10 Eylül 2022 Cumartesi

SA9831/SD2525: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 47

      Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Pembe tombul suratlı Amerikalı, giriş konuşması da dahil söz sırasını Cevval’e bıraktığında Amerikan ekibindeki herkesin dikkat kesildiğini fark ettim, karşımızdalardı; soldakiler sağa sağdakiler sola bakıyordu."

Sonra, pembe tombul suratına sevimli birkaç kas çizgisi eklemeye çalıştı ve Cevval’e göz kırptı, geniş çerçeveli gözlük camlarının arkasında fıldır fıldır dönen mavi gözlerini bizim ekibin üzerinde tek tek gezdirirken, ‘Welcome to our country, gentlemen…’ dedi. Cevval yerinde kıpırdadı, aynı ses tonuyla ve gülümseyerek karşılık verdi: ‘Thank you, Mister!’

Cevval’le birbirilerini çok iyi tanıyorlardı. Ben o arada bütün Amerikalıları tek tek inceliyordum, hepsinin gözlerinde derin bir boşluk var gibiydi, hiçbir duygu ya da düşünce kırıntısına işaret edecek bir ‘ifade’ yoktu; profesyonellerdi, hissettirmeden arada bir bana bakıyorlardı, bu kim dercesine. Ancak bu soğukkanlılıklarını ne kadar koruyabileceklerini birazdan görecektik.

Şirketin en yüksek temsilcisi pembe tombul suratlı Amerikalı kendisini tanıttı Cevval’den izin isteyerek ve sonra Amerikan ekibindeki herkesi sırayla takdim etti, Dışişleri’nden dedikleri CIA, İçişleri’nden dedikleri FBI, Pentagon’dan dedikleri askerî istihbarat elemanlarıydı, diğerleri ise Beyaz Saray’dan, Kongre’den, Hazine Bakanlığı’ndan geliyordu.

Pembe tombul suratlı Amerikalı, giriş konuşması da dahil söz sırasını Cevval’e bıraktığında Amerikan ekibindeki herkesin dikkat kesildiğini fark ettim, karşımızdalardı; soldakiler sağa sağdakiler sola bakıyordu, Cevval karşı ortadaydı. Hareketlenen gözbebeklerini Cevval’e odaklamışlardı, yüzlerindeki donuk ifade yerini küçük, lütfeden bir ilgiye bırakmıştı. Pembe tombul suratlı dışında hiçbiri bu görüşmenin neden yapıldığına anlam veremiyordu. Bu türden görüşmeler defalarca yapılmıştı ve şu anda yapılan toplantı sonucu değiştirmeyecekti. Angaryaydı onlara göre burada olmak.

Cevval de bizim ekibi kısa birkaç cümle eşliğinde soldan başlayarak isim isim tanıtıyordu, sıra bana geldiğinde, adımı söyledi ve ‘Birazdan kendisini daha iyi tanıyacaksınız’ dedi, ardından sonrakileri tanıtmaya geçti. Tam planladığımız gibi yürüyordu süreç. Bütün yüzler bana dönmüştü ve bu kez o soğuk nevalelerin bakışlarındaki donukluk yerini meraklı bir hareketliliğe bırakmıştı.

Cevval’in neden ısrarla beni çağırdığını görüyordum, yine haklı çıkmıştı. İlgisiz gibi görünen, Türklere küçümseyerek bakma alışkanlığını sahip, ama bir şekilde o masaya oturmak zorunda kalan Asknot Amerikalılardı onlar ve ben çok iyi biliyordum ki, bu son Amerikan darbesini milletinin tarihe geçecek direnişiyle durduran Erdoğan etkisinin sonucuydu, Erdoğan’ın açtığı güçlü dalgalarla desteklenen bu yolun amaçlanan sonuçlarına doğru hızla yol alıyorduk. Cevval bu akıntının gücünü görecek kadar zeki ve işinde başarılı bir insandı.

Tanıtım faslı bittikten sonra Cevval pembe tombul suratlı Amerikalıdan nezaketen izin isteyerek sözü bana bıraktığını söyledi ve bana dönerek eliyle ‘buyur’ şeklinde zarif bir hareket yaptı. Bu hareketi dikkatleri daha fazla hareketlendirmişti. Ben de zihnimi sadeleştirmiş ve sakinleşmiştim.

‘Greetings gentlemen. Thank you for your kind welcome’ diyerek giriş yaptım; gülümsüyordum ve onlara aynı göz seviyesinden bakıyordum. ‘‘Nevermore!’ dedim ve sonra ekledim: ‘İzin verirseniz size Edgar Allan Poe’nun 1845’te yayınlanan The Raven (Kuzgun) adlı, Poe tarafından yetkilendirilmiş son versiyon olarak kabul eden 25 Eylül 1849 tarihli Richmond Semi-Weekly tarafından yayınlanmış şiirinin giriş kısmıyla selamlamak isterim’ diye devam ettim, cep telefonumu çıkardım, şiiri buldum ve CIA ve FBI mensupları olarak etiketlediğim Dışişleri ve İçişleri temsilcilerine baktım, sesimi genişleterek ve vurguları ağırlaştırarak okumaya başladım:

Once upon a midnight dreary, while I pondered, weak and weary,
Over many a quaint and curious volume of forgotten lore,
While I nodded, nearly napping, suddenly there came a tapping,
As of some one gently rapping, rapping at my chamber door.
"Tis some visitor," I muttered, "tapping at my chamber door-
                                   Only this, and nothing more."
‘Nevermore!’

Bir zamanlar kasvetli bir gece yarısı, ben düşünürken, zayıf ve yorgunken,
Unutulmuş ilimlerin pek çok tuhaf ve merak uyandırıcı cildinin üzerinde
Neredeyse başım düşercesine uyuklarken, aniden bir tıkırtı geldi,
Birinin usulca, oda kapıma vurması gibi.
"Bu bir ziyaretçi," diye mırıldandım, "odamın kapısını tıklatan-
                          ‘Sadece bu, başka bir şey değil."
Bir daha asla!

Bütün bakışlar ciddî bir şaşkınlıkla darmadağınık hale gelmişlerdi, bizim ekipteki herkes Amerikalılar gibi şaşkındı. Bir iş toplantısına ünlü bir Amerikan şairinin en ünlü şiirinin giriş kısmıyla başlamamı anlayamamışlardı.

Kısa bir sessizlikten sonra, ‘napping, tapping, rapping, nevermore’ diyerek tekerlememi salonun başkalaşmış atmosferine yuvarladım.

‘Poe…’ dedim ‘Bana göre milyonlarca yıllık insanlık tarihinde henüz ergen, iriyarı ve savruk bir çocuk gibi davranan Amerika Birleşik Devletleri’nin sıkıştırılmış, insan kılığındaki en önemli örneklerinden biri.’ Sonra sesimi biraz yükselterek ‘Poe equals America’ dedim. ‘Poe babası ve annesi öldükten sonra Virjinyalı bir köle tacirinin yanına evlatlık olarak verilmiş bir çocuktu. Peki Amerika kimin evlatlığı? Ne zaman özgürleşecek?’

Bütün Amerikalı kravatlar sanki çok sıkılmış gibi gevşetilmeye başlanmıştı teker teker. Pembe tombul suratlı Amerikalı ise gülümsüyordu, rahatlamıştı ve biraz da ‘işimi yapıyorum’ der gibi sağa sola bakıyordu ekibinin dikkatini çekmeye çalışarak. Çok komikti, ama gülmeyecek ve gülümsemeyecektim. Yüzüme çok ciddi bir sanat askısı monte etmiştim ve seçtiğim kıyafetleri birer birer sesime dokuyordum:

‘İzninizle Amerikalı bir şairin şiirinden sonra, bir filmden bahsetmek isterim’ dedim sesime daha sanatsal bir yükseklik kazandırarak. ‘Filmin adı ‘Virginian-Virjinyalı’. Thomas Makowski'nin yönettiği, 2014 Kanada yapımı. Amerikalı country müzik şarkıcısı ve aktör Tracy Darrell Adkins’in Virjinyalı rolünü oynadığı filmde Victoria Pratt öğretmen, Ron Perlman yargıç, Brendan Penny, yazar-gazeteci olarak rol alıyor.’

İş çığırından çıkmıştı artık, sanki bir konferanstaydık ve dinleyiciler büyük bir ilgiyle dinliyorlardı beni; her şey istediğim gibi gidiyordu.

‘Filmin senaryosunu da biliyor olmalısınız’ dedim ve anlatmaya devam ettim:

‘Bir kovboy çetesi tarafından anne ve babasının öldürülmesi sonrası bir çocuk, South, yani Virjinyalı, anne babasının asıl katili, çetenin gizli lideri, çiftlik sahibi ve sığır baronu Henry tarafından çiftliğe alınır. Sığır baronu Henry onu iyi bir silahşor olması için eğittiği gibi, ona güçlü ahlaki kuralları uygulamayı da öğretir, ancak Henry’nin yaptığı her şeyi sorgulamadan savunan South büyüdükçe, yargıçlık da yapan çiftlik sahibinin, kendisini gizli bir gündeme hizmet etmek için yanına aldığını, eğittiğini ve büyüttüğünü fark etmeye başlar. Ancak olan biteni anlamlandıramamaktadır. South, bir erkek yazar ve bir kadın öğretmen sayesinde, bütün entrikalarına rağmen çete lideri baron olan patronunun gerçek yüzünü ortaya çıkaracaktır.’ 

<< Önceki                      Sonraki>>

[09.09.2022, (3/94 (318))]


Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 10.09.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı