15 Aralık 2020 Salı

SA8984/SD1895: Biden’ın Kırılgan Zaferi

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde profesör olarak çalışan Eric Posner'a aittir ve Kasım 2020  Başkanlık seçimleri sonucu zafer elde eden Demokrat aday Joe Biden'ın karşılaşacağı zorluklara odaklanmaktadır. Acımasız bir Trump ve Cumhuriyetçi karşıtı olarak telif edilmiş olan bu analizin, Amerikan yönetiminde yaşanacak olan muhtemel krizlere ışık tutması açısından değerlendirilebilecek birçok ayrıntıya sahip olması dikkate değerdir. Türkiye, devlet yapısı ve vatandaşları açısından ortadan ikiye bölünen ve tamamen içe dönmek zorunda kalacak olan bir Amerika Birleşik Devletleri ile karşılaşacağını bilerek gelecek projeksiyonlarını yeniden gözden geçirmeli ve iç politik beklentileri karşılamak adına Biden'ın 'saldırı' niteliğindeki her türlü Türkiye karşıtı adımını dikkatle karşılamaya hazır olmalıdır. Türkiye'nin önemine değinen bazı yayınlara ve açıklamalara rağmen, Türkiye,  ABD için ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'in açıklamalarındaki iki temel anlama gelmektedir. Bunlardan ilki 'mesele-düşman' olarak görülen 'Erdoğan'dan bağımsız bir Türkiye nasıl algılanmaktadır?' sorusunun cevabını vermektedir: "Çin, Rusya, Kuzey Kore, İran'la yapılan nükleer anlaşma (JCPOA) ve iklim olacak. Bunlar en büyük beş mesele. Türkiye ise altıncı sırada geliyor. Çünkü Türkiye ilk beşin ikisini doğrudan etkiliyor: İran ve Rusya. Sekiz veya dokuzuncu sırada ise terörizmle mücadele var." Diğeri de Erdoğan'a yönelik 'tehditkar, darbeci Demokrat-Obama-Biden  perspektifinin nasıl olacağına' dair soruların cevabı niteliğindedir: "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Türkiye'den ayırmamız gerekiyor. Siz Erdoğan'a dişlerinizi gösterene kadar o geri adım atmaz. Ekim 2019'da ateşkesi (Suriye'nin kuzeyi) müzakere ettiğimizde yaptığımız da buydu. Ekonomilerini yıkmaya hazırdık." Satanist küresel hegemonyanın Cumhuriyetçilerden daha aktif olarak kullanılan aparatı olarak Demokratların Obama döneminde müslüman coğrafyayı kan gölüne döndürdüğü, FETÖ-PKK-DAEŞ-DHKP-C gibi terör örgütleriyle ve finans tröstleriyle Türkiye'nin varoluşuna kastettiği apaçık bir şekilde ortada iken, Biden'in yarım kalan kanlı işleri sürdürmek isteyeceği gerçeği de apaçık bir şekilde ortadadır. Mesele Türkiye'dir, Erdoğan Türkiye'nin çıkarlarını ve vatandaşlarını korumaya çalışmaktadır. Bu anlamda 'savaş' dahil her türlü seçeneğin masada olması gerektiği bir dönemde ABD'nin kötülüklerini durdurmak için yapılacak her türlü gizli-açık işbirliğini, ABD yönetimini değil, ABD halkını muhatap kabul ederek yaygınlaştırmaya çalışmalıyız. Türkiye ABD'nin kendisine 'müttefik' diyerek, her türlü 'düşmanca' tavrı sergilemesine artık doğrudan cevap verecek bir küresel imaja ve güce kavuşmuş durumdadır. Bu imajı ve gücü test etme dönemi geçmiştir.
Seçkin Deniz, 15.12.2020


Biden’s Precarious Victory

"Joe Biden zorlu bir seçim kampanyasından ve uçurumun kenarındaki bir seçimden sağ çıktıktan sonra, büyük olasılıkla Beyaz Saray'a koltuğunun altında önemli bir başarı ile girecek, ancak sabırsızlanacak çok az şey var. Cumhuriyetçilerin elindeki Kongre ve sağcı bir Yüksek Mahkeme, anlamlı reform veya yönetişim için  yapılacak herhangi bir girişimin sonunda ölmüş olmasını sağlayacaktır."

Joe Biden zorlu bir seçim kampanyasından ve uçurumun kenarındaki bir seçimden sağ çıktı. Ardından, ABD Başkanı Donald Trump’ın kampanyasından kaynaklanan yasal zorlukları savuşturması gerekiyor. Biden, büyük olasılıkla 20 Ocak 2021'de Beyaz Saray'a girecek olsa da, o kadar uzun zamandır aradığı ödülün zehirli bir kadeh olup olmadığını merak edecek.

Başkan Biden, yaygın ekonomik sıkıntı, ölümcül pandeminin mevsimsel olarak tırmanması ve acımasız bir uluslararası ortamla karşı karşıya kalacak. Bu zorluklar en yetenekli lideri bile sınarlar. Ancak Biden, bölünmüş bir yönetim (devlet), düşmanca davranan bir yargı, zayıflamış bir federal bürokrasi ve halkın etkisi altında kaldığı Trump popülizmi tarafından daha da engellenecek.

Geçmişte, yeni seçilen bir başkan, yasaların çıkarılırken muhalefetten bir miktar işbirliği bekleyebilirdi. Biden böyle bir şey beklememeli. Cumhuriyetçi Kongre üyeleri seçimlerde büyük ölçüde beklentileri aştılar ve uzlaşma için hiçbir neden görmeyecekler. Cumhuriyetçiler Senato'da çoğunluklarını korurlarsa, 2022 ara seçimlerinde anti-Demokratik bir tepki için koşullar oluşturmak amacıyla Biden yönetimini zayıflatmaya çalışabilirler ve bunu deneyeceklerdir. Yasal süreçlerinde ilerleyen yasa tasarıları sonuca ulaştıklarında ölmüş olacaklar ve Seçim Kurulunun şiddetle ihtiyaç duyulan anayasal reformları, seçim yasaları ve başkanlık seçimi ile ilgili değişiklikler gerçekleşmeyecek. Amerikalılar, en iyi ihtimalle felç statükosunu koruyan soğuk bir iç savaşın ortasında devletin ara sıra kapatılmasına katlanmak zorunda kalacaklar.

Biden’ın (teklif edeceği bürokrasi-bakanlık) adaylarının çoğu, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki bir Senato'da da düşmanlıkla karşılaşacaklar. Cumhuriyetçiler muhtemelen onun bir dışişleri bakanı ya da başsavcısını reddetmeyecekler, ancak yürütme organının yetersiz kalmasını sağlayacaklar. Yargı atamaları üzerindeki sert taktikleri nedeniyle hiçbir seçim cezasına maruz kalmadıkları için, federal yargıçların tüm onaylarını engelleyecek ve geciktirecekler.

Demokratlar Senato'da çoğunluğu elde etse bile, Biden büyük engellerle karşılaşacak. Seçimden bir hafta önce Amy Coney Barrett'in atanmasıyla Cumhuriyetçiler, 1930'lardan bu yana herhangi bir mahkemeden daha fazla sağa eğimli olan Yüksek Mahkeme'de 6-3 çoğunluğa sahip olacaklar. Bugünün Mahkemesi, son yirmi yılda olduğu gibi, ABD düzenleyici kurumların yasal temellerini yıkmaya ve sosyal açıdan muhafazakar değerleri ilerletmeye devam edecek. Biden, ilerici bir yasayı bölünmüş bir Kongre aracılığıyla zorlayabilse bile, yine de Mahkemenin onu iptal etme olasılığıyla karşı karşıya kalacak. Gerçekten de Mahkeme, Biden’ın eski patronu Barack Obama’nın imza niteliğindeki başarısı olan Uygun Bakım Yasasına nihayet bir ölüm darbesi indirebilir.

Muhtemelen kadrosu yetersiz bir yürütme organı ve düşmanca davranan bir yargı ile Biden, yürütme gücünü kullanmakta sorun yaşayacaktır. Federal ajanslar, Trump döneminde moral (ve kalifiye personel) kaybına uğradı ve yeniden toplanması büyük olasılıkla uzun zaman alacak. Trump'ın çevre, sağlık ve güvenlik düzenlemelerine verdiği zararı telafi etme çabaları yavaş yavaş tükenen kurumlardan gelecek ve tüm değişiklikler Cumhuriyetçi tarafından atanan - ve özellikle Trump tarafından atanan - federal yargıçların adli şüpheleriyle karşılanacak.

Benzer şekilde, göçmenliği reforme etmek veya iklim değişikliğini ele almak için düzenleyici girişimler ve yürütme gücünün iddialı uygulamaları (Obama'nın öncülüğünü yaptığı modelde) Mahkemede soğuk bir şekilde karşılanacak. Biden, pandemiyi kontrol altına almak için gerekli önlemleri almak amacıyla önemli yasal yetkiyi miras alacak; ancak Trump tarafından atanan yargıçlar, valiler benzer emirler yayınladığında yaptıkları gibi, bu otorite dini özgürlükler ve mülkiyet haklarıyla çatışırsa geri adım atacaklar.

Son olarak, anlaşılması zor bir kamuoyu sorunu var. Biden seçimleri kazanmasına rağmen, Amerikan seçmenleri derinden bölünmüş durumda. Trump'ın seçim sahtekarlığı ile ilgili davalarının başarıya ulaşması pek olası değil, ancak Cumhuriyetçi seçmenleri Demokratların seçimi çaldığına ikna etme girişimleri muhtemelen kalıcı bir etkiye sahip olacak. Trump, yeterli sayıda seçmenin gözünde sonucu delege etmeyi başarırsa, Biden, politikalarına yabancılaşmış Cumhuriyetçilerden ve onların seçilmiş temsilcilerinden destek alma konusunda daha da fazla sorun yaşayacak. Dahası, Biden ayrıca solcular, ılımlılar ve Trump karşıtı bağımsızlar arasında her an bir savaşa dönüşebilecek kırılgan bir Demokrat koalisyonla mücadele edecek.

Tüm bu nedenlerden dolayı Biden, yeni seçilen diğer başkanların yaşadığı geleneksel balayı döneminden yararlanamayacak. Birleştirici olarak çabaladı, ancak ondan önceki Obama gibi, kendisini hor görenleri yenemeyeceğini çabucak öğrenecek.

Bununla birlikte, Trump'ın yenilgisi Amerikan demokrasisi için bir zaferdir. Trump, modern zamanların en bölücü ve yıkıcı başkanı olmuştur. Görevde bulunmanın sayısız avantajına rağmen ikinci bir dönem kazanamaması, hırslı politikacılara popülizm ve demagojinin zaferin anahtarı olmadığına dair bir sinyal gönderecek. Bu nedenle, başka hiçbir şey için değilse bile, anın tadını çıkarmak gerekir.

Eric Posner, Chicago, 6 Kasım 2020, Project Syndicate

(Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde profesör olan Eric Posner, son olarak The Demagogue’s Playbook: The Battle for American Democracy from the Founders to Trump kitabının yazarıdır.)


Seçkin Deniz, 15.12.2020, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı