Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Ne kadar hoyrattır başka başka gemilerden alıp getirdikleri kangren olmuş insan ruhuna dair hikâyelerle fırtınalar, ne kadar hırçın ve yıkıcıdır gemilerin sırtına yükledikleri yersiz, yurtsuz kalmış hikayeleriyle kasırgalar."
Kimi zaman güvertede dolaşırken, yalnızlığın o kalabalık sessizliğinde aklıma gelir. Bir geminin denize ilk indirildiğinde ne hissettiğini kimse bilmese de, deniz suyunu kendine has bir kuvvete dönüştüren tuzun ruhu ile ilk kez buluştuğunda sarsılmıştır, bilirim; bocalamıştır gemi. Bir zaman sonra denizlerde dolaşan milyonlarca senenin hâtıraları ile hemhâl olmuştur ve kendisi olmuştur artık. Birbirine benzer hikâyelerin birbirlerine güç veren insanlar gibi gemileri de bir kavme evirdiğini görürüm, işitirim ve dillendiririm içimde.
Gün yüzü görmemiş hikâyelerin gemiler gibi insanları da büyük bir hüzünle kendi içlerine gömdüğünü gören ve irkilen herkes gibi, bugün, bu akşam, sıcağın soğukla hâlleştiği demde görüyor ve irkiliyorum. Bir gemi tıpkı bir insan gibi doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. Benim de gemim gibi dolmakta olan bir ömrün son demlerine yaklaşırken düşündüğüm şeyler, gün yüzü görmemiş hikâyelerin susturduğu kalabalıkların sırtında, çâresiz, tevbekâr ve munis.
Ne kadar hoyrattır başka başka gemilerden alıp getirdikleri kangren olmuş insan ruhuna dair hikâyelerle fırtınalar, ne kadar hırçın ve yıkıcıdır gemilerin sırtına yükledikleri yersiz, yurtsuz kalmış hikayeleriyle kasırgalar. İnsan yoksa gemiler de yoktur; fakat yükü olan insan bir gemiden daha kahırlıdır, hüzünlüdür, eli ayağı kesilmiş bir kurbandır, diye düşünürüm.
Ambarlarınıza bakarsınız sık sık dostlarım. Hangi köşede aklınıza takılan ne varsa, dönüp dolaşırsınız onun etrafında. Gemilerin sizin gibi iradeleri yoktur, ama kaptanları vardır ambarlarına konanlardan hesaba çekilecek olan; ruhunuz, bedeniniz kaptan köşkünde oturan iradenizin karar verip yaptıklarından muazzeptir yahut mesrur; ambarlarınız da, kendi kalabalığınızda gezinip durduğunuz hafızâlarınızdır.
Ne ki hiçbir kaptan fırtınaların ve kasırgaların getirdiği hikâyelere her zaman hazırlıklı değildir. Çoğu zaman ne yaparsa yapsın mâni olamadığı yerlere savrulur dümenini tuttuğu gemiler; kayalıklar, karadaki kumsallar ya da sığ kıyılardaki dip, hep derin izler ve yarıklar bırakır savrulan ve karaya oturan gemilerde.
Hâfızalarınızdaki gezintileriniz dünlerinize ait ayıplarda, günahlarda, mağlubiyetlerde sekteye uğrarlar; gözlerinizde gördüğümüz o sabit hüznün çekildiği yer bu yüzden o sektelerdir.
Bu sebeple dedim, benim de gemim gibi dolmakta olan bir ömrün son demlerine yaklaşırken düşündüğüm şeyler, gün yüzü görmemiş hikâyelerin susturduğu kalabalıkların sırtında, çâresiz, tevbekâr ve munis.
Bu bir imkândır inanan insanlar için, inanmayan insanların kendilerini mahrum bıraktığı. Küçük ya da büyük demeden bir deme doldurup düşündüğünüz hatalarınız sizi gerip çekmesin son vakitlerden, içinize gömmesin; gözlerinizdeki pırıltıyı söküp çekmesin.
Nihayetinde fırtınalara ve kasırgalara hükmedemiyoruz, gemilerimiz bizim ellerimizle inşâ ettiğimiz ve fırtınasız kasırgasız hükmettiğimiz nesneler değil; onlara ruh ve beden diyorlar çünkü. Hiçbir gemi kendisindeki ve ambarlarındaki çürümüşlük yüzünden içinde fırtınalar ve kasırgalar koparmaz, böyle bir sınamaya tâbi değildir; ama her insanın kendi içindeki fırtınaların ve kasırgaların kahrını çektiğini biliriz.
Zihinlerimiz, gemilerin ambarları gibi sadece kendilerine ait olanları istiflemiyorlar hâfızalarında; yüzlerce insandan artakalan etkilerle de sınanıyoruz.
Gemiler ve insanlar birbirine ancak bu kadar benzerler dostlarım, gemiler kahve içmez ve dertleşmezler; ambarlarındakilere yapabilecekleri bir şey yoktur, ama sizin var, iradenizin var; elinize bir silgi alıp tek tek sileceksiniz sektelerde içinizi yakan pişmanlıkları, ayıpları, günahları. Tevbekâr olmaktır ilacınız; hem de defalarca kez tevbekâr olsanız bile son nefesinizi verene dek vazgeçemeyeceğiniz tek ilaç.
Denizin tuzlu ruhuna aşinâ olanlardansınız artık, gemilerinizin dümeni bir yere kadar sizin elinizde… Acıkan, sizi dürten bedeniniz, isteyen ve kavuşmak için çabalayan bir ruhunuz var; iradenizin kanatları da her daim muzaffer uçuracak kudrette değil.
Bilesiniz diye söyledim, bildiklerinizden başka olmasa bile söylediklerim. İnsan bir gemi gibi doğmaz, ama bir gemi gibidir süregiden ömründeki basamaklar.
Hoş ve hoşnut kalınız.
Selam ve sevgiyle.
<<Önceki Sonraki>>
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.