1 Şubat 2021 Pazartesi

SA9057/SD1952: Sıkıntı (Roman); 2. Bölüm-Yer 10

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"‘Bekçi’nin, Yahudilerin kendilerini ‘Çimenlerin Üstündeki Çiğ’ olarak tanımladığını ve ‘Üstün ve Seçilmiş Irk’ olarak gördüklerini, bunun da kökleri ve uzantılarıyla yaşayan tarihteki en eski ‘Irkçılık ve Üstünlükçülük’ olduğuna dair tespitleri çok ilginçti."


Bütün anıtsal mimarî yapılarıyla Washington putperest Antik Roma’yı taklit ediyordu. Roma'nın Capitoline’ı, Kongre Binası'na, Senato'ya, Temsilciler Meclisi'ne ve Yüksek Mahkeme'ye ev sahipliği yapan Capitol Hill olarak yaşıyordu bu şehirde. 

Washington, İncil’e al basarak yemin eden başkanların, temsilcilerin ve senatörlerin bulunduğu putperest Roma’nın ta kendisiydi ve bütün hücreleriyle Satanizm’e hizmet ediyordu. FETÖ bu gücün tetikçi bir örgütüydü sadece. İnsanların oğullarını öldürüyor, kadınlarını fahişeleştiriyor ve bütün insanları eziyorlardı; o ezici güce sahiplerdi.

Enfâl Suresi 50-53. ayetler bu ezici güce sahip olanların tarihteki sonunu çok net bir şekilde anlatıyordu, tarihteki diğer örnekler gibi Amerikan İmparatorluğu’nun yaklaşan sonu da pek farklı olmayacaktı: 

‘Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin. (Ey kâfirler!) Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa, Allah kullarına zulmedici değildir. Bunların durumu tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr etmişler, Allah da kendilerini günahları sebebiyle hemen yakalamıştı. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, azabı çetin olandır. Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunanı değiştirmedikçe, Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.’

Biz kendimizde olanı değiştirmeye başlamıştık. 15 Temmuz’daki direnişimiz ve devam eden kararlılığımız Allah’ın nimetlerini daha iyileriyle değiştirmesi için umudumuzun var olduğunu kanıtlıyordu.

27 Temmuz 2019 Cumartesi gece yarısına az bir zaman kalmıştı. Yarın Virginia yolculuğum başlıyordu. Anne ve babamı sabah erkenden ‘Keymâ’ya bırakacak ve oradan saat 10:00’daki İstanbul uçuşum için havaalanına geçecektim. Ama henüz zihnimdeki akışın romana olduğu gibi yansımadığının farkındaydım. 

Çağları strateji, siyaset, felsefe, ekonomi, bilim, edebiyat ve sanatla bugüne taşıyan Yahudiler’in bu organizasyondaki rollerini daha net bir şekilde ortaya koymak gerekiyordu. ‘Yer Yazarı’, ırk olarak Yahudi, ancak inanç olarak ‘satanist’ olanlardan bahsediyordu ve bugün Amerikan İmparatorluğu’nu kuranların da Musa’ya inanan Yahudiler değil, hatta onlara da düşman olan, altından buzağı yapıp Musa’ya inananları saptıran Samirî’nin izini süren ve Şeytana tapınan Yahudiler olduğunu söylüyordu. 

Şeytan’a tapınan Yahudilerin, Yahudilik dahil bütün dinlerle mücadelesi sürüyordu. Ama en çok İslam’a ve Müslümanlara düşmandılar. ‘Yer Yazarı’ Tek Tanrı’ya, Allah’a inanan Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların, her dine sızan satanistlere karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiğini söylüyordu. 

‘New Age’ dini olarak yaygınlaştırılmaya çalışılan, ‘Dinlerarası Diyalog’ adı altında ve Kabala-Sufizm felsefeleriyle Yahudilik-Hristiyanlık-Müslümanlık karşıtı mimarisi tamamlanmış olan ve Budizm’in ve Hinduzim’in temel ritüellerini esas alan ‘Satanizm’in karşısında durmak gerektiğini ısrarla vurguluyordu.

Bakara Suresi 49-54. ayetler, Şeytan’a tapınan Yahudileri unutmayı seçtikleri bir gerçekle yüzleştiriyor ve uyarıyordu: 

‘Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık. Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı. Hani, sizin için denizi yarmış, sizi kurtarmış, gözlerinizin önünde Firavun ailesini suda boğmuştuk. Hani, biz Mûsâ ile kırk gece için sözleşmiştik. Sizler ise onun ardından (kendinize) zulmederek bir buzağıyı tanrı edinmiştiniz. Sonra bunun ardından şükredesiniz diye sizi affetmiştik. Hani, doğru yolu tutasınız diye Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) ve Furkan’ı vermiştik. Mûsâ, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”’

Yahudiler’in bugün yaşananlardan sorumlu oldukları gerçeği, Hristiyanların ve Müslümanların da sorumlu olmadıkları anlamına gelmiyordu. Ancak geldiğimiz noktada, egemen olan kültür, egemen olan karmaşa ne yazık ki Yahudi ırkından gelenlerin baskın olduğu bir gerçeğin yansımasıydı. Bu Yahudilerin övündükleri gerçeğin sorumlusu olduğunun da göstergesiydi. 

Yaptıklarıyla övünmek haklarıydı belki ama içlerindeki satanistlere karşı çıkmadıkları için bugün Firavun’un düzeninin yeniden tesis edilmesine hizmet etmişlerdi, bu yüzden herkesten daha çok onlar içlerindeki bu sapmayı düzeltmekten sorumluydular, insanlığa borçlulardı. 

Hitler’in şahsında kendilerine tarih boyunca yapılan zulmü somutlaştırıp haklı olarak Roma İmparatorluğu'na, Vatikan’a, Katolik Roma-Germen İmparatorluğu’na, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na hesap sorabilmişlerse, her ırktan, her dinden bütün insanlığı gettolara sıkıştırarak bütün her şeylerini alan kendi ırkdaşlarına da hesap sorabilmeliydiler. 

‘Bekçi’nin, Yahudilerin kendilerini ‘Çimenlerin Üstündeki Çiğ’ olarak tanımladığını ve ‘Üstün ve Seçilmiş Irk’ olarak gördüklerini, bunun da kökleri ve uzantılarıyla yaşayan tarihteki en eski ‘Irkçılık ve Üstünlükçülük’ olduğuna dair tespitleri çok ilginçti. 

Oysa bugün bütün dünyayı anti-Semitik olmakla, yani Yahudi düşmanı ırkçılıkla suçlayanlar yine onlardı. Tuhaf olan Semitik ırkların sadece Yahudilerden ibaret olmadığını unutmuş görünmeleriydi; bugün Filistin merkezli Arap düşmanlığını yaygınlaştıran da Satanist-Siyonist Yahudiler’di; Araplar da, Süryaniler, Aramiler gibi Semitik bir ırktı ve anti-Semitizm Arap düşmanlığını da içeriyor olmalıydı. Kendileri ile çelişen bir söylemle yürüttükleri savaş inandırıcı gerekçelere sahip değildi. 

Anti-Semitizm’le suçladıkları her ırktan her dinden insanı susturmayı ve böylece eleştirileri baskı altına alarak dokunulmazlaşmayı amaçlamışlardı. Bu amaçlarına da son 75 yılda tam olarak ulaştıkları söylenebilirdi. Ancak bu eleştirilemezlik sonsuza dek sürmeyecekti. Siyonist olmayan Yahudiler, seslerini yükseltmiş ve onları eleştirmeye başlamışlardı. 



<< Önceki                      Sonraki>>


[(24.01.2021, (2/18 (136))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:

Seçkin Deniz, 01.02.2021, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı