How to spend it: Why Germany is saying goodbye to frugality
"Almanya, Fransa ile birlikte koronavirüs sonrası dünyanın yeniden inşasında belirleyici bir rol oynamayı hedefliyor."
2020, muhtemelen Berlin'in euro krizinden bu yana çok değer verdiği kemer sıkma politikasına olan tartışmalı bağlılığından uzaklaştığı yıl olarak tarihe geçecek. Koronavirüs salgınına yanıt olarak Şansölye Angela Merkel (Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile birlikte çalışıyor) yalnızca daha büyük bir AB bütçesini savunmakla kalmadı, aynı zamanda ortak bir borç olarak finanse edilen kurtarma fonu oluşturdu. Böylece Merkel, Almanya'yı Danimarka, Finlandiya, Hollanda, Avusturya ve İsveç gibi sözde tutumlu ülkeler grubundan açıkça ayırdı. AB bütçesine net katkı sağlayanlar olarak, bu devletler başlangıçta bütçeyi arttırmaya ve multimilyar euroluk koronavirüs kurtarma fonunda yer alan geri ödenmeyecek olan hibelere karşı çıktılar.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi tarafından son zamanlarda yaptırılan bir kamuoyu yoklamasının en ilginç bulgularından biri, Almanların çoğunun Berlin'in tutumunu desteklediğidir. Almanya'da ankete yanıt verenlerin yalnızca küçük bir kısmı, Avrupa Birliği'nin yeniden inşa fonuna çok fazla para harcadığını söylüyor. Ve belki de beklentilerin aksine, Alman katılımcıların neredeyse üçte ikisinin fona karşı olumsuz bir tavrı yok. Buna karşılık, kamuoyu yoklamalarına göre, çoğu Alman, Euro krizi sırasında katı bir kemer sıkma politikasından yanaydı.
Yeni bir Eurobarometer anketi bu bulguyu doğruluyor: Almanya'daki ankete katılanların neredeyse yarısı, AB'nin pandeminin sonuçlarının üstesinden gelmek için daha fazla mali imkana sahip olması gerektiğine inanıyor. Almanya'nın kurtarma fonuna açık ara en büyük net katkı sağlayıcısı olacağı düşünüldüğünde, bu şaşırtıcı olabilir. Basında çıkan haberlere göre, Almanya'nın fona kendi payı olarak alacağından yaklaşık 50 milyar Euro daha fazla katkıda bulunması bekleniyor.
Bununla birlikte, Almanya ve diğer AB ülkelerindeki birçok insan, bu devasa meblağların yanlış harcanmasından veya bilinmeyen kanallara akmasından endişe duyuyor. ECFR'nin anketine göre, Almanlar diğer Avrupalılarla mali dayanışma göstermek istese de, bunların neredeyse yüzde 40'ı kurtarma fonu ile bağlantılı olarak yolsuzluk ve diğer mali israftan korkuyor. Bu aynı zamanda anketin kapsadığı diğer ülkelerdeki yaygın görüştür: tutumlu beş devlet, Fransa ve Polonya.
Özellikle, Avrupalı liderlerin, kurtarma fonundan yapılan harcamaları, AB’nin demokratik değerler topluluğunun merkezi olan iki alana ve önümüzdeki on yıllarda gerçekleşecek devasa ekonomik dönüşüme bağımlı hale getirmelerini istiyorlar. Alman katılımcıların yalnızca yüzde 17'si, AB'nin demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü korumanın yanı sıra iklim değişikliğini ele alma konusunda Almanya'nın çıkarına çalıştığını söylüyor.
Avrupa'da hukukun üstünlüğünün korunması, yukarıda tartışılan Eurobarometer anketine katılanlar için özellikle ilgiliendikleri bir konu olarak görünüyor: Almanların neredeyse yüzde 80'i, üye devletlerin yalnızca hükümetleri demokratik ilkelere ve hukukun üstünlüğüne bağlıysa AB fonlarını alması gerektiğini söylüyorlar.
AB'nin geçtiğimiz hafta Polonya ve Macaristan ile AB bütçesi ve koronavirüs fonuyla bağlantılı hukukun üstünlüğü mekanizması konusundaki müzakerelerde bir uzlaşmaya ulaşması, acil olarak fona ihtiyaç duyan herkes için yararlı. Bununla birlikte, uzlaşmaya daha yakından bakıldığında, bu uzklaşma ile hukukun üstünlüğünü ihlal eden Macaristan ve Polonya'nın paçayı kurtaracağı anlaşılıyor. Düzenleme, muhtemelen fona bağlı hukukun üstünlüğü koşulunun uygulanmasını zayıflatacak ve geciktirecektir. Bu nedenle, fon Macaristan ve Polonya'daki demokrasi tehdidini ele almak için muhtemelen çok az şey yapacaktır.
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, anlaşmayı duyururken AB'nin bu yeniden yapılanma fonu ile artık yeşil geçişi de çözebileceğine işaret etti. Görünüşe göre Almanya ve AB'deki pek çok insan bunun olmasını umuyor. Eurobarometer'a göre, Almanya'daki katılımcıların çoğu - Avusturya ve Danimarka'dakilerin yanı sıra - iklim değişikliği ve çevrenin korunmasının AB bütçesi için bir harcama önceliği olması gerektiğini söylüyorlar. AB vatandaşlarının önceliklerinde sadece sağlık hizmetleri ve ekonomik iyileşme iklim değişikliğinden daha üst sırada yer alıyor. Buna göre, geçen hafta bir zirvede, Avrupalı liderler, 2030 yılına kadar AB'nin sera gazı emisyonlarının 1990'daki seviyelerine göre en az yüzde 55 oranında azalmasını sağlamayı amaçladıklarını belirttiler; bu Avrupa Komisyonu tarafından Eylül ayında önerilen bir hedefti.
Euro krizinde artan Almanya'nın tutumlu tavrı salgın sırasında itibarî olarak değişmelidir. Almanlar, toplanan para doğru bir şekilde harcandığı sürece kurtarma fonunu destekliyorlar. Almanya, Fransa ile birlikte koronavirüs sonrası dünyanın yeniden inşasında belirleyici bir rol oynamayı hedefliyor. Ve Almanlar, ülkelerinin bu çabada oynadığı merkezi rolün farkında. Bu, ECFR'nin anketinde ankete katılan tüm ülkelerde insanların çoğunluğunun ülkelerinin AB'deki etkisinin arttığını hissettiği tek ülkenin Almanya olduğu gerçeğiyle yansıtılıyor.
Salgın ve sonrasında, Alman hükümeti bu nedenle ortaya konan çabayı bir Avrupa yetkisi olarak görmelidir. Bu yetki, Almanya'yı covid-19'a karşı mücadelede AB ortağıyla daha güçlü bir işbirliği, hukukun üstünlüğünün korunması ve ekonominin yeşil dönüşümünü taahhüt ediyor.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi kolektif pozisyon almamaktadır. ECFR yayınları yalnızca bireysel yazarlarının görüşlerini temsil eder.
Andreas Bock, 16 Aralık 2020, Berlin'den Not, European Council On Foreign Relations (ECFR)
(Andreas Bock, Medya Kampanyaları Başkanı. İngilizce, Almanca ve Macarca biliyor. Andreas, Doğu Avrupa hakkında içerik üreten ve sınır ötesi gazeteciliği ve yabancı haberciliği güçlendiren bir gazeteci ağı ve medya STK'sı olan Doğu Avrupa Raporlama Ağı'nda (N-ost) 11 yıl çalıştıktan sonra ECFR'ye katıldı. Bock, N-ost'ta günlük Avrupa basın incelemesi eurotopics.net'in yazı işleri departmanının başındaydı ve burada editör ekibinin yanı sıra 30'dan fazla ülkeden muhabir, çevirmen ve sosyal medya yöneticilerinden oluşan bir ağa liderlik etti. Yaşadığı süre boyunca bilgiye erişim ve veri gazeteciliği gibi konularda eğitimler düzenledi ve yönetti ve bilgi özgürlüğü ve (dijital) bir Avrupa kamusal alanı gibi konularda konferanslar verdi. Daha önce, Budapeşte'deki Yabancı Kültürel İlişkiler Enstitüsü'nde (ifa) proje yöneticisi olarak ve çeşitli yazılı basın kuruluşlarında serbest gazeteci olarak birkaç yıl çalıştı.)
Seçkin Deniz, 27.12.202, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.