Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Herkese açık yönlerimiz vardı bildiğimiz; gizlerimiz vardı başkalarının bilmediği; kör noktalarımız vardı bizim göremediğimiz ama başkalarının gördüğü; bütün bu sorunları bizim ve başkalarının bilmediği karanlık noktalarımız doğuruyordu; çünkü zayıflığımız müdahale edemediğimiz karanlık noktalarımıza işlenmişti."
‘Cennetteydim!’ dedi aynı ciddiyetsizlikle. ‘Senin gecen nasıl geçti, cennette miydin, yoksa her zamanki gibi geceyi kendine cehennem mi ettin?’
‘O uzun süredir seninle ilgileniyordu, tabi senin bu ilginin farkında olmadığını da biliyordum.’ dedi Cevval hiç rahatsız olmadan. ‘Senin ne tür bir yaratılmış olduğunu çok anlattım ona. Ama son Torino-Lyon seyahatinde seninle yaşadığı saatlerden sonra daha fazla etkilendiğini gördüm. Ne yaptıysan kıza. Israr etti, ben de kıramadım, dürüst, samimi bir kız.’
‘Torino-Lyon’u da mı sen ayarladın?’ diye sordum.
‘Onunla ilgim yok, o kendi şirketi ile ayarladığı bir işti’ dedi heyecanla.
‘Kafamı niye karıştırıyorsun Cevval?’ dedim kızgınlıkla. ‘Bu toplantı senin beni zorla getirdiğin bir toplantı. Senin şirketinin batması söz konusu, nasıl böyle bir risk aldın?’
O kadar rahattı ki, kahkaha attı:
‘Risk mi, senin gibi bir adam için kadın bir risk olabilir mi?’ dedi. ‘Olsa olsa bana kızgınlığından direncini arttırır, toplantıya daha iyi odaklanırdın. Ki sanırım aynen öyle oldu; geceyi de kendine zehir ettin ona da zehir etmişsindir kesin. Arada bir eğlenmek senin de hakkın kardeşim. Üstelik beni yıllardır o kadar sık ve çok eleştiriyorsun ki, böyle bir ‘cennet’ sınamasını çoktan hak etmiştin!’
‘Sen iflah olmazsın Cevval!’ dedim sırtımdaki gerilimi Cevval’in ruhundaki aymazlığa yükleyerek. ‘Toplantı süreci ile ilgili stratejin nedir? Kim başlıyor bizim ekipten ilk konuşmaya, akış şemasına göre neredeyim ben, kararınız ne?’
Cevval kendinden emin bir tavırla, ‘Toplantıyı onlar başlatacak, tanışma faslından sonra söz sırası bize gelince girişi sen yapacaksın, ana temayı sereceksin masanın üstüne ve işin bitecek, gerisini biz hallederiz.’ dedi.
‘İki seçeneğimiz var, biliyorsun!’ dedim. ‘Benim konuşmamdan sonra ya toplantı devam edecek ya da başlamadan bitecek. Çünkü yıkıp yeniden yapmazsak, konuşacak bir şey kalmayacak, bugüne dek zorlamadığın yöntem ve teknik kalmadı, ama işe yaramadı. Amerikalılar artık dünyanın patronu değiller, onları bu gerçekle yüzleştirmemiz ve ne olduklarını göstermemiz bir zorunluluk, bütün günahlarını ifşâ etmeden onları masada tutamayız. Kör nokta aydınlatması yapacağım, kendilerini görecekler… Sen ve ekibin buna hazır mısın?’
‘Dananın kuyruğu kopacak diyorsun yani?’ dedi gülümseyerek Cevval. ‘Hazırız; ama biliyorsun karşı ekipte bizimki gibi şirket elemanları dışında Hazine’den, Ticaret’ten, Pentagon’dan, CIA’den, Dışişleri’nden, Beyaz Saray’dan, Senato’dan, Temsilciler Meclisi’nden; hatta FBI’dan, NSA’dan bir sürü eleman olacak!’
‘Endişelenme; biliyorum, alışkınım bu türlere!’ dedim soğuk soğuk. ‘Sözlerim bittikten sonra ben toplantıdan ayrılacağım, sonra neden gittin faslı olmasın Cevval!’
‘Tamam, mühendis sensin!’ dedi gülerek. ‘Sistem ve psikoloji senin uzmanlığın…’
Gece kapımı tıklatan kadından bahsetmedim Cevval’e; toplantıda öğrenmesini istiyordum. Sormaması masumiyetine delil sayılabilirdi. Bana bu kadar güvenmesine de bir türlü alışamamıştım. Ben bir insandım; melek değil, peygamber değil. Çünkü ayetle sabitti Nisa Sûresi 28. ayette net olarak belliydim, sınırlarımı aşabilecek bir kapasitede yaratılmamıştım: ‘Allah, sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.’
Ne kadar sınanmış olursam olayım sonraki hiçbir sınama için eski tecrübeler, hayatımı kolaylaştırmaya destek verseler de bana kusursuzluk gücü ve yeteneği vermezler, veremezlerdi; dayanıklılığımın sebepleri de sistematik algılama ve yorumlama alışkanlıklarımın gelişmiş olması ve Allah’a olan inancımdı. Şimdi evet, zayıf yaratılmışlığımızın üzerine bina ettiğim dayanıklılığımın sarsıldığını görüyordum.
İD kendi boşluklarına anlam ararken bende bulduğunu düşündüğü boşlukları doldurmak istiyordu. Demek ki bende olmadığını sandığım bir boşluk bulmuştu, zayıf yaratılmış diğer tüm erkeklerde bulduğu gibi. Herkese açık yönlerimiz vardı bildiğimiz; gizlerimiz vardı başkalarının bilmediği; kör noktalarımız vardı bizim göremediğimiz ama başkalarının gördüğü; bütün bu sorunları bizim ve başkalarının bilmediği karanlık noktalarımız doğuruyordu; çünkü zayıflığımız müdahale edemediğimiz karanlık noktalarımıza işlenmişti.
Yorgun hissetmiştim birdenbire. Derinlerde yürüyen bir enerji vardı bilmeden ilk hareket emrini verdiğim çocuk günlerimden bu yana. O enerjide eksilme hissediyordum şimdi. Toplantı benim için sıradan bir işti, sistematik bir problemin mümkün olan bütün çözüm yollarını zorlayan ve öyle ya da böyle bir çözüm bulan zihnimi yoran şey toplantı değildi. Kendimde bulduğum İD’nin sızdığı boşluktu.
Cevval sıcak çay içmek için beni otelin kahve dükkanına götürdü, toplantıya yarım saat vardı, ekibin diğer üyeleri ile on dakika sonra lobide buluşacaktık.
‘Biliyor musun?’ dedi Cevval. ‘Şu girişte ve otelin içinde gördüğün timsahlar James Nehri’nin doğal yapısının bir parçasıydı, şimdi soyları tükenmiş durumda. Amerikalılar soylarını kuruttukları bütün canlıların heykellerini dikiyorlar.’
‘Benim heykelimi de sen dikeceksin galiba Cevval!’ dedim öfkeyle. ‘Senin cennetin benim cehennemimi doğurdu, tebrik ederim!’
‘Abartma Mühendis!’ dedi Cevval çayından bir yudum alırken. ‘Çayını iç hadi, kafan çalışsın biraz, relax dostum!’
Çay bardağını masadan aldım ve bir yudum içmeden önce, ‘Bilmiyorsun Cevval!’ dedim. ‘Hangi sistemleri hallaç pamuğu gibi attığını bilmiyorsun. Hiç hazırlıklı olmadığım şeylerle mücadele etme alışkanlığımdan haberdar değilsin. Senin için normal gelen şeyler benim için normal olarak tanımlanmış değil, sen onları yaşayabilir ve unutabilirsin; ben yapamam.’
Cevval irkildi birden, neredeyse elindeki çay bardağını düşürecekti.
‘Bir şey mi oldu?’ dedi yine gülerek. ‘Cennette miydin gece?’
‘Hayır, hayır, düşündüğün gibi değil’ dedim sakince. ‘Sence dışarıdan nasıl görünüyorum?’
‘Bir robot gibi görünüyorsun, ne olacak!’ dedi Cevval. ‘Sağlam psikolojik duvarların var, kendine güvenen, soğukkanlı, işinde ve insan ilişkilerinde başarılı, sorunlar karşısında asla umutsuzluğa kapılmayan, inançlı, inançlarına uygun bir hayat süren, evli, çocuklu, başka kadınlarda gözü olmayan imrenilecek, kafası çok iyi çalışan bir adamsın! Ne oldu sana?’
‘Bir boşluk görmüyor musun bende?’ dedim umutsuzca.
Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:
[Giriş] [1.Bölüm-Gök] [2.Bölüm-Yer] [3.Bölüm-Cennet]
Sıkıntı
Takip et: @Seckin_Deniz
Takip et: @SonsuzArk
Takip et: @SonsuzArk
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.