Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
‘Sıcak Afghan Naan’ı, peynir, domates ve meyve suyu!’ dedim ve telefonumdan Cevval’e ‘09:00’daki toplantıya İD ile birlikte kısa bir süre katılıp çıkacağız. Sonra da Washington’a geçeceğiz. Orada buluşuruz!’ diye yazdım.
CIA-FBI
elemanlarına İD ile birlikte küçük bir sürpriz yapacaktım. İD’ye bunu toplantıdan
kısa bir süre önce söylemeyi düşünüyordum. Uzay Geometrisi sevdiğim çözümleri
bulmamı sağlayan ‘ters köşe’ tekniklerine mükemmel imkanlar sunuyordu.
‘Ay, çok
güzelll!’ dedi İD bağırarak. ‘Tamam, affettim seni!’
‘Affetmişmiş,
geçelim bu romantizmi, gerçekçi olalım!’ dedim yine kasıtlı olarak soğuk bir
sesle. ‘Ayrıca ‘Kabob Place’de kahvaltı yapmayacağız; yiyeceklerimizi ve
içeceklerimizi oradan alacağız, senin istediğin bir yerde yiyeceğiz!’
Neşesi
yerine gelmişti. ‘Çok akıllı bir adamsın sen!’ dedi İD. ‘Gönül almayı çok iyi
biliyorsun!’
‘İyi bir
insanın üzülmesini asla istemem Hanımefendi!’ dedim. ‘Ama saat 09:00’da The
Jefferson Hotel’deki toplantıya kısa bir süre katılmam gerekiyor, zamanlamayı
sen yapacaksın!’
‘Hımmm!’
dedi, arabanın saatine baktı: ‘Şimdi saat 06:56, yaklaşık iki saatimiz var,
seni 08:50’de salonun önünde olacak şekilde yetiştiririm. Ama karışma nereye
gideceğimize. Ayrıca kahvaltılıkların parasını da ben vereceğim!’
Gayet
rahat bir şekilde, ‘Ben arabada beklerim, ama sakın azar azar alma
alacaklarını!’ dedim. ‘Fazlasıyla al, Washington’a giderken yolda acıkabiliriz!’
‘Washington
muuuu?’ dedi başını benden yana çevirerek; neredeyse kaza yapacaktık. ‘Ekiple
birlikte gitmeyecek miydin?’
‘Önüne bak, şaşkın Çocuk!’ diyerek uyardım. ‘Washington’da
gezmek istemez misin?’
‘Sen
varsan istemez miyim?’ dedi hiç çekinmeden. ‘Çok mutlu olurum ben!’
‘Sormayı
unuttum!’ dedim. ‘Kiraladığın arabayı Washington’da teslim edebiliyor musun, orada
şubeleri var mı?’
Çok heyecanlanmıştı:
‘Var, var!’ dedi. ‘Sorun olmaz!’
‘Çok iyi o halde!’ dedim gülümseyerek.
İD’nin algılama ve adaptasyon becerisi her zaman
etkileyiciydi. Onunla iş yapmak da her zaman keyif vericiydi, ama duygusallık;
işte onu bilmiyordum.
Bilmeli
miydim? Hiç alışkın olmadığım bir şekilde sinirlerim bozuktu. İD ile onun da keyif
alacağı, içimdeki dalgalanmaları durdurabileceğim bir geziye çıkacaktım. Üstüne
üstüne gidiyordum beni alt üst eden şeylerin.
Bir duraktaydım,
dünya güzergahında bir duraktı bu, acayip bir duraktı. O durakta, dizginlenemeyenlerin
büyük bir öfkeyle gelip durduğu, durduğu yerde her şeyi, her yeri dağıtıp
geçtiği anda gözlerimden fışkıran alevlerin, nefsin içindeki kötülüğü dışarı
vurduğu anda bir tutumluk cana kastediyordu kızgınlığım. O can kendi canımdı,
ona kızmaya hakkım var mıydı?
İblis’in
dokunup büyüttüğü nefsin, doğduğu anda insanı engerek yılanı gibi
zehirlediğinden beri içte biriken, biriktikçe baskılanan, baskılandıkça
güçlenen ve ân bekleyen öfkenin değdiği yerleri yalazlayarak kavuran, incitmediği
yer bırakmayan kasırga olduğu ân iradeye düşen neydi, ne değildi?
İrade, durdurma
gücü nefse bağlanan ve bilgiyle bağını güçlendiren, bilgisizlikle zayıflatan ve
sonra bilgiyle yine zayıflatan, bilgisizlikle sade kalan, her halde, her
durumda nefsten bağımsız olamayan bir şeydi.
Nefsin
öfkeye bulanmış varlığında parıldayan zehri ne yapmalıydı irade? Bir tutumluk
cana kastederken insan, öfkenin neresinden kavramalı, öfkeyi hangi uçsuz
bucaksız yakasından tutup savurmalıydı karanlığa? Ya da hangi aydınlığın en
yakıcı ışığında eritmeliydi?
Saklanmışlığın
günışığında kıvranışı gibi, kötülüğün saklılığına değen ilahî ışığa karşı ne
yapacaktı irade? Neyi saklayacaktı nefs? Allah'tan gizli ne kalabilirdi? Hangi
kötülük saklı kalırdı kaldığı yerde? Saklılığa hazineler gibi dolandırılan
zehri nefs nasıl ayıklayacaktı irade olmadan ve içindeki zehri ne zaman yok edecekti?
İblis’e ne zaman geri verecekti zehri?
Tatmin
oluşa doğru ilerlemeyen nefsin hangi akılla öfkeye karşı durması mümkündü ki? Tertemiz
akıl, tertemiz olana doğru baktığı yer hangi durakta olursa olsun gerçeğin en
kesin değişmezliklerine ulaşmalıydı. Bir tutumluk cana kasteden nefsimin, içimdeki
öfkeyi kimseye sezdirmeden yok etmesi gerekiyordu.
Bunları
biliyordum, ama İD ile muhtemel bir duygusallığın içimdeki değişimi Cevval’in
öfkesi ile eşleştirmesinden kaygılanıyordum; İblis’in zaferine giden yolun
açılacağından emindim.
İradenin
gücüne bağlı şeyler azdı, lakin nefsin gemi temiz akla sahip iradenin elindeydi,
bu duruluktu, duruluktan kopup gelen dinginlikti, serinlikti.
İD,
arabayı park edip Kabob Place’e girerken başka bir arabanın bizi izlediğini
fark etmiştim. Birazdan görülecek bir hesaptı bu. İçimdeki cehennemin dışa vuracağı
anı sabırsızlıkla bekliyordum.
İD’nin
aldıkları ile geri dönüşü, arabayı oradan ‘Ben burayı çok sevdim’ dediği Chapel
Island’e sürüşü, su kenarında oturduğumuz yerde yaptığımız kahvaltı içimdeki
gerginliği azaltmamıştı, ama herhangi bir şekilde İD’nin keyfini bozacak bir
şey yapmamıştım. İD ile aşılmış şeyler vardı ve ona güzel bir hatıra bırakmak
istiyordum. Ne var ki aynı araba bizi izlemeye devam ediyordu.
Kahvaltıdan sonra The Jefferson Hotel’e geçtik. İD, 08:45’te beni otele ulaştırmıştı.
Cevval’le karşılaştığımızda yüzündeki şaşkın ve sorgulayan ifadeyi umursamadan,
ona toplantıda çok fazla kalmayacağımızı CIA-FBI elemanlarına bir ders
vereceğimi fısıldadım. İD’ye de ayrıntıları yolda anlatacağımı belirterek toplantıya
beraber gireceğimizi söyledim. İstihbaratçılarımız dahil herkes şaşkındı.
Toplantı
salonuna girdiğimizde bütün Amerikalıların orada olduğunu görmüştüm. Senato
üyeleri de oradaydı, kapanışı da görmek istemişlerdi. İD ile birlikte girmiştik
salona ve ben gözlerimi CIA-FBI elemanlarına ve beni Kongre’ye davet eden senatöre
dikmiştim. Yerim boştu ve İD için de yanımda bir koltuk ayarlanmıştı.
Bobo, beni ve İD’yi görmenin şaşkınlığı ile gülümsüyordu. Toplantıyı başlattığında da soran gözlerle bana ve Cevval’e baktı.
Cevval, Bobo’nun verdiği pası aldı ve ‘Mühendisimizin
ileteceği birkaç şey var, izin verirseniz!’ dedi.
Bobo
heyecanla, ‘Elbette, dinliyoruz!’ dedi ellerini birbirine kenetleyerek.
Salondaki herkes dikkat kesilmişti.
‘I salute
everyone’ dedim sesime büyük bir gizem yükleyerek. ‘Toplantılarımıza olumlu katkıda
bulunan herkese de teşekkür ediyorum, özellikle Bobolar bu büyük ülke için çok
içten çabalar sarf ediyorlar. Ancak ne yazık ki Asknotlar’ın ülkelerini
sevdiğini düşünmüyorum. Misafirlerine çok kötü davranan Asknotların bu
tutumunun Amerika’ya zarar verdiğini söylemek için toplantıya çeşitli iş
seyahatlerini birlikte yaptığımız iş arkadaşımla katılma ihtiyacı duydum.”
Kısa bir
ara verdim sözlerime, sonra CIA-FBI görevlilerine ve senatöre bakarak, ‘Birazdan
iş arkadaşımla birlikte Washington’a geçmeyi düşünüyoruz, eğer arzu ederlerse istihbaratçılarınız
bize eşlik edebilirler!’ dedim. ‘Eğer böyle bir arzuları yoksa, herkesin bizim
seyahat özgürlüğümüze saygı duymalarını bekliyorum.’
Sözlerim
toplantı salonuna bomba gibi düşmüştü. Senatör ve CIA-FBI görevlileri
kıpkırmızı olmuştu. Bobo ise şaşkın, ancak rahattı. Vermek istediğim dersi
çok sevmişti ki hemen söze girdi. ‘Ülkemizde sizi üzecek şeyler yaşamış
olmanızdan dolayı üzgünüm!’ dedi. ‘Toplantılarımız yaptığınız büyük katkı
dolayısıyla sorunlarımızın neredeyse tamamının çözülmesini sağlayacak
verimlilikte geçti, size kendim ve şirketim adına teşekkür eder, iyi
yolculuklar dilerim.’
Ona
teşekkür ederek, ayağa kalktım. Senatör vurduğum darbenin sertliği dolayısıyla
acı acı gülümsüyordu, konuşmak için Bobo ile bakıştı ve ‘Bizi çok iyi
tanıyorsunuz!’ dedi. ‘Size güvence veriyorum, bundan sonra asla rahatsız
edilmeyeceksiniz!’
‘Umarım!’
dedim soğuk bir şekilde gülümseyerek. İD’ye ‘çıkalım’ dedim yüksek sesle ve toplantı
salonundan üstünlük duygusunu gururla taşıyarak çıktık.
The
Jefferson Hotel’den çıkana kadar hiçbir şey sormamıştı İD ve peşimden
koşturarak geliyordu. Birazdan soru yağmuruna tutulacağımı biliyordum, ama içim
rahattı; İD’ye her şeyi tek tek anlatacaktım, o çok övdüğü Batı’nın ne kadar
aşağılık işler yaparak zengin ve güçlü olduğunu kendisi bizzat görerek ve
yaşayarak öğrenmiş olacaktı.
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.