Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Şu hâlde, yeni komite, kabineyi düşürmek için hangi araca baş vuracaktı? Sonunda vereceğimiz açıklamadan ayrı olmak üzere yeni komite son davasını da inkâr ederek karışıklık isyan ve daha doğrusu darbe ve muhtıra usullerine başvurmuştur.
Artık yukarıda bildirdiğimiz gibi dağılan İtilaf Partisi yerine yeni bir komite gelmiş ise de İtilaf adına açılan teşkilatların ve hele taşra bireylerinin bundan haberi yoktu.
Yeni komite, bütün zamanını Kâmil Paşa Kabinesi aleyhinde propaganda yapmakla ve eski arkadaşlarını aşağılama ve teşhirle uğraşmakla vakit geçiriyordu.
Saldırıların en şiddetlisi Reşit Bey'le Salih Paşa'ya çevrilmişti. Gümülcineli ve arkadaşları, Reşit Bey'in İçişleri Bakanlığı, kendi sayelerinde gerçekleşmiş gibi yorumlamaktaydılar. Partinin programının yazılmasında Parti bireylerinden birinin olduğu iddia ediliyor ve Parti emrine itaat etmeyişini ihanet diye değerlendiriyorlardı.
Salih Paşa ile Reşit Bey arasında öteden beri tam bir dostluk bulunduğundan bazı isteklerin gerçekleşmesi için Salih Paşa'dan rica edilmişti.
Bu isteklerin neden ibaret olduğunu açıklamaya gerek görmüyoruz. Şu kadar diyebiliriz ki bu istekler de Parti yönetiminin asıl dava ve taahhütlerini unutmuş olduklarını gösterir şeylerdi. Reşit Bey bu istekleri yerine getirme yönüne gitmiyordu. Reşit Beyin nezdinde nüfuz sahibi olunması için Salih Paşa'ya rica edildiği vakit, Paşa'nın, "Partide ortaya çıkan bir kaç zorba kovulmadıkça aracılık edemeyeceği" cevabını verdiği rivayet olunur.
Her yönü kapsayan bu çeşitli deneyimlerden sonra yeni komite Kâmil Paşa kabinesini düşürme kararını vermiştir.
Böyle bir karara, doğaldır ki bir parti kararı gözüyle bakılamaz. Bir parti, bir kabineyi ancak yasal yollardan düşürebilir. Ortada artık bir "İtilaf Partisi" mevcut olmadığı gibi, velev var olduğu kabul edilse, kabineyi düşürmek için yasal bir araca sahip değildi.
Şu hâlde, yeni komite, kabineyi düşürmek için hangi araca baş vuracaktı?
Sonunda vereceğimiz açıklamadan ayrı olmak üzere yeni komite son davasını da inkâr ederek karışıklık isyan ve daha doğrusu darbe ve muhtıra usullerine başvurmuştur.
Kâmil Paşa Kabinesi de sanıldığı gibi uyumlu bir kabine değildi. Nazım Paşa ile bir taraftan Kâmil Paşa'nın ve diğer taraftan Reşit Beyin araları açılmıştı.
Kırık Kilise ve Lüleburgaz yenilgilerinden sonra kabinenin gücü pek küçülmüştü. Gerçekte hatasız insan olmayacağı gibi yenilgisiz ordu olmazsa da bizim yenilgilerimizde pek olağanüstülükler vardı. Yenilgilerin en büyük nedeni araç-gereç ve ulaşım gibi konularda idarenin berbatlığından ibaret olduğu artık açıkça belli olmuştu.
Çatalca direnişiyle meydana gelen olumlu değişimden kabine yeterince yararlanamadı. Kâmil Paşa, Andersen'in güçlü iradesi altında ezilmiş kalmış olduğundan Osmanlı Siyaseti Avrupalıların insafına teslim olmaktan ibaret kaldı. Ordunun gerçekliği düşünülmeyerek yapılan anlaşmanın da kötü etkisi pek büyük oldu. Kabinenin tüm hareketlerinde bir umutsuzluk görülüyordu. Kâmil Paşa, birkaç kere Nazım Paşa'yı bakanlar kurulundan atmayı düşünmüştü. Hatta bunun için Reşit Bey tarafından etkilendiğinden başka oğlu Said Paşa tarafından pek fazla baskı gördüğü kesindi.
