yahut bir dörtlük
ayak mı dedi biri biri ayakkabıdan mı söz etti
bir dizeyle de olsa dikkatler çekilirdi
heyhat bilmedi dedem senin dilinden düşmeyeni
dilinden düşmeyen bir Karın Deşen Jack türküsü
bir Mavi Sakal büyüsü
artık her daim zambaklar açsa ne olur
yahut solmasa yedi veren
değil mi ki emin değildir artık yetimler
öksüzler kanatları yeni tüylenmiş güvercinler
emin değildir artık senden benden ondan ötekinden
emin değildir bizden yana
yani insandan yana
insan ki artık sureta insan
dağın taşın kaçındığı emaneti sırtlanıp
sonra sırtından atan
kan kusturmakta felah arayan
iyi ki görmedi dedem bilmedi bu zamanı
tanımadı emaneti sırtından atanı
(Antalya 2020)
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.