18 Eylül 2022 Pazar

SA9845/SD2535: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 50

         Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Virjinyalı’nın, kadın öğretmenin, gazetecinin ve yargıcın devreye gireceği yere gelmiştik. Senaryom buraya kadar doğru işlemişti, şimdi ise doğrudan etkileşim anıydı."

Onları kendi gerçekleriyle yüzleştirmek zorundaydım. Zaten başka türlü bir anlam taşımayan bu toplantının amacına ulaşması için başka bir seçeneğim yoktu.

‘Biz, Türkiye olarak 1952’den beri NATO üyesi ABD ile müttefik olan bir ülkeyiz’ dedim gözlerimi Beyaz Saray ve Kongre temsilcilerinden ayırmadan. ‘Ama siz bize düşman ülke muamelesi yapıyorsunuz ve CAATSA yaptırımları uyguluyorsunuz? Neden? Bunun bir tek cevabı var; tasarladığınız, bizim FETÖ dediğimiz içimizdeki Asknotlar aracılığı ile başlattığınız ve yönettiğiniz 15 Temmuz 2016 askerî darbe girişimi, halkımızın tarihte ilk kez Erdoğan liderliğinde başlattığı direnişle ve çıplak elleriyle durdurduğu için başarısız olan bir darbe girişimi olduğu için. Artık size göre askerî darbe ile deviremediğiniz Erdoğan’ın liderlik ettiği Türkiye düşman ülke statüsünde, yapılan bütün anlaşmaları hukukî hiçbir gerekçeniz olmadan ya askıya aldınız ya da iptal ettiniz. Bu toplantı da iki müttefik ülkenin şirketleri arasında değil iki düşman ülke arasında yapılıyor gibi görünmesini sizin bu tutarsız tavrınıza borçlu. Demokrasi ve İnsan Hakları raporları yayınlıyorsunuz her yıl, ülkeleri ve liderleri baskı altına almak için; ama aynı zamanda askerî darbeler yaptırarak istediğiniz ülkelerdeki milyarlarca insanın hayatlarıyla oynuyorsunuz. İnsanları öldürerek, onların yaşamak gibi temel haklarını bile ellerinden alırken ‘Demokrasi’ propagandası yapıyor, sahte gerçekler inşa edip Big Media aracılığı ile yayıyor, bütün insanlığı özel olarak tasarladığınız eğitim sistemleriyle aptallaştırdığınızı, sonraki nesilleri de eskisi gibi aptal olarak yetiştirilebileceğinizi sanıyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz, tarihte ilk kez böyle bir toplantının yapılıyor olması ve benim buradaki bu konuşmam yanıldığınızın en büyük ispatıdır.’

Virjinyalı’nın, kadın öğretmenin, gazetecinin ve yargıcın devreye gireceği yere gelmiştik. Senaryom buraya kadar doğru işlemişti, şimdi ise doğrudan etkileşim anıydı.

‘Virjinyalı filminde izlediğim yargıç Henry, bana göre Amerika’da olduğu gibi, dünyanın bütün ülkelerinde aynı stratejiyi uygulayarak bir güç ve egemenlik piramidi oluşturan Amerika Birleşik Devletleri’ni temsil ediyordu. Bugün ‘bobolar’ olarak adlandırdığınız grup ise öğretmeni ve gazeteciyi hatırlatıyor. Virjinyalı da yargıcın emrinde kendi arkadaşlarını bile öldüren Amerikan halkının bir prototipi. Ancak katil yargıcı öldüren mermi Virjinyalı’nın tabancasından değil kadın öğretmenin tüfeğinden çıkıyor. Sizin yönettiğiniz eğitim sisteminde yetişmiyor artık insanlar, sizin kontrolünüzdeki medya da inandırıcılığını kaybetti. Gerçek gazeteciler ve gerçek öğretmenler sizin ülkenizde olduğu gibi bütün ülkelerde halklarını aydınlatıyorlar, milyarderleriniz ve seçkinleriniz artık herkesin öfkesini çekiyor ve direniş bilinci Amerikan imparatorluğunun egemen olduğu yerkürenin tamamında yayılıyor. 15 Temmuz’da Türkiye’de şahit olduğunuz büyük direniş ve başkaldırı bütün dünyada olduğu gibi, Amerika’da da yaşanacak. 2030’da dünya için planladığınız kaos sizin başınızda patlayacak. Yüz milyonlarca aldatılmış silahlı Amerikalı o günü bekliyor. Yargıç Henry gibi ölmek mi istiyorsunuz?’

Su içmek istiyordum, ama önümdeki su şişesinin içinden gözlerime görünen su değildi, onu içmeyecektim, ondan daha ağırını karşımdaki Amerikalılara içirecektim.

‘15 Temmuz öncesi ve sonrası hangi planlarınız başarılı oldu ya da olmadı, göremiyor musunuz? Uygulanan ambargo, şiddetle ve ısrarla tepemizde tutulan CAATSA çerçevesine alınan düşmanca yaptırımlar. CAATSA ne demek? ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası; biz hasım mıyız müttefik miyiz? Yargıcın sığır ve at hırsızlarından oluşan yardımcıları yönetmiyor artık Türkiye’yi ve bir daha asla yönetemeyecek. Türkiye NATO üyesi olduğu günden bu yana NATO darbelerine maruz kaldı, NATO asla Türkiye'ye yönelik saldırıları engellemedi, caydırıcı olmadı; Suriye'de iki savaş uçağımızı düşürülmesine engel olmadı. Türkiye daima, NATO ülkelerinin ürettiği terör örgütlerinin hedef ülkelerinden biri oldu. Türkiye NATO üyesi olduğu günden bu yana tüm komşu ülkeleriyle çatışmalı bir zemin üzerinden ilişki kurmak zorunda kaldı. Türkiye NATO üyesi olmanın bedelini tüm savunma sanayinin 50 yıl geride kalması ile de ödedi. Türkiye NATO üyesi olmanın bedelini 'devleti çekiç halkı çivi olarak gören’ faşist ve zorba devlet algısına kurban olarak ödedi. Türkiye NATO üyesi olmanın hiçbir yararını görmedi; en son NATO'nun yaptırdığı 15 Temmuz Darbesi ile taş devrine dönmek üzereydi. Halk bu son saldırıyı durdurdu. Türkiye NATO'nun üyesi değil, hedef ülkesiydi; o halde NATO üyeliğini Türkiye halkı neden tartışmaya açmasın? Türkiye NATO üyesi olsa da olmasa da her türlü NATO Darbesi'nin ve NATO'nun ürettiği, desteklediği PKK, FETÖ, DHKP-C, DAEŞ gibi terör örgütlerinin hedefindedir. Türkiye NATO üyesi olsa da olmasa da NATO’nun kendisine yarar sağlayamadığını bundan sonra da sağlamayacağını bilmektedir, NATO üslerinin darbe merkezleri olmasına bir daha asla izin vermeyecektir. NATO artık Avrupa ve Dünya için bir düzen değil, güvenlik değil kaos üreten mafya örgütü olarak değerlendirilecektir. Çünkü artık herkes Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO üyesi Türkiye’ye uyguladığı düşmanca yaptırımların amacının farkındadır. NATO’yu yöneten ABD’nin, NATO’yu bir terör ve askerî darbe örgütü ve hegemonya aracı olarak kullandığını apaçık bir şekilde görmektedir.’

Toplantıdaki herkes sözlerimin sona ermek üzere olduğunu görüyordu. Rahatlamışlardı. Ben de konuşmama başladığım andaki serinliğe geri dönmüştüm, sözlerimi yumuşatarak şişedeki suyu onlara içirecektim.

‘Bugün burada çözebileceğimiz bir sorun değil bu,’ dedim. ‘Ama iş anlaşmalarımızı karanlığa sürükleyen ve en çok muhatabımız olan Amerikalı şirketin çıkarlarını baltalayacak olan akıl dışı engeller ve sorunlar üreten bu sorunun her iki ülkenin çıkarlarını gözetecek bir şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor. StartUp yetersizliği çektiğinizi biliyoruz. İmajınızın eridiğinin, küresel rekabet gücünüzün zayıfladığının farkındayız. Savaşın sizin sınırlarınıza dayanacağı günün gelme ihtimali yüksek. Güneyinizde yüzlerce yıldır canını yaktığınız ülkeler var. Bağımlı olduğunuz ülkelerin teknolojisini üretemediğinizi, bizim de teknolojide ve yetişmiş insan gücünde geliştiğimizi, özellikle insansız sistemlerle öne çıkan savunma sanayi teknolojimizin rakipsiz olduğunu ve rekabet gücümüzü arttırdığımızı biliyorsunuz. Teknoloji şirketlerinizi saran Çin’in gücüne direnemeyeceksiniz. Bize ihtiyacınız olacak. Amerikan endüstrisi ile ABD hükümeti arasındaki ilişki değişmelidir. Teknolojiye odaklanan ABD-Çin stratejik rekabetinin doğası, Amerika'nın politika yapıcılarının ve kurumsal liderlerinin nasıl etkileşimde bulunduğu konusunda bir sıfırlama gerektiriyor. Ekonomik rekabet gücü ve güvenlik konuları giderek birbirinden ayırt edilemez hale geliyor. Her şeye rağmen, yaptığınız bütün organize saldırılara rağmen, Asknotları ve Boboları birleştirecek bir strateji değişikliği öneriyor; öyle ya da böyle NATO’nun müttefik ülkeleri olarak işbirliği yapmaya ve NATO’da eşit ortaklar olarak çalışmaya devam etmeyi teklif ediyorum.’

Sözlerime nihayet verirken de çok sakindim, ‘Beni dinleme nezaketi gösterdiğiniz için hepinize teşekkür ediyor ve izninizle sizi ekip liderimizle toplantıda baş başa bırakıyor ve ayrılıyorum!’ dedim. Pembe tombul suratlı Amerikalı ‘bobo’ kendini tutamayarak ‘Yeah!’ dedi heyecanla. Gülümsedim ve ayağa kalkarak herkesi başımla selamladım ve kapıya doğru yöneldim.

Kapıdan çıkmak üzereyken, ‘Biraz bekler misiniz?’ dedi bir ses. Döndüm ve baktım. Kongre temsilcilerinden biriydi seslenen. ‘Sizi dinliyorum’ dedim. ‘Bu cesaretinizi neye borçlusunuz?’ diye sordu merakla. ‘Allah’a ve sizin başarısızlıklarınıza!’ dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve teşekkür etti, sonra ‘Sizi Kongre’de ağırlamak isteriz, eğer uygun görürseniz?’ dedi. ‘Elbette!’ dedim ve Cevval’i işaret ettim, ‘Ben birazdan Poe müzesini ziyaret edeceğim, siz ekip liderimizle konuyu değerlendirebilirsiniz. Şimdilik izninizi rica ediyorum. Richmond güzel bir yer!’ dedim ve toplantı salonundan çıktım.

<< Önceki                      Sonraki>>


 [14.09.2022, (3/100 (324))]


Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 18.09.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı