Don’t be fooled — there’s method behind Macron’s madness
Emmanuel Macron, düşüncesinin sadece ölümlüler tarafından kolayca anlaşılamayacak kadar incelikli olduğunu söyledi ve haklı. Dört boyutlu beyninin mantığına nüfuz etmek, entelektüel olarak yetersiz olanlar için bir görev değil. İşin püf noktası, Anglo-Sakson yorumlarını anladığını ve onun için ne zaman yararlı olabileceklerini bildiğini hatırlamaktır.
Örneğin Macron, İngilizce konuşan medyanın, Avustralya denizaltı sözleşmesinin iptali ve İsviçre'nin Fransız jetleri yerine Amerikan savaş uçakları satın alma kararı konusundaki "öfkeleri"nden keyif aldığını görebiliyor. Ancak Washington ve Canberra'daki büyükelçilerini geri çağırmasının ve İsviçreli mevkidaşı ile ikili zirveyi iptal etmesinin arkasında karmaşık bir siyasi hesap olması da muhtemel.
Macron ve maiyetinin Avustralya'nın denizaltı anlaşmasından vazgeçmesine gerçekten şaşırmış olması -Avustralya medyası aylardır bununla ilgili olasılıklardan bahsediyor- ya da histerik tepkisinin hesaplanandan farklı olması inandırıcı değil. İsviçre'nin Amerikalıların sunduğu beşinci nesil gizli F-35 uçaklarına tercihli olarak dördüncü nesil Rafale jetleri satın alması da olası değildi.
Ayrıca, Macron'un Almanya'daki siyasi olayları emperyal emellerine mutlak engel teşkil etmediğini gözlemlediğini düşünün. Angela Merkel sadece Macron'a eşit muamele ediyormuş gibi yaptı. Kaçınılmaz olarak, çok zayıflamış bir lider tarafından (bu eşitlik) sağlanacaktır. Fransa Cumhurbaşkanı stratejik bir fırsat yakaladı: sadece Fransa'ya değil, Avrupa'ya da liderlik etmek.
Dolayısıyla Macron'un 'ihanet' çığlıkları, haklı olsun ya da olmasın, bir amaçtır. Silah anlaşmalarını imzalamayı başaramadığı için, şimdi, 'Avrupa rönesansını gerçekleştirmek amacıyla, Merkel'in yerine Avrupa'nın tartışmasız lideri olma hırsı ile Anglo-Saksonların geleneksel olarak şeytanlaştırılmasını birleştiren iki uçlu bir siyasi strateji başlatıyor'; bu onda her zaman saplantı haline gelen bir fikir.
Macron'un stratejisinin anahtarı, zaten 'beyin ölümü'nün gerçekleştiğini ilan ettiği bir ittifak olan NATO'dan bağımsız bir Avrupa askeri ittifakı kurmaktır. Bu yeni düzende, AB'nin tek askeri olarak yetkin üyesi olan Fransa, tartışmasız lider olacaktır.
Süpürgelerle donatılmış bir Alman ordusu göz önüne alındığında, Washington ve Londra'da, 'Avrupa stratejik özerkliği' fikrini saf bir fantezi olarak gören pek çok kişi var. Ancak Macron, tartışmasız Fransız liderliğinde, yani kendi liderliğinde, daha derin, her şeyi bilen Avrupa'nın optikleriyle olduğu kadar, AB savunma kabiliyetinin bölgesel mi yoksa küresel olarak mı güvenilir olduğu konusunda o kadar endişeli olmayabilir.
Seçimlerde, hain Anglofonlarla mücadele etmek (fikri) Fransız siyasetinde her zaman iyi bir rol oynamıştır: Macron, Fransa'yı NATO komuta yapısından çeken ve Amerikan güçlerini ülkeden kovmuş olan De Gaulle'e kanalize ediyor. Macron'un muhalifleri, Aukus anlaşmasının Fransa'yı alay konusu yaptığını söyleyebilir, ancak bunun çok fazla oy alması pek olası değil; Fransızlar bu tür konuşmalara pek sıcak bakmazlar.
Öte yandan Macron, Anglo-Saksonlara yalnızca kendi Avrupa vizyonunun bir alternatif sunabileceğini iddia etmek için olayları istismar edebilir; sadece Fransa liderliğindeki bir Avrupa, Avrupa'yı Çin, Rusya ve İslamcılık tehditlerine karşı savunmaya yetecek kadar güçlü olacaktır. İngilizleri Amerika'nın kucağındaki köpekler olarak reddetmek bunun bir parçası. Macron'un hesaplamaları elbette gelecek yıl yeniden seçilmesine bağlı, ancak bu ihtimalden çok daha fazla olası. Muhalefet paramparça ve çoğu tutarsız.
Macron'un hayran olduğu Napolyon, ünlü generallere sahip olduğu için çok şanslıydı. Ancak Macron, yenilginin ağzından siyasi bir zafer elde ederek şansını kendi başına yaratmaya hazırlanıyor olabilir. Parlak yeni denizaltılarını ve jetlerini bir Avrupa savunma örgütüne devretmek ve Almanların bedelini ödemesini sağlamaktan daha iyi ne olabilir? Bunu yaparken kendini yeni bir Charlemagne olarak sunabilir. Londra, Washington ve Canberra'daki birçok kişinin düşündüğü kadar 'dengesiz' değil.
Jonathan Miller, 20 Eylül 2021, The Spectator
(Jonathan Miller, France, a Nation on the Verge of a Nervous Breakdown- Fransa, Sinir Krizinin Eşiğinde Bir Ulus (Gibson Square) yazarıdır.)
Seçkin Deniz, 05.10.2021, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.