Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Bu durum, Masonların Türkiye'deki büyük siyasi çalkantılar sırasında oynadıkları rolün bizzat Masonlar tarafından itiraf edilmesinden başka bir şey değildi. Loca, Türkiye’de askeri darbe geleneğinin ilk örnekleri olarak görülen I. ve II. Meşrutiyet’in başlı başına Mason kalkışmalar olduğunu ilan ediyordu."
‘Bekçi’ bir ayrıntıya daha dikkatimi çekmişti: “Protestan ülkelerde Masonlar hiçbir dönemde gizlenme ihtiyacını hissetmemişlerdir.”
Ama ‘Yer Yazarı’nın Osmanlı’ya dair tuttuğu notlar bambaşkaydı. Nefesimi tutarak okuduğumu fark etmiştim, bunlar tarih kitaplarında yoktu, çünkü gerçeği bilmemizi istemiyorlardı:
“16 Mayıs 2008’de Vakit’te bir haber yayınlandı. Türkiye, Britanya Kraliçesi 2. Elizabeth’i ağırlarken, Osmanlı’da ilk defa İngiliz Büyükelçiliği'nde örgütlenen Masonlar da II. Abdülhamid Han'ın tahttan indirilişini kutlayacaktı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, “Türk Masonları'nın zaferi” diye niteledikleri II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesiyle sonuçlanan II. Meşrutiyet'in ilanının 100. yılı olan 2008 yılını “Hürriyet, Eşitlik ve Kardeşlik” yılı ilan etmelerinden sonra etkinliklerini Avrupa Mason Buluşması’na (EME 2008) taşıdılar.
Bu amaçla, 2008 Ekim ayında İngiltere ve Belçika’da yapılan Mason buluşmasında Türkiye Masonları etkinliklerde Abdülhamid’in tahttan indirilmesinde rol oynayan Mason ataları için bir anma töreni düzenlediler ve II. Meşrutiyet’in nasıl ilan ettirildiği, ardından Abdülhamid’in nasıl tahttan indirilerek 1909’da da Türk Masonluğu'nun yasal zemine kavuştuğu anlatıldı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, bütün bağlı kuruluşlarına II. Meşrutiyet'in 100. yıl kutlamalarının 2008 boyunca çeşitli etkinliklerle kutlanması talimatı vermesinden sonra, ülke çapında çeşitli localar tarafından kutlama programları düzenlenmeye başlandı. Bu doğrultuda “Meşrutiyet defileleri”, kitap tanıtımları, konferanslar ve benzer etkinlikler düzenlendi.
Bu durum, Masonların Türkiye'deki büyük siyasi çalkantılar sırasında oynadıkları rolün bizzat Masonlar tarafından itiraf edilmesinden başka bir şey değildi. Loca, Türkiye’de askeri darbe geleneğinin ilk örnekleri olarak görülen I. ve II. Meşrutiyet’in başlı başına Mason kalkışmalar olduğunu ilan ediyordu.
Humbaracı Ahmet Paşa,( Comte de Bonneval), İbrahim Müteferrika ve Patrona Halil İsyanı’na karışan Yirmi sekiz Mehmet Çelebi’nin oğlu Yirmisekiz-zâde Mehmed Said Pasa, Tanzimat Fermanı olarak anılan ve İmparatorluğun çözülüşünü başlatan Hatt-ı Şerif-î 3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Parkı'nda okuyan Mustafa Reşit Paşa, Islâhat Fermâni'nı hazırlayarak 18 Şubat 1856 tarihinde Sultan Abdülmecid'in emriyle yürürlüğe koyan Mehmed Emin Âli Paşa, Keçecizâde Fuad Paşa, Mustafa Fazıl Paşa’nın ahbabı, Abdülaziz’in katili Mithat Paşa, Mısır’daki veraset hakkını kaybederek Paris’e yerleşen 7 Mart 1867’de “La Liberte” gazetesinde yayımladığı mektubunda Sultan Abdülaziz’e Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumu ve yapılması gereken reformları açıklayan ve laik bir idare kurulmasını öneren Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ilk İslamcılardan Mustafa Fazıl Paşa ve onun üç müridi Namık Kemal, Ziya Pasa, ‘Din’de reform yapmak gerektiğini, hutbenin her milletin kendi dilinde okunmasını ısrarla savunan,fikirleri daha sonra müthiş İslamcı Cemaleddin Efgani tarafından geliştirilen Sarıklı İhtilalci Ali Suâvi ile birlikte İslamcılığın ardıl, bitişik üç ismi Cemalettin Efgani, Muhammed Abduh, Kavalalı sülalesinden prens Sait Halim Paşa ve Reşid Rıza hepsi birer masondu.
Mason Cemalettin Efgani, mason Muhammed Abduh ve bir tercümandan oluşan yayın ekibinin Paris'te kurduğu Pan Arap Urvet'ül Vuska dergisi hakkında şöyle der, Urvet'ül Vuska sitesi:
"Sayılarının azlığı ve yayın hayatının kısalığına rağmen El-Urvetu’l Vuska’nın çağdaş İslami basının doğmasında ve İslami Hareket üzerindeki hareket öylesine büyük olmuştur ki günümüze dek hiçbir basın organı onun yaptıklarını başaramamıştır. Uluslararası boyuta sahip tek İslami dergi olan El-Urvet’ul Vuska Irak’tan Mısır’a, Şam’dan İran’a, Arap yarımadasından Hindistan ve Afganistan’a kadar uzak-yakın tüm İslam ülkelerine gönderildi.
Gazetenin açılış makalesinde de belirtildiği gibi “El-Urvetu’l Vuska” teşkilatının üyeleri teşkilatlarının bir yayın organının olmasında fikir birliğine varmışlardı: “Üyeler, şu günlerde kendi dilleriyle -Arapça- yayınlanacak bir gazete çıkarmaya karar verdiler. Gazetenin yayın yeri Paris gibi hür bir şehir olmalıdır. Ancak bu şekilde görüşlerini diledikleri şekilde açıklar, seslerini uzak İslam ülkelerine ulaştırabilir ve gafilleri uyandırıp aklı başında olanları ikaz edebilirler.”
Kapakta şunlar yazılıydı:
“Bismillahirrahmanirrahim. El-Urvetu’l Vuska, Siyasi Şef: Cemaleddin el-Hüseyni el-Afgani Başyazar: Muhammed Abduh. Gazete tüm Doğu ülkelerine gönderilir. Yayınlanması amacıyla yazı göndermek isteyen ya da önemli bir bilgiyi haber vermeyi arzulayanlar için adresimiz: 6 Rue Martel a Paris."
Paris 1789 sonrası masonluğun merkeziydi... Grand Orient-Büyük Doğu oluşturulması fikri liberal soyluların ve burjuvazinin aydınlatılmış Fransız masonluğunun kollarını inşa etmeye işaret eder. Onlar 1789 olaylarında doğal bir rol oynamışlardır. Masonlar tüm tartışmalarda ve Fransız Devrimi'nin tüm katmanlarında bulunmaktadır.
Grand Orient sonra Emperyal Fransa'nın oluşturulması için kullanıldı. Napolyon'un Kahire seferi sonrasında Masonluk yoğun bir şekilde Mısır'a yerleşti. Mısır "Masonluğun gerçek kökeninin" bulunduğu coğrafya idi. Alexandre Lenoir, "Ebedi inisiyasyon" mabedi Memphis gizemleri ışığında Fransız Riti'nin yedi ilkesini açıkladı ve 1813 yılında Mizraim veya Mısır Riti ortaya çıktı.
Kendi anlatımlarına göre; "Bugün masonluk insanlara hümanist bir şekilde ve kardeşçe inisiyasyon sunmaktadır. Gerçekten de bireysel gelişim ve Masonik inisiyasyon yöntemi sağlayan Fransa Grand Orient Masonların dünya ve sosyal konularda sorunlarını yansıttıkları yerdir. Bu, diğer Mason bağlılığı ile karşılaştırıldığında onun önemli özelliklerinden biridir. Ne iyidir - entelektüel, ahlaki ya da ruhsal - bir adamın bir "öteki"ne ilgisi ve onun kaderi neden/nasıl olur?"
Fransa'da Grand Orient olarak örgütlenen ve köklerini antik Mısır'da Napolyon'la arayan masonların, kurdukları Grand Orient Arabi sitesi o dönemde aktif rol alan, bazen birbiriyle savaşır görünen Müslüman-Türk- Arap-Afgan Osmanlı teb'ası olan ve Farisi masonların listesini hiç çekinmeden ilan etmektedir.
III. Selim'in Nizam-ı Cedid Ordusu Akka'da Napolyon ordularını yendikten sonra, yine Kabakçı Mustafa adında bir Mason kuklası kullanılarak çıkarılan isyan sonucunda III. Selim masonlarca tahttan indirilmiş ve sonrasında da öldürülmüştür ve Nizam-ı Cedid ordusu dağıtılmıştır. Osmanlı'nın kendini koruma refleksleri tamamen yok edilerek II. Mahmut döneminde Mason Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından tamamen sıkıştırılan devlet masonların eline geçmiştir.
Mason Tanzimat paşalarıyla çatışan mason genç Osmanlılar ya da ilk Jöntürkler ve daha sonra İslamcılık şemsiyesi altındaki ittihatçı masonlar, masonların Osmanlı Devleti’ni parçalamalarına hizmet ettiler. Mevleviler ve Bektaşiler de aynı yapıya entegre biçimde Müslümanları sefalete sürüklediler.”
Derin bir nefes almıştım; bu anlatımı kısa süren, her bir sözcüğü binlerce Tarih kitabının özeti sayılabilecek derinlikte bir özetti.
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök] [2.Bölüm-Yer]
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Takip et: @SonsuzArk
Takip et: @SonsuzArk
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.