31 Ekim 2021 Pazar

SA9422/SD2221: ABD'nin Pakistan'ı Arkadaşlıktan Çıkarma Zamanı

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıda çevirisini yayınladığımız analiz, şahin ve neo-con Demokrasileri Savunma Vakfı'nın (FDD) kurucusu ve başkanı ve Washington Times köşe yazarı Clifford D. May'e aittir ve Pakistan'ın ABD'nin müttefiki olmaktan çıkarılması gerektiğini iddia etmektedir. ABD şahin ve neo-con bu türden düşünce kuruluşlarının İslam'a ve Müslümanlara karşı savaş projeleri dolayısıyla, bütün Müslüman ülkeler gibi Pakistan'ı da taş devrine döndürmüş, sürekli darbelerle, iç gerilimlerle liderlerine yönelik suikastlerle Pakistan halkını sefalete mahkum etmiştir (Sonsuz Ark'ın Pakistan etiketli yayınlarını okuyabilirsiniz). Pakistan'ın son dönemde ABD-NATO'nun planladığı ve FETÖ ile uygulamaya soktuğu 15 Temmuz 2016 askerî darbesine karşı büyük bir direniş sergileyen Türkiye ile kurduğu yakın ilişkilerin bedeli olarak, eski ABD Başkanı Trump'ın ABD yardımlarının kesilmesine yönelik tehditlere maruz kalması, ancak kulak asmaması ve ısrarla Türkiye ile tatbikatlara katılması, aynı zamanda Türkiye'ye de düşman olan FDD gibi satanist yapıları öfkelendirmiştir. Türkiye-Pakistan ilişkilerinin Azerbaycan ve Katar gibi müttefiklerle daha da derinleşmesi ABD ve Avrupa'dan oluşan Batı'da oluşan çaresizliğin, öfkenin temel kaynağıdır ve bu geleceğin yeniden şekillendirileceği güçlü bir Müslüman Birliğin temellerinin atılması anlamına gelmektedir.
Seçkin Deniz, 31.10.2021


Time for U.S. to unfriend Pakistan

"İlişkinin yeniden gözden geçirilmesi gecikmiş durumda."

Amerika'nın Afganistan'daki aşağılayıcı teslimiyetinden, Amerikan vatandaşlarının yanı sıra Taliban ve El Kaide'ye karşı bizimle birlikte olan Afganların onursuzca terk edilmesinden, NATO müttefiklerine yönelik utanç verici muameleden ve geri çekilmenin gerçekleştirildiği ölümcül beceriksizlikten kim sorumlu? Hesap, Joe Biden'ın oturduğu masanın üzerinde duruyor. Ancak bu tarihi fiyaskoya başkalarının katkılarını görmezden gelmeyi ihmal etmiş oluyoruz. Başkalarının aralarında öne çıkanlar: Pakistan'ın liderleri.

Bunu söylemekten zevk almıyorum. Pakistan'ı ilk kez 38 yıl önce ziyaret ettim. Karşılaştığım insanların çoğu nazik, misafirperver ve hoşgörülüydü. Her şey hakkında konuşmaya açıktılar; İngilizce!

Elbette, ziyaretimden dört yıl önce, öfkeli kalabalıklar İslamabad'daki Amerikan büyükelçiliğini basmış, ABD'nin Mekke'deki Ulu Cami'nin ele geçirilmesine karıştığı yönündeki -tamamen hatalı- raporlara kızmıştı. Ancak bu kriz geçtikten sonra, Başbakan Zülfikar Ali Butto'yu (askeri darbe ile devirip) görevden aldıktan sonra ülkenin cumhurbaşkanı olan dört yıldızlı bir general olan Muhammed Zia-ul-Haq, ABD ile ilişkileri iyileştirmeye hevesliydi.

Verdiği küçük bir yemeğe katıldım. Gözleri bir köpekbalığınınki kadar karanlık ve yırtıcıydı. Ama kötü biri gibi görünmüyordu; diktatörler gibi.

Ek olarak, Sovyet kuvvetlerinin Müslüman gerillalarla savaş halinde olan bir komünist hükümeti desteklediği Afganistan'dan gelen mülteci seli için bir sığınak sağlıyordu. Hem Washington hem de İslamabad, çoğu Amerikalının inandığı gibi, kafirlere ve sapkınlara karşı yeni bir küresel cihat başlatmak yerine yabancı bir işgali püskürttüğüne inandığı gerillalardan yanaydı.

Bununla birlikte, takip eden beş yıl içinde Başkan Zia, Şeriat yasaları ve mahkemeleri kuracak, İslamcıları üst düzey hükümet görevlerine atayacak, kadınların ve dini azınlıkların haklarını kısıtlayacak, “küfrü” suç sayacak ve listeye hain sayılanlara verilen kırbaçlama, taşlama ve ampütasyonlar gibi cezaları ekleyecekti. 

Pakistan'a son ziyaretim 2009 yılındaydı. Orada bulunduğum iki haftadan kısa bir süre içinde ülke içinde dört terör saldırısı gerçekleştirildi. Pakistanlı Taliban'a atfedilen saldırılardan biri, Pentagon'un eşdeğerini, Pakistan Savunma Bakanlığı'nı hedef aldı. Otomatik silahlar, el bombaları ve roketatarlarla donanmış teröristler 22 saat savaştı. Rehineler alındı ve bir tuğgeneral, bir albay ve üç komandonun öldürüldüğü bildirildi.

Pek çok Pakistanlının tepkisi bana şok edici bir şekilde bıkkınlık gibi geldi. Pakistan Talibanı'nın Pakistanlılara yönelik saldırılarını kınayanlardan bazıları bile Afgan Taliban'ın Amerikalılara yönelik saldırılarına göz yumdu.

El Kaide'nin, muhtemelen Usame bin Ladin de dahil olmak üzere, merkezi liderliğinin Pakistan'da saklandığına dair şüpheler zaten artıyordu. Bir köşe yazısında ve bir televizyon programında bunu yaptığı için sunucu tarafından azarlandığını belirtmiştim.

Bu şüpheler elbette doğrulandı. Ve artık Pakistan'ın askeri ve istihbarat teşkilatı içindeki güçlü unsurların 1990'ların başında Afgan Talibanı'nın oluşturulmasına yardım ettiğini ve 2001'deki ABD müdahalesinden sonra bile savaşçılarını finanse etmeye ve eğitmeye devam ettiğini kesin olarak biliyoruz. Taliban'ın El Kaide ile yakın ittifakı onları hiç rahatsız etmedi.

Afganistan'da deniz piyadesi olarak görev yapan yazar Elliot Ackerman, Pakistanlı liderlerin bu desteği kesmesi ve her kış liderleri Pakistan üslerine çekilen Taliban'a sınırı kapatması durumunda örgütün değil hayatta kalmak, aksine “çökeceğine” inanmakta pek yalnız değil. Amerikan liderleri yorulup bıkana kadar asker gönderdiler; bu cihatçıların hem beklediği hem de öngördüğü sonuçtu.

Pakistanlı liderler, İslami üstünlükçüleri ve çeşitli çizgilerden cihatçıları desteklemeye devam ediyor. Şu anda Hudson Enstitüsü'nde bir akademisyen olan eski Pakistan Büyükelçisi Husain Haqqani şunları yazmıştır: “Pakistan'ın kuruluşu, çeşitli İslamcı gruplar arasında gidip gelirken, birini ana akım haline getirirken diğerini bastırırken, Pakistan'ın ideolojisi, hain olarak ya da kendisine sadakatsiz olarak adlandırılan laikleri ana akım haline getirmeyi asla düşünmedi."

Retorik olarak nükleer silahların yayılmasının önlenmesine bağlı olan "uluslararası toplum", Pakistan'ın bir nükleer silahı patlatmasını engelleyemedi, aynı yıl 1998'de bin Ladin rezil fetvasını yayınladı: "Amerikalıları ve müttefiklerini - sivilleri ve askerleri - öldürmek her Müslüman için kutsal bir görevdir.” El Kaide Afrika'daki iki Amerikan büyükelçiliğini bombaladı. İslamabad'ın yasadışı nükleer cephaneliğinin babası olan Pakistanlı fizikçi A.Q. Khan, nükleer teknolojiyi yasadışı bir şekilde İran, Libya ve Kuzey Kore'ye aktardı. Birçok Pakistanlı onu bir kahraman olarak görüyor.

Başkan Biden'in -Hintli gazeteci Shekhar Gupta'nın yerinde bir şekilde ifade ettiği gibi- “şekilsiz bir silahlı ayaktakımına koşulsuz teslimiyetinin” ardından Pakistan Başbakanı Imran Khan, “köleliğin zincirlerinin” kırıldığını ilan etti. Pakistan'ın güçlü Servisler Arası İstihbarat (ISI) teşkilatının başkanı Korgeneral Faiz Hameed, Kabil'de Taliban tarafından karşılandı. Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, İran İslam Cumhuriyeti'nin yeni cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi'yi telefonla aradı.

Pakistan, “NATO dışı önemli bir müttefik” olarak belirlenmiş olsa da, Pekin ile yakın ittifakı sürdürüyor ve ordusunun (Çin) Halk Kurtuluş Ordusu ile bağlantıları var. Bununla birlikte, 2002 ve 2018 yılları arasında ABD hükümeti Pakistan'a 33 milyar dolardan fazla yardımda bulundu.

Trump yönetimi Pakistan'a yardımı kesti, ancak bu hayal kırıklığı yaratan ilişkinin daha kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmesi için çok geç kalındı. Zor olduğunu biliyorum: İslamabad'ı Amerika'nın yeminli düşmanlarına yaklaştırmak istemiyoruz. Ancak Pakistan liderleri çıkarlarının en iyisinin Çin'in müvekkileri (Pekin'in Sincan Müslümanlarına zulmünü göz ardı ederek), Tahran'ın emperyalist cihatçılarının müttefikleri ve Taliban, El Kaide ve diğer İslamcı teröristlerin destekçileri olarak hizmet etmek olduğuna karar vermişlerse, bu evlilik devam edemez.

Başkan Biden, seleflerinden uzun bir hatalar, yanlış değerlendirmeler ve yarım kalmış işler listesi miras aldı. Ancak, belirtildiği gibi, şu anda, hesabın daha fazla geçilemeyeceği bir masa içeren bir ofiste çalışıyor.

Clifford D. May, 22 Eylül 2021, Washington Times

(Clifford D. May, Demokrasileri Savunma Vakfı'nın (FDD) kurucusu ve başkanı ve Washington Times köşe yazarıdır.)


Seçkin Deniz, 31.10.2021, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı