Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Her şeyi bir kenara bırakıp bunu soruyorum. Eleştirinle kalsan yerden göğe haklısın, diyeceğim, belki senin bilmeyip benim bildiğim daha nice yanlışları serdedeceğim, sen karşı safı işaret ediyorsun üstü örtük, kendimi inkâra çağırıyorsun. Eleştirin hiç de “kılıcımızla düzeltiriz” tavrı değil; “karşı safa geçelim!” tavrı bu.
"Kendi mahallemizi eleştirmeyecek miyiz? Yanlışları söylemeyecek miyiz? Olan biten kötülükleri görmeyecek miyiz?"
Evet yapacağız. Ama önce bir “Dur!”
Bu “Dur!”, "Zamanı mı şimdi?" ifadesinin örtük söylenişi değil. Dur, diyorum zira daha karşı çıkışını kendi dünyanın kavramıyla ifade etmedin.
Ne demek "mahalle"?
Seküler dünyanın kavramıyla başladın söze. Kendi kavramlarıyla düşünmeye, kendini kendi dünyanın kavramlarıyla tanımlamaktan ne zamandan beri utanır oldun? Aslında uzun, çok uzun zaman önce utanır olduk bu tavırdan. Velhasılı baştan kaybettik, baştan kaybettin.
Bahsi diğer bir konu bu, konumuza dönersek ne oldu kendi kavramlarımıza? Mevcut hangi kavramımız dünyayı tanımlamakta yetkin değil?
Müslüman-Kâfir
Mümin- Münafık
Muvahhid-Müşrik
Hizbullah-Hizbüşşeytan
Daha nice tanımlamalar..
Mahalle kavramının bir karşılığı yok mu? Yok ise kendi dünyamıza ilişkin dilde yeni bir kavram icat ederek tanımlama cehdine ne oldu?
En ifrit olduğum şey başkalarının kavramlarıyla kendini tanımlamaktır. Kendi kavramlarıyla konuşmayan, kendi kavramlarıyla düşünmeyi baştan ıskalamamış mıdır? Kendi kavramlarıyla düşünmeyen kendi dünyasını nasıl kuracak nasıl ihya edecektir?
Ola ki basit bir adlandırmadan söz ediyorum türünden bir şey anlaşılmasın. "Efendim elektrik yerine ne kullanacağız? Hadi otomobil deme?" türünden eblehçe çıkış yapılmasın; kavramlardan söz ediyorum, isimlerden değil.
Bir sözcük addır, kavramdır, terimdir. Benim işim kavramlarla, kavramın anlamını içselleştirdiğinde ne dediğimi anlarsın, meramın anlamak ise.
“Mahalle” kavramını ifade edecek bir kavram yok mu senin dünyanda? Kendi dünyanın -hakim kılmayı umduğun, çalıştığın dünya görüşü- iddiası doğrultusunda bir kavram icat edebilirsin, gücün mü yetmiyor, öyle ise sus, hiç değilse “cemaat-mektep-meşreb-saf” kavramlarından birini -ihtiyaten kullandığını belirterek, daha kuşatıcı bir kavram yerine şimdilik bunu kullanıyorum, dip notunu düşerek eğer “mahalle” kavramının anlamını karşılamadığını düşünüyorsan- kullan. Söze böyle başlasan bende bir akis bulacaksın.
Gelelim eleştirinin nesnesiyle örtüşüp örtüşmediğine. Eleştirine katılacağım katılmasına da sen eleştirinle ezelden beri karşı durduğum safa gönderme yapıyorsun. İşte burada film kopuyor bende.
“Ben yanlış yaparsam ne yaparsınız?” hitabına kılıcını gösterip “Seni bununla düzeltiriz” diyenlerin tavrı ile tavrın örtüşmüyor. Sen karşımdaki safı işaret ediyorsun örtük olarak. Ya başından beri yanılmışız “karşı saf” diyerek ya “karşı saf” tevbe istiğfar edip hakka -kendimizi hak yolunda yürüyenler diye tanımladığımız için böyle diyorum- geldi de senin haberin oldu benim olmadı?
Şimdi gündelik siyasi tavırların ötesinde, genel bir tavır olarak işaret ettiğin saf, LGBT’nin savunuculuğunu yapıyor mu, yapmıyor mu? Bunu alenen yapıyor mu, yapmıyor mu?
Lut kavminin yaşam biçiminin yerleşmesi savunusu değil mi bu?
Her şeyi bir kenara bırakıp bunu soruyorum. Eleştirinle kalsan yerden göğe haklısın, diyeceğim, belki senin bilmeyip benim bildiğim daha nice yanlışları serdedeceğim, sen karşı safı işaret ediyorsun üstü örtük, kendimi inkâra çağırıyorsun. Eleştirin hiç de “kılıcımızla düzeltiriz” tavrı değil; “karşı safa geçelim!” tavrı bu.
Not: Bu yazı her hangi bir kişiye gönderme değildir, bir tavra yöneliktir..
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.