Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
" İyi ama daha ne kadar bekleyeceğim?"
- Lütfen Bekleyin!
Tamam, hadi diyelim “Niye bekleyecekmişim?” diye sormadım, aklıma öyle bir soru gelmedi. Ama “Neyi bekleyeceğim? Ne kadar bekleyeceğim?” soruları da mı aklıma gelip sormayacağım? Böyle mi umuyorsunuz? Beklentiniz bu yönde mi? Öyle ise yanılıyorsunuz? İşte soruyorum; neyi bekleyeceğim?
İşte soruyorum; ne kadar bekleyeceğim? Efendim? Bir yanıtınız yok mu?
- Lütfen Bekleyin! Sıranız gelince çağrılacaksınız?
Aynı terane! Ne sırası? Hani sıra? Benden başka kim var? Görünmez varlıklarla mı çevrili yanım yörem? Bekleyin? Ruh terbiyecisi misiniz? Beden terbiyecisi mi? Romatizmam da bir azdı ki sormayın. İki dizim birden öyle sızım sızım sızlıyorlar ki? Ha, sahi, senin gibi ketum birine böyle demiştim de “dizlerim sızlıyor” diye, ne derse beğenirsin? Sızlıyor mu ağrıyor mu? Allah seni inandırsın şaşırıp kaldım! Ne demek yani! Sahi ağrıyor mu sızlıyor mu? İkisi farklı şeylermiş.. halen tam öğrenmiş değilim.. demişti ki o ketum kişi “hani bir yeriniz yanar da sonra bir acı duyarız ya, ona sızlama diyoruz, hani bir yerinizi sert bir yere çarparsınız da bir acı duyarız ya ona da ağrı diyoruz. Diş ağrısı, böbrek ağrısı böyledir. Zonklar. Şimdi dizlerin hangi durumda?” donup kalmıştım. Halen de öyle sayılırım. Ya işte bir durum var. İster senin dediğin gibi olsun ister benim dediğim gibi olsun. Merdiven tırmanırken dizlerime çekiç yemiş gibi oluyorum. Demek ki ağrı. İğne batması sızıya girer mi bilmiyorum. Bir türlü anlatamadım. Hem ne zaman doktora gitsem derdimi anlatamam. Yarım yamalak olur. Öyle sanıyorum. Hani tam anlamıyla anlatsam belki derdime çare olur, hoş kulaktan kulağa anlatılanlar doğru ise, tedavi yerine rahatsızlığı bastırma yolunu seçmişler, yani hani uzun süreli ilaç bağımlısı yapmak, tedavi değil de, hastalığı bastırmak, iş ticarete dökülünce böyle oluyormuş. Yok, bu benim yargım değil, dediğim gibi kulaktan kulağa, kimi doktorların böyle söylediği fısıldanıyor. Ne zaman bir hastahaneye gitsem bunu duyarım. Yok, kimsenin günahını almayayım. Fısıltı işte. Çekemeyenlerin sözleri de olabilir, ama ne yapacaksın insan iyileşemeyince, yani tam bir sağlığa kavuşamayınca inanası geliyor o tür söylentilere, yoksa ben dünyada inanma herhangi bir söylentiye, o tür lakırdılara kulak kabartsam da inanmam, dudak büker geçerim, inanmış gibi yaparım, hepsi o kadar. Asla inanmam. Fısıltının, kulaktan kulağa yayılanın nesine inanayım. Tamam bu tür şeylere inanmak için dünden teşne olanlar yok değil. Ama.. yine de.. bir türlü iyileşemeyince.. ilaç bağımlısı hale gelince, düşün bir otuz yıldır tansiyon ilacı kullanıyorum.. dile kolay otuz yıl.. iyileşemeyince, o ilaçların sadece baskıladığını görünce inanası geliyor insanın o fısıltılara, o kulaktan kulağa yayılan sözlere..
Lanet olsun niye bekleyeceğim? Neyi bekleyeceğim? Ne kadar bekleyeceğim? Bir cevabınız var mı? Yok! Yok değil mi?
- Lütfen bekleyin?
Beğenilir bir deyiş mi bu yani? Sen hak ver? Hadi kendini benim yerime koy sen söyle? Beni çağıran sizdiniz. Yani ben beklenilendim sizde. Şimdi bekleyen olmam yakışık alır mı? Alıyor mu? Kendim gelmiş olsam hadi neyse! Elbet kendim geldim de, kendimin bir gereksinimi üzerine gelmiş değilim, siz çağırdınız şimdi bekleyin, diyorsunuz, hiç yakışık alıyor mu? Hadi çekinme söyle! Kimseye bir şey demem! Gerçekten. Ketumumdur. Gerçekten! Sakın şu ağrı-sızı konusundan hareketle geveze olduğum yargısında bulunmayın. Onu da niye anlattıysam! Biraz bunalmıştım. Katılığınızdan bunalmıştım. Belki faydası olur umuduyla, biraz biraz yumuşar, doğru dürüst bir cevap verirsiniz diye anlattım, ortalık yumuşasın, gerilim sönsün diye.. Görülüyor ki olmadı. Aramızda görünmez bir perde var. Bir buz tabakası. Bakın şöyle etrafınıza! Bakın bakın çekinmeyin! Benden başka kimseyi görüyor musunuz? Benden başka bekleyen, benden başka bedbaht biri var mı? Hadi, hadi çekinmeyin! Etrafınıza bir göz gezdirin. İşinizden kaytarmak olmaz ki, öyle düşünüyorsanız. Birileri hakkınızda kaytarıyor yargısında bulunur diye korkuyorsanız yersiz bir korku, yersiz çünkü tanıklık ederim ne denli görevinize bağlı olduğunuzu. Görgü tanığı her yerde son hükmü verdirendir. Ben görgü tanığınızım! Benim zorumla etrafa baktığınızı söylersiniz, ben de yeminle öyle olduğuna tanıklık ederim. En kutsalları ne ise onun üzerine yemin ederim! Yaparım! Hadi bakın! Benden başka kimse yok! Benden başka kimse olmadığını görmekten mi çekiniyorsunuz? Yok ki! Bu bilginin şuan sahibi oldunuz! Tamam rivayete dayalı bir bilgi gibi.. ama bakarsanız bu kere deneysel olarak da vakıf olmuş olursunuz. Gözleme dayalı mı demeliydim? Birden ağzımdan çıkıverdi işte. Bile isteye, tasarlanmış bir tümce değil. Gerçekten! Hayır, hayır bu halimi kesinlikle gevezeliğime hamletmeyin. Siz şöyle bir etrafa bakıp benden başkasının olup olmadığını öğreninceye kadar konuşacağım kesin, ama bu gevezeliğime kanıt olmaz. Kimse öylesi bir yargıda bulunamaz. Bakmayacaksınız! Bakamayacaksınız! Korkuyorsunuz ha! Gerçekle yüzleşince bir daha o sihirli sözcüğü söyleyemeyecek olmaktan korkuyorsunuz ha! Yani öyle gibime geliyor!
- Lütfen bekleyin! Bir daha tarafınızdan söylenmeyecek sanıyorsunuz öyle mi? Yanılıyorsunuz!
Başkaları olduğunda, birden fazla kişi olduğunda rahatlıkla,
- Lütfen bekleyin! Diyebilirsiniz. O kahrolası virdinizi sizden alıyor değilim, etrafa bakmanızı isterken. Hayır! Aklımdan bile geçmedi! Bekletilmeyi hiç sevmediğimi söylemiş miydim? Sevmem! Kimse sevmez. Siz de sevmezsiniz. Peki beni niye sevimsiz bir durumla baş başa bırakasınız ki? Bırakıyorsunuz ki? Başkalarının rahatsızlığından haz mı duyuyorsunuz? Şu halim sizin başkalarının rahatsızlığından haz aldığınızın bir belgesi biliyor musunuz? Duymazdan gelmeyin! Lütfen! Adım gibi biliyorum ki duyuyor anlıyorsunuz. Evet, gayet iyi anlıyorsunuz. Durumum sizi hazdan hazza sürüklüyor, bu kesin! Bunu görüyorum! Daha ne kadar bekleyeceğim? Kaç saat? Yoksa gün diye mi sormalıyım? Peki kaç gün bekleyeceğim? Lanet olsun saatlerdir bekliyorum ya! Daha beş dakika bile olmadı mı? Daha neler? Saatlerdir, ne saati, günlerdir beklemişim gibi bir his var içimde. Demek daha beş dakika bile olmadı. Beni çağıran yerinde değil herhalde. Mola mı vermişti işine? Tuvalete falan gittiyse! İyi ama daha ne kadar bekleyeceğim?
- Lütfen bekleyin!
Cemal Çalık, 04.12.2020, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Öykü
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.