22 Nisan 2023 Cumartesi

SA10134/SD2728: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 11

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Okuduklarımı İD ile paylaşıyordum. O ise arada bir duruyor ve etraftaki insanlara bakıyordu. Özellikle sarmaş dolaş gezen genç çiftlere bakıp gülümsüyor ve bana ‘Ne kadar şirinler değil mi?’ diye soruyordu."

‘Dağ Yazarı’nın özetleyici dili, akademik makalelerin asla yaklaşamayacağı bir sıcaklık ve yakınlıkla gerçeği olduğu gibi resmediyordu. Bilmeli ve unutmamak üzere birbirimizi bilinçlendirmeli ve gelecek nesillere gerçeği dosdoğru iletmeliydik.

Satanistlerin bir savaş makinesi olarak tasarladığı Amerikan İmparatorluğu’nun yaklaşık iki yüzyıldır, özellikle son yüz elli yıldır Amerikalılar dahil bütün insanlara ve özellikle bize neler yaptığını sabırla anlatmalıydık.

“Bir gün ‘15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ olarak yeni ismiyle şereflenen Boğaziçi Köprüsü’nün Anadolu yakasında, darbeye direnilen yerin hemen yanında inşâ edilen ‘Hâfıza 15 Temmuz Müzesi’ni ziyaret ettiğinizde olan bitenin ne kadar büyük bir olgu-olay olduğunu fark edersiniz.” diyordu ‘Bekçi’. “O sıradan insanlar Erdoğan’ın liderliğinde bir çağ kapatıp yeni bir çağ açmışlardır ataları gibi… Kapatılan çağ, 1789’da Fransa’da başlayan ‘Satanist Çağ’dır bütün inançları yok ederek 2016’ya kadar gelen; başlayan da o kahramanların açtığı ve Türkiye’nin liderliğinde en az 500 yıl sürecek olan Adalet Çağı’dır.

Adalet Çağı, Müslüman katliamını sona erdiren Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile Suriye’de ve sonra Kuzey Irak’ta, Libya’da, Doğu Akdeniz’de yaptığımız operasyonların temel hedeflerini nasıl belirlediğimizin ölçeğiydi.”

İnsanlığın yaşadığı açık bir ‘Distopya’ idi ve ben şu anda bu ‘Distopya’nın ikinci, üçüncü ve son aşamasının tasarlandığı Richmond’dan, bütün sivil, diplomatik, akademik, ekonomik, ticarî, istihbarî ve askerî kurumlarıyla dünyaya hükmeden başkente, bir zamanların satanist-putperest Roma’sını olduğu gibi taklit eden satanist Washington’a gidiyordum.

Distopya’nın ilk aşaması Amerika kıtasının satanizmin kalesi haline getirilmek üzere işgal edilmesiydi, ikinci aşama Amerikan İç Savaşı'ydı, üçüncü aşama Birinci Dünya Savaşı, dördüncü aşama ise satanizmin küresel kurumlarının kurulmasını sağlayan ve satanizme direniş gösteren dünyadaki bütün ülkelerin yerle bir edildiği İkinci Dünya Savaşı’ydı.

“15 Temmuz Zaferi’miz daha çok anlatılacak, analiz edilecek ve bütün dünyaya yayılarak bütün kurumları ve kuruluşlarıyla derinden sarstığımız Satanizm'in kuşatmalarıyla inim inim inleyen her dinden ve her ırktan insanın zaferine dönüşecektir yavaş yavaş.” diyordu ‘Dağ Yazarı’. “Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz 2020’deki ifadesi ile, “15 Temmuz asla sıradan bir darbe girişimi değildir. 15 Temmuz, bu topraklarda yaşadığımız, asırlar boyunca verdiğimiz varlık yokluk mücadeleleri zincirinin en son halkasıdır. Arkasında çok büyük hesapların olduğu, gerçekleştiğinde tarihi bir kırılma noktasıdır. Malazgirt'te ne olmuşsa 15 Temmuz'da o olmuştur. Çanakkale'de İstiklal harbinde ne olmuşsa 15 Temmuz'da o olmuştur. Terörle mücadelede ne olmuşsa 15 Temmuz'da o olmuştur.”

Osmanlı’yı yıkan ve bugüne dek hayatımızı her türlü psikolojik, sosyolojik, ekonomik, kültürel, siyasî ve dinî zorbalıkla şekillendirmeye çalışan, zihinlerimizi sahte gerçeklerle dolduran içimizdeki hain satanist işbirlikçilere karşı da söyleyecekleri vardı:

“Her kim 15 Temmuz'u küçümsemeye, önemsizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya, karikatürleştirmeye çalışıyorsa bilin ki amacı, işte bu derin tarihî anlamı gölgelemek, gözlerden kaçırmaktır. Bazen tek bir kahraman koskoca bir milletin kaderini değiştirir. Ülkemizin dört bir yanında milyonlarca kahraman çıkmış, kendileri ile birlikte tüm milletin geleceğine damga vurmuştur. Darbecilere meydan okuyan milletvekilleri dahi tek başına 15 Temmuz'u tarihimizin en önemli destanlarından biri yapmaya yeterlidir. Türkiye 24 Temmuz 1908’de dizlerinin üstüne çökertildiği tarihten bugüne, birçok savaşla, terörle, darbe ile terbiye edilmeye çalışılmış, ancak her şeye rağmen 15 Temmuz 2016’da ayağa kalkmayı başarmıştır. Allah’a şükürler olsun.”

Sessizce yol alıyorduk. İD huzur dolu bir tebessümle bakıyordu Potomac Nehri’ne. Ne düşündüğünü bilmiyordum. Köprüyü geçerken sola doğru baktım; uzaktan Kuzey Batı’ya doğru Arlington Memorial Bridge-Arlington Anıt Köprüsü’nün çıkışındaki Lincoln Memorial Reflecting Pool- Lincoln Anıtı Yansıtma Havuzu boyunca Washington Abidesi'ne doğru uzanan silüeti ile Lincoln Anıtı görünüyordu.

Amerikan İç Savaşı’nı bitiren kendisi de bir Yahudi olan Abraham Lincoln’ü de suikastla öldüren satanistlerdi, her zaman yaptıkları gibi, öldürdükleri kurbanları hedeflerine uygun olarak kullanmak üzere onun da anıtını dikmişlerdi.

Bir diğer kurban ise Nisan 1861'de köleciliği destekleyen Güney'in son federal ileri karakollarından biri olan Fort Sumter'ı, savaşın köleliğin ortadan kaldırılması için bir haçlı seferi olduğuna inandığı için bombalayarak İç Savaş'ı başlatan, Hristiyanlıktaki restorasyon hareketinin üyesi dindar bir Hristiyan olan James A. Garfield idi, daha önceki US Capitol gezilerimden hatırlıyordum, ancak şimdi her şey gözlerime daha farklı görünüyordu.

İD arabayı 14. Cadde boyunca sürerken zihnimde bir Washington olgusu oluşuyordu yeniden. Özel olarak tasarlanmış binaların ve geniş yolların akıp gittiği bu şehirde numaralı caddeler Kuzey-Güney aksında sıralanıyordu. Pennsylvania bulvarına çıkınca sağa dönmesini söyledim İD’ye US Capitol’e gidecektik. Soldan Beyaz Saray’a gidiliyordu.

Bizi yolun bitiminde tamamen pagan figürlerle dolu olan Peace Monument- Barış Abidesi karşılamıştı. Arabayı bir yere park ettik ve İD ile anıtı ve üzerindeki sembolleri incelemeye başladık. İkimiz de bu konuda çok fazla bilgi sahibi değildik, yanımızda bir rehber de yoktu. İnternete başvurduk. Bir yandan da anıtın etrafında dolaşıyorduk. Sırtlarını Kongre binasına vererek fotoğraf çektirenler, çimlere oturanlar, abidenin kaidelerine yaslananlar güneşin yakıcı ışınlarından pek etkilenmişe benzemiyorlardı.

İnternet, araştırmayı bilenler için doğru bilgiye ulaşma imkanı da veriyordu. Kongre ve Yüksek Mahkeme'ye bakım hizmeti veren, kendi tanımlarına göre ‘kökleri benzersiz bir zanaatkarlık ve ustalık geleneğine’ dayanan, yani Antik Mısır’daki masonlara kadar uzanan, 1793'te Kongre Binası'nın mihenk taşının döşenmesi ile işe başlayan, 18,4 milyon metrekareden fazla tesisin, 570 dönüm arazinin ve binlerce sanat eserinin işletilmesinden ve bakımından sorumlu olan Architect of The Capitol- Capitol’ün Mimarı (AOC) şirketinin internet sitesinde paylaştığı bilgilerden de faydalanıyordum.  

Okuduklarımı İD ile paylaşıyordum. O ise arada bir duruyor ve etraftaki insanlara bakıyordu. Özellikle sarmaş dolaş gezen genç çiftlere bakıp gülümsüyor ve bana ‘Ne kadar şirinler değil mi?’ diye soruyordu. 

<< Önceki                      Sonraki>>


[20.04.2023, (5/23 (447))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 22.04.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı