1 Nisan 2023 Cumartesi

SA10103/SD2712: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 5

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Onu durdurmalıydım her zamanki gibi. İnanılmaz bir krizin tam ortasındaydı. İsteğini elde etmeye alışmış olmanın getirdiği bir çıkmaz sokaktaydı."

Aşırı gürültülü ve kaotik bir müzik açan ve saçma sapan bir şekilde başını sallayıp parmaklarıyla direksiyonda tempo tutan İD nasıl bir kültürün ürünüydü, görüyordum. İD, artık ırk ve din ayrımı yapmadan dünyanın her yerine yayılan bir prototipti.

‘Kim bu, âşık olduğu bir kadın tarafından bütün parası alınarak dolandırılan gaspçı, sarhoş çılgın?’ diye sordum İD’ye. Dinlediğim herhangi bir müzik türü değildi bu; aslında arabayı gürültüye boğan bu şey bir müzik de değildi.

Cevap vermedi. Küsmüştü.

‘Sağa çek arabayı da ineyim, sen bu saçma gürültün ve küslüğünle git!’ dedim doygun ve tok bir sesle.

‘Metallica: Whiskey in the Jar- Kavanozdaki viski’ dedi umursamaz bir şekilde İD, sonra müziğin sesini arttırdı ve gaza biraz daha bastı.

Bir isyanın tam göbeğindeydim; İD başkaldırmıştı bana.

Koltuğumu geriye yatırdım, kollarımı göğsümde kavuşturdum ve gözlerimi kapatarak ortamdan kendimi soyutladım. Hiçbir şey duymuyordum artık. İD’nin isyanı bitene kadar tepki vermeyecektim. Arabayı o sürüyordu ve ben bütün riskleri alarak böyle bir seçim yapmıştım. ‘Akışına bırak!’ diyordu içimdeki o bilge ses.

Bir süre sonra İD müziği tamamen kapattı ve arabanının hızını düşürdü. Sessizliği sürüyordu. Konuşmasını bekliyordum.

Çok geçmeden, ‘Sana inanamıyorum!’ dedi öfkesini belli eden bir ses tonuyla.

Ben duruşumu değiştirmemiştim, gözlerim de kapalıydı.

‘Uyuma!’ dedi titrek bir sesle. ‘Bana bak!’

‘Kulaklarım duyuyor!’ dedim sakin sakin. ‘Gözlerim değil!’

‘Delirtme beni!’ dedi sesi daha da titrerken. ‘Buraya senin için geldim, ama sen…’

Gözlerimi açtım ve koltuğumu düzelttim. Ona baktım. Yüzü solgundu, dudakları titriyordu, neredeyse ağlayacaktı.

‘İsyan ediyorsun!’ dedim sorgulayan bir ses tonuyla. ‘Benim için geldiğini söylüyorsun, ama kendin için geldiğini ikimiz de biliyoruz. Sen kendinle geldin, kendinde tanımladığın bir ‘ben’ var ve bu ‘ben’ gerçekte olan ‘ben’ değilim. Beni tanıdığın halde kafandaki ‘ben’ ile gerçekteki ‘ben’ arasındaki farkı sen oluşturdun. Bu fark yüzünden öfkeleniyorsun, isyan ediyorsun, oysa isyan etmen gereken ben değilim, bütün bunlardan sorumlu olan sensin ve ben senden isyan ve öfke beklemiyorum, bunu istemiyorum!’

‘Akışına bırak!’ diyen sesi de gömmüştüm zihnimin karanlıklarına; bilge olup olmaması da önemli değildi bu sesin. İD’nin o dağınık batılı zihninin içindeki doğruları ortaya çıkarmam gerekiyordu. Aksi halde anlamsızlık beni de çekip alacaktı içine.

‘Elimde değil!’ diye bağırdı İD. Dudakları titriyordu.

‘Arabayı sağa çek!’ dedim. ‘Biraz sakinleş!’

‘Hayır!’ dedi kararlı bir sesle. ‘Birazdan sakinleşirim ben!’

‘Şimdi ve hemen sakinleşmen gerekir!’ dedim. ‘Transit yolda gidiyoruz ve en küçük bir hatanda kaza yaparız! Buna gerek yok!’

‘Sen her şeye ‘haram’ diyorsun!’ dedi zayıflayan sesiyle. ‘Ne olur biraz eğlensek?!’

‘Amaca odaklanmak ve ne olursa olsun o amaca ulaşmak!’ dedim sorgulayan sesimi yükselterek. ‘Batı budur, o amacın doğru ve ahlakî olup olmadığını sorgulamak Batı’nın aklına gelmez. Sen de sıradan bir batılısın!’

İtiraz etti hemen: ‘Hiç ilgisi yok!’ dedi. ‘Sen çok abartıyorsun. Haram, haram, haram!’

Onu durdurmalıydım her zamanki gibi. İnanılmaz bir krizin tam ortasındaydı. İsteğini elde etmeye alışmış olmanın getirdiği bir çıkmaz sokaktaydı.

‘Şimdi dikkatle dinle!’ dedim ve En’âm Suresi’nin 151-153. ayetlerini okudum: ‘De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya babaya iyi davranın. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. (Zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın. Allah’ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmeyin. İşte size Allah bunu emretti ki aklınızı kullanasınız. Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. Konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa âdil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti. Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte günahtan korunmanız için Allah bunları size emretti.’

Kısa bir sessizlikten sonra, ‘Allah’a verdiğim sözü tutmak istiyorum ve senin de buna saygı duymanı bekliyorum!’ dedim. ‘Beni yaratan Allah’ın bana verdiği öğütleri değil de senin isteklerini ciddiye alırsam o zaman benim tanrım sen olursun, Allah değil. Bunu mu istiyorsun benden? Kendini tanrı olarak Allah’a ortak mı koşuyorsun ve beni Allah’ın yolundan ayırmak mı istiyorsun?’

‘Hayır!’ diye bağırdı. ‘Öyle bir şey istemiyorum. İstediğim şey çok basit!’

Hiç esnek olamayacağım bir yoldaydık, ‘Basit değil, çok önemli, 'Zina ve benzeri çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın.’ diye emreden Allah’ın emrettiğinin aksini istiyorsun. Bu sana ve senin gibi Satanist hegemonya tarafından dönüştürülmüş her insana basit gelebilir, ama bana değil!’ dedim yüzüne bakarak. 


<< Önceki                      Sonraki>>


[30.03.2023, (5/11 (435))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 01.04.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı