28 Ocak 2023 Cumartesi

SA10027/SD2666: Sıkıntı (Roman); 4. Bölüm-Cehennem 37

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

‘Vay vay vay!’ dedi Cevval kahvesinden keyifle bir nefes alarak. ‘Demek toplantıda, kendimi söylediklerine ‘Fransız’ hissettiğim o anda sen onlara mesaj veriyordun. İD gelmeseydi, o gece planladıkları şey daha önceden başlayacaktı demek. Hiçbir şey elde edemeseler bile görüntü alır işlerlerdi.’ 

‘Tamam, tamam sakin ol!’ dedi Cevval panikle. ‘Türkçe konuşuyorsun, ama sesindeki gerginliği hissediyor bu sarhoş Amerikalılar! Tamam dur, sakin ol, özür dilerim, bir daha tekrarı olmaz!’

Cevval kolaylıkla özür dileyen biri değildi. Sakinleşmeliydim onun özür dilediğini duyunca, ama bir türlü sakinleşemiyordum. Sarhoş Amerikalılar da umurumda değildi. 

‘Sana,’ dedim. ‘Richmond’a davet ettiğinde, bir bebek beklediğimizi, bu sebeple uzun süreli iş gezisine çıkmak istemediğimi söylemiştim. Sen ne yaptın? Kalktın, İD’ye söyledin bunu. Üstelik ‘karısı hamile, daha kolay ikna edebilirsin’ diyerek. Bunu nasıl yaparsın? Bu benim sana olan güvenimle ilgili bir mesele. Senin neyi nasıl kullanacağına artık nasıl güvenebilirim?’

Cevval’in gözlerindeki derin pişmanlığı fark etmeseydim, kalkıp gidecektim ve bir daha da Cevval’le hiçbir iş yapmayacaktım. Gerçekten üzgündü ve kapsamlı düşünmeden davrandığını da biliyordum. Cevval böyleydi. Hiçbir işi daha büyük bir çerçevede düşünmez, her işi adım adım çözerek ilerler ve karşısına çıkan sorunların büyüklüğüne bakmadan onları çözmeye çalışırdı. Çözemeden bıraktığı binlerce sorundan da yine onlardan kaçarak onların kendisine zarar vermesini engelleyerek kurtulmaya alışmıştı.

Oysa ben neden-sonuç zincirinin başından itibaren her bir halkayı ve her bir halkadan doğabilecek farklı yönlerde ilerleyebilecek olan muhtemel halkaları da düşünerek bir strateji belirler, ona göre adım atardım. Benimle çalışmayı da bu yüzden istiyordu, kaçtığı sorunları da bir şekilde çözüm süreçlerine dahil ediyor ve onun işini kaybetmesine de engel oluyordum. Savunma sanayi becerikli yöneticilerin zor yetiştiği bir alandı, Cevval de kendini kanıtlamıştı; gerçekten ‘cevval’ sıfatını hak edecek bir iş bitiriciliği vardı, sırf kaçtığı sorunlar yüzünden de yönetim kurulu onu gözden çıkarmak istemiyordu.

‘Amaaan!’ dedi yine her zamanki gibi kaçarak. ‘Çek vur yani, sen de kurtulursun benden, ben de benden kurtulmuş olurum. Düşünemedim işte. Sana niye söylüyor ki bunu? Kadınların, özellikle Batılı kadınların bu rahatlığı beni bitirecek. Kendisi çok ısrar etti seni görmek için. Senin de onunla ilgili hiçbir olumsuz düşüncen yoktu. Ne bileyim işte, sen de erkeksin diye düşündüm. Hata etmişim. Kahveni soğutma hadi!’

Kaş yaparken göz çıkarıyordu yine. Kahvemden bir yudum aldım ve gözlerinin içine baka baka, ‘Ben de erkeğim Cevval!’ dedim. ‘Ama her erkek senin gibi olmak zorunda değil. Senin, benim sana güvenerek söylediğim özel bir bilgiyi çekip götürdüğün yer hata.’

‘Tamam işte!’ dedi heyecanla. ‘Onu demek istedim. Sen türünün son örneğisin. Kadınlar zorla gözlerinin içine girseler sen onları zorla gözlerinden çıkarır, sonra gözlerini yıkar, geçer gidersin.  Gönlüne girmeleri de zaten imkânsız. Ben öyle değilim işte. Kadının gözlerinden anlarım ne istediğini. Eğer tipimse onu gözlerimin de ellerimin de içine alır, ona istediğini veririm; gönülse gönül bedense beden. Ama bende sonsuza kadar diye bir ilişki olamaz.’

Bir an sustu Cevval. Gözlerindeki derin öfkeyi görmüştüm. Konuşmaya devam etti:

‘Baksana şu kadınlara!’ dedi otelin her yerine dağılmış kadınları göstererek. ‘Erkeklerin kendilerinin nerelerine bakacaklarını çok iyi biliyorlar. Dekolteleri bin bir hesapla vurgulanmış, el-kol ve vücut hareketleri çok amaçlı fonksiyon gibi işliyor. Şu makyajlarına, şuh edâlarına bak! Buraya ibadet etmek için gelmediler bunlar Mühendis, bunlar vücutlarının baştan çıkarıcılığını kullanarak erkeklerle şehvetle eğlenmeye geldiler. Alkol-uyuşturucu, dans ve seks. Buna hangi erkek hayır der? Bir tek sen!’

‘Her erkek aynı olmadığı gibi her kadın da aynı değil Cevval!’ dedim sesimin sertliğini biraz yumuşatarak. ‘Sen evli değilsin ve düşünemiyorsun. Evlilik sadakat ister, güven ister. Bir erkek karısından ne bekliyorsa ona da onu vermeli. Tek yönlü sadakat ve güven olmaz. Bir yerde patlar ilişkiler. Haberin yok senin, ama karım İD’nin bana olan ilgisini çok önceden bir İstanbul ziyaretimizde fark etmiş, buraya gelmeden önce de bu konu gündeme gelmişti. İD’nin bana olan ilgisinden benim de haberim yoktu. Karım sorunca fark ettim. İkimiz de gergin ayrıldık ben bu seyahate çıkarken. Şimdi sana durumu anlattım, ama dikkat et bu bilgi sende kalsın, sakın İD ile paylaşma. Sen açılmış yaraya tuz-biber ektin sadece!’

‘Hadi ya!’ diye şaşkınlıkla ayağa fırladı Cevval. ‘Vay vay vay… ben ne halt etmişim ya? Resmen cinayet gibi olmuş!’

‘Bu kez sen sakin ol, sarhoş Amerikalılar bakıyor Cevval!’ dedim gülerek. ‘İD bu durumu öğrenirse karımı rahat bırakmaz, onunla muhabbetini geliştirmeye kalkar, ben işin içinden çıkamaz hâle gelirim. Şu anda karımın bildiğini bilmiyor, eğer söylersen o zaman seninle iş dahil bütün ilişkilerimiz biter!’

Cevval çok şaşkındı. Halen ayaktaydı; kafasını iki elinin arasına almıştı, ‘ben ne yaptım’ der gibi yere bakıyordu. ‘Otur hadi!’ dedim. ‘Kahveni iç!’

Hiçbir şey söylemeden oturdu Cevval. ‘Bak!’ dedi bir süre sonra. ‘İş ilişkilerimizi boş ver, bir dost olarak seni kaybetmek istemem. Ama gerçekten ne düşündüysem o şekilde davrandım. Tamam, İD’nin isteğini, beni kadınlarla ilişkilerim yüzünden eleştirmene karşılık seni sınamak için de kullandım. Bu doğru, ama işin arka planını bilmediğime emin ol. Asla karınla benim yüzümden sorun yaşamanı istemem. Dersimi aldım, bir daha sen yap dersen bile yapmam. Bunu asla unutmayacağım.’

Cevval’in bilmeden ‘bal tuzağı’nı bozduğundan da haberi yoktu. İD ve Cevval onların bütün planlarını altüst etmişlerdi. Bunu Cevval’e söylemek zorundaydım. En azından biraz teselli ederdi kendini.

‘Dün gece kapım çalındı, biliyor musun?’ dedim Cevval’e gülümseyerek.

‘Nasıl, kimdi gelen? İD mi yoksa? Bir şeyler mi oldu?’ dedi Cevval gözlerinden taşan bir parıltıyla.

‘İD ile terasta biraz sohbet ettik ve her birimiz odalarımıza çekildikten sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde kapım çalındı. Açmadım, kim olduğunu bilmiyorum, ama ‘Hi’ diyen bir kadındı!’ dedim. ‘Muhtemelen ‘bal tuzağı’ydı ve siz haberiniz olmadan İD ile birlikte o gece planlanan birçok şeyi bozdunuz. Toplantıda CIA ve FBI temsilcileri de vardı, onlara bakarak bunu vurguladım. Poe ve şiiri üzerinden mesaj verdim. Onlar da mesajı aldılar.’

‘Vay vay vay!’ dedi Cevval kahvesinden keyifle bir nefes alarak. ‘Demek toplantıda, kendimi söylediklerine ‘Fransız’ hissettiğim o anda sen onlara mesaj veriyordun. İD gelmeseydi, o gece planladıkları şey daha önceden başlayacaktı demek. Hiçbir şey elde edemeseler bile görüntü alır işlerlerdi.’ 

<< Önceki                      Sonraki>>


[27.01.2023, (4/74 (398))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 28.01.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı