Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
İD’ye uzaktan bakmaya devam ettim. O da kararlı bir şekilde bana bakıyordu; sınırsızlığını durdurmaya niyetli değildi. Ne olursa olsun amacına ulaşmak istiyordu, gözleri karaydı. İçim derinden burkulmuştu. Sınamak istediğim buydu ve İD de hiç tereddüt etmeden ileri atılmıştı.
Ona baka
baka yürümeye başladım. Güneş ikimizin tam ortasından güney batıya doğru
eğmişti başını. Yüzünü hiç başka tarafa çevirmeden beni izlemeye devam etti.
Yaklaştım ve tam önünde, doğal soframızın bitiminde, eski yerimde ayakta durdum.
Güneşte tamamen kararan gözlük camlarımın arkasından ona bakıyordum, sessizdim.
Sağ elini
kaldırdı ve güneş gözlüğünü saçlarının tepesine astı, bana ‘Sen de gözlüğünü çıkarır mısın?’ dedi sevecenlikle. ‘Gözlerini görmek istiyorum!’
Susmaya
devam ettim, sadece bakıyordum. Gözlerini kırpıştırıyor ve bakışlarıyla ısrar
ediyordu. Ona yine uzun bir nutuk çekecektim. Meyve suyu kutusunu yere bıraktım,
kollarımı göğsümde birleştirdim ve karşısına çömeldim.
‘Erkekten
kadına, kadından erkeğe uzanan yolların tümü karşılıksızlık ilkesine dayanır. Nedir
karşılıksızlık?’ dedim neredeyse fısıldayan bir sesle. ‘Her cinste var olan
şeyin diğer cinste aynısı yoktur, bu sebeple bütünleşirler kadınla erkek, bu
sebeple ararlar birbirlerini ve sırf bu sebeple limanlaşırlar diğerlerinde...’
O da bana
inat acemi bağdaşı kurdu, dirseklerini dizlerine, avuç içlerini de yüzüne
dayayarak beni dinleme pozisyonu aldı.
‘Çatışma
bu ilkeye ihanetle başlar; kendilerinde var olanları karşılarındakilerde
görmeye çalışırlar akılsızca... Bu handikap zaafların görülmesine iz sürer, zaaflar
görüldükçe karşılıklılık aranır, karşılıksız kalan arayışlar çoğalır ve kaos
devam eder.’ dedim analitik ve didaktik bir serinkanlılıkla.
Gülümsemeye
başlamıştı.
‘Oysa
hata, başlangıçtaki ilkenin unutulmasıdır; kadın kendisidir, erkek de
kendisi... Erkek kadına dönüşemez, kadın da erkeğe. Çelişkilerdeki sebep, doğal
ilkelere aykırı davranmakla var olmuştur. Belki çok sonra izdüşüm başlar
geriye, ama her şey için artık çok geçtir; karşılıksızlığın oluşturduğu çekim
gücü, karşılıklı benzetme kaygılarından kaynaklanan çekişmeleri doğurduğu
vakit, gerçek ve şiddeti yüksek bir itme gücüne dönüşür.’ dedim uzun uzun.
Sessizce
ve bir çocuk masumiyeti sinmiş yüzüyle dinliyordu.
‘Erkekte
var olan herhangi bir şey kadında, kadında var olan herhangi bir şey de erkekte
var değildir; bütünlük kompozisyonları bu temel ve farkında olunmayan kalıtsal
gizliliğe bağlıdır. Çekişenler ve değiştirmeye çalışanlar, bu gizliliğe ihanet
ederler...’
Çekişiyordu
benle; bunu ikimiz de biliyorduk, ama emindim, bahsettiğim gizliliğe ihanet
ettiğinin bile farkında değildi. Çünkü o giz çıplak modernizmin, özgürlük fetişizminin
kurbanı olarak Batı toplumlarından çekilip alınmıştı, belki genlerinde biraz artıkları
duruyordu, hepsi o kadar.
Daha
yumuşak bir sesle fısıltılarımın rengini kalınlaştırdım:
“Elbette
uyumsuzluk, karşılıklılık ilkesine ihanetle başlar, ancak uyum insana saygı
duymakla yeniden dirilir. Unutulan bu basit davranış o kadar masum ve içtendir
ki; insanlar, diğer basit çözümler gibi, onu da göremez ve yeniden başlamayı
başaramaz, doğruluğu sergilemeyi akıl edemezler...”
