11 Temmuz 2022 Pazartesi

SA9742/SD2459: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 35

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Derin bir sessizliğe büründü İD, başını ilk kez öne eğerek düşünmeye başladı. Yüzünde ter damlacıkları oluşmuştu, ‘Şehvet, şehvet, şehvet!’ dedi sonra. ‘Dünya şehvet üzerine kurulu, bütün ilişkilerde şehvet var, tiksiniyorum, bence sevgisiz şehvet iğrenç!’


29 Temmuz 2019’un ilk saati geride kalmıştı, ikinci saatinin içindeydik ve gece James Nehri’nden alıp getirdiği nemli sıcağı bütün hücrelerimize ağır ağır işliyordu; esinti başını alıp gitmişti. İD heyecanının onu çocuksu bir masumiyete büründürdüğünün farkında bile değildi. Hiç hoşlanmayacağını bile bile ona ayetlerle cevap verdim. Şems Suresi’nin 7-10. ayetlerini okudum:

‘Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.’

‘Ama,’ dedi yine heyecanla ve sertleşen itirazıyla. ‘Ben bunun kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Allah’ı çok seviyorum, buna da kızacağını sanmıyorum. Sevgi kötü bir şey olamaz!’

‘Sevgi’nin kötü bir şey olduğundan bahsetmiyor ayetler; genetiğinin akışında işliyor zihnin, Şeytan’ın ve nefsinin içinin kulaklarına fısıldadıklarının ve diline itip durduklarının kurbanısın sen!’ dedim gülümseyerek. Ve ardından Kâf Suresinin 16. ayetini okudum: ‘Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.’

‘Nasıl yani?’ dedi yine şaşkınlıkla. 

‘Allah’ın yarattığı ve çok iyi tanıdığı insan için koyduğu sınırları bize haber veriyor Allah. Elbette sevgi kötü bir şey değil; ama sevginin de arınmış olması gerekiyor. Sen kötülüğe bulanmış sevginin nasıl olduğuna hiç rastlamadın mı? Az önce konuştuğumuz şeyleri hatırla! Kadınların beğenilmek için gittikleri eğlence mekanlarında yaptıklarını düşün. Onlar bunu seviyorlar; oraya gitmeyi, dans etmeyi, içki içmeyi, arzulu bakışları çekmeyi seviyorlar. Erkekler de aynı şeyler için oraya gidiyor, arzuladıkları kadınları sevmek ve onlarla birlikte olmak istiyorlar. Yani sevmek bir şeyi kötülükten arındırmış olmuyor, o eylemi ya da duyguyu iyi yapmıyor.  Öldürmeyi seven insanlar da var; onlar seviyor diye öldürmek iyi bir şey olmuyor. Yasaklanan davranışların içinde iyilik olsaydı neden yasaklasındı ki Allah? İnsanlar bir şeyleri sevmek ya da sevmemek, yapmak ya da yapmamak özgürlüğüne sahip olarak yaratıldılar; ancak onlara iyilik ve kötülüğün ne olduğu, seçimlerine göre nelerle karşılaşacakları anlatıldı. Şimdi Allah’ın uygun görmediği bu tür ‘sevgileri’ nasıl normal karşılayabilirim. ‘Helal-Haram’ diyoruz biz Müslümanlar bu sınırlara; nikahsız ilişkilerin ürettiği sorunları görüyorsun; psikolojik bunalımlar, hatta saplantılara dönüşen berbat bağımlılıklar, sahipsiz çocuklar, kürtajlar, kıskançlık cinayetleri. Allah insanı bu sorunlardan uzakta kalabilmesi için de uyarıyor. Nikah insanlar için gerçek huzur sağlayıcı helal bir zemin; bu zeminde sevmenin önünde bir engel yok ki? Allah senin itirazlarının arka planında olanları biliyor ve ‘İnsanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz’ diyor. Sen ‘Sevgi kötü bir şey olamaz’ derken bunları düşünmedin, çünkü nefsinin sana fısıldadığı şey buydu, seni ikna edebilecek bir şekilde itiraz etmeni sağladı.’

‘Çok karışık…’ dedi İD dalgın bir huzursuzlukla. ‘Senin neden huzurlu göründüğünü ve çevrendeki insanlara nasıl güven verdiğini anlayamamıştım. Sanırım artık anlayabiliyorum biraz.’

‘Allah’ın koyduğu sınırlara uymanın getirdiği ilk ve eşsiz duygu huzurdur, ancak bu dinamik bir süreçtir, ölene dek sabit bir huzurdan bahsedemez hiç kimse. Çünkü Şeytan ve nefsimiz bize sürekli fısıldar, birçok insan ve hatta bir kısım cinler insanın huzurlu kalmasına imkân vermezler, sürekli kışkırtırlar; bir an bile durmaksızın bir etki-tepki hareketliliği ile yaşar insan, uyurken bile durmaz bu karmaşa. Yeri gelmişken söylemek zorundayım. Allah’ın sınırlarına uymayan insanların uyuyamadıklarını da sen çok iyi biliyor olmalısın. Siz Batılılar uyku hapını icat ettiniz. Neden? Bir günü yaşayan bir insan yorulur ve dinlenmesi için de uyuması gerekir. Neden uyuyamıyorsunuz da uyumak için zihninizi uyuşturmak zorunda kalıyorsunuz? Bunu hiç düşündün mü? Burada önemli olan ne kadar çok kararlı olduğumuz ve sınırlara uyma ya da uymama alışkanlıklarımızın genel durumudur. Yine belki ayetlere başvurmam seni rahatsız edecek, sıkılacaksın, ama düşünsene bizi yaratan, genetiğimizi, yani yazılımımızı tasarlayan Allah’tan daha güvenilir bir bilgi kaynağı var mı? Bak, Fetih Suresi’nin 4-10. ayetlerinde, insanın, kendi tercihlerinin sonucu olarak ‘Kötülük Girdabı’na girdiğini görebilirsin!’ dedim ve artık yorgunluktan zayıflayan sesimi dinlendire dinlendire ayetleri okumaya başladım:

‘O, inananların imanlarını kat kat arttırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Bütün bunlar Allah’ın; inanan erkek ve kadınları, içlerinden ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetlere koyması, onların kötülüklerini örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir başarıdır. Bir de, Allah’ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve Allah’a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı (çemberi-dairesi) onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lânetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir! Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ey insanlar! Allah’a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tespih edesiniz diye. Sana bîat edenler ancak Allah’a bîat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene, Allah büyük bir mükâfat verecektir.’

‘Ürperdim…’ dedi İD fısıldar gibi. ‘O zaman cehennemlik çok insan var yeryüzünde. Bu çok korkunç!’

‘Evet, korkunç, ama bunun böyle olmasını sağlayan da insan. Her şey kendi seçimlerinin sonucu. Her şeye rağmen Allah insana her yaptığı hataya, işlediği kötülüğe karşı birkaç seçenek daha sunuyor. Pişman olma hakkı, yani tövbe etme hakkı, dua etme hakkı. Eğer uyuyamıyorsan, dene bence, uyku hapı içmek yerine dua et. Bak, Bakara Suresi’nin 186. ayeti çok açık, herhangi bir din profesyoneline ihtiyaç duymadan anlayabilirsin: "Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler." Korkunç bir sonu seçmek değil insanlar, cehennemi de!’

‘Yani yaptığımız kötü şeyler ne olursa olsun, dua edince, tövbe edince siliniyor mu?’

‘İnsanın yaptığı hiçbir şey silinmez; ‘Kelebek Etkisi’ni bilir misin? “Himalayalar’da kanat çırpan bir kelebek okyanusta fırtınaya neden olabilir” derler, insanın yaptığı her şey birçok şeyi etkiler, hatta sonsuzu etkiler, doğal olarak durdurulamaz olanı başlatıyor insan yaptığı her iyi ya da kötü şeyle… Bu geri alınamaz; ancak Allah’ın vaat ettiği şey kendi merhameti, bağışlama gücü. İnsana düşen samimiyetle dua etmektir. Mü’min Suresi’nin 59-61. ayetlerinde görebiliriz görmek istediğimizde Allah’ın haber verdiklerini: ‘Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar. ‘Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.” Allah, içinde rahat edesiniz diye geceyi ve (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak da gündüzü yaratandır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu şükretmezler.’

‘Tövbe edince, bağışlanma dileyince bağışlar mı insanı Allah?’

‘Bu Allah’a ait bir alandır, ben bir yorum yapamam, bağışlar mı bağışlamaz mı bilemem, ama bize Nisâ Suresi’nin, 26-28. ayetlerinde net bir vaat var: “Allah, size açıklamak, size, sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar. Allah, sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” 

Derin bir sessizliğe büründü İD, başını ilk kez öne eğerek düşünmeye başladı. Yüzünde ter damlacıkları oluşmuştu, ‘Şehvet, şehvet, şehvet!’ dedi sonra. ‘Dünya şehvet üzerine kurulu, bütün ilişkilerde şehvet var, tiksiniyorum, bence sevgisiz şehvet iğrenç!’

Terasın serin bir hava dalgasına girdiğini hissettim, ‘Bence de!’ dedim ve ‘Gecenin son ayeti’ diyerek Furkân Suresi’nin 71. ayetini okudum: ‘Kim de tövbe eder ve sâlih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.’

‘Sen şimdi gidip uyuyacak mısın?’ diye sordu İD. ‘Uyuyabilecek misin?’

‘Yarın çok önemli bir toplantımız olduğunu Cevval sana söylemiştir; evet uyuyacağım. Sabah da namazdan sonra kahvaltı yapıp toplantıya gideceğim. Umarım bu yorgunluğun bedelini ödemeyiz.’ dedim latifeyle karışık.

‘Özür dilerim, eğer olumsuz bir şeye neden olduysam.’ dedi İD buruk bir sesle.

‘Özür dileyecek bir şey yok!’ dedim. ‘Sen sana göre normal olanı yaptın ben de bana göre normal olanı yaptım. Şehvet kendi doğası gereği dostluğu öldürür, ama şehvetsiz bir dostluk kendi sevgi çemberini üretir. Huzur veren, saygıya dayalı, uzun süreli bir dostluk mu daha tercihe değerdir sence, sonu belli olan ve hazza dayalı olan şehvet mi?’

‘Şehvet değil kesinlikle!’ dedi İD.
 
‘O halde şehvetlerine uyanların bizim de büyük sapıklığa düşmemizi istediklerini asla unutmayalım, çünkü çok zayıf yaratılmışız’ dedim ve tekrarladım:

‘Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar. Allah, sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.'

‘Haklısın!’ dedi usulca.

‘Biliyor musun, şu anda bir romanın içindeyiz?’ dedim esrarengiz ve muzip bir ses tonuyla.

‘Ne romanı?’ dedi heyecanlanarak. ‘Hangi roman?'

‘Detaylarını sonra anlatırım, bir roman yazıyorum ve şu anda senle olanları da yazmayı planlıyorum, sence de sakıncası yoksa?’ dedim. ‘Ve üstelik bu romanı karım da okuyacak!’

‘Bence sakıncası yok da bunları okuyunca karın kızacaktır.’ dedi İD kıkırdayarak.

‘Aslında kızacağı bir şey yok; çünkü beni iyi tanır, neyi yapıp yapmayacağımı çok iyi bilir!’ dedim, ‘Fakat insan genetiği… ona engel olamam; tıpkı sende olanlara engel olamadığım gibi. Karım da bende olabilecek olanlara karşı endişeli ve bu konuda aslında senin yüzünden başım belada, bunu da bil!’

‘Ne oldu ki?’ dedi İD merakla. 'Neden benim yüzümden?’

‘Torino-Lyon iş seyahatimi anlattım, senden bahsettim. O da işte genetik sebeplerle endişelendi.’

‘Peki, sende bir şey olabileceği hissine nasıl kapıldı?’ diye sordu merakla İD ve devam etti: ‘Buz gibi, duygusuz bir adamsın. Bence korkmaması gerek!’

‘Ben mi duygusuzum yani?’ dedim şaşırarak. ‘Öyle mi görünüyorum oradan?’

‘Gecenin bu en romantik saatlerinde bana anlattıklarına baksana!’ dedi İD. ‘Richmond’dayız ve sen çok felsefî şeyler anlatıyorsun senin için buraya gelen bir kadına!’

‘Asıl duygusuz sensin bence,’ dedim lafı toptan üstüne boca ederek. ‘Sabah çok önemli bir toplantıya gidecek olan bir adamın zihnini çorbaya çeviren bencillik midir duygusallık?’

‘Sensin duygusuz!’ dedi yine.

‘Dostluk güzel bir şey,’ dedim gülümseyerek. ‘Ben odama iniyorum, sen burada kalacak mısın, yoksa beraber mi inelim?’ 



<< Önceki                      Sonraki>>


[(10.07.2022, (3/71 (295))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 11.07.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı