France Is About to Become Less Free
"Son terörist saldırıların ardından, Fransız hükümeti, savunmaya yemin ettiği özgürlükleri tehdit eden yeni yasalar çıkardı."
Ortaokul öğretmeni Samuel Paty'nin 16 Ekim'de, Charlie Hebdo hiciv dergisinde yayınlanan Hz.Muhammed'in karikatürlerinin sınıfta göstermesine öfkelenen genç bir adam tarafından kafasının kesilmesi sonrası, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa'nın ifade özgürlüğünü savunmaktan asla çekinmeyeceğine yemin etti.
Bununla birlikte, Fransa Cumhuriyeti'nin temel değerlerini korumak adına, Macron hükümeti ve partisinin üyeleri, bu temel değerleri etkili bir şekilde kısıtlayan yeni yasalar çıkardılar. Önerilen yasalar değiştirilmedikçe ya da kaldırılmadıkça, Fransa yakında şu anda olduğundan çok daha az özgür bir ülke olacak.
Üç yeni yasa tasarısı demokratik hakları kısıtlayarak Fransızları daha güvenli hale getirmeyi amaçlıyor. Önümüzdeki on yıl için Fransız üniversiteleri için araştırma bütçesini belirleyen ve 20 Kasım'da Fransa Senatosu tarafından kabul edilen bir yasa tasarısı, öğrenci protestolarını hedef alıyor ve akademik özgürlüğe bıçak gibi saplanıyor.
Tasarı, 45.000 avroya kadar para cezası ve üç yıla kadar hapis cezası ile "kurumun huzurunu ve düzenini bozan" kampüs içi toplantıları suç sayan bir hüküm içeriyor. Akademik araştırmanın “Cumhuriyet değerlerine” bağlı olmasını gerektiren bir değişiklikteki amacın araştırma özgürlüğünü kısıtlamak olduğundan korkan akademisyenlerin güçlü tekisinin ardından ancak son dakikada iptal edildi.
Bu son dakika değişikliği akademik özgürlük için iyi bir haber olsa da, devlet, Fransa'da yürütülen araştırmanın ideolojik eğilimine tehlikeli ölçüde dikkat ediyor. Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, Amerikan eleştirel ırk teorisinin Fransız sosyal bilimleri üzerindeki etkisinden ötürü, onları Fransa'nın ırk ve etnik köken körü evrenselciliğinin altını oymakla ve "islamo- guşizm (gauchisme)" ya da 'İslamo-leftizm (solculuk)'i rahatlatmakla suçladı.
Fransız aşırı sağı tarafından türetilen bu terim, ilerici entelektüelleri yapısal ırkçılık ve İslamofobi üzerine çalışmalarıyla radikal siyasi İslam'ı beslemekle suçluyor. Blanquer, "Balık baştan (kokuyor) çürüyor," diye alay ediyor.
17 Kasım'da uygulamaya konulan küresel güvenlik yasası olan ikinci bir yasa tasarısı, polise daha geniş bir serbestiyet vermeyi amaçlıyor. Tasarı, geçen hafta "toplumun kanseri otoriteye saygı eksikliğidir" diyen, Fransa’nın utanmaz sağcı içişleri bakanı Gérald Darmanin'in desteğini alıyor. Bu yıl 49.000'den fazla Fransız'ın COVID-19 nedeniyle öldüğü ve Aralık ayı sonuna kadar 10 milyondan fazla insanın yoksulluğa sürükleneceği göz önüne alındığında bu oldukça çarpıcı bir açıklama.
Tasarının hükümlerinden ikisi endişe verici. Tüm tanımlayıcı özellikler bulanıklaştırılmadıkça, canlı yayın, soruşturmaya dayalı habercilik ve polisin, ihlallerden dolayı vatandaşa hesap verebilirliğini engellemedikçe, polisin görüntülerinin sosyal medya aracılığıyla yayınlanması veya paylaşılması suç sayılıyor. Diğeri, dronların vatandaşları halka açık yerlerde filme almak için kullanılmasına izin veriyor ve polis tarafından giyilen vücut kameralarından elde edilen görüntülerin yetkililere canlı olarak aktarılmasına izin veriyor.
Tasarı Fransız basınını kızdırdı ve alarma geçirdi, ayrıca Birleşmiş Milletler Fransa'nın bağımsız Haklar Savunucusu ve Uluslararası Af Örgütü tarafından kınandı.
Geçen Çarşamba günü, tasarıyı protesto eden iki gazetecinin polis tarafından gözaltına alınması sonrasında, Darmanin bu kaderi önlemek isteyen gazetecilere bir gösteriye gitmeden önce yerel devlet yetkililerine başvurmalarını tavsiye etti. Gazetecilerin hükümet yetkilileriyle yaptıkları haberi önceden netleştirmeleri fikri öylesine bir öfke yarattı ki Darmanin hemen küçük bir revizyon teklif etti. Ancak Cuma günü bir başyazısında Le Monde gazetesinin yazı işleri müdürü Jérôme Fenoglio, hükmü tamamen iptal etmekten başka çare olmadığını yazdı.
Fenoglio, The New York Times ve The Washington Post gibi İngilizce haber kuruluşlarının haberlerini "bu şiddeti meşrulaştırmakla" suçlamak da dahil olmak üzere, Macron ve hükümeti tarafından basına yönelik artan saldırılara atıfta bulundu ve sıradan vatandaşlar tarafından teşhir edilen daha sansasyonel polis ihlallerinden bazılarını sıraladı.
Bütün bu çabalar boşunaydı: Tasarının tartışılması Cuma günü geç saatlerde sona erdi ve şimdi Ulusal Meclis oylamasına geçilecek. Yasa tasarısı, Fransa’nın ulusal sloganı “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” in özgürlükçü kısmını fazlasıyla; vatandaşların mahremiyet hakkını da doğrudan ihlal ederek ve polisin vatandaşlara veya basına hesap verme sorumluluğundan muaf olacağı bir şekilde Fransa'yı bir gözetim devletine dönüştürme riskini taşıyor.
Bütün bunlar yeterince kötü değilse, Macron’un 2 Ekim’deki "ayrılıkçılık" konulu bir konuşmasında özetlenen İslamcı radikalizmle mücadele vizyonunu yerine getirmek için tasarlanan üçüncü bir tasarının 9 Aralık'ta kabine tarafından değerlendirilmesi planlanıyor.
"Cumhuriyet İlkelerini Teyit Eden İlkeler" tasarısı olarak adlandırılan yasa, tüm Fransız çocuklara, devlet okullarında veya devlet tarafından tanınan okullarda zorunlu okula devam etmeleri için bir takip numarası atayarak, evde eğitim ve onaylanmamış dini okullara son verecek ve tüm çocukların Fransız Cumhuriyeti değerleriyle eğitilmesini sağlayacaktı.
Tasarı ayrıca, Paty ile ilgili özel bilgilerin sosyal medyada paylaşılması ve suikastçinin onu takip etmesine izin verilmesi gerçeğine bir karşılık olarak, bir kamu görevlisinin zarar vermek için kullanılabilecek kimlik bilgilerinin paylaşılmasını suç sayıyor; Yeni suç üç yıla kadar hapis ve 45 bin avroluk para cezası ile cezalandırılacak.
Bir başka hüküm ise beş yıla kadar hapis cezasını, “bir kamu görevlisine yönelik tehdit, şiddet veya sindirme… kanaat veya inançlardan kaynaklanan nedenlerle” suç sayacak ve cezalandıracaktır. Bazı hukukçular, ifadelerin o kadar belirsiz olması dolayısıyla, bir kamu görevlisinin haklı bir şekilde eleştirilmesine neden olacak şekilde insanları mahkum etmek için kullanılabilir olmasından korkuyorlar.
Fransa zor durumda ve yaralı. Kitlesel işsizlik, COVID-19 kapanmalarından kaynaklanan hayal kırıklığı ve yenilenen terörist saldırıların neden olduğu korku yalnızca huzursuzluk ve bölünmeyi daha da kötüleştirebilir. Elbette bunların hepsi, Macron’un 2022 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en muhtemel rakibi olan ülkenin popülist aşırı sağ lideri Marine Le Pen için bir nimet.
Macron’un stratejisi üç yönlü görünüyor: Sert bir düzen empoze etmek, kitlesel protestoları bastırmak için mekanizmalar hazırlamak; basında eleştirel haberciliği ehlileştirmek ve aşırı sağın bazı söylemlerini ve politikalarını, onu yenmeye yetecek kadar seçmen elde etmek için birlikte seçmek.
Bu süreçte, Macron'un şiddetle savunduğu ve Fransa'nın bu kadar çok fedakarlık yaptığı özgürlük, geleceğe, daha otoriter bir lidere güçlü bir antidemokratik araçlar kümesi bırakarak yasallaştırılıyor.
Mira Kamdar, 24 Kasım 2020, The Atlantic
(Mira Kamdar, Paris banliyölerinde ikamet eden bir yazardır.)
Seçkin Deniz, 05.12.2020, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.