‘Ben sana
çok saygı duyuyorum!’ dedi sakin bir itirazla.
‘Ama
arzularının ya da hırslarının seni büyülemesine ve aklını almasına karşı
çıkamıyorsun!’ dedim sesimi bir kitabın duvarlarına dokuyarak. ‘Sen ya da batılı
herhangi bir kadın, artık kadının doğasındaki o gizi, erkeği çeken gizi
taşımıyorsunuz. Yeter ki isteyin ya da beğenin, bir erkeğin bile bazen atmak
için günlerce çaba sarf ettiği ilk adımı atmakta tereddüt etmiyorsunuz. Size âşık
olunmasına bile zaman bırakmıyorsunuz. İstiyor ve almaya çalışıyorsunuz... Bildiğiniz ve etkisinin gücünü defalarca ölçtüğünüz, o karşı konulmaz cazibenizi
ve güzelliğinizi arkanıza alarak ‘I want you!’ diyebiliyorsunuz özgürce. Oysa insanlık
tarihinde siz batılı kadınlar kadar rahat bir şekilde bu cümleyi kurabilen bir
erkeğin olma olasılığının var olmadığını düşünüyorum!’
‘Çok
tatlısın sennn!’ dedi o ciddiyetle yoğurduğum cümlelerim biter bitmez. ‘İşte
sen bu yüzden benim için değerlisin!’
O ânda
fark etmiştim. O benim kitap rafları kokulu bu analitik cümlelerimi seviyordu,
onunla böyle konuşmam onu hayatın bayağı yönlerinden daha da fazla tiksinmesini
ve tiksintisinde haklı olduğunu anlamasını sağlıyordu sanırım. Daha önce çokça
kez bayağı insan ilişkilerinden nefret ettiğinden bahsetmişti.
‘Ben
beklesem, sen bin yıl geçse de ilk adımı atmazdın!’ dedi açık sözlülükle. ‘Çünkü
sen evli bir erkeğin göstermesi gereken duruşu gösteriyorsun. İnançların seni
engelliyor!’
‘Seni
durduramıyorum ama!’ dedim sağ elimle gözlüğümü çıkararak.
‘Gözlerinin
rengi çok güzel, güneşte daha açık görünüyor bak!’ dedi heyecanla. ‘Gözlüğünü
takmasan?’
‘Uzağı net
göremem o zaman!’ dedim. ‘Bu da beni rahatsız eder!’
‘Çok mu
bozuk gözlerin?’ dedi üzüntüyle.
‘Hayır
fazla değil, gözlüksüz de yaşayabilirim, ama o zaman da senin gibi hayata
bulanık bakarım!’ dedim ince ince.
Güldü
usulca.
‘Ben sana
çok güven duyuyorum!’ dedi. ‘Ki hiç kimseye kolay kolay güvenmem, ama sen
benden korkuyorsun, neden?’
Yeniden
bağdaş kurdum ve yemeğime kaldığım yerden devam ettim.
‘Ye, hadi!’
dedim. ‘Sen yine büyük bir kriz çıkarmadan, şu işi bir an önce halledelim!’
‘Tamam!’
dedi beni şaşırtarak. Elini peynire uzattı ve küçük bir parça peyniri ağzına attı.
Pek yemek
yemeği hatırlamazdı, ama ben yedikçe o da yiyordu. Ben de biraz o yesin diye
yemekte ısrar ediyordum.
Evet, ondan,
onunla olabilecek hâz merkezli muhtemel bir ilişkiden kaynaklanacak
günahlardan, veballerden korkuyordum. Ona Mahir’in tavsiye ettiği ve uzun zaman
önce izlediğim bir filmden bahsedecektim. Ondan neden korktuğumu başka türlü
anlaması mümkün değildi.
‘Bir
filmden bahsedeceğim sana!’ dedim. ‘Vladimir Nabokov’un aynı adlı romanından
uyarlanmış, Adrian Lyne’ın yönettiği, başrollerinde Jeremy Irons, Dominique
Swain ve Melanie Griffith’in oynadığı 1997 yapımı bir film. İzlemiş miydin ‘Lolita’
adlı filmi?’
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.