Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
'‘Mukayeseli Dinler Tarihi’ öğretmeliydik her yeni doğan insana. Bu ‘Bilgi Çağı’ dediğimiz 21.yüzyılın temel sorunlarına daha sağlıklı bakmanın tek yoluydu bana göre. ‘Sıkıntı’nın kıyamete kadar sürecek olan bütün detaylarını düşünebilmek için zaman kazanması gerekiyordu insanlığın.'
İyi ve doğru arasında bütünleşik bir ilişki vardı, ama ikisi aynı değildi, ahde vefa doğru bir davranıştı ve sonucunda iyilik ortaya çıkıyordu, ahde vefa yoksa bu yanlış bir davranıştı ve sonucunda kötülük ortaya çıkardı. O halde ilahi bilginin doğru olarak tanımladığı her davranışın sonuçları, kaynağı insan olan, ancak fıtrattan kaynaklanan birden fazla pozitif-olumlu duygu-düşünce ve olgu ile eşleşiyordu, bu eşleşen çıktıların oluşturduğu toplam hale iyilik diyorduk; huzur, sevinç gibi daha birçok iyi hissettiren duygu ve düşünce ile ödüllendiriliyordu insan. Allah’a verdiği sözü tutmayan insan için kötülük hayatının her boyutunda apaçık bir şekilde her yeri kaplıyordu.
Yahudilerin Allah’a verdikleri sözleri defalarca tutmadıkları sabitti ve bunu hepsi çok iyi biliyordu. Bekçi’nin Yahudi Tarihi’ne yaptığı vurgu bütünleşik bir yorum yapma imkânı da çıkarıyordu ortaya.
Milattan Önce 6. yüzyılın başlarında Yehuda Krallığı Babil Ordusu tarafından ele geçirilmiş, Tapınak yıkılmış, Yehudalılar Babil'e sürülmüş, ancak Babil'in daha sonra Persler tarafından istila edilmesinin ardından sürgün edilen Yahudilerin bir kısmı Ezra ve Nehemya peygamberlerin önderliğinde anavatanına dönmüştür. İkinci Tapınak'ın inşası, Perslerin onayı ile Yahudiliğin son üç peygamberi Hagay, Zekeriya ve Malaki'nin liderliğinde tamamlanmıştır.
Milattan sonra 66 yılında, Allah’ın elçisi İsa’ya yapılan Roma-Yahudi ortak zulmü sonrasında baskı altında kalan Yahudilerin Yehuda'nın Romalı yöneticilerine karşı başlattıkları ayaklanma daha sonra Roma imparatorları olacak olan Vespasianus ve Titus tarafından bastırılmıştır. Milattan sonra 70 yılındaki Kudüs Kuşatması'nda, Kudüs Tapınağı'nın büyük kısmını yıkan Romalılar, Menora gibi, tapınağın kutsal eşyalarını yağmalamışlardır. Julius Severus'un Bar Kohba ayaklanmasını bastırması sırasında, Yehuda'da yaşayan Yahudilerin büyük bölümü öldürülmüş, köle edilerek satılmış veya kaçmaya zorlanmıştır.
İsrâ Suresi 4-8. ayetler bütün Yahudi tarihini özetliyordu:
‘Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz” diye hükmettik. Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi. Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık. İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kâfirlere bir zindan yapmışızdır.’
‘Mukayeseli Dinler Tarihi’ öğretmeliydik her yeni doğan insana. Bu ‘Bilgi Çağı’ dediğimiz 21.yüzyılın temel sorunlarına daha sağlıklı bakmanın tek yoluydu bana göre. ‘Sıkıntı’nın kıyamete kadar sürecek olan bütün detaylarını düşünebilmek için zaman kazanması gerekiyordu insanlığın. Ne Yahudilere, Hristiyanlara, Müslümanlara yüklenen haksız yüklerin sürmesine izin vermeliydik, ne de Yahudilerin ve Hristiyanların ‘dindar olmayan’ unsurlarının Müslümanlar’a ve dünyanın geri kalanına zulmetmesine sessiz kalmalıydık.
Muhtemelen Allah Son Elçisi Muhammed’den sonra bir elçi daha gönderecek olsaydı, o elçi Müslümanların da nasıl cezalandırıldığını anlatacaktı bize. Çünkü içinde yaşadığımız derin acıların sorumlusu yine biz Müslümanlardık ve açıkça Allah tarafından cezalandırıldığımızı görebilmeliydik.
Tevrat, Tesniye Bab 28 sadece Yahudiler’e hitap etmiyordu, biz Müslümanlar bütün indirilmiş kitaplara inanıyorduk ve Tevrat’ın muhkem, değişmemiş ayetleri bizi de bağlıyordu:
“RAB sizi delilikle, körlükle, şaşkınlıkla cezalandıracak. Öğle vakti körlerin karanlıkta el yordamıyla yürüdüğü gibi yürüyeceksiniz. Yaptığınız her şeyde başarısız olacak, sürekli sıkıştırılacak, yağmalanacaksınız. Sizi kurtaran olmayacak (…) Orada RAB size titreyen yürekler, umutsuzluk ve bakmaktan yorulmuş gözler verecek. Sürekli can kaygısı içinde yaşayacaksınız. Gece gündüz dehşet içinde olacaksınız. Yaşamınızın güvenliği olmayacak. Yüreğinizi kaplayan dehşet ve gözlerinizin gördüğü olaylar yüzünden, sabah, 'Keşke akşam olsa!', akşam, 'Keşke sabah olsa!' diyeceksiniz.”
Afganistan, Irak, Suriye, Yemen Bab 28’de bildirilen her şeyi tıpkı geçmişte Yahudilerin yaşadığı gibi yaşamış Müslümanlarla doluydu, bütün bunlara şahittik ve ne yazık ki şahit olmaya devam ediyorduk.
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök] [2.Bölüm-Yer]
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Takip et: @SonsuzArk
Takip et: @SonsuzArk
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.