Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"ABD’nin ve Avrupa’nın bütün dünyaya yaydığı cennet böyle bir cennetti; kadını da erkeği de kullanıp atan bir cehennemdi. Kadın’ı ‘namus’ üzerinden yürüyerek özgürlük maskesi altında kendi vücuduna karşı düşmanlaştıran ve erkeklerin özgürlük zannettiği, aslında büyük bir esaret olan cinsel özgürlüğü kadına da eşitlik adı altında veren bir şeytanî kültürdü bu."
Evreni ve içindeki her şeyi yaratan Allah, erkeğe ve kadına vereceği ödüllerin her türlüsünü yaratabilirdi ve bu kısıtlı insan bilgisinin, aklının ve üç boyutlu algılama ve yorumlama becerisinin anlayabileceği bir şeydi aslında. Fakat, erkeğe verilen hûri ya da gösterişli bakirelere takılıyordu nedense ‘itirazcı akıl’.
Nebe’ Suresi, 31-36 ayetler ayrıntılı bir şekilde vaat edilen cennet ödüllerini anlatıyordu: ‘Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır. Orada ne bir boş söz işitirler, ne de bir yalan. Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.’
Peki, Cevval’in şahsında bütün erkeklerin uğruna hemen her şeylerini verdiği, feda ettiği, harcadığı ‘kadın’ın kendilerine ödül olarak verilmesini sorgulamaları mantık dışı değil miydi? Dünya’da Allah’ın koyduğu sınırlara itaat etse erkek ve ‘kadın’ı bir cinsel obje olarak satın alıp hâz ve tatmin ihtiyacı için kullanarak ve sonra tabiri caizse bir kenara atarak değersizleştirmese cennette alacağı el değmemiş ‘kadın’ ödülünü almayacak mıydı? O ödüle neden itiraz etmiyordu da dünyada bu ödülü elde etmek için çabalıyordu?
En basit anlamıyla, gecelerini, gündüzlerini, hatta yıllarını kadını düşünerek, kadına şiir yazarak ya da ona çeşitli vaatlerde bulunarak geçiren erkeğin cennette istediği kadını ödül olarak almasının ne gibi mantıksal sakıncası vardı da insan itiraz ediyordu?
Sâffât Suresi 41-49. ayetlerin anlattığı ödüller: ‘İşte onlar için belli bir rızık, meyveler vardır. Onlar ikram gören kimselerdir. Onlar Naîm cennetlerindedirler. Koltuklar üzerinde karşılıklı olarak otururlar. Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. Onda baş döndürme özelliği yoktur. Onlar, onu içmekle sarhoş da olmazlar. Yanlarında bakışlarını yalnızca kendilerine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.’
Erkeğe kadın vaat edilince kadına neden erkek vaat edilmiyor diyerek itiraz etmek kadınların sorunu olmalıydı, erkeklerin değil. ‘Kadın ne tür ödül ister?’ sorusunun cevabını da kadınlardan almalıydı erkek. Bir erkeği, bir erkeğin kadını istediği gibi istemek üzere mi yaratılmıştı kadın? Bir erkeğin bir kadın için harcadığı düşünceyi, zamanı, enerjiyi, parayı, bir kadın bir erkek için harcamış mıydı tarih boyunca?
Ödül neden aynı olsun sorusunun cevabı bu düzlemde aranmalıydı önce. Ki Allah dilerse kadına da cennette ödül olarak bir erkeği verebilirdi, ancak ayetler bize bu konuda erkeklere vaat edilenler gibi apaçık vaatlerden bahsetmiyordu kadınlar için.
Erkeğin ve kadının genetik formları birbirinden farklıydı ve bu insanın çözebileceği bir sorun değildi. Çünkü hiçbir zaman kadının vereceği cevap erkek için, erkeğin vereceği cevap kadın için anlaşılabilecek bir şekilde algılanmayacaktı. Eğer bu mümkün olsaydı kadın ve erkek arasında bu dünyada ‘anlaşamama’ sorunu ortaya çıkmayacaktı.
Allah’a itaat etmeyen erkek ve kadın için Bakara Suresi 35 ve 36. ayetler şöyle diyordu: ‘Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.’
Dünya'da Allah'a itaat eden erkek ve kadın sayısı ne kadardı acaba? Ne kadarının anlaştığını hepimiz yaşarken görüyorduk, sanki çoğumuz birbirimize düşman olarak yaşıyorduk… Bir kadını dünyadaki cenneti için parayla satın almaktan, cinsel nesne olarak kullanıp bir kenara bırakmaktan daha büyük kadın düşmanlığı var mıydı? Savaşlarda, işgallerde kadınlara, kız çocuklarına ödül, ganimet olarak bakan savaşçı erkeklerin düşmanlığı neye karşı idi?
ABD’nin ve Avrupa’nın bütün dünyaya yaydığı cennet böyle bir cennetti; kadını da erkeği de kullanıp atan bir cehennemdi. Kadın’ı ‘namus’ üzerinden yürüyerek özgürlük maskesi altında kendi vücuduna karşı düşmanlaştıran ve erkeklerin özgürlük zannettiği, aslında büyük bir esaret olan cinsel özgürlüğü kadına da eşitlik adı altında veren bir şeytanî kültürdü bu.
Zuhruf Suresi 70-73. ayetler dünyadaki cinsel özgürlüğe karşı kendilerini koruyan erkeklere ve kadınlara verilecek ödüllerden bahsediyordu: “Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz.” Onlara altın tepsiler ve kadehlerle sunulur. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey vardır. Siz orada ebedi kalacaksınız. Yaptıklarınızın bir karşılığı olarak size miras olarak verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz.’
Erkek de kadın da hem bedenen hem de ruhen kirletiliyordu ve bu cehenneme girmek, bu korkunç kire bulaşmak özgürlük olarak pazarlanıyordu; ama bu kadar özgür olan kadınların ve erkeklerin psikolojik sorunlarını çözmek için neden içki ve uyuşturucuya muhtaç olduklarını izah edemeyen bir özgürlüktü.
Sâd Suresi 49-53. ayetlerin iç ferahlatan sadeliğini düşündüm: ‘Bu bir öğüttür. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette güzel bir dönüş yeri, kapıları kendilerine açılmış olarak Adn cennetleri vardır. Onlar orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler isterler. Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır. İşte bunlar, hesap günü için size vaad edilenlerdir.’
Bunları Cevval’le konuşmamın bir anlamı yoktu. Ben yine Allah’a itaat eden ve sabrederek kendilerini sakınan erkeklerin ve kadınların cennette alacağı ödüllere odaklandım… Çünkü Kur’an’ın verilmiş cevapları Allah’a itaat üzere tanımlanmıştı, Kur’an’ı inancının kaynağı yapmayanların anlayabileceği bir zemin değildi bu.
Ra’d Suresi 22-24. ayetler sıralandı zihnimde: ‘Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır. Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler): “Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!”’
Allah’ın, sabretmelerine karşılık erkeklere, ‘Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler’ dediği yer Adn cennetleriydi.
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök] [2.Bölüm-Yer] [3.Bölüm-Cennet]
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Takip et: @SonsuzArk
Takip et: @SonsuzArk
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.