Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Bir çapsızdan bir başka çapsıza. Bir dolandırıcıdan başka bir dolandırıcıya. Sufle verenlerin elinde başkası yok. Eh başka seçenekleri yok. Dürüst birinin o sufle veren hainlerle, düzenbazlarla, müfterilerle ne işi olur ki?"
Kaset mamulü çapsız yine saçmaladı. Ve fakat korkak mı korkak. Saçmalamasının arkasında duramayacak kadar korkak. Bunu hep yapıyor. Hem de anında. Söylediğini anında inkâr edecek kadar korkak ve yüzsüz. Dedik ya çapsız. Çapsız, yüzsüz, utanmaz. Yeryüzünün lügatlarında ne kadar tahkir edici sözcük varsa her birini bu kaset mamulü için kullanabilirsiniz. Hiç birisi sırıtmaz, hiç birisi “acaba!” dedirtmez. Tamamıyla onu tanımlar, onu resmeder.
Acayip pişkindir de. Sorumlusu, yöneticisi olduğu kurumun nasıl zarara uğratıldığı kendisine sorulunca büyük bir pişkinlikle “ben de bilmiyorum!” diyebilecek kadar pişkin. Sanırsın sözü edilen kurumun kapıcısı, bak çaycısı bile değil, kapıcısı. Yok, kapıcısı bile bilebilir, o kurumun önünden geçen bir yabancıya sorulsa yabancının vereceği cevap böyle olmaz. Bu kadar pişkin. Pişkinliği bununla da sınırlı değil. Yüzsüzlüğü bu kadar da değil. Tek tek saymaya kalksak ciltler dolusu olur.
Saçmalıyor. Tehdit ediyor. Sonra da pusuyor. Bir solucan gibi kıvranıyor. İnsan bu laşeyi anınca bile rahatsız oluyor. İnsanlıktan azıcık nasibi olan rahatsız olur, oluyor. Saçmalamayı seviyor. Esip gürlemeyi. Hani bir film repliği vardı “Tutmayın küçük enişteyi!” diye. Kısa boylu, çelimsiz küçük enişte rakiplerini yerle bir edeceğini haykırırken, evin uşağının sözü.
Küçük enişte ne kadar da cesur. Yine de hakkını yemeyelim. Saçmalaması kendinden değil. Kaset mamulü olarak ortaya sürenlerin işaretiyle saçmalıyor. Onlara güveniyor. Onlara bir güç vehmediyor, umuyor. Yine de emin olamadığı için hemen kuyruğunu bacakları arasına sıkıştırıp pusuyor, kimsenin “tutmayın küçük enişteyi!” demesine fırsat vermeden. Ortalık sükunete erinceye kadar gizliyor kendini. Yeni bir işaret alıncaya kadar köşesine siniyor. İçinin kirini, pisliğini büyütüyor. Arsızlığını parlatıyor. Utanmazlığını cilalıyor. Soyduğu kurumdan hareketle, ülkeyi soymanın planlarını yapıp, heyecandan kuduruyor. Gözleri dönüyor. Umuyor da. Zahir, kendisi akıl fukarası olduğu için milleti de akıl fukarası belliyor olmalı. Zavallı. Sufle verenlerin kendisini o makama taşıyacağını sanıyor. Bilmiyor ki sufle verenlerin kendi başlarına sürecekleri merhem yok.
Yine saçmaladı. Bu kere üstü örtük saçmaladı. Doğrudan yurt dışında fetöcüleri paketleyen, kanlı terör örgütünün elemanlarını yurt dışında etkisizi hale getiren kurum çalışanlarını hedef aldı. Genelleştirerek asıl hedefini sakladı güya. Olmadı.
Bunu ben gördüysem, bunu ben sezdiysem muhakkak başkaları da, kurum çalışanları da anlamıştır. Bilmiştir. Kendisi akıl fukarası başkalarını da akıl fukarası sanıyor. Öyle görünüyor ki suyu ısındı. Sufle verenler bu çapsızla daha fazla yol alamayacaklarını fark edip başkasını piyasaya çoktan sürdüler. Bu kez ki saçmalamasında bunun da payı var gibime geliyor.
Bir çapsızdan bir başka çapsıza. Bir dolandırıcıdan başka bir dolandırıcıya. Sufle verenlerin elinde başkası yok. Eh başka seçenekleri yok. Dürüst birinin o sufle veren hainlerle, düzenbazlarla, müfterilerle ne işi olur ki?
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.