11 Eylül 2022 Pazar

SA9833/SD2526: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 48

       Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Türkler tarafından eleştirilmeye alışkın olmayan salondaki bütün Asknotlar yerlerinde kıpırdadılar, rahatsız olduklarını hissettirdiler, ama onlardan olmayan, aslında asıl muhatabımız olan şirket yöneticisi pembe tombul suratlı Amerikalı bir ‘Bobo’ idi ve neredeyse mutluluktan ağlayacaktı."

Konuşurken dikkatle CIA ve FBI temsilcilerine bakıyordum, kime ‘bal tuzağı’ gönderdiklerini iyi araştırmamışlar gibi davranıyorlardı; suçlu, huzursuz bakışları eğlendiriciydi benim için. Her ikisi de neredeyse benzer reflekslerle beni dinliyorlardı; bazen iki ellerinin parmaklarını birbirine kenetliyor ve sıkıyorlardı, bazen de kollarını masanın kenarlarına dayıyor, piyanoda bir gerilim filminin müziğini çalar gibi parmaklarını sessizce dans ettiriyorlardı.

Kesin kararımı vermiştim, ‘napping, tapping, rapping, nevermore’ tekerlemesi ile verdiğim mesajı almışlardı; ‘bal tuzağı’ gerçekti, gece kapımı çalarak ‘Hi’ diyen kadın Poe sanrısı değildi ve bu işi CIA-FBI koordineli bir şekilde yapmışlardı, muhtemelen işin içinde MOSSAD da vardı. İD ve dolayısıyla Cevval bilmeden onların bütün planlarını altüst etmişlerdi.

Bu arada Cevval’e de bakıyordum. Ağzı açık bir şekilde, hayretle beni dinliyordu; ‘bal tuzağı’ndan haberi olmadığı gibi, aksine bilmeden ‘bal tuzağı’nı bozduğundan da haberi yoktu.

‘South’ın, yani Virjinyalı’nın kanunlara saygılı görünen ve sığır-at hırsızlarının yakalandığı yerde bir ağaca asılmasını isteyen yargıcın gerçek yüzünü ne zaman fark ettiğini biliyor musunuz?’ diye sordum herkese bakarak. Sonra sorumu cevaplamaya başladım, filmi seçmemdeki temel amacı daha iyi anlamaları için. ‘Film adı üzerinde Virjinya’da geçmiyor, öyle olsaydı Virjinyalı demeye gerek kalmazdı, ama bir Virjinyalı’nın tutumundan bahsediyor; annesi ve babasını öldürerek kendisini yanına alan, iyi bir silahşor olarak yetiştiren ve kanun uygulayıcısı görüntüsü altında kaotik bir ortam oluşturarak kendisine sorun çıkaran insanları Virjinyalı’ya astırtarak ya da silahla vurdurtarak öldürten yargıç, en sonunda South’a, South, Virjinya kökeninin bilinmesini istemese ve Virjinyalı olarak seslenilmesinden hoşlanmasa da ona ‘Virjinyalı’ diyen ve gerçek adı olan South’u kullanmayan yoksul çocukluk arkadaşına sığır çaldırtarak onun da Virjinyalı tarafından asılmasını sağlamıştır. Ancak arkadaşı, South’ın yanında bulunan ve sürekli onunla gezen gazeteci-yazara kendisi asıldıktan sonra South’a verilmek üzere bir mektup bırakmıştır. Arkadaşının parasızlığından ve mektuptan haberi olmayan South arkadaşını astığı için acı çekmektedir. Gazeteci mektubu verdiğinde ve gerçekleri öğrendiğinde de öfkelenir, haberi olsa arkadaşına yardımcı olabileceğini söyler; ancak artık yapılabilecek bir şey yoktur.’

Sözlerime ara verdim ve beni dikkatle dinleyen Amerikalılara baktım. ‘Umarım sizi sıkmıyorumdur’ dedim ve kaldığım yerden tasarladığım senaryoyu uygulamaya devam ettim:

‘South çalınan sığırlar ve atlarla ilgili bir not defteri bulduğunda kendisi gibi yargıcın emrinde kanun uygulayıcı rolünde çalışan ve asla anlaşamadığı eski at ve sığır hırsızlarının karanlık bir işin içinde olduğunu anlar, yargıç da artık sırlarının açığa çıktığını anlamıştır, Virjinyalı öldürülmelidir. Virjinyalı kendisini öldürmeye gelen yargıcın adamlarından biri ile girdiği çatışmada bütün işlerin yargıç tarafından yönetildiğini öğrenir. Yargıçla yüzleşmeye gider, yargıç bazı şeyleri onun artık anlayamayacağını söyleyerek onu işten kovar. İki seçeneği vardır, ya kasabaya geldiğinden beri yardım ettiği, ilgi duyduğu ve sevdiği kadın öğretmenin istediği ve ısrar ettiği gibi kasabayı terk edecek ya da yargıçla hesaplaşacaktır. Bir erkek nasıl olmalıdır diye düşünür South; kaçarsa ömür boyu onursuz hissedecektir. Öğretmen eğer kendisi ile gelmezse onu terk edeceğini söyler, sevdiği erkeğin kesinlikle öldürüleceğini bilmektedir. South kalmaya karar verir ve yargıcın bürosuna gider, silahlı çatışmaya girecektir, adaletin sağlanması gerektiğini düşünen gazeteci de yanındadır ve o da iyi silah kullanmaktadır. Film sona ermek üzeredir, yargıcın çağı kapanacaktır artık. Çatışmada gazeteci yaralanır, Virjinyalı yere düşer, yargıç elinde tabanca ile Virjinyalı’nın tepesinde durmaktadır, ama tetiği çekeceği yerde Virjinyalı ile alay eder, ona ailesini öldürdüğünü, kendisini de öldüreceğini söyler, artık Virjinyalı için umut kalmamıştır, o anda beklenmeyen bir şey olur ve bir silah sesi duyulur, yargıç vurulur ve ölür. Kamera ahşap yapıların arasında 180 derecelik bir açıyla döner ve elinde bir tüfekle duran kadın öğretmeni gösterir. Öğretmen gidememiştir ve Virjinyalı’nın onur ve adalet mücadelesine destek vermek için geri dönmüştür.’

Sustuğumda toplantı salonundaki herkesin rahatlayarak derin bir nefes aldığını görmüştüm, ben de derin bir nefes aldım ve devam ettim, susamıştım ama önümde duran şişeden de su içmeyecektim, Amerikalılara hiçbir şekilde güvenmiyordum:

‘Virjinyalı’nın ölmediğini, yargıcın öldüğünü anladığınızda hepiniz içinizdeki adalet ve onur mekanizmasının doğal etkisinin sonucu olarak rahatladınız ve mutlu oldunuz, görüyorum’ dedim. ‘Ben de filmi izlediğimde aynen sizin gibi hissetmiştim, içimdeki insansı, yazılımsal, manipüle edilmemiş adalet ve onur beklentilerine uygun olan son beni mutlu etmişti, tıpkı diğer bütün mutlu sonla biten Hollywood filmleri gibi.’

Sözlerime kısa bir ara verdim ve Beyaz Saray ve Kongre temsilcilerinin bulunduğu tarafa bakarak konuşmaya devam ettim:

‘Oysa biliyorsunuz ki sizin senaryosunu yazdığınız ve yapımını üstlendiğiniz, oyuncularını, kostümlerini, mekanlarını ve ışıklarını belirlediğiniz stratejik tasarımlarınız, sizin için mutlu sonla bitiyor gibi görünse de bütün dünyada aynı mutlu sonla bitmiyor.’

Türkler tarafından eleştirilmeye alışkın olmayan salondaki bütün Asknotlar yerlerinde kıpırdadılar, rahatsız olduklarını hissettirdiler, ama onlardan olmayan, aslında asıl muhatabımız olan şirket yöneticisi pembe tombul suratlı Amerikalı bir ‘Bobo’ idi ve neredeyse mutluluktan ağlayacaktı. Birazdan Asknotlar’la Bobolar’ı yüzleştirecektim. Onlardaki derin yarılmanın farkında olduğumuzu bilmelerini istiyordum.

Asknotlar, çoğunlukla Ivy League (Sarmaşık Ligi) olarak bilinen, Kuzeydoğu Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Harvard, Yale, Princeton, Columbia, Dartmouth, Cornell, Brown ve Pennsylvania Üniversitelerinin bulunduğu sekiz özel araştırma üniversitesinden oluşan Amerikan kolej atletik konferansından mezun oluyorlardı.

Kaynaklara göre, Ivy League kavramı spor bağlamının ötesinde, akademik mükemmellik, kabullerde seçicilik ve sosyal seçkinlik olarak çerçevelenen, eski ABD Başkanı Barack H. Obama’nın da üretildiği her dinden her ırktan dönüştürülmüş özel tasarım bireylerden oluşan ‘seçkinler sınıfı’ oluşturma fabrikalarını temsil ediyordu. Cornell dışındaki tüm Ivy okulları, sömürge döneminde kurulmuşlardı; Amerikan Devrimi'nden önce imtiyazlı dokuz sömürge kolejinden yedisini oluşturuyorlardı. Diğer iki sömürge koleji, Rutgers Üniversitesi ve William & Mary Koleji, devlet okullarına dönüştürülmüştü.  

Ivy Okulları Amerikan toplumunu ve bir süre sonra dünyadaki bütün ülkeleri yönetecek köle sınıflarının oluşturulması ve yönetilmesi sürecinde aktif olarak çalışacak olan göz önündeki herkesi içeriyordu, aslında kölelere göre ‘seçkinler sınıfı’ olarak tanımlanan bu insanlar, yani Amerika Birleşik Devletleri’nin hemen her yerine yayılmış olan Yunan alfabesi temel alınarak oluşturulmuş isimlere sahip mason örgütleri tarafından seçilerek Ivy okullarına gönderilen Asknotlar Amerikan ağ sistemini temsil eden piramidin basamaklarına yerleştiriliyorlardı; bunların tamamı, köle tacirlerinin, para lordlarının saraylarında, köşklerinde kölelik yapmaya devam eden kaliteli köleler sınıfıydı ve istisnasız hepsi Şeytan’a tapıyorlardı.

Toplantı salonundaki gerilimi yükseltecektim, ama önce ABD’deki derin yarılmayı izlediğimizi bilmelerini istiyordum. Cümlemdeki temel değişkeni Amerika Birleşik Devletleri olarak değiştirip yeniden kurdum:

‘Yine çok iyi biliyorsunuz ki sizin senaryosunu yazdığınız ve yapımını üstlendiğiniz, oyuncularını, kostümlerini, mekanlarını ve ışıklarını belirlediğiniz stratejik tasarımlarınız, Asknotlar olarak bilinen sizler için mutlu sonla bitiyor gibi görünse de bütün Amerikalılar için de aynı mutlu sonla bitmiyor. Şu anda şirketinin temsilcisi olarak karşımızda bulunan ve aranızda yapayalnız görünen muhatabımız gibi bütün Bobolar özellikle bunun farkındalar ve sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorlar. Sizdeki derin yarılma da sizin stratejilerinizin bir sonucudur ve Sarmaşık Ligi’nde kurduğunuz ‘seçkin sınıf’ fabrikaları artık kaliteli ürün elde etmenizi sağlayamayacak kadar çağın gerisindedir.’ 

<< Önceki                      Sonraki>>


[10.09.2022, (3/96 (320))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 11.09.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı