Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Ra’d Suresi’nin 28. ayeti yine hafızamın muhkem kalelerinden çıkıyor ve yıldırım gibi yetişiyordu imdadıma: ‘Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’
Kur’an
muhteşem bir hediyeydi benim için; ruhumun bütün sıkışmalarında ulaştığım tek
ilaçtı.
Freud’un
cehenneme çevirdiği insan ruhunu ve zihnini eksiksiz bir şekilde çerçeveleyen
ve dokunulmaz kılan Neml Suresi’nin 1-6. ayetleri geliyordu aklıma, kaç kişi
bunun farkındaydı ki?
‘Tâ-Sîn. Bunlar
Kur’an’ın, apaçık bir kitabın âyetleridir. Kur’an, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet
rehberi ve bir müjdedir. Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini
kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar. İşte en ağır cezayı hak edenler
bunlardır; âhirette en çok ziyana uğrayacak olanlar da yine bunlardır. Şüphesiz bu Kur’an sana, hüküm ve
hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından verilmektedir.’
‘Ahiret’e
inanmayan kendini beğenmiş Nietzsche’nin nasıl bocalayıp durduğunu görmüştük;
peki ya milyarlarca Müslüman’ın yanında milyarlarca Hristiyan ve milyonlarca
Yahudi ahirete inanırken nasıl oluyordu bu bocalama?
Ana dili Arapça olan
milyonlarca insan Kur’an’la ne kadar ilişkiliydi hayatı boyunca? Ya da sürekli
Arapçasını okuduğu halde Kur’an’ın ne dediğini anlamayan her dilden milyarlarca
insan ne kadar faydalanıyordu insanlığa bahşedilen bu muhteşem imkândan?
Dil öğrenmenin çok
kolaylaştığı bu çağda bir Müslüman Kur’an’ı anlamak için Arapça öğrenmek
istemeyecek de ne isteyecekti ki? Prospektüs okumak çok mu daha çekiciydi?
Namaz, Zekât ve Ahiret İnancı
Neml Suresi’nin ilk beş ayetinin öne çıkardığı temel özelliklerdi Kur’an’ın
mesajını alabilecek insan profili için, başkası için değil: ‘Kur’an, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet
rehberi ve bir müjdedir.’
Kur’an’ın
‘Bir Hidayet Rehberi’ ve ‘Müjde’ olabilmesi için bireyin bulunduğu merkezden
çevreye ve sonsuza doğru uzanan bir temel zemini şart koşuyordu Allah. Namaz,
bireysel olarak insanın kendisiyle ve Allah ile olan ilişkisini tanımlıyor; Zekât,
insanın servetini diğer insanlarla paylaşmasının zorunluluğunu, birey-toplum
barışı çerçevesinde öne çıkarıyor; Ahiret İnancı da bireylerin ve toplumların
hesap vereceği inancıyla bütün ruhsal ve toplumsal devinimlerine otokontrol
uygulamanın imkânını oluşturuyordu.
Kendisine
ve topluma davranma biçimi insanın ahiret inancı ile aynı düzlemde
değerlendiriliyordu. İlkeleri belirleyen Allah’tı; bu ilkelere uymayan bir
insan için Kur’an bir hidayet rehberi ve müjde olmuyordu.
İşte
Müslümanların yeryüzündeki sefaletinin temel sebebi de buydu. O yüzden tek
çıkar yolumuz vardı Allah’ın ilkelerine uymak; kendilerini ilerici olarak
tanımlayan idealist Amerikalıların, İngilizlerin, Fransızların, Almanların,
İtalyanların ya da Türk veya Arap ya da Pers kılıklı mitolojik tarihten ve
Sufizm’den seküler çağdaşlık doğurtan paryaların; yani modern samirîlerin,
tarihin derinliklerinden gelen niteliklerine göre masonların değil.
‘Dağ
Yazarı’nın uyarısına göre Samirîler de karıştırılıyordu; böğüren altın buzağıyı
yapan ve Mısır’dan henüz kurtulan Yahudileri saptıran Samirî bir Antik Mısır
büyücüsü Yahudi idi, tarih öncesine doğru uzanan kökleriyle bir masondu,
şeytana tapınanlardandı, ancak şimdi günümüzde yaşayan eski Yahudi
mezheplerinden ve M.Ö 420 yılında kendilerine ayrı bir mabet inşa eden, ölülerin
dirileceğine ve mükâfat ve cezanın verileceği öç ve mükafat günü olacağına
inanan Samiriler de vardı.
Bunlar
İsrailoğulları’nın ileri gelenlerinin mensubu olduğu Sâmira kabilesinden geliyorlardı,
aynı kabileden olan Samirî’nin şeytanî inancını takip edip etmedikleri,
dirilişe inandıklarını beyan etseler de, kesin olarak bilinmiyordu; ‘Sıkıntı’da
kastedilen ‘Samirîler’ büyücü Samirî’nin takipçisi olan satanistlerdi.
Cevval yalnız dönmemişti
dinlenme salonuna… Güçlükle dinginleştirdiğim ruhumu yeniden dalgalandıran biri
vardı sol yanında: İD.
‘Kadın
hayatın renklerini erkekten çok daha çabuk fark eder dostum!’ dedi neşeyle
içeriye girerken. ‘Hayata daha çok renk katma kapasitesine sahiptir; öyle
yaratılmıştır, ancak bu kapasitesini körelten, siyahı seçen kadınlar da hayatı
cehenneme çevirirler. Kesinlikle eminim ki kadınsız bir dünya biz erkeklerin
monotonluğu karşısında muhtemelen intihar ederdi!’
Soran
gözlerle bakıyordum her ikisine de. Başka hiçbir tepki vermemiştim. İD keyifli
bir şekilde sırıtıyordu. Cevval ise o sarkastik kimliğine yeniden bürünmüştü.
‘Niye öyle
bakıyorsun?’ dedi Cevval. ‘Sence de öyle değil mi? Kadınsız bir hayat
düşünemiyorum bile!’
Beni
kızdırmak istediği açıktı. ‘Hangi kadının hangi rengi seçtiğini nereden
biliyorsun Bay Sarkastik?’ diye sordum aynı tonda. ‘Cennetle cehennem arasında
nasıl karar veriyorsun?’
İD’ye
döndü ve hafifçe eğildi, sağ elini içten dışa doğru yüz seksen derece çevirerek
reveransı tamamladı:
‘Böyle
güzel bir kadınla cehennem cennet gibi gelir insana!’ dedi yılışık bir
tebessümle.
Kasten
böyle davrandığını üçümüz de biliyorduk. Dümdüz bir suratla bakıyordum ikisine
de.
Sağ
bacağımı sol bacağımın üstüne attım ve ‘İbni- Arabi de cennetle cehennemi
karıştırmış senin gibi!’ dedim. ‘Cehennemi hak edilmiş bir hâz mekânı olarak
tasvir ediyor. Her neyse, gidince görürsünüz kimin haklı olduğunu, ama ben
cehennemi cehennem olarak yaşadım, öyle de yaşanılacağını bilirim. Şimdi söyle
bakalım; ne oldu?’
‘Cehennem
mi? dedi İD hemen ciddileşerek. ‘Bunu mu hissettirdim sana?’
Kıyafetini
değiştirmişti. Bu kez benim baskım olmadan, daha otantik ve serseri bir
kombinasyon seçmişti; giydiği üst her tarafından bir şeyler sarkan yavru ağzı
renginde, zarif uzun kollu gömlek gibi bir şeydi, altta ise yine bej renkli bir
kot vardı bir yerleri yırtık olanlardan.
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.