Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Amerikalılar yutkunuyor, teker teker önlerindeki su şişelerine uzanıyor, sıkıntıyla şişelerin kapaklarını açmaya çalışıyorlardı; kapakları kolayca açmayı başaranlar da bir dikişte şişedeki suyu bitiriyorlardı. Sesime hümanist bir hava vererek yumuşattım ve romantizmin eklerini masaya sürmeye başladım:
‘Elli
eyalette 330 milyona yakın insanın yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri’nde,
sizin istatistiklerinize göre, 50 milyondan fazla kişinin sağlık sigortası yok,
yaklaşık 40 milyon kişi yoksulluk sınırında, 26 milyon insan yeterli gıdaya
ulaşamıyor, 15 milyon kişi devletten yardım alıyor, 12 milyon çocuk yeterli
beslenemiyor, 6 milyon kişi sokakta yaşıyor. Ve bütün bu insanlar sizin
ürettiğiniz kölelik ve sömürü sisteminin Amerikalı kurbanları, dünyanın geri
kalanında sefalet içinde yaşayanlarla belki bir kısmınız karşılaşıyor
olabilirsiniz, ama kendi vatandaşlarınızla her gün karşılaşıyorsunuz. Rüyalar
ülkesi Amerika değil artık ülkeniz, cennet de değil; bütün medeniyetler
için ‘Deniz Feneri’ olma özelliğini de kaybetti.
Bunları sizin akademisyenleriniz yazıyor ve bizler de okuyoruz.’ dedim elimdeki
telefonu göstererek. ‘Bunu ve interneti, dünyayı daha etkili bir şekilde
yönetmek, izlemek, kontrol etmek, en uzak köylerde sizin etkilerinizden uzakta
olan insanlara bile ulaşmak ve onları da dönüştürmek için siz ürettiniz, ancak
bu şimdi bütün insanların sizin yaptıklarınızı da görmelerini sağlıyor, Big
Media elinizde iken bile bunu engelleyemediniz. Bobolar her şeyi gördü ve
sizden uzaklaştılar, dünyadaki bütün Bobolar da görüyorlar; ülkeniz
bayrağınızın renklerine ayrıldı, siz Asknotlar artık yapayalnızsınız. Bir
parçası olduğunuz Pentagon’un muhasebe kayıtlarında, müteahhit şirketlerden ve
hiyerarşik yolsuzluklardan kaynaklanan 35 trilyon dolarlık büyük bir kara delik
var. 30 trilyon dolara yaklaşan ulusal borcunuz ve 2018'de 488,5 milyar dolara
yükselen câri açığınız var. Bütün dijital ya da geleneksel teknolojiniz NATO
üyesi olmayan Çin ve Japonya başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Asya
ülkelerine bağımlı; savaş, terör ve kaos dahil bütün çabalarınıza rağmen silah
ihracatınız da düşüyor.’
Konuşmam
uzuyordu, uzaması gerekiyordu, senaryom böyleydi; benden sonra Cevval
konuşacaktı ve ‘bal tuzağı’ işlemediği için hazırlıksız yakalanarak köşeye
sıkışan karşı taraf söyleyecek hiçbir söz bulamayacaktı ve muhtemelen
toplantıya ara isteyeceklerdi. ‘Kıskaç Teorisi’ şu ana dek sorunsuz işliyordu,
çünkü konuşmama Allah’ın adını anarak başlamıştım.
‘Zavallı
Poe!’ dedim sesimi biraz yükselterek. ‘Maceracı ve hayalperestti; sirk çalışanı
anne ve babanın çocuğu olarak doğdu, aile şefkati olmadan, bir köle tüccarının
evinde büyüdü, kafasında Hristiyanlığın bütün mezheplerinin çatışmalarını
taşıdı, eski ve yeni Ahit’le kafası karıştı, alkolik ve kumarbaz oldu, adına
soyadını eklediği, hâmisi Virjinyalı köle tüccarı John Allan tarafından parasız
bırakılarak cezalandırıldı, asker oldu, âşık oldu, gazetecilik ve yazarlık
yaptı, evlendi; hayatı gibi hepsi yarım ve hepsi eksikti, ancak sizin
tarihinizin gizem yazarlığına öncülük etti, mitolojik ve dinî halüsinasyonlarından
oluşan şiirlerine hayran kaldınız. Poe gibi her tıkırtıya bir anlam yüklediniz;
evsiz, yurtsuz, ruhsuz, kumarbaz, alkolik, seks ve yasal uyuşturucu bağımlısı
oldunuz. Tanrı’ya güvendiğinizi söylediniz, ama onun hangi tanrı olduğunu
sadece lordlarınız biliyordu. Satanist kiliseler kurdunuz ve koreografisinde
kız ve erkek çocuklarınızın da bulunduğu Şeytan’ın heykelini diken ilk ulus
oldunuz. Karar vermek zorundasınız; kırk yaşında Baltimore sokaklarında alkol
ya da uyuşturucu komasına girmiş ya da delirmiş ya da zehirlenmiş bir halde
dolaşırken bulunan Poe gibi, kafanızda binlerce paranoyak fikirle dolaşırken
ölmek ya da öldürülmek mi istiyorsunuz?’
Son cümlem
salona bomba gibi düşmüştü. Bizim ekipteki herkes büyümüş gözlerle bana
bakıyordu. Amerikalılar ise, karşımdaki ‘bobo’ hariç, neredeyse yıldırım
çarpılmışçasına donmuş gözlerle bana bakıyorlardı. Hiç duraksamadım bile,
onları gerçekle yüzleştirmek zorundaydım.
‘Şaşırmanızı
anlamsız buluyorum. Biz altı yüzyıllık bir imparatorluğun kurucuları olarak o
imparatorluğun nasıl yıkıldığına da şahit olan bir milletiz. Yıkılışın
acılarını iki yüz yıl çektik; hem imparatorluk kültürüne sahibiz hem de sizin
katkılarınızla yıkılan, parçalarına ayırarak yok ettiğiniz imparatorluğun
küllerinde aşağılanmanın kültürüne. Siz Japon ve Çin imparatorluklarını
yıktığınız gibi İngiliz, Fransız ve Alman imparatorluklarını da yıktınız, çünkü
onlar da sizin gibi adaletsiz ve insanı aşağılayan sistemler kurmuşlardı.
Yıkılmayı hak etmişlerdi. Bizim tanrımız olan Allah, Kutsal Kitabımız Kur’an’ın
A’raf Suresinin 34. ayetinde ‘Her milletin belli bir eceli vardır. Onların
eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.’ der.
Amerikalılar olarak Amerikan yüzyılının bittiğini, tarihteki en büyük
imparatorluk olan Amerikan imparatorluğunun ecel saatinin, ‘one's dying hour’
dediğiniz saatin geldiğini siz de çok iyi biliyorsunuz, adil olmadığınızı ve
insanlara acı çektirdiğinizi biliyorsunuz, ecel terleri döküyorsunuz. Kendi
aranızda bölündünüz, ‘Küresel Amerikan Devlet Gücü’nün her basamağında yer alan
özel olarak yetiştirilmiş personel kapasiteniz paramparça oldu. Siz Asknotlar
olarak Amerikan Savaş Makinesi’ne hizmet etmeye devam ederken, sizin
yetiştirdiğiniz, başarılı olmalarını sağlayacak kaynaklar ayırdığınız Bobolar
sizi ekonomik eşitsizlikler ve ağır saygı eşitsizlikleri oluşturmakla
suçladılar ve sizden ayrıldılar, devlet sisteminden çekildiler, gücünüz sarsıldı.
Amerika'nın özgürlükler ve hayaller ülkesi olduğunu savunan 250 yıllık küresel
söylemin sonunda oluşan şey, aslında bugün 'Bobolar' olarak suçladığınız
sınıfın ortaya çıkmasını vaat eden bir söylemdi. Somut gerçek buydu ve
değersiz, inançsız, ateist, seçkin, kibirli ve sömürü hiyeararşisi üzerini
kurulu neoliberalizmin kölesi olmayı reddeden bu yeni sınıfın gücünden nasıl
korktuğunuzu da görüyoruz. ‘Bobolar’ dünyanın bütün gençlerine vaat ettiğiniz
ve asla vermeyi düşünmediğiniz şeyin gerçekte bu ‘eşitlik’ olduğunu öğrendiler,
siz de onları aldatarak sömürdüğünüz dönemin geçtiğini fark etmenin acılarıyla
baş başa kaldınız.’
Amerikalıların
gözlerindeki bakışlar farklılaşmıştı. Onları tanıdığımı, zaaflarını bildiğimi
biliyor ve neden burada olduğumu anlıyorlardı artık; küçümseyen değil, eşit
açıdan bakıyorlardı, ellerinde olmadan takdir ya da öfke titreşimleri
gönderiyorlardı bana. Onları bölmüştüm. Cevval heyecandan yerinde duramıyordu. Karşımdaki
şirket temsilcisi ‘Bobo’ ise inanılmaz derecede mutlu görünüyordu. Duraksamaksızın
devam ettim.
‘Poe
belki de isyan eden ilk ‘bobo’ idi, yaşadığı yoksulluğu, karşılaştığı
engelleri, aşağılanmayı ve eşitsizliği hazmedemediği için sanatın delilikle
bezenmiş keskin sığınağına saklanmak istedi, belki de Richmond’da ve Kuzey
Doğu Amerika’da yükselen ilk Asknotların içinde tutunmak için direnen ve
onların adaletsizliklerine karşı direnemediği için ruhunu yitirerek ölen ilk
Asknot’tu. Bobolar ya da Asknotlar, siz Amerikalılar artık çok keskin bir yol
ayrımında olduğunuzu biliyorsunuz. Amerikan Yüzyılı’nın bittiğinin
farkındasınız. Tarihin en büyük imparatorluğu olan Amerikan İmparatorluğunun
çatırdadığının ve artık geri dönülmez yıkılış sürecine girdiğinin kanıtı da üç
çeyrek yüzyıl boyunca askerî darbelerle, ayaklanmalarla, iç savaşlarla, terörle
yönettiğiniz ülkeleri yaptırımlar yoluyla dizginlemek zorunda kalmak ve ölmek
üzere olan imparatorluğunuzu ayakta tutmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
Bu noktaya gelmiş bir imparatorluk bütün gücünü yitirmiş basit bir şantajcıdır
artık.’
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.