Nazım Paşa, kendi hakkındaki düşünceden doğal olarak haberdardı. Ve yine pek doğaldır ki bu düşüncelere lakaytlıkla bakamazdı. Savaşın ilan ve idaresindeki sorumluluğun kimlere ve ne gibi nedenlere bağlanacağı bilinemezse de kamuoyunun bu gibi durumlarda ne kadar şiddetli davranacağı biliniyordu.
İtilaf Partisi, bu durumu dikkate alarak Kâmil Paşa Kabinesini düşürmek için Nazım Paşayı başbakanlığa getirmeyi kurdu. Burası kesindir. Ancak kabinenin ne şekilde düşürüleceği hakkındaki projenin ayrıntılarına sahip değilsek de bunun yeni bir muhtıra ile gerçekleşeceği yargısı için hayli işaret vardır.
Kâmil Paşa, Savunma Bakanını feda etmek ve Rumeli'nin gitmesi yüzünden son derece üzüntü duyan kamuoyunun önüne atmak istiyordu. Nazım Paşa da bu düşünceyi boşa çıkarmak için İtilafın teklifini uygun bulduğu anlaşılıyor.
Son günlerde Nazım Paşa aleyhinde dolaştırılan kuşkular da O'nun asabiyetini artırmış olacağı kuşkusuzdur.
Nazım Paşa'nın İttihat Partisiyle uyuştuğu rivayet ediliyor ve birtakım kanıtlar gösteriliyordu.
Yukarda da söylediğimiz gibi savaşın verdiği sonuç, barış için seçilen yöntem, bir sürü akraba, hizmetçi ve tanışların kayırılması vesaire gibi durum milletin görüşünde kabineyi alçaltmıştı. Kamuoyu, pek gücenik bulunuyordu. Şu halde muhtıra ile düşürülmüş İttihat Partisi için zaman pek uygundu. Hızı ve çalışmaları bilinen İttihat ileri gelenlerinin boş durmadığı genel için açık olmuştur. Kâmil Paşa Kabinesi İttihat teşkilatlarının kapanması ve araştırılması için valiliklere emir vermişti.
Bu emrin genelde uygulandığı ve İttihat Partisinin "Hükümeti düşürmek için girişimlerde bulunduğunu gösteren evrak bulunduğu" valiliklerden bildirilmekle millet meclisinde İttihat yöneticilerinin tutuklanması görüşülürken valiliklerden evrakın gelmesini bekleme kararı verildiği ortaya çıktı.
Demek ki Kâmil Paşa Kabinesi her iki partinin de tehdidi altında bulunuyordu. Çeşitli kaynaklardan elde edildiğine göre İtilaf Partisi'nin Nazım Paşayı Başbakanlığa çıkması için yapacağı hareketin günü cumartesi olarak kararlaştırılmıştı.
Şu hâlde de İttihat Partisi iki tür tehdit altında bulunuyordu. Birisi Kâmil Paşa Kabinesince yöneticilerinin tutuklanmasıyla Partinin dağıtılması diğeri de İtilaf yöneticilerinden oluşacak bir kabine tarafından yok edilmesi.
Tarihin gözünden hiçbir toplumsal olay gizlenemeyeceği için İtilaf gurubunun Nazım Paşa ile gerçekleşen görüşmelerin ayrıntıları da bir gün meydana çıkacaktır. Ancak şimdilik o zamanki İstanbul muhafızı Memduh Paşa'ya Nazım Paşanın söylediği bir sözü tekrar konunun yakın ve gerçek olduğunu kanıta yeterlidir.
Memduh Paşa, görev gereği, bir darbe hareketinden korkulduğu ve bazı önlemlerin gereğini Savunma Bakanına söylediği zaman, Bakan, bir kaç güne kadar başbakanlığa geçeceğini ve korkulacak bir şey olmadığını cevap olarak söylemiş ve Memduh Paşa'nın gerçekleşmesinden korktuğu hareketin kendisini başbakanlığa çıkarmak için yapılacağını ima etmiştir. İttihat Partisi üç beş günlük ömrü kaldığını görmesi üzerine hızlı bir hareketle kendini kurtarmaya kalkışmış ve perşembe günü Babıali’ye saldırarak Kâmil Paşa Kabinesinin düşürüldüğünü padişaha götürmüştür.
İkinci Bölümün Sonu
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.