1 Ağustos 2022 Pazartesi

SA9768/SD2477: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 38

            Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Dilime Poe’nun The Raven (Kuzgun) şiiri dolanmıştı taksiyle giderken; iki saat sonra toplantının açılışında okumayı planlıyordum… Dün gecenin elbette bir sonucu olacaktı. Kapı tıkırtılarının adresini bulacaktım. ‘Bal Tuzağı’nın işaret ettiği gözler kendilerini ele verecekti."


Kapı kilitliydi ve sesin İD’e ait olmadığını anlamıştım. İD bunu yapacak bir karakterde değildi diyemezdim, çünkü onun odaklandığı hedeflerinden kolay kolay vazgeçecek biri olmadığını biliyordum, ancak terasta olan bitenden sonra bunu yapmayacağından emindim. Aklıma bir sürü soru doluşmuştu, kapıdaki kadın kimdi, kim göndermişti?

Sabah yapacağımız toplantı stratejik bir içeriğe sahipti ve rahatsız edeceğimiz çok derin yapılar vardı. ‘Bal tuzağı’ diyordu buna CIA ve bütün istihbarat kurumları. Ama bu işin bu kadar acemice yapılmasını beklemiyordum. Kim bilir belki İD gelişiyle onların planlarını bozmuştu, böyle bir girişime mecbur kalmışlardı, bu kadınla şanslarını denemek istemişlerdi.

İçimden bir ses, belki de o ‘bal tuzağı’nın İD olabileceğini de söylüyordu, o başarılı olamayınca B planı olarak bunu denemişlerdi. Fakat İD’in samimiyetine bu ihtimali yakıştıramamıştım. Cevval de işin içinde olurdu o zaman, ki beni zorla bu toplantıya taşıyan da oydu, kendi işlerini sabote etmek için bana ihtiyacı yoktu Cevval'in; tabi eğer görüşmenin başarısız geçmesini istemiyorsa… 

Bu ihtimali düşünmek çok daha ilginç sistematik alternatifler düşürmüştü aklıma. Cevval, patronlarına imkansızı göstermek istiyor da olabilirdi. Bunun için ben teknik bir araç pozisyonunda değerlendirilmiş olabilirdim. Ben de Amerikalıları ikna edemediysem demek ki bu konu tamamen kapatılmalıydı. 

Konunun kapanması demek şirketin iş kaybının yüzde yetmişlere ulaşması, yani batması demekti. Cevval bunu yapar mıydı, sanmıyordum. Yol boyunca yaptığı hazırlıklar hiç de öyle göstermiyordu. Benim için bunu anlamak hiç de zor değildi. Peki ya İD?

İD’in bir şekilde onunla iletişime geçtiğini, onun da kendisinin cennetlerine yaptığım âtıfların intikamını alma fırsatını bulmuş olarak cevvalleştiğini düşünüyordum. İş görüşmesinin nasıl geçeceğine yönelik herhangi bir kaygı duyması da gerekmiyordu, bunu da atlatacağımı düşünmüş olabilirdi.

Kapıdaki kadının ısrarlı seslerine rağmen umursamamış ve birkaç dakika sonra da uyumuştum. Sabah namazına kalktığımda üzerimde bir ağırlık, bedenimde bir kırgınlık ve zihnimde bir huzursuzluk vardı; otelin merkezî soğutma sistemine rağmen Richmond’un nemi, bedenimin yol yorgunluğu, sinirlerimin aşırı baskı altında yaşadığı gerilim ve boğazımdaki yanma.

Karımın zorla çantama koyduğu kekik suyundan içtim; binlerce yıllık enfeksiyon avcısı kekik suyu boğazımı kavurdu geçti. Bedenimdeki kırgınlık azalmıştı. Namazdan sonra yeniden uyumam gerekiyordu ve zamanı doğru kullanmalıydım. Çok yorgundum.

Sabahları güneşin doğuşunu izlemeyi seviyordum; her sabah yeniden başlamayı hatırlatan bir döngüydü güneşin doğuşu, kaçırılmamalıydı. Ne ki bugün bunu yapmak istemiyordum, uyumalıydım. Üç buçuk saatlik uyku bana yeterdi yetmesine ama; şimdi yetmiyordu.

Çok düşünmeme gerek kalmadı, uyumama da. Önce Cevval’in mesajı düştü telefonuma, ardından İD’in. Sabah namazı için uyanacağımı biliyorlardı ve benle işleri vardı.

Cevval, ‘En geç 8’de The Jefferson Hotel’de ol’ diyordu ve mesajın sonuna sırıtan bir emoji eklemişti. İD ise, ‘Her sabah namaz kilar misin? Kahvaltiyi nerede yapacaksin? Ne zaman?’ diye soruyordu. Oysa ben ona toplantı sonrası Poe Müzesi’ni birlikte gezmekten bahsetmiştim, kahvaltıdan değil. O bildiğini okuyordu.

Cevval’e, ‘Senle hesaplaşacağız!!!’ diye yazdım, İD’e de ‘Evet, Balkan Lokantasında, 7’de.’ Ve ikisine inat uyudum. Bir veya bir buçuk saatim vardı.

Uyku iyi ki var; insan ruhunun bedeniyle ilişkisine ara verdiği zorunlu bir zaman sağlıyor insana, kaybettiği enerjisini yeniden kazanmasını sağlıyor, günün bütün yükünü sağaltılmasını sağlıyor. Ne var ki uykuyla hiçbir zaman aram çok iyi olmadı. Her zaman bir şeyler yapmaya alışkın olan zihnim için zaman yetmiyordu, çünkü önce ve sonra arasındaki sıkı bağı korumalıydım, işim anlık boşlamaları bile kabul etmez iken, çok daha geniş bir zaman aralığına tahammülü yoktu. 

Tatil kavramına alışkın değildim, tatil demek sistem sorumluluğunu aldığımız şirketlere ihanet demekti. İşimin en kötü tarafı buydu, ama işimin sürekliliğini sağlayan tarafı da buydu.

Sabah yeniden duş alıp oteli terk ettiğimde, İD’e seslenip seslenmemekte tereddütlüydüm; karar kendisinindi, gelmek isterse gideceğim yer ve saat belliydi, seslenmemeye karar vermiştim. Otele biraz uzaktı Balkan Lokantası; çalışanlar yiyeceklerinin helal olduğunu söylüyorlardı, ben de mümkün olduğu kadar hayvansal ürünler tüketmeyerek tedbirli davranıyordum. Maalesef bir Türk Lokantası yoktu Richmond’da.

Dilime Poe’nun The Raven (Kuzgun) şiiri dolanmıştı taksiyle giderken; iki saat sonra toplantının açılışında okumayı planlıyordum bu şiiri… Dün gecenin elbette bir sonucu olacaktı. Kapı tıkırtılarının adresini bulacaktım. ‘Bal Tuzağı’nın işaret ettiği gözler kendilerini ele verecekti.

While I nodded, nearly napping, suddenly there came a tapping,
As of some one gently rapping, rapping at my chamber door.
"'Tis some visitor," I muttered, "tapping at my chamber door-
                                   Only this, and nothing more."
‘Nevermore!’

Neredeyse başım düşercesine uyuklarken, aniden bir tıkırtı geldi,
Birinin usulca, odamın kapısına vurması gibi.
"Bu bir ziyaretçi," diye mırıldandım, "odamın kapısını tıklatan-
                          ‘Sadece bu, başka bir şey değil."
Bir daha asla!

Susmuyordu, ‘napping, tapping, rapping, nevermore’ döndürüyordu zihnimin dili. 


<< Önceki                      Sonraki>>


[(31.07.2022, (3/76 (300))]


Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 01.08.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı