Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Dört yüz yıllık Osmanlı tarihine göz atanlar itirafa zorunludurlar ki Kâmil Paşa'nın her başbakanlığı, millet için yeni bir felaket olayını haber veriyordu. Mısır, Doğu Rumeli, Bosna ve Hersek, Bulgaristan'ın Bağımsızlığı, Batı Trablus.. hep O'nun başbakanlığı zamanında Osmanlı varlığından koparılmıştı. Gerçek, bu felaketlerin sorumlusu ve müsebbibi Kâmil Paşadır denilemezse de ne kötü bir şanstır ki bütün olumsuzluklar, kötülükler O'nun idaresinde gerçekleşmiştir.
Yukarda söylediklerimiz gibi Gazi Muhtar-Kâmil Paşa Kabinesi siyasi partilerden hiç bir partiyi temsil etmiyordu. Diyebiliriz ki bu Kabinenin kamuoyu nezdinde de bir yakınlığı bir önemi yoktu. İttihat hükümetinin düşmesi üzerine iktidar olan bu Kabineye bazı yardakçı gazetecilerle bir takım bağımsız muhalifler "Büyük Kabine" unvanını vermişlerdi. Ancak pek kısa bir süre sonra büyük kabinenin en büyük muhalifi yine eski muhalifler olmuştur.
Şerif Paşa, bu kabineye "Baba Oğul" hükümeti adını veriyordu. Bir halde ki, kendisine bir "Yeğen" muamelesi bile etmeyen ve mini mini bir bakanlık bile vermeyen Büyük Kabine'ye darılarak yine Paris'e gitti ve bu defa da tüm eleştirilerini yeni hükümete yöneltti.
Prens Sebahattin Bey'in de kabine ile bir ilişkisi ve bağı olmadığı biliniyor. İtilaf'a gelince: Birkaç gün içinde baba oğul ve damatlar kabinesine tamamen yabancı olduğunu anladı. Kabine olayında Kâmil Paşa'nın bulunması, İtilaf için bu birkaç günlük umuda neden olmuşsa da Kâmil Paşa, Kabinede her düşüncesini kabul ettiremiyordu.
Halaskârlar da Kabine'den memnun değillerdi. Kabine bütünüyle renksiz olduğundan, muhalefet guruplarından hiçbirisini memnun edememesi pek doğaldı. Arnavutluk İsyanı liderleri ise Kâmil Paşa'nın başbakanlığa(Sadrazam) getirilmesi için ısrar ediyordu. Nihayet muhalefet güçleri, Gazi Muhtar Paşa'yı düşürmek için birleşti. Kâmil Paşa, bir kere daha, daha önceleri olduğu gibi en kötü bir zamanda hükümet yönetimini eline aldı.
Sözü edilen kişin kaderi kötü talihi midir? Yoksa sonsuz ihtirası mıdır? Nedir, bilinmez, kaç kere başbakanlığı almış ise hep aynı sonuç görülmüştür. Dört yüz yıllık Osmanlı tarihine göz atanlar itirafa zorunludurlar ki Kâmil Paşa'nın her başbakanlığı, millet için yeni bir felaket olayını haber veriyordu. Mısır, Doğu Rumeli, Bosna ve Hersek, Bulgaristan'ın Bağımsızlığı, Batı Trablus.. hep O'nun başbakanlığı zamanında Osmanlı varlığından koparılmıştı. Gerçek, bu felaketlerin sorumlusu ve müsebbibi Kâmil Paşadır denilemezse de ne kötü bir şanstır ki bütün olumsuzluklar, kötülükler O'nun idaresinde gerçekleşmiştir.
Bu defaki Başbakanlık'ta da şimdiye kadar görülen felaketlerin tümünden daha müthiş bir felaketle sonuçlanacaktır. Bu konuda daha kapsamlı ve uzun çözümlemeleri tarihe bırakıyoruz. İhtimal ki tarih Onu sorumsuzluğa ve ihmalkârlığa mahkûm eder. Arnavut isyanı liderleri, Kâmil Paşayı istiyorlardı. Bütün muhalif güçler de O'nu iktidara getirmek için birlikte çalışıyorlardı. Ancak işin en tuhafı şurası ki, gerek Arnavutların ve gerekse muhalif partilerinin Kâmil Paşayı isteyişi, eski yeniçerilerin "İSTERÜK!"ünün aynıydı. Yeniçeriler ne istediklerini ve niçin istediklerini bilmezlerdi. Muhalifler de Kâmil Paşa'yı bilmedikleri halde istiyorlardı.
Muhaliflerin Kâmil Paşa'da gördükleri ve istedikleri kendi arzuları kendi umutları, kendi hayalleriydi. Ancak hayal başka, gerçek başka şeyler olduklarından Kâmil Paşa'nın Başbakanlığa geçmesi hayallerin sönmesini ve gerçeğin ortaya çıkışına neden oldu. Bununla birlikte Kâmil Paşa'nın en büyük düşmanı kendisinin Başbakanlığa gelmesini arzulayan muhalifler oldu.
Birinci Bölümün Sonu
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.