Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Hâz merkezli ve ahlaksız Batı kültürünün ürettiği kadın tipini anlamak bana sıkıntı veriyordu. Mahir’le bunu konuşmuştuk. Ben ‘erkekleştirilmiş, anaç ve kuşatıcı cinsiyeti elinden alınmış ve eline nükleer bir silah gibi kullanılabilen seks silahı verilmiş bir şeytan’ diye tanımlamıştım Batı kültürünün ürettiği kadını.
‘Farklı ve
oldukça rahat bir kadın tipi var evet, ama sadece cinsellik anlamında değil,
her alanda çokça görünür ve etkin bir kadın tipolojisi bu, her açıdan
becerikli, önde, görünür, belki lüzumundan fazla biçimde önde ve görünür!’
demişti Mahir. ‘Ama sanki Batı toplumunun hemen her şeyin sınırını zorladığı ve
yeni bir alana ulaştığı genel çerçeve içinde bir durum bu. Bir biçimde olması
gereken ama sınırları zorlanan bir özgürlükle gelen bir şey bu; gerek kadının
kendini ve kendine dair olanı tanımı ve gerekse kadına yönelik tanımı da
belirleyen bir şey...belki Avrupalı olmak gibi bir şey…’
Mahir’e
hak veriyordum; samirîlerin edebiyat, sinema ve moda ile tasarladığı ve bugün
karşımızda duran ‘Avrupalı Kadın’, her şeyi yapabilecek özgürlükte bencil bir
yaratıktı. Tutkuları için yaşıyordu ve erkeği bu tutkuların bir nesnesi ya da
aracı olarak kullanıyordu.
‘Tutkuların
sona erince ne yapacaksın?’ diye sordum gideceğimiz yeri söylememi bekleyen
İD’ye. ‘Ya da yaşlanıp cinsel cazibeni kaybedince? Bizde insanlar hatıraları ve
bıraktıkları iyi izler, yapılan iyilikler, merhamet ve sevgi yüzünden
değerlidirler, geçmişinde olmayan herhangi biri sana neden önem ve değer
versin?’
‘Ben!’
dedi İD. ‘Hatıralarıma çok değer veririm, geçmişimde olan iyi insanları asla
unutmam!’
‘Ya
tutkular?’ diye sordum. ‘Seni alıp götüren tutkuların olgunlaşır mı sence?’
‘Bilmem,
hiç düşünmedim!’ dedi İD. ‘Tutkular olmadan hiçbir şey olmaz. Sence
olgunlaşırlar mı?’
Derin bir nefes aldım. Arabayı güneybatıya doğru sürmesini istedim. Maryland Avenu SW üzerinden gidiyorduk. İleride sola dönecek Independence Avenu SW üzerinden gidecek ve tekrar sola dönerek First ST NE’ye, Capitol’ün arkasındaki Supreme Court of the United States- Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin önüne, oradan da Constitution Avenu NW’ye ve tekrar sola dönerek geldiğimiz Pennsylvania Avenue NW’ye çıkacaktık.
Amerikan Yüksek Mahkemesini ve Beyaz Saray’ın kuzey
batısında Pennsylvania Bulvarı’nın üzerinde kalan neredeyse her tarafı camdan yapılmış
olan IMF binasını ve Dünya Bankası’nın aynı bulvarın kuzeyinde ve güneyinde yer
alan iki ayrı binasını yeniden gezmek istiyordum. Sonra da Türkiye’nin ‘Vaşington
Büyükelçiliği’ yazan binasına gidecektik.
‘Tutkular olgunlaşırlarsa
tutku olmaktan çıkarlar şüphesiz!’ dedim. ‘Tutkular olgunlaşmaz da diyebiliriz.
İnsanlar tutkularını oluştururlar, ama tutkularını olgunlaştırmayı
hedeflemezler, zira bu, tutkuların tanımına ve yapısına aykırıdır. Tutkular
başlar, sürer ve sona ererler, olgunlaşma olasılıkları yoktur.’
‘Çok
sevdim bu açıklamanı!’ dedi İD Independence Avenu SW’ye dönmek için direksiyonu
kırarken. ‘Lütfen devam et!’
Roman'ın
ruhunu inşâ ederken de bir tutkunun içimde büyük bir enerji oluşturduğunun
farkındaydım. İD’ye anlatırken romanın ruhunun da anlaşılmasını istiyordum
aslında. Her tutku kötücül veya şeytanî değildi, Allah rızasına ulaşmak arzusu
da bir tutku sayılabilirdi.
‘Ve her
tutku kendi alt kümelerini içerir; diğer tutkuların alt kümeleri onu
ilgilendirmez, onlarla benzerlik görülse de!’ dedim sakin bir sesle. ‘Ve
bunlarla beraber, her insan tutkulara sahiptir ve tutkularının peşinden koşar,
deriz. Tabi tutup da koşmayı bilfiil koşmak olarak algılamamak lazım,
düşüncelerinde kalan tutkular bile seni peşinden koşturur!’
‘Enteresan
ve çok doğru!’ diye bağırdı İD. ‘Beni ta buraya kadar getiren şey de tutku!’
‘Düşüncelerinde
başlayan tutkular olmadan bedenin koşamaz zaten, ama bazıları koşmayı sadece
düşüncelerinde bırakırlar. Ve işte o vakit, insanlar düşüncelerde kalan
tutkulara bakıp aldanırlar; ‘tutkular olgunlaşmış’, derler!’ dedim büyük bir
dikkatle. ‘Ne hazin bir yanılgı bu ve ne büyük cehâlet; insanı tanımamakla
açıklanabilecek bir boşboğazlık!’
Neşeyle
güldü İD; tutkuların olgunlaşmaması hoşuna gitmişti.
Analitik
sorgulamama ara vermedim, ‘Sonra tutkuları düşüncelerinde demlenenlerin
ellerine bakmak lazım!’ dedim ve 'Ellerinde ne vardır?’ diye sordum.
‘Ne
vardır?’ diye sordu heyecanla İD. Arabayı ellerinin ve ayaklarının bir parçası
olarak kullanıyordu.
‘Evet; ellerinde
kupkuru kuruntular ve hüzünlü avuntular vardır!’ dedim. ‘Çok kötü, berbat bir
durum; tutkuya ram ol, sonra kupkuru ol ve hüzünlen! Değil mi ya, hiç değilse
tutkularının peşinden koşsaydı bedenin, hâzları ve kaybedilenleri tatsaydın; kupkuru
kalmaz ve hüzünlerde boğulmazdın!’
‘Hah işte!’
diye sevinçle bağırdı İD. ‘Ben de tam olarak öyle yaptım!’
Gülümsedim,
‘Durmak ve bakmak lâzım!’ dedim. ‘Tadılmış hâzlar ve kaybedilenler listesinde
zararın hesabını yapmak lâzım. Sonra bakmak lazım, senin düşüncelerinde kalmış
tutkularınla baş başa duran kupkuru ve hüzünlü tasvirinle, pişmanlıklar ve kaybedilenler
listesine bakıp duran yıkık hâlinin resmine!’
‘Dur
şimdi!’ dedi İD direksiyonu sola kırıp First ST NE’ye çıkarken. ‘Anlamadım!’
‘Düşüncelerinde
kalmış tutkularla kupkuru kalan hüzünlü senle, tutkularının peşinden koştuktan
sonra yaşadığın pişmanlıklarla ve kaybettiklerinle yüzleşen sen arasındaki
farkı kıyasla!’ dedim.
‘Tamam
şimdi anladım!’ dedi İD arabayı Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin önüne sürerken.
Ona mahkemenin karşısında bir yerde arabayı park etmesini söyledim.
‘Karar,
işte o zaman ortaya çıkar!’ dedim. ‘İrade, işte o zaman önem kazanır. Bütün
kehanetler dirilir ve belki de tutkulara dönüşmesi gerekmeyen istekler ayırt edilir.
Her istek tutkulara dönüşmemeli aslında. Ne düşüncelerde kalan ne de peşinden
koşulan tutkular fayda getirir ve muhakkak ki; tutkular olmadan hayatın tatları
azdır. Karar senin!’
Arabayı
park ettik ve arabadan indik. İD sessizdi. Amerikan Yüksek Mahkemesinin
avlusunda sağda ve solda simetrik küçük iki havuz vardı. İkisinin ortasına
doğru yürüdük. İD solumdaydı ve okşar gibi boynundaki Poe Kolyesi’ne
dokunuyordu iki eliyle.
[17.05.2023,
(5/39 (463))]
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.