Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Sert bir biçimde masadan kalkıp söylene söylene gitti."
Emekliler kahvesi var bizim burada -Antalya, Konyaaltı- denize karşı otur, başını dinle, yok, Ramazan, çay neyim içmiyorum, çay içme zorunluluğu yok, kırk beş dakika yürümüşüm, dinlenecek, başını dinleyecek yegâne yer gibi göründü gözüme.
Başını dinlemek! Ne mümkün? Ben yaşlarda -belki birkaç yaş büyük, ben 60’ı bir iki yıl geçkin olduğuma göre belki 65 yaşlarında- bir zat -nedendir bilinmez, gözüne kestirmiş olmalı- “Oturabilir miyim?” dedi.
Boş masa var, etrafa baktım, birkaç boş masa bir bakışta gözüküyor “Elbette!” dedim. Oturdu. Konuşmayı seven biri değilim. Daha çok dinlemeyi severim. Hele masal olursa bayılırım. Neyse efendim, bizimki bir açtı ağzını.. aman aman.. saydı saydı saydı.. gözlerimin içine bakıp “Ne düşünüyorsun? Ne hale getirdiler memleketi?” dedi.
Bir süre denize baktım. Tebessümü yüzümden eksik etmeden. Sonra da;
“Bakın” dedim, “Bu anlattıklarınızı sabah akşam sosyal medyadan okuyorum, gazete, televizyon izlemesem de harfi harfine bu söylediklerinizi biliyorum. Ben sizden bir tek sorunun cevabını alsam?”
“Elbette, sor” dedi gülerek.
“Bu söyledikleriniz cebinizde dursun, size ne söylersem ikna olursunuz? Bu söylediklerinizin yalan olduğuna sizi ne ikna eder?”
“Yalan mı?” dedi avurtlarını şişirip öfkelenerek.
“Kızmayın” dedim, “Sadece sizi ne ikna eder, nasıl bir kanıt, nasıl bir veri sizi ikna eder? Basit bir soru. Amacınız beni ikna etmek, aynı amacı ben gütsem ve sizi ikna etmeye kalksam nasıl bir kanıtla, veri ile ikna edebilirim?”
“Yok öyle bir şey, hiçbir kanıt, hiçbir veri beni ikna edemez!” dedi.
“Hah işte beni de hiçbir yalan ikna edemez. Ben şu son yirmi yılda ne yasak kitap yüzünden nezarette oldum, ne tek tip dayatmacılık yaşadım, bu yaşıma kadar hiçbir dem ucuz kavun peşinde koşmadım. Ben ekmeğe ekmeği katık yapmış, suyla açlığını bastırmış biriyim, azıcık nefes aldım, bunu bana çok görenlerin ucuz kavun, ucuz soğan yavelerine kanacak kadar saf değilim.” dedim.
“Belli, belli sürüden biri olduğun nasıl da belli?” dedi.
“Evet" dedim "evet, şüphesiz bir sürüdeyim, ama hiç değilse hüngürdek mustafi vaiz fetönün kalemşörlerinin sözleriyle amel eden, akepenin safraları, hdpkk’nın hamileriyle düzlüğe çıkacağına inanan bir sürüden değilim!”
Sert bir biçimde masadan kalkıp söylene söylene gitti.
Sanki ben davet etmişim.
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.