Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Piatigorsky, Hiram Usta’nın ölümünü anlatırken, Samirîlerin kökenlerini ve dünyada yayıldıkları alanları, bozdukları dinleri görmemi de sağlamıştı. Bu birbirinden çok uzak coğrafyalarda yaşayan insanların dinlerine ‘Altın Buzağı’nın nasıl girdiğini de açıklayan bir anlatıydı."
Hiram Usta, tarihin bilinmezleri içerisinde, karanlıklarda saklanarak ilerleyen Samirîlerin bir işaretçisiydi. Günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde etkin bir gizli topluluk olan Masonlar tarihlerini Süleyman tapınağında ustabaşı olan Hiram Abif efsanesine dayandırıyorlardı. Hiram Usta’nın şeytanî sembollerini fark eden Süleyman tarafından öldürtülmesinin intikamını Süleyman’ın da mason, büyücü olduğu yalanını yayarak alıyorlardı.
Allen E. Roberts’in kitabı Masonik Semboller’inden alıntı yapan ‘Yer Yazarı’nın notlarına göre, Milattan sonra birinci yüzyılda yaşamış olan İbrani tarihçilerinden Flavius Josephus'un Hiram usta ile ilgili anlattıkları şöyleydi:
“Solomon (Süleyman) Tire’den adı Hiram olan bir sanatkâr getirir. Anne tarafından Naphtali kabilesinden, baba tarafından ise İsrailoğulları’nın soyundan Ur’un oğludur. Bu kişi bütün işlerde kabiliyetlidir, ama esas yeteneği altın, gümüş ve bronz işçiliğindedir ve tapınağın bütün mekanik işleri Solomon’un direktifleri doğrultusunda onun tarafından yapılır. Bunun yanında Hiram iki sütun inşa eder, dışı dört parmak kalınlığından bronzdan, yüksekliği ise 18 kubit (elin dirsekle parmak ucu arasına denk gelen eski bir uzunluk ölçüsü), çevresi 12 kubit dökme sütunları, üzerlerinde 5 kubit boyutunda leylak benzeri süslemelerin olduğu, etrafını ağ şeklinde iç içe geçmiş bronzdan yapılma hurmalar süsler. Buna iki sıra şeklinde asılı duran iki yüz nar bağlıdır. Sütunların birini girişe sağa yerleştirir ve adına Jachin der, sola yerleştirdiği sütuna ise Boaz.”
‘Kim Korkar Masonlardan’ kitabının yazarı Dinler Tarihi uzmanı Alexander Piatigorsky’e göre, “Kudüs’te Tanrı’nın Ebedi Tapınağı yedi yıl ve altı ay gibi kısa bir sürede Barış ve Mimarlık Prensi Süleyman tarafından, Tanrısal Yönlendirme vasıtasıyla, işçilerin alet sesleri olmadan başlamış ve bitirilmiştir; 3600 Prens (Horodim) ya da Üstad Mason ve (…) 3600 taş kesici(…) veya Kalfa ve 70.000 işçi vardı (…) Süleyman, çok sayıda Mason ustasını ve dülgerini Kudüs’e yollayan Sur Kralı Hiram, ya da Huram’a çok minnettardı (…) Ama asıl önemlisi, dünyadaki en hünerli Mason olan yoldaşı Hiram veya Huram Abif’i gönderdi. Bilge Kral Süleyman, Kudüs Locasının Büyük Üstadıydı ve aydın Kral Hiram, Sur Locasının Büyük Üstadıydı ve ilham içindeki Hiram Abif işin Üstadıydı”
Mason tarihçiler, Süleyman Tapınağı’nın tunç işleri tamamlandıktan sonra, Hiram’ın üç yardımcısı (Jubela, Jubelo ve Jubelum) tarafından öldürüldüğünü kabul ederler. Bu efsane Masonların üstad derecesine yükselme törenlerinde yeniden canlandırılır ve topluca bir kez daha yaşanır. Üstadlığa yükselecek olan kalfa, cinayet kurbanı Hiram’ın rolünü üstlenir.
Mason Anayasasını kaleme alan James Anderson’a göre, Masonluğun tarihi, ilk insan Âdem’le başlıyordu, oysa Adem’in iki oğlu Habil ile Kabil arasındaki olaylar ve Kabil’in Allah’ın emrine aykırı olarak Habil’i öldürmesi, Masonluğun tarihini Adem’e değil, Kabil’e dayandırması gerektiğini göstermekteydi:
“Bağımsız İlimler, özellikle Geometri, Evrenin Ulu Mimarı Olan Tanrı’nın suretinden yaratılan ilk atamız Âdem’in kalbinde yazılı olmalıydı; çünkü o Cennet’ten kovulduğundan beri, bunun ilkelerini onun evlatlarının kalplerinde bulunur ve bunlar zamanla, uygun bir önermeler yöntemi haline getirilmiştir (…) Bu soylu ilim (…) tüm o Sanatların, özellikle Masonluk ve Mimarlığın temelidir (…) Kuşkusuz Âdem, oğullarına geometriyi öğretmişti (…) Çünkü Kabil’in bir kent inşa ettiğini görüyoruz.”
Piatigorsky’e göre, “Hiram, bir tunç işçisinden bir Üstad Masona; Süleyman’ın Tapınağı’nın çevresi, onun son inşaat yerine ve Yehova’nın dini, Evrenin Ulu Mimarı’nın dinine dönüşmekle kalmamış; çok daha önemlisi, iki direğiyle beraber Tapınağın terası, Tapınağın kendisinden ayrılmış ve hem efsanede, hem de Ritüel’de direklerin her biri kendi dinsel anlamına kavuşmuştur. (…) Kitab-ı Mukaddes’te Tanrı, Amos’un önünde, duvarda, sağ elinde bir şakul kurşunuyla belirir ve Yahudileri, onların günahlarını ve kötü davranışlarını tartmakla korkutur.”
Anderson yasasında, Hiram Abif’in öldürülmesinin ardından olanlar şöyle anlatılır; Samirîlerin iftiralarına rağmen tapınağa şeytanî simgeler yerleştiren Hiram Usta’nın Allah’ın elçisi Süleyman tarafından öldürtüldüğü açıktır, Süleyman iddia ettikleri gibi mason üstadı olsaydı, onu terk etmeleri gerekmezdi, anlatı gerçeğin resmini net bir şekilde ortaya koymaktadır:
“(…) Masonlardan birçoğu, O (Süleyman) ölmeden önce, yurt dışına çok uzaklara yolculuk etmeye başladı ve beraberlerinde Kardeşliğin Sırları’nı götürdü (…) Eski Yasalar, Vinus isimli birinin, Bilim ve Sanatının ince bilgisini Almanya ve Galya’ya getirdiğini beyan eder. Onlar birçok yerde (…) özel ayrıcalıklar elde ettiler ve liberal sanatlarını yalnızca Hür doğmuşlara öğrettikleri için onlara Hür Mason denildi. Onlar, Heybetli Sütunlar inşa ettikleri yerlerde büyüklerin ve zenginlerin teşvikiyle Localar oluşturdular. Bu zenginler, çok geçmeden Locanın üyeleri ve Zanaatın Kardeşleri olarak Kabul edilmeyi talep ettiler- ta ki bu Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar, Üstad ve Nazır olana dek. Bundan başka Krallar ve Hükümdarlar, Süleyman’ın izinden giderek, her biri kendi idaresinde Büyük Üstad oldu. Süleyman’ın Mason olarak hatırasına layıkıyla hürmet gösterilmiştir ve Mimari, Genel Yangın tarafından yok edilene kadar da gösterilecektir (…)”
Piatigorsky, Hiram Usta’nın ölümünü anlatırken, Samirîlerin kökenlerini ve dünyada yayıldıkları alanları, bozdukları dinleri görmemi de sağlamıştı. Bu birbirinden çok uzak coğrafyalarda yaşayan insanların dinlerine ‘Altın Buzağı’nın nasıl girdiğini de açıklayan bir anlatıydı. Allah nereye bir elçi gönderse Samirîler hemen o elçiyi öldürmeye, başaramazlarsa anlattıklarını tahrif etmeye ve insanları Allah’ın yolundan saptırmaya çalışmışlardı:
“Hiram’ın öldükten sonra parçalanmasının da kendi içinde, hemen her yerde görülen bir Tanrı’nın parçalanması mitinin yansıttığını varsayabiliriz. Bu mit, karşılaştırmalı dinin başlıca dayanağıdır ve eski Mısır’daki Osiris tapıncından eski ve modern Hindistan’daki Kali inançlarına, Güney Amerika yerlilerinin Şamanist inançlarından Kuzey ve Kuzeydoğu Sibirya’daki Şamanist inançlara kadar, yok olmuş veya hala mevcut en az yirmi tapınçta gözlenmiştir. Üstad Mason, tektanrıcılık halinin tekâmül potansiyelini simgeler; tektanrıcılık, Logos ya da Söz konusu olan Osiris tarafından simgelenir, -daha önce tasvir edilen Ritüel’de Üstad Mason’un Hiram’ın Kayıp Sözcüğü olması gibi- ve son olarak Osiris, Hiram tarafından simgelenir.”
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök] [2.Bölüm-Yer]
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Takip et: @SonsuzArk
Takip et: @SonsuzArk
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.