3 Nisan 2023 Pazartesi

SA10106/SD2714: Demokrasi Büyük Bir Yalan mı?

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:
Çevirisini yayınladığımız analiz, ABD-Minnesota, Saint Paul'de yazan ve çalışan Nick Pemberton'a aittir ve 6 Ocak 2021'de (6/1) ABD-Washington'da halkın Kongre'ye yönelik işgal girişimleri temelinde Demokrasi'ye yönelik eleştirilere odaklanmaktadır. Analistin, şu cümleleri dikkat çekicidir: "6/1, ardından gelen Biden yönetimi gibi, demokrasinin kendisi ve kendi iyiliği dışında hiçbir şey vaat etmedi. Vurucu bir cümlenin olmaması ne kadar zayıf olduklarını gösteriyor. Ancak işçi sınıfını yabancılaştırırken 6/1'i ve demokrasiyi övmeye devam ettiğimiz için daha da zayıflamış olabiliriz. Bu propagandist anlayışa göre kapitalizm bir kez olsa bile tamamen adildir. Fikirler savaşını kaybediyoruz ve kendimizden başka suçlayacak kimsemiz yok."
Seçkin Deniz, 03.04.2023Sonsuz Ark 

Is Democracy The Big Lie?

"Bunu size söylemekten nefret ediyorum ama ortada büyük bir yalan yok. Sistem diye bir şey yok. Evren kayıtsızdır." Donald Draper

Anthony Dimaggio'nun geçtiğimiz günlerde Counterpunch'ta yayınlanan White Supremacy and January 6: What’s Missing from the Congressional Report- Beyazların Üstünlüğü ve 6 Ocak: Kongre Raporunda Eksik Olanlar başlıklı yazısını çok beğendim. Ayaklanmanın öncelikle beyazların üstünlüğünden kaynaklandığına tüm kalbimle katılıyorum ve elbette bunu destekleyecek rakamlara da sahip.

Ayrıca, solda olduğunu iddia eden ve zamanlarının çoğunu sola saldırarak ve faşistlerle yakınlaşarak geçiren dolandırıcıları görmezden gelmemiz ve bunlara takılmamamız gerektiğini düşünüyorum. Bu insanlar gerçekten de faşizm bir burjuva olgusu olduğu halde bunun için işçi sınıfını suçluyorlar.

Bu, kendi erdemlerine inanacak kadar eğitimli olanlar dışında kimse için şaşırtıcı değildir. Solun faşistler konusunda kafası hala karışık ve iki aşırı uç var. Birincisi faşistlere işçi sınıfı demek ve bunu kendi burjuva faşizmini meşrulaştırmak için kullanmak. Diğeri ise faşistleri burjuva olarak adlandırıp kendi siyasetini Demokrat Parti'ye ve demokrasiyi savunmaya indirgemektir.

Demokrasi de burjuvadır ve kurtarılamaz ya da savunulamaz. Demokrasi her zaman azınlığın çokluk üzerindeki tiranlığı olmuştur ve olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülkede bu azınlık Noam Chomsky'nin %20 dediği kesim olabilir, diğer ülkelerde ise çok daha azdır. Demokrasi kapitalizme siyasi bir müdahalede bulunmaya çalışır ve işyerinde, çevrede, sosyal yaşamda ya da kapitalizmin yok ettiği diğer her şeyde temsil edilmeyi başaramaz.

6 Ocak (J6-6/1), azınlık için demokrasiyi yeniden tesis etme girişimiydi. Bu faşistlerin diline kulak verdiğinizde, karşıtlarından bile daha emin bir şekilde demokrasiyi ve statükoyu savunduklarını iddia edeceklerdir. Ve gerçekten de öyledirler. Statüko beyaz üstünlüğü, şiddet ve hatta devrimdir.

DiMaggio'nun tarif ettiği, nüfusun küçük bir burjuva kesiminin, nüfusun daha yoksul ve karanlık bir kesimi tarafından tehdit edildiğini hissetmesi ve bir çete halinde onlara hükmetmek için kendi başlarına hareket etmesidir. Kapitalist yeniden üretimin doğası böyledir ve bu sadece kendi başına böyle bir dinamiği yeniden üretmekte başarısız olan ekonomik kriz nedeniyle siyasi olarak ortaya çıkmaktadır.

Demokratların vaadi, sömürü ve şiddetin daha örgütlü olduğu demokratik kapitalizmdir. Cumhuriyetçiler kadar onlar da 6/1 gibi terörizmden faydalanmaktadır çünkü bu terörizm beyazların yerini alan nüfusu korkutarak demokrasi dışında her şeyi sağlayan Demokratların yönetimindeki devlet kapitalizmine geri dönmelerini sağlamaktadır.

Cumhuriyetçilerin distopyası altında, işlerin önemli olduğu yerlerde demokrasi daha fazla hayata geçirilir. Demokratların yönetiminde insanlar hayatta kalmak için devlete bel bağlamak zorunda kalırlar ve eğer yasaları çiğnerlerse doğrudan devlet tarafından cezalandırılırlar. Cumhuriyetçilerin özgür ve adil bir seçim ve hatta Ukrayna'da barış talep etme hakkını sadece kendilerinin savunduğunu iddia etmelerinin yarattığı kafa karışıklığı da buradan kaynaklanmaktadır.

Cumhuriyetçiler için, sadece en tepedeki %20'nin söz sahibi olduğu, gerçekte var olan demokrasinin mafya yönetimi bir hayaldir. Daha yoksul ve karanlık kesimleri temsil eden Demokratlar içinse demokrasinin gerçek anlamının, her zaman ulaşılamaz olsa bile, her zaman bir tehdit olacağını görüyoruz. Demokratlar demokrasi ile temsil edilebilirler ve demokrasinin şiddetli savunusu olan 1/6'ya muhalefetleri de burada yatmaktadır.

Çok daha az kötü olan Demokratlar, toplumu devlet kapitalizmi altında yönetmek ve proletaryanın ölmesini ya da isyan etmesini engellemek istiyorlar. Cumhuriyetçiler ise borç tavanı konusunda yaptıkları gibi Demokratları zorlamaya çalışarak saldırgan demokrasiye dört elle sarılmış durumdalar. Şiddet içeren demokratik faşist bir yönetime ihtiyaçları var, ölüm ya da isyan lanetlensin. Cumhuriyetçiler Demokratlardan daha derin bir siyasi kriz içindeler ve bu nedenle daha tehlikeliler.

Cumhuriyetçiler az sayıda vatandaşa şiddet içeren bir demokrasi sunarken Demokratlar tüm vatandaşlara demokratik olmayan bir yönetim sunuyor. Burada Demokratlar lehine net bir tercihim var ancak çok az kişi benim nitelendirmeme katılacaktır ve bu nedenle çoğu solcunun elitist demokrasi/özgürlük kisvesi altında Cumhuriyetçilerin ya da evrensel insan hakları kisvesi altında Demokratların yanında yer aldığını görüyorum. Bir amaç diğerinden daha iyidir ancak ikisi de iyi bir politika değildir.

Bu nedenle, sözde solcuların ırksal kızgınlıkları olan faşistlere gerçek işçi sınıfı olarak bakmamız gerektiği fikrine katılmasam da, gerçekte var olan solun da aynı derecede kafasının karışık olduğunu düşünüyorum. Çoğu zaman sol uzmanlar yoldan çekilmek ve başkalarının karar vermesine izin vermek ister.

Sol uzman kendi ayrıcalıkları için özür dilemek ve gerçek devrimcinin dışarıda, işçi sınıfının içinde olduğunu ve onları dinlememiz gerektiğini iddia etmek ister. Bu, işçi sınıfına yüklediğimiz bir başka sorumluluktur. İşçi sınıfı sadece toplumumuzun maddi ve sosyal ihtiyaçlarını yeniden üretmekten sorumlu olmakla kalmıyor, aynı zamanda şimdi bize devrimimizi de getirmeli çünkü biz kendimiz bir şey yapamayacak kadar utanıyoruz.

Ben buna katılmıyorum. Demokrasi burjuvazidir ve komünizme ulaşmak burjuva ilişkilerinin evrenselliği olacaktır. Nasıl ki kapitalizmde siyasete sadece burjuvalar karar verebiliyorsa, sosyalizme geçişte de en azından başlangıçta en fazla söz sahibi burjuvalardır. Dolayısıyla, böyle bir toplumu yaratma beklentisi, vizyonu, planları ve becerileri olan biz burjuvalar ve eğitimliler bunu yapmalıyız ve yapmalıyız.

Elbette bu faşistlerle işbirliği yapmak anlamına gelmiyor ama faşistleri burjuva oldukları için değil, yeterince burjuva olmadıkları için küçümsüyoruz. Eğer herkes için çalışan bir toplum hayal edemiyorlarsa, o zaman kaygıları hayali olsa ve gerçekte nefret ettikleri işçiler gibi olmasa bile açıkça bizim düşmanımızdır.

6 Ocak, ister Cumhuriyetçilerin planlaması, ister Demokratların kasıtlı cehaleti, ister yönetici sınıfın toplumun içini boşaltması, isterse de orta sınıfın şiddetli nefreti olsun, her türlü biçimiyle kınanmalıdır.

İnsanların 1/6'dan nefret etmelerinin nedenlerinin çoğunun, etmeleri gerekenin tam tersi nedenlerden kaynaklandığını hissediyorum ve bunu halka açık yerlerde konuşmak pek akıllıca değil. İsyancılar çok radikal oldukları için değil. Başkanı korumak istiyorlardı, devirmek değil. Bunun yerine, 1/6'nın yeterince radikal olmadığını kabul edelim.

Çoğu kapitalist bile %20'ye daha fazla güç vermenin çelişkilerin arttığı kapitalist bir sistemde istikrarsızlık yaratacağını görecek kadar ilericiydi. Böyle bir sistemi sürdürmek için demokrasinin daha da zayıflatılması gerekir ve 6/1 kalabalığının özgürlük çağrıları şu an için yeterince radikal değildi.

6/1 kalabalığı sadece siyasi olarak değil sosyal olarak da şaşırtıcı derecede naiftir. Günahlarının intikamını almak için toplumu sanayisizleştiren ve küreselleştiren uyanmış bir kabalın komplosu olduğuna dair bir fikirleri var. Belli ki Demokratları ya da ana akım medyayı dinlemiyorlar. Sadece Counterpunch'ta bu insanlara yönelik gerçek bir eleştiri bulabiliyorum. Başka her yerde şımartılıyorlar. Üretim araçlarında devrime neden olan liberaller değil, kapitalizmin kendisidir.

Böyle bir sistem sosyal bir sistemdir ama sadece bilinçsizce böyledir. MAGA koyunları gibi, kendi kararlarımızı verdiğimize inanıyoruz; her fırsatta kaos ve çekişmeye neden olan piyasanın görünmez eli olduğu halde özgür irademizi ortaya koyuyoruz.

Tartışmak istediğim şey, bu naifliğin, açıkça tehlikeli olsa da, üretim araçlarının dönüşümü için gerekli olduğudur. Kendi ezilmişliğinin ve başkalarının ezilmişliğinin farkında olan işçi sınıfından, eğitimli ve propagandası yapılan orta sınıfın bu naifliğine sahip olması beklenmemelidir. Bu orta sınıf gerçekten de özgürlük ve demokrasi gibi soyut fikirlere hakkı olduğuna inanmaktadır ve bu kavramları yaratan maddi üretimin gerekliliğinden büyük ölçüde habersizdir.

İşçi sınıfının bu hayattan sonra daha iyi bir yere inancı olabilir ama bu mümkündür, kapitalizm altında toplumun işleyebileceği fikri gibi agresif bir şekilde inatçı değildir. İster kendi işine sahip olmak, ister doğru hayır kurumlarına bağışta bulunmak, ister doğru fikirlere inanmak ya da daha rasyonel olana oy vermek olsun, orta sınıfın kendi erdemine inanmak için kendini ne kadar kolay kandırdığını görün. Bu aptallığı kendi yararımıza kullanabiliriz.

İşçi sınıfından toplumda devrim yapmasını beklememeliyiz çünkü onlar bunu çok iyi biliyor. Bunun yerine siyasetin işe yarayabileceğine ve değişebileceğine inanan insanlara ihtiyacımız var çünkü onlar için işe yaradı ve yine yaramasını bekliyorlar. Dönüştürmemiz gereken şey kapitalist siyasetin işe yarayabileceği algısıdır.

Yüksek beklentilere sahip olmak asla kötü bir şey değildir. Sorun, yüksek beklentilere sahip olduğunu iddia edenlerin, kapitalizmin devam eden devriminde her zaman yaptığı gibi devrimci daha yüce bir hedefi hedeflemediğinde ortaya çıkar. Aksine bu insanlar böyle bir sistem altında kendi güç illüzyonlarını pekiştirmeye çalışırlar, böylece proletarya gibi olurlar, sistemi sürdürmek için kendi bedenlerini satarlar. 1/6 kalabalığının yaptığı da buydu. Onlar da işçi sınıfı gibi bir gün daha yaşamak için bedenlerinden ve ruhlarından vazgeçtiler, hem de gereksiz yere.

6/1 kalabalığı mağduru oynuyor ve kendilerini işçi sınıfı olarak hayal ediyor. İhtiyacımız olan şey bunun tam tersidir. Gerçek kurbanlara ihtiyacımız yok ama sahte kurbanlara daha da az ihtiyacımız var. Gerçekten ihtiyacımız olan şey demokrasi değil, proletarya diktatörlüğüdür.

Geçmişteki başarısız komünist girişimlerle yara almış olan sol, işçi sınıfına önderlik etmek yerine onlardan özür dileyecek kadar uysaldır ve böylece tüm devrimi gerici sağa değil, kapitalizmin kendisine bırakmaktadır. Özür dilemeyi bırakmanın zamanı geldi. Beyaz, erkek, Amerikalı, günahkar, sömürgeci, zengin ve daha fazlası olduğunuz için özür dilemeyi bırakın. Bu politika değildir. Bu sadece dönüştürmek istediğimizi iddia ettiğimiz hiyerarşi dinamiklerini besler.

Eğer gerçekten dünyanın en şanslı insanlarıysak, bunun gerektirdiği kör iyimserlikle ilerleyelim. Gerçek dünyada yaşayanların, tıpkı bizim bir zamanlar olduğumuz gibi, daha iyi bir dünyaya inanmaları için propaganda edilmeye ihtiyaçları var. Proletarya diktatörlüğü ancak bu şekilde kurulabilir. Şimdi demokraside söz sahibi olan bizler için bundan vazgeçmenin zamanı değil.

İşçi sınıfı yönetimi ele aldığında sadece kenara çekilme seçeneğimiz olmayacak, bundan başka seçeneğimiz de olmayacak. O zaman özür dileyeceğiz çünkü canımızı ya da malımızı kurtaracaklarını umuyoruz. Bu dipsiz özürleri gerçekten ihtiyacınız olana kadar bekletin.

Eğer söylediğimiz gibiysek bu devrimi gerçekleştireceğiz. Eğer koridorun karşısındaki burjuva Trump'çılarımız gibiysek, sadece işçi sınıfını temsil ettiğimizi iddia edebiliriz ve amacımız, tıpkı onlarınki gibi, onlar üzerindeki gücümüzü yeniden üretmektir. İşçi sınıfı kapitalizm altında her gün olduğu gibi elbette bir devrimin nedeni olabilir. Burjuvalar için demokrasiyi derinleştirdiği ve proletarya diktatörlüğünün imkansızlığını daha da arttırdığı için bu devrimi asla umursamıyoruz.

Ancak bu devrim biçimi tehlikededir çünkü kendi aklı yoktur, yalnızca hayatta kalmak için daralmayı derinleştiren bir sisteme sahiptir. Burjuva sınıfı, işçi sınıfı olmadan kendi başına bir devrim yapmaya kalkıştığında, işçi sınıfına her zaman bir şeyler sunabilen ve işçi sınıfının değerini burjuvanın asla ağzını açmayacağından çok daha fazla kabul eden kapitalizm karşısında hiçbir şansı yoktur.

Eğer burjuvazi 6/1'de olduğu gibi işçi sınıfına karşı dönmeye devam ederse ve bundan sonra demokrasinin derinleşmesiyle birlikte bu sınıf için iyi bir son olmayacak. İşçi sınıfı kapitalizmle kalacak ve bunun için daha iyi olacak. Kapitalizmin tarafsız devrimleri, sırf kapitalizm denen bu kör varlıkla olan ilişkileri nedeniyle kendilerini üstün gören insan sınıflarından gerçekten de daha az önyargılıdır.

Kapitalizm de çelişkili olma avantajına sahiptir ve yok edilen her toprak parçası için yeni bir enerji ve teknoloji oluşur. Yoksullaşan her işçi için bir meta daha ucuz hale gelir. Artı değerin yaratılmasıyla servet eşitsizliğindeki her sıçrama için, değer yoksulluğu daha fazla yatırımla silinir.

Gerçekten daha iyi bir şey sunabilir miyiz? Sosyal demokrat olduğunu iddia eden liberallerin faşistleri savunduğunu görüyorum. Bu formülde bir yanılsama görsem de çelişkiyi göremiyorum.

Burada burjuvanın kendi statüsünü ve konforunu yeniden üretirken kendini nasıl körelttiğini ve toplumsal değişim yaratacak sürtünmeye sahip olmadığını görüyoruz. Kapitalizm ve işçi sınıfı birbirlerine sürtünerek sürtüşme yaratır ve karşıtlık yoluyla dünyanın dönmesini sağlar. Burjuva size dünyanın yuvarlak olduğunu söyleyebilir, ancak bu sadece onun üzerine çıkarak olur ve onun içinde pratik bir faydası yoktur. İşçi sınıfı ise tam tersine dünya düzmüş gibi hareket eder ve ona müdahalelerde bulunur.

Proletarya diktatörlüğü yerine demokrasiye inanmaya devam edersek, aslında özür dileyecek bir şeyimiz olacak. Çoğumuz demokrasi istiyoruz çünkü insanların insan haklarına sahip olmasını istesek de onların özgürlüğünden kesinlikle korkuyoruz. 6/1'in işçi sınıfının hiçbir özgürlüğü olmadığını ve çenelerini kapamaları gerektiğini ya da daha fazla demokrasi ve sömürü riskini göze almaları gerektiğini hatırlatması gerekiyordu. Trump gibi 6/1'in kuyruğuna takılan Demokratlar da bir şekilde kazandıklarına inandılar. Ancak her iki umutsuz demokrasi iddiası girişimi de işçi sınıfının kalbinde ve zihninde yer etmedi.

6/1, ardından gelen Biden yönetimi gibi, demokrasinin kendisi ve kendi iyiliği dışında hiçbir şey vaat etmedi. Vurucu bir cümlenin olmaması ne kadar zayıf olduklarını gösteriyor. Ancak işçi sınıfını yabancılaştırırken 6/1'i ve demokrasiyi övmeye devam ettiğimiz için daha da zayıflamış olabiliriz. Bu propagandist anlayışa göre kapitalizm bir kez olsa bile tamamen adildir. Fikirler savaşını kaybediyoruz ve kendimizden başka suçlayacak kimsemiz yok.

Nick Pemberton, 3 Ocak 2023, Counter Punch

(Nick Pemberton, Minnesota, Saint Paul'de yazıyor ve çalışıyor.)


Seçkin Deniz, 03.04.2023, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı