29 Ekim 2022 Cumartesi

SA9906/SD2580: Sıkıntı (Roman); 4. Bölüm-Cehennem 11

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"İD’ye döndürdüm uzaklara dalan bakışlarımı… Sağ omzundan aşağı dökülen saç buklelerini parmaklarına dolamıştı, farkında olmadan onlarla oynuyordu. ‘Sence, ben ne yaparsam seni kırmamış olurum?’ diye sordum. Güneş’in artık suyun ve ağaçların serinliğini kavurduğu anlardaydık."

‘Neden çıkardın kolyeyi, çok yakışmıştı ama sana?’ diye sordum. Üzülmüştüm de.

‘Bana alınmış bir hediye değil, nasıl durduğunu görmek için taktım.’ dedi hüzünlü bir sesle. ‘Benim için alınmış olsaydı asla çıkarmazdım.’

Uzayan bir sessizlik doldurdu içimi. Hiç hesaplamadığım bir kırgınlığa neden olmuştum. Bir yerlerde bir yanlışlık vardı ve ben bu yanlışlığın sorumlusu değildim, bunu biliyordum; ancak bu yanlışlıktan doğan şeylere engel olamıyordum. İnsanlar beklenti mekaniği kuruyorlardı ve bu beklentilere uygun tavırlar geliştiriyorlardı. Beklentisizliğe alışmış olan benim gibi biri için bunu anlamak zordu, anlamıyordum.

Nedenlerin sonuçları doğurduğunu bilen ve gören biri için, hiçbir neden anlamsız değildi ve hiçbir sonuç da kendiliğinden doğmuyordu.

İnsanın hür iradesi olduğunu iddia edenlerin haklı olup olmadığını sorgulamaya başlamıştım. Hür irade, hangi hür tutum, düşünce ve davranışın ördüğü analitik bir sürece maruz kalıyordu ki? Hürriyet denen şeyin biyolojik ve psikolojik bağımsızlığı zorunlu kıldığını ve insan olarak hiçbirimizin böyle bir imkâna sahip olmadığını ne kadar düşünüyorduk?

Şimdi ve şu anda yaşadığım şey, zihnimdeki kaos benim eserim değildi, benim hür irademin eseri değildi. Bir başkasının ya da başkalarının ürettiği düşünce ve davranışların kıvrımlarına yerleşmiş olan beklentilerin bana yansıyan yüzünde sorumlu bendim. Bu haksızlıktı. Peki, bunda benim hiç mi payım yoktu?

Evet vardı; en büyük payım insan olmaktı ve insanlarla bir arada yaşama zorunluluğu ile yaratılmış olmamdı. Ne kadar hür irademle yaşadığımı düşümsem de aslında bunun sınırlı bir alanda geçerli olduğunu öğreniyordum her geçen gün. İnsan anlaşılması güç bir sistemdi ve ben insanı anlaşılabilir bir sistem olarak analiz etmeye hiç odaklanmamıştım. Bunu düşünmeliydim, hem de çok düşünmeliydim.

İD’ye döndürdüm uzaklara dalan bakışlarımı… Sağ omzundan aşağı dökülen saç buklelerini parmaklarına dolamıştı, farkında olmadan onlarla oynuyordu. ‘Sence, ben ne yaparsam seni kırmamış olurum?’ diye sordum. Güneş’in artık suyun ve ağaçların serinliğini kavurduğu anlardaydık.

İD cevap vermedi. Bukleleriyle oynamayı bıraktı, ayaklarını sudan çıkardı ve bana doğru döndü, dizlerini kendine çekerek iki koluyla dizlerini kucakladı, çenesini dizlerinin arasına yerleştirdi ve bana baktı.

Gözlerim ayak parmaklarındaki mor ojeye takılmıştı. Bir de buz mavisi kotunun ve sarı saçlarının arasından görünen küçük yüzündeki berrak mavi gözlerine.

‘Bilmiyorum’, dedi İD gözlerini kaçırarak. Dizlerine sarılmış parmaklarının ucunda da mor oje vardı, tıpkı dudaklarındaki uçuk mor ruj gibi takım halinde mor uçuşuyordu ruhunda. Poe’nun mor kasveti buradaydı.

‘Gidelim buradan!’ dedim.

‘Gitmeyelim buradan!’ dedi.

Ayaklarımı sudan çıkardım, dizlerimi bükerek iki kolumla yarı gergin bir şekilde sardım ve iki elimin parmaklarını dizlerimin ortasında kenetledim, ayaklarımı güneşte kurumaya bıraktım. Gidecektim buradan. İD gelsin ya da gelmesin.

‘Ayaklarım kuruyunca gideceğim buradan!’ dedim ruhu çekilmiş bir ses tonuyla.

‘Gidemezsin!’ dedi İD gülümseyen sesiyle.

‘Bak!’ dedim. ‘Birbirini seven erkekle kadının arasından arzuyu çıkar, diğerleri, yani sevgi, merhamet, dostluk kalmaz; arzu işin çimentosudur, ama diğerleri varsa sevgi saygındır, arzu vahşi olandır, diğerleri edebî olan; vahşi ve edebî olan ikisi bir arada birbirini sağaltır; salt edebi olan anlamsızdır, boyutsuzdur, salt arzu temelli olan da...’

‘Bana ne!!!’ dedi gülerek öylesine rahat.

‘As o zaman o kolyeyi tekrar boynuna!’ dedim kesinlik kükreyen bir sesle.

‘Tamam!’ dedi, elini Poe poşetine uzattı, kolyeyi çıkardı ve ayağa kalktı, şaşkın bakışlarımla onu izliyordum, yanıma geldi ve kolyeyi bana uzattı. ‘Sen as boynuma!’

Çok kötü sıkışmıştım. ‘Bu bir tuzak!’ diye bağırdım yarı telaşlı.

‘Evet!’ dedi ayakta bekler bir vaziyette. Kolyeyi bana uzatmıştı ve bekliyordu. Ayaklarım daha kurumamıştı.

‘Allah’ım beni kadınların tuzağından koru!’ dedim sonra sakin sakin. ‘Anlaşma şu; kolyeyi sana hediye ediyorum, bugünün bir hatırası olarak. O bir nesne sadece, hâtıra bir nesne. Richmond hâtırası. Bunu bir yerde hâtıra fotoğrafı çektirmek gibi düşün. Çünkü bu bir romantizmin ifadesi değil, aksine mekanik bir mantığın sonucu.’

‘Bence sakıncası yok böyle bir anlamın!’ dedi İD gülerek. ‘Korkak olan sensin!’

‘Korkaklık mı?’ diye sordum şaşırarak. ‘Korkaklık dediğin şey, seni daha da kıracak bir beklenti içerisine girmene neden olmak endişesi. Ben eğer böyle bir hediye alacaksam bir kadına, o kadının bütün sorumluğunu alarak asarım boynuna o kolyeyi. Şimdi söyler misin, ben senin bütün sorumluluğunu alabilecek bir durumda mıyım?’

Umursamaz bir şekilde, ‘Senden bütün sorumluluğumu üstüne almanı beklemiyorum ki!’ dedi. ‘Kolum yoruldu ama…’

Ayağa kalktım. Kolyeyi elinden aldım. Öylece ayakta duruyordu. Hiç kıpırdamadı, eğilmedi de. Bir adım attım ve yan tarafına geçtim. Kolyeyi tişörtünün üstüne salarak zincirini boynunun yan tarafında kilitledim. ‘Düzeltir misin kolyeyi?’ diyerek yerime döndüm ve oturdum.

‘Karın bunu görse ne der sence?’ diye sordu İD, kolyeyi heyecanla düzeltirken.

‘Okuyacak nasılsa yazdıklarımı…’ dedim gülümseyerek. ‘Senin kurduğun tuzağı anlayacak!’

 ‘Ben tuzak kurmadım ki!’ dedi kıkır kıkır gülerek. ‘Sana şartımı söyledim, sen de kabul ettin ve…’ 


<< Önceki                      Sonraki>>


[27.10.2022, (4/23 (347))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 29.10.